Aklım hep dışarıda idi. Londra’daki Uluslararası Stratejik İncelemeler Enstitusu’nden dostum Mısır asilli Ahmad Lutfi ile anlaşmıştık. Oturum biter bitmez, arkamıza bile bakmadan kendimizi 3500 yıllık Yeni Delhi’nin sokaklarına atacaktık. Benden sonra Ahmad da Cin’in kuzeybatısındaki Uygurlarin başkaldırısının sonuçlarını “Seek Jihad as far as China” basligi altında anlattı Asyali asker ve diplomatlardan olusan gruba. Cinli dinleyicilerden sert tepki geldi Ahmad’a. Bölgedeki sorunların gerisinde milliyetçilik ya da köktendinciliği aramak yerine Pekin’in kendi azınlıklar politikasını da sorgulamasını istemişti. Cinliler ise Xinjiang’daki durumu El Qaida benzeri bir terör temeline oturtarak oradaki baskici politikalarini hakli gösterme çabası içindeydiler.
Bu arada, Hintli yetkililer, Cin’in Myanmar’da kurduğu deniz gözetleme üsleri ile Hint Okyanusu’ndaki seyrusefer hareketlerini izlediklerinden şikayetçi oldular. ABD ile Hindistan arasında temelleri atilmis olan stratejik savunma işbirliğinin süratli gelişmesinin Cinlileri kaygılandırdığı da sunuşlardan çıkan başka bir mesajdı. Dünya nüfusunun 1.3 milyarı Cin’de, yaklaşık 1 milyarı da sinirin güneyinde Hindistan’da yaşıyor. Bu iki ülkenin elele vermesi dünyadaki dengeleri koklu şekilde lehlerine değiştirebilecek iken surekli gerilim içinde yasıyorlar.
Times of India’nin su anda ismini hatırlayamadığım başyazarı, 1971 öncesinde karayoluyla birçok Avrupalının Türkiye, Iran ve Pakistan üzerinden Hindistan’a geldiğini, buradan da Nepal’a gectigini, kendisinin de ayni güzergahı ters istikamette katettigini soyledi. Ancak son 30 yıldır bu yol son derece riskli hale geldi. İstanbul’dan Yeni Delhi’ye uzanacak bir kara-demir yolunun iki coğrafya arasindaki ekonomik mekani canlandıracağına inanıyor.
Hindistan Dışişleri Bakani Kanwal Sibal ile ayakustu yarim saat kadar sohbet ettik. Ona, Turk-Hint ilişkilerinin daha da ileri goturulmesi icin Yeni Delhi’nin neler yapmayı öngördüğünü sordum. Ekonomik diplomasının ülkelerin dış politika ve güvenliklerinin de anahtarı olduğunu, bu çerçevede halen iki ulke arasinda 500 milyon dolar civarındaki ticaret hacminin çeşitlendirilmesi, arttırılması icin daha fazla caba gostermek gerektigini vurguladi. Özellikle de iki ülke KOBI’lerinin birbirine bağlanması, uydu, yazılım ve anahtar teslimi altyapı projelerinde işbirliği öneriyor. Birlas, Reliance, Tata, BHEL, RITE gibi buyuk Hint holdingleri ile Türk karşıtlarını buluşturma çağrısında bulunuyor.
Ataturk’un getirdiği laiklik anlayışını takdirle anarak bizi biraraya getiren ortak tarihi bağlarımıza işaret etti. 11 ve 12inci yüzyıllarda Gazneli Mahmut ile başlayan ilişkiler Babur ile devam ediyor. Asya’ya açılırken AB üyeliğini kazanmış olmamızın büyük avantajlar sağlayacağını, aksi taktirde tek başına acilimin fazla katma değer getiremeyeceğini söylüyor. Iran ile giderek genişleyen işbirliğinin Turkiye’nin aleyhine olarak algılanmaması gerektiğinin de altını çizdi.
Ataturk ile Nehru arasındaki ilişkiler, Kurtuluş Savaşı sırasında para ve ziynet eşyası olarak Kuvayi Milliyecilere gonderilen yardim hatırlatılıyor. Yeni Delhi’deki en sik caddelerden birine Mustafa Kemal Bulvarı adi verilmiş. Başbakan o cadde üzerinde oturuyor.
Toplantıda tanıştığım Jawahorlal Nehru Universitesi Direktoru Dr. Pasha, yine ayni doğrultudaki soruma cevaben, iki ülke arasında ilişkilerin ileriye goturulmesi konusunda siyasi iradenin oluştuğunu, ust duzey ziyaretlerin sıklaştığını, ancak hala ciddi bir atilim yapılamadığını belirterek su tesbitleri ortaya koydu:
- Hindistan’in AB ile ilişkilerindeki güçlü bağlantı noktalarından birisi olabilirsiniz.
- Laiklik ve demokrasi konularında benzeri algılamalarımız var. Islam-demokrasi-çağdaşlık denkleminde birbirimizden çok şey öğrenebiliriz.
- Israil ile ilişkileriniz İslam dünyasında önemli bir adim teşkil ediyor. Ortadoğu’da barış sureci ve normalleşmeye önemli katkı sağlayabilirsiniz.
- Kurt sorununun Türkiye’nin sırtına nasıl bindirildiğini kendi deneyimimizden iyi biliyor, sizi anlıyoruz. Bizde de toprak bütünlüğümüze göz dikenler, onların dış destekçileri var. Kürtleri, çeşitliliklerini, kimliklerini tanıyarak ulusal bütünlüğünüzün parçası haline getirebilirsiniz.
- İlişkilerimizi Pakistan ipoteğinden büyük ölçüde kopardınız.
- Türkiye’nin sadece ABD ve NATO’nun uydusu gibi hareket etmeyip bağımsız inisiyatifler geliştirmesini memnuniyetle izliyoruz. G-15 işbirliğine katılmanız bizim için önemli.
Dr. Pasha, bununla birlikte, olumsuz gördüğü hususları da söyle sıraladı: “Askeri darbelerle demokrasiye sık sık fren yaptırıyorsunuz. Hükümete meşruiyeti halk vermelidir. Her koşul altında. İsrail ile ortaklığınızın kime karşı olduğu konusunda kuşkular yaygın. İslam dünyasını hedef almadığını daha ikna edici yöntem ve eylemlerle göstermelisiniz. Islam Konferansi ve Kesmir Grubu’ndaki takındığınız pozisyonlara çoğu zaman katılmıyoruz.”
Birlikte iki ulke arasindaki ortakligin nasil gelistirilebilecegi konusunda calisma yapmayı öneren Abhishek Bhaya, çok ilginç bir bilgi aktarıyor: “öğrenciler burada her gün 30 rupiye (1 euro=52 rupi) cay içiyor, arabası olanlar park için 10 rupi ödüyor. Üniversitelerin öğrenim ücreti de 15 ila 18 rupi arasında değişiyor.”. Evet, Delhi Universitesi’nde öğrenim ücreti son 60 yıldır hiç değişmemiş. Bu bedavacılığın daha ne kadar devam edeceğini soruyor herkes. Öğrenciler bile genel gelir düzeyindeki artışa paralel bir miktar okul ücreti artışına karşı çıkmayacaklarını söylüyorlar. Gücü yetenden daha yüksek ücret alınması, yoksul öğrenciler için ise ayni sistemin devamı konusunda hemen herkes mutabık.
İkili görüşmeler bitecek gibi değil. En ilginci de Hindistan’in TUSIAD’I ile Confederation of Indian Industry’nin Baskani ve Sanayi ve Ticaret Bakani ile yaptigim gorusmeler idi. Epey izlenecek konu cikti basima. OECD-Hint isbirligi konularina ilaveten Turkiye baglantisini da surekli gundeme tasimaya calistim. Herkes birşeyler istiyor. Sohbetler uzuyor da uzuyor. Oysa ben Ahmad’in Yeni Delhi deneyimlerinden yararlanıp kentin altını üstüne getirmek, girilmedik dip köşe bırakmak istemiyorum. Sonunda attik kendimizi dışarıya.
Once Cihan Sah’in inşa ettirdiği muhteşem “Kırmızı Kale”ye gittik. Kale duvarları içindeki İnci Camii’ni ziyaret ettik. 1565’de karisi tarafından yaptırılan İmparator Hümayun’un mezarına uğradık. Daha sonra Taj Mahal’e model olmuş bu yapı, kızıl kum taşları ve mermerleri ile. Kentin Müslüman nüfusunun yaşadığı, diz boyu sefaletin tam ortasında yer alan Jama Mescidi ve Qutb Minare çok etkileyici idi.
Minarenin yüksekliği 73 metre. 1198’den bu yana kimbilir kac depreme meydan okumuş. İmam olduğunu söyleyip size camiiyi gezdirmek isteyen onlarca rehber sık sık para için yolunuzu kesiyor. Namaza duranların arasına karışıp kızıl taslardan böylesine haşmetli bir anıtın nasıl yapıldığını incelemeye başladım. Bir yandan da bu büyüleyici caminin restorasyonun r’sinden anlamayanlar tarafından yer yer nasıl katledildiğini görmekten üzüldüm.
Yeni Delhi dışına çıkmak istiyorsanız 200 km ötedeki Taj Mahal’in kenti Agra ilk akla gelecek istikamet olmalı. Biraz daha ileriye, Fatehpur Sikri’ye de gitmişken uzanabilirsiniz. Lord Krishna’nin doğum yeri Mathura sadece 45 km kent dışında.
Hediyelik alışverişi icin Dilli Haat ve Hauz Khas benim gozde yerlerim. Taksiler sizi komisyon aldıkları Baba Kharak Singh Marg ve Janpath’daki Central Cottage Industries’e de surukleyeceklerdir. En iyi kıyafet alışverişini Khelga’daki Shoppers’ Shop’dan yaptigimi da itiraf etmeliyim. Hindistan’da alternatif tıbbın değişik türlerini denemek mümkün – aromaterapi, meditastasyon, Ayurveda, Unani, camur terapi, pranik, reiki, Tibet tibbi ve daha niceleri.
Hindistan, muazzam bir medeniyet; oyle kısa gezilerle nüfuz edilebilecek bir ülke degil. Yoksulluk, insanların aczi sizi uzuyor. Bir turlu alışamıyorsunuz. Kendi rahatınızdan utanç duymaya başlıyorsunuz bir sure sonra. En az uc haftalık bir program ayarlayıp gelmek, turist rotasından çıkıp ülkeyi, insanlarını, yasam biçimlerini hissetmek, teneffüs etmek gerekiyor. 2004’un ilk yarısında Rajahstan’da tekrar buluşmak üzere Hintli muhataplarımızla sözleştik.
Ilk firsatta son seçimlerde işbasına gelen Kongre Partisi önderliğindeki koalisyon hükümetinin Türkiye ile ekonomik işbirliğine bakışı ve olasi ekonomik/siyasi ortaklik konulari uzerine de yazacagim.