Ankara’da düzenlenen Bilişim Kurultayı sırasında yapılan önemli bir sunumda, Mobil Oyun geliştirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar anlatıldı. Sunum sonrasında, Hakan Sağlam ile bu konuyu konuştuk. Kendisi online oyun sektörünün eleman şartları dahil pek çok ilginç noktaya işaret etti :
turk-internet.com : Hakan Bey, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Hakan Sağlam : Peak- Games’de çalışıyorum. Öncesinde, 15 yıldan beri yazılımcıyım. 15 yıldır çeşitli firmalarda kurumsal projeler, geo-projeleri, net projelerinde çalıştım. Son 2 yıldır da Peak Games’te mobil oyunları yapıyoruz ; ben ve ekibim. Board oyunlarından sorumluyum.
turk-internet.com : Hakan Bey, içeride enteresan bir konuşma yaptınız bu bilişim kurultayı sırasında. “Mobil oyunları geliştirirken dikkat edilmesi gereken noktalar” Bunlar nelerdir ve niye öyle?
Hakan Sağlam : Birkaç nokta var. Birincisi, mobil oyunları geleneksel video oyunlarından ayırmamız gerekiyor. Bu ayırdığımız noktaları iyi belirlersek, ondan sonrası ona göre davranmamız gerektiğini gösterecek zaten. Önce, oyunların yeri ve zamanı. Normalde bir video oyununu oynarken oyun ile randevulaşırsınız; “ben bir saat “God of War” oynayacağım Play Station’da, telefonumu kapatacağım, kulaklığımı takacağım, kimse bana karışmayacak” şeklinde oynayabilirsiniz. Buna karşın bir mobil oyununu örneğin metroda oynayabilirsiniz…
turk-internet.com : Sunumda gösterdiğiniz örnek gibi…
Hakan Sağlam : Evet. Trafikte kırmızı ışık yandı diye bile oynayabilirsiniz, birisini beklerken oynayabilirsiniz, tuvalette bile oynayabilirsiniz. Yani, yeri ve zamanı çok farklı ve bununla beraber gelen süresi de çok farklı.
Birisinde yani video oyunlarda, muhtemelen o oyunu bitirene kadar oynarsınız, diğerinde ise 5 dakika oynarsınız, çünkü kırmızı ışıkta oynuyordunuz, yeşil ışık yandı, bırakacaksınız oyununuzu. Geri dönebilirsiniz, değişik, diğerine göre daha küçük aralıklar ile oynayabilirsiniz. Video oyunlarından bir farkı şu: Daha çok geri geliyorsunuz.
Ben God of War’a başlıyorum bir haftada bitiriyorum, 1 günde bitiriyorum belki, bir daha da bakmıyorum çünkü bitti oyun. Ama Candy Crush öyle değil, sürekli oynuyorum, metroda oynuyorum, her gün 15 dakika oynuyorum ama her gün oynuyorum.
Bu çok kritik bir nokta çünkü mobil oyunlar işte bu tekrar tekrar oynama üzerine kurulmuş bir oyun sektörü. Şimdi bu o kritik noktayı getiriyor, retention. Mobil oyunlarda bakacağınız en önemli şey “retention”, yani bir oyunu oynayan kişi geri geliyor mu? 1 gün sonra o oynayan kişilerden kaç kişisi hala oynuyor? 7 gün sonra kaç kişisi hala oynuyor?
Bu şekilde bir oran yaparak, o oranı yukarı çektiğinizde oyununuz başarılı demek. Bu oranı yukarıya çekmek için çeşitli ince detaylar var aslında.
Bir diğer önemli nokta şu; kontroller değişik. Video oyunlarında 8 tane kontrolünüz var, ya da işte 10 tane tuşunuz var; onlara göre oynuyorsunuz ve onların karmaşıklığı bu oyundaki aldığınız hazzı geliştiriyor. Hem de şu; video oyunları spesifik bir kitle için yapılır. Mobil oyunlar daha geniş bir kitle için yapılır. Yani hiç oyun oynamamış kişiler için yapılır, yapılabiliyor diyeyim, hiç oyun oynamamış kişiler cep telefonunda oyun oynamaya başlayabiliyorlar. Dolayısıyla, basit kontroller bulmanız gerekiyor. O kontroller basit olmalı ama oyunun içerisindeki hero, kahraman kimse çok iş yapmalı. Yani, ben sadece bir hareket yapacağım ama o atlayacak, zıplayacak, vuracak, öldürecek, artık neyse. Bunların hepsini onun yapması gerekiyor, dolayısıyla, bunu yapan kişi developer biraz. Oyuncu sadece bir hareket yapacak…
3. nokta; “Ses”. Şöyle; ses ile oyunun beraber ahenk içerisinde olması gerekiyor ki, oyuncuyu yakalayabilesiniz; o sesi ile, görsel zenginliği ile sizi alsın. Mobilde de bu değişik değil. Ama sorun şu: Mobilde oyuncunuz sesi kapatabilir. Genelde de kapatacak çünkü ya halka açık yerde oynayacak, ya metroda oynayacak veya kulaklığı varsa bile müzik dinlemeyi tercih edecek, kendi müziğini dinlerken sizin oyununuzu oynayacak.
Dolayısıyla sizin oyunlarınızın sesi kapatılacak. Bunu kapatmasın, ben oyunumu öyle yaptım diyemezsiniz, o zaman oyununuz oynanmaz. Buna bir çare düşünmemiz gerekiyor. Sesi kapattığınız zaman mesela görsel efektleri zenginleştiriyorlar, yani tekerler patladığında ses çıkmıyor ama “splash” diye bir yazı çıkıyor. Bu da tabii kullanıcıya bir veri veriyor, diyor ki; “işte bir şey oldu”. Onu görebiliyorsunuz, illa sesli olmasına gerek yok.
Bunlar benim 3 önemli faktör dediğim farklar video oyunlarından ama başka da şöyle düşünebiliriz; video oyunları az önce dediğim gibi spesifik bir kitle için yazılırken, şu anda mobil oyunlar ile birlikte artık oyuncu sayısı inanılmaz derecede arttı çünkü herkes oyun oynayabiliyor. Dolayısıyla artık o niş pazardan daha nez bir pazara geçildi; daha geniş kitlelere oyun yazılıyor. Bu da tabii ki daha çok para, daha çok fırsat, daha çok iş olanağı diyebilirim; Daha çok yeni şeyler çıkarma.
Mobil oyunlarda yine dikkat edilmesi gereken, hikâye. Her oyunda hikâye önemli ama mobil oyunlarda biraz daha önemli çünkü az önce değindiğim gibi oyuncuyu geri çekmek istiyorsanız, işte benim oyunum sadece Tree Match’tir, 3 tane mavi balonu yan yana getirirsem patlar, dememeli. İşte onu yaparsan bu labirentte 1 adım ileri gidiyorsun demen lazım ki, kullanıcıyı oyununda sanki ulvi bir amaç için veya böyle bir hedef için ilerliyormuş hissi vermeniz gerekiyor. Böylelikle sizin oyuncunuz bir daha o oyunu oynayacak çünkü ilerlemek istiyor; o hissi vermeniz gerekiyor.
turk-internet.com : İçeride “bonusa da dikkat edin” ama “Her an değil, önemli anda verin” dediniz.
Hakan Sağlam : Şöyle; bonusta yine aynı sebepten çıkan bir unsur şu: Oyuncuyu tekrar geri çekmek istediğiniz için, geri gelmesi için bir sebep vermeniz gerekiyor. Hikâye bunlardan bir tanesi, bonus da bir diğeri.
Bonus vererek, oyuncuyu oyununuza tekrar geri alabiliyorsunuz ama bonusu biraz daha sürprizli vermek gerekiyor yani, “her gün gel, bir altın al” çok sıkıcı ve sıradan. “Almayayım” diyebilir ama “her gün gel, belki 1 altın kazanırsın, belki 2 altın” dediğiniz zaman işte o sürpriz insanı çekiyor. Böylelikle her gün gelmeye başlıyor.
Bunun için de Sucker Star güzel bir örnek. Her girdiğinizde, günlük girdiğinizde bir slot oyun açıyor size, basit bir şey. Çekiyorsunuz, bazen 250 altıni bazen 500 altın, böyle devam ediyor.
turk-internet.com : “ilk başta da –hemen gelin– diye çağırmayın” dediniz.
Hakan Sağlam : Evet. Push notification çok önemli bir silah. Yani normalde önemli bir araç diyeyim, kullanıcınızı, oyuncunuzu oyunda tutmak için. Bunu video oyunlarında yapamazsınız. Yapmaya çalışıyorlar mail ile, olmaz.
Push notification sanki bir SMS gibi çok kişisel bir mesaj. Bu mesajı normalde atabilmek için kullanıcıdan izin istemeniz lazım. Bunu, bu oyununuzu ilk açtığında isterseniz, 2 sene önce yüzde 70- 75 oranında herkes kabul ederken, şimdi yüzde 50’nin altında; kabul etmiyor çünkü insanlar “daha oyunu görmedim, belki beğenmeyeceğim, bilmiyorum oyunun ne olduğunu, hemen bana ‘ben sana push notification göndermek istiyor.”
Hayır! Orada daha akıllı davranıp gerçekten mesela oyunu bitirdiği zaman ya da işte bir yerde yandığı zaman ‘sana buradan bir bonus vereceğim, sana push notification gönderebilir miyim?’ diyorsun, bu, bu oranı çok çok yukarılara çekecektir, yüzde 50’nin altındaki oranı daha yukarılara çekecektir.
Bir de gönderdiğiniz zamana dikkat edin. Oyuncunun zamanına göre gönderin, sizin server’ınızdaki bir saate göre değil ve oyuncunun o oyunu oynadığı zaman dilimine göre gönderin.
Bir diğer nokta da; normalde video oyunlarında G Pad var, üstündeki tuşlar sizin sınırınız. Mobil oyunlarda sınır çok yok. İstediğiniz kadar tuş koyabilirsiniz, istediğiniz kadar kontrol koyabilirsiniz, belki de hiç koymazsınız, size bağlı.
Yaratıcılığı burada çıkarabilirsiniz çünkü teknoloji bu yönde ilerliyor, değişiyor. İşte Fruit Ninja’yı örnek vereceğim yine. Şöyle düşünmediler Fruit Ninja’yı yaparken; ben bir meyve kesme oyunu yapayım, nasıl keserim? Ipad’de şöyle keserim. Hayır, öyle değil. Ipad’deki şu işarette nasıl bir oyun uydururum diye düşündüler. Yani biz de öyle düşünmeliyiz. Yeni bir teknolojiye nasıl böyle, hani deriz ya, ‘vay nasıl böyle düşünmüşler?’ o oyunu nasıl buluruz diye düşünmeliyiz. Böylelikle aslında çok basit bir hareket ile çok güzel işler yapabiliriz. Teknolojiyi takip etmek çok kritik bir nokta.
turk-internet.com : Tamam, şimdi yeni sorum şu. Bunları çok güzel anlattınız. Şimdi bir de şunu soralım; Bu konuda Türkiye’deki potansiyel yaratıcılık geliştirici, mobil oyun geliştirici kişilerin durumu nasıl? Yaratıcılıkları var mı? Teknolojiyi takip ediyorlar mu? Eleman bulmakta zorluk çekiyor musunuz ya da diğer taraftan sorayım.
Hakan Sağlam : Çekiyoruz, gerçekten zor Türkiye’de.
turk-internet.com : Eğitim mi eksik mesela bu konuda eğitim mi verilmeli?
Hakan Sağlam : Eğitimden ziyade Türkiye’de genelde özellikle bilgisayar mühendislikleri içerisine baktığınızda, kariyer daha çok bankalar, Telekom, devlet kurumları… bu tarz yerlere döndü. Oyun dünyası hipster kalıyor yani daha böyle yenilikçi insanlar tedirgin ama aslında şunu söyleyebilirim, oyun dünyasındaki az olan yazılım şirketleri Türkiye’deki, bence benim gördüğüm kadarıyla en iyi yazılım şirketleri; aslında developer’ına en çok değer veren yazılım şirketleri.
turk-internet.com : Değer olarak mı, insan hakları olarak mı, çalışan hakları olarak mı?
Hakan Sağlam : Çalışan haklarından ziyade şundan bahsediyorum; şöyle bir örnek vereyim: Peak Games’te biz bir developer ile, bir yazılımcı ile veya herhangi birisiyle anlaştığımızda, “ nasıl bir bilgisayar istiyorsun, nerede oturmak istiyorsun?” Çünkü önemli olan onun ne hissettiği. Bunu soruyoruz. O seçmeli bilgisayarını.
turk-internet.com : Çok güzel!
Hakan Sağlam : Bir bankaya gittiğinizde, “yerin burası, bilgisayarın bu, account’un açılacak” denir. Diğer taraftan işte Peak Games gibi ya da daha küçük yazılım şirketlerinde “ne istiyorsun?” (diye sorulur). “Mac istiyorum ben.” “ Tamam gidip alalım, onunla (çalış)” (denir) çünkü asıl işi çıkaracak olan o eleman.
turk-internet.com : Mutlu etmeye çalışıyorsunuz, çok güzel. Peki, bu konudaki ortamı değerlendirelim bir de son olarak. Eğitim, devletin desteği ve insanların bakış açısı olarak; çalışanların değil.
Hakan Sağlam : Şöyle, eğitim konusunda gelişmeler var bildiğim kadarıyla. Game development denilen, game design ile ilgili dersler, hatta bölümler çıkmaya başladı. Bu önemli çünkü yazılım sektörü çok büyük bir paya sahip hem çalışan kişi açısından, hem de para açısından çok büyük bir paya sahip aslında oyun sektörü. Dolayısıyla üniversitelerde bu tür girişimler olmaya başladı.
Devlet desteği (konusunda) çok fazla bilgim yok, ama bildiğim kadarıyla yapmaya çalışıyorlar. Ama benim burada şunu söylemem lazım: Hedefiniz o desteği almak olmamalı. Hedefimiz o oyunu yazmak olmalı. Yani (destek), araç olmalı. Bizde hedef sanki o desteği almak gibi oluyor o da karşılıklı bir kısır döngüye sokuyor gibi.
turk-internet.com : Peki, benim suallerim bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Hakan Sağlam : Teşekkür ediyorum. Sadece şunu diyebilirim, mobil oyunlarda fırsatlar hâlâ çok var; bence bunun üzerine gidilmesi gerekiyor.
Söyleşiyi aşağıdaki videodan da seyredebilirsiniz :
Hakan Sağlam : Mobil Oyun Geliştirmede Dikkat Edilecek Hususlar, Video Oyunlardakilerden Farklı