Yaşayan üç yapı olarak insan beyni, termit kolonisi ve Internet birbirine benzer ortak özellikler taşır. Her biri bir ağ içerisinde yapılanmışlardır. Her biri alt birimlerden oluşmuştur ve her bir alt birim diğer alt birimlerle bu ağ içinde iletişime geçer ve etkileşir.
İnsan beyni | Termit kolonisi | Internet | |
Alt birim | Nöron | Termit (karınca) | Tek Kullanıcı |
İletişim biçimi | Elektriksel-kimyasal | Feromon (koku) | Elektronik-dijital |
Alt birim sayısı | 100 milyar nöron | 1 milyon | 300 milyon |
Zeka | Var | Var | ??? |
Bu aşamada insan beyni, termit kolonisi ve Internet arasında bir benzerlik (anoloji) kurabiliriz.
Ben bu yazıyı yazıyorsam, siz de okuyorsanız insan beyni bir bilince sahip demektir, bu kesin.
Termit kolonisini oluşturan termitlerin (yani karıncaların) her birinin herhangi bir bilinci yoktur zaten olamaz çünkü beyinlerinin çapı 1mm kadardır. Bu büyüklükteki bir beynin termit kolonisinin yaptığı eserler için gerekli olan aklı ve birikimi taşımayacağı gün gibi aşikardır. Termit kolonisinin bir kolektif zekası var, olmasaydı tek bir termitin 1 mm beyni ile yapamayacağı o yapılar ortaya çıkmazdı. Bu zeka dağıtık olarak bir milyona yakın termit arasında paylaştırılıyor.
Zeka deyince, konuşan, yaşamın anlamını sorgulayan veya “Nerelerdesin hayırsız?” diye soran bir zekayı ve bilinci kastetmiyorum daha alt düzeyde bir bilinci ve aklı da bu kapsamın içine alıyorum.
Benzer şekilde insan beynini oluşturan nöronların her biri bilinçten yoksundur. Zaten beynimizde her gün yaklaşık yüz bin nöron ölüyor ve yerine yenisi gelmiyor. Buna rağmen sabah uyandığımızda hala aynı “ben” olduğumuzun bilincine varıyoruz.
Şimdi gözlerimizi İnternete çevirelim.
Peki internetin bir zekası ve bilinci var mı? Hemen “evet” ya da “hayır” demeden önce alt yapısını inceleyelim. Internet, bir zeka oluşturacak alt yapıya sahip mi? Termit kolonisi ve insan beyni gibi benzer bir yapıya sahip, tabi onlardan daha eksik.
İnsanoğlu olarak İnternet ile ne kadar övünsek de, 100 milyar nörona sahip insan beyniyle karşılaştırıldığında İnternetin zihinsel alt yapısı bir senfoni orkestrası yanında keman gıcırtısı gibi kalmaktadır.
Ekim 2002 tarihi itibariyle dünyada İnternete bağlı olan kullanıcı sayısı yaklaşık olarak 300 milyondur. Her ne kadar bu rakam her sene katlanarak artıyorsa da ulaşabileceği bir limit rakam vardır. Teorik olarak tüm insanları (yaşlı, genç, çocuk demeden) Internete bağlasak elde edebileceğimiz alt birim sayısı 4 milyardır. Bu çok ütopik rakam bile insan beyninin nöron sayısı olan 100 milyarın yaklaşık yirmi beşde biridir (1/25). Bu sonucu bulurken insan beynindeki nöronların, diğer on bin nöronla bağlantılı olduğunu da hesaba katmadık.
Oluşacak bilincin ve zekanın alt birim sayısı ile doğru orantılı olduğu kabul edersek (ki bence doğrusal değildir) şöyle basit bir hesap yapabiliriz. Ortalama bir insanın IQ’sü 110 ise, Internetin olası en büyük zekası 110/25 yani yaklaşık olarak 5 dir. Doğrusal olmasa bile Internet en iyimser tahminle bir “moron” zekasına sahiptir. Yanlış hatırlamıyorsam IQ değeri 60 ve altına tekabül ediyor.
Yani internet bir morondur. Moron deyimini günlük dilde içerdiği argo anlamda değil, psikoloji biliminde kullanıldığı şekilde bir sınıflama kriteri olarak kullanıyorum.
Bu noktada bana itiraz edebilirsiniz. İnternetin alt birimleri, bilinçsiz nöronlar ya da termitler değil, IQ’sü ortalama 110 olan insanlardır. “İnternet nasıl olurda kendini oluşturan alt birimlerden çok daha az bir zekaya sahip olabilir?”. İtirazınız oldukça haklı ve mantıklı görünmektedir ama doğru değildir.
Mantıksal olarak bir organizmanın, onu oluşturan alt birimlerin toplamından fazla bir şey olmalıdır diye düşünebilirsiniz. Genel olarak bu “bütün, parçaların toplamından fazla bir şeydir” ile ifade edilir -ki doğrudur da fakat bizim durumumuzda kollektif (koloni) bilincini oluşturan şey alt birim sayısı ve bunların bağlantısının çokluğudur.
İnternette her bir kullanıcı ya da bilgisayar bir nöronu taklit ediyor dersek daha açıklayıcı olur. Bunu biz insanlar bilinçli olarak yapmıyoruz, yani “ya ben nöron taklidi yapacağım” demiyoruz, sadece bilincinde olmadan bize gelen mailleri forwardlıyoruz, belirli sitelerde daha çok kalıyoruz vs yani diğer alt birimlerle iletişime geçiyoruz. Tabi tek başına iletişimde değil, karşılıklı etkileşim de var.
Olayı daha iyi açıklamak için şöyle hayali bir deney kurgulayalım ve dünya üzerinde internete bağlı her bilgisayara bir nöronu taklit edebilecek basit bir program yükleyelim.
Bu program diğer mümkün olduğunca çok yapay nöronla (diğer bilgisayarlar) ile iletişime geçsin. Sonuçta elde edeceğimiz zeka yukarıdaki hesaba göre bir moronun zekası olacaktır. O da en iyi ihtimalle.
(Benzer bir program kanser araştırmaları için binlerce bilgisayarın kaynağını kullanmak için geçen senelerde yapıldı. Program, siz bilgisayarınızı belli bir süre kullanmayınca otomatik olarak bilgisayarınızın kaynaklarınızı kullanıyordu, bir tür ekran koruyucu gibiydi).
Ben olaya sosyolojik olarak bakmıyorum. Bütün bu yazı boyunca anlatmak istediğim şeyle Jung’un kollektif bilinç (ki aynı zamanda yine bir bilince tekabül eder) ile doğrudan alakası yoktur. Yani internete bağlanan insanların oluşturduğu bir alt-kültürü ya da sosyal grubu ifade etmiyorum. Bilakis olayı tamamen yapay zeka (artificial intelligence) görüş açısından ele alıyorum.
Bu noktada doğal olarak benden, Internetin bir moron zihni olsa da sahip olduğu zekayı ya da bilinci göstermemi isteyeceksiniz.
Bedensiz bir bilincin varlığını termit kolonisinde olduğu gibi eserlerini işaret ederek ispatlayabilirim. Fakat bu noktada bir çaresizliğim var. Internetin içinde olduğum için ona dışarıdan bütün olarak bakabilme şansım yok. Termit kolonisine bakan bir gözlemci olsaydım size bunu gösterebilirdim ama hepimiz gibi ben de sizin gibi Internetin içindeyim yani termit kolonisindeki bir termitin çaresizliği var üstümde.
Belki de bu yapay zeka henüz oluşmadı ve şu anda oluşma sürecinde. Her halükarda orada gerçekten canlı bir şey var ve bu şeyin aklı var ve hızlı bir şekilde evrimleşmekte.