Günümüzde insanlar İnternet’i eğlence, eğitim, haber edinme ve iletişim gibi çok değişik amaçlarla kullanmaktalar. Çok değil 15 sene evvel bilgisayar hayatımızda bilim, mühendislik ve iş dünyası dışında kullanılmıyordu. Evlerimizde bulunan ilkel modeler de iletişimden çok oyun tarzı eğlenceler için kullanılıyordu. Zamanla bilgisayarların gelişmesi ve mevcut ağların hızlanması ile İnternet türü dev teknolojilerin gelişmesini hızlandırdı. İnternet üzerinden bir çok bilgiye çok ucuz maliyetlerle ulaşılabildiği gibi insanların alışkanlıklarında da kaçınılmaz değişikliklere sebep oldu.
Kimileri İnternet’in insanları asosyalleştirdiğini ve eve kapattığını iddia etseler de bu görüşün karşıtları tam tersini savunuyorlar; çünkü onlara göre bu kadar kısa zaman ve harcamayla dünyanın dört bir tarafından arkadaş bulmak; bu kadar kısa zamanda aynı şehirde aynı zevklere sahip insanlar arasında gruplar kurup planlar yapıp gerçekleştirmek mümkün değil.
Putnam gibi bazı araştırmacılara göre 1995’te yapılan araştırmalarda İnternet yüzünden insanlar oy vermek, dini ibadetler, komşu ziyaretleri, ev toplantıları türü sosyal aktivitelerini aksatmaktalar. Bazı uzmanlar ise kişilerin alışkanlıklara bağımlılıklarını ön planda tutarak İnternet’in negatif yönünün bağımlı ve sorunlarından kaçan insanlar için geçerli olduğunu, zaten geleneksel alışkanlıklarında da bu tarz kişilerin farklı davranmadıklarını ve onlara da bağımlı olduklarını, sorunlarını halletmiş insanların İnternet bağımlısı olmayacaklarını belirtiyorlar.
Her yeni teknolojiye alışma sürecinde bir takım aşırılıklar yaşanacağını belirten uzmanlar zamanla İnternet’in de rayına oturacağına , buyüzden de yararlı ya da zararlı gibi bir açıklamada bulunmak için zamanın henüz erken olduğunu belirtiyorlar. Fischer’e gore bir zamanlar “şeytan icadı”olarak karalanan telefonun sosyal ilişkilere yararı çok büyük.
Yetişkin bir ABD’li günümüzde günlük yaşamının ortalama 3 saatini televizyon başında geçiriyor. Bu rakam çocuklarda daha da büyük. Şu anda elimizde tam veriler olmasa da İnternetin televizyon çılgınlığının yerini almasından korkuluyor. Zira taktir edileceği gibi televizyonun da, bilgisayarın da “kapa” tuşuna başmak kadar zor çok az şey var bağımlıları için.
Sproul ve Kissler’a göre İnternet televizyonla karşılaştırılamayacak kadar sosyal bir mecra olduğu için zamanla etkisi telefona benzer olacak. Bu iki araştırmacı İnternet’in etkileri konusunda umutlular. Bize düşen ise her türlü teknolojiyi İnternet olsun olmasın kişisel özel hayatımızın önüne engel olarak koymayıp kişisel sosyal hayatımızı renklendirecek ve zenginleştirecek gelişmeler olarak kabul etmek ve bağımlılığından kaçınmak. Çünkü İnternet’in bilgilendirici, eğitici ve hayatı renklendirici yönü karanlık yönünden çok daha parlak.