Yapay Zekâ uygulamaları ve bu alanda yapılan yatırımlar her yerde konuşuluyor. Bazı mesleklerin yok olmasına sebep olarak iş gücünü dönüştürecek olması, sürücüsüz araçlarla ulaşımı yeniden yapılandırması, tıptaki uygulamaları ile hastalıkların tanısında ve tedavisinde sağladığı yeni açılımlarla, finans alanındaki karar alma mekanizmalarında getirdiği yeni çözümlerle ve hatta devlet yönetiminde önemli strateji değişikliklerini zorlaması ile tüm sektörlerde dönüştürücü bir etki yaratıyor.
Amerika’da Yapay Zekâ İnsiyatifi
Devlet yönetimindeki stratejik dönüşüme en son Trump’ın geçen hafta “Amerika’nın Yapay Zekâ İnisiyatifi” başlıklı kararnameyi imzalaması ile tanık olduk. Amacı ülkedeki yapay zekâ seviyesinin artırılması ve bu sebeple oluşacağı öngörülen işsizliğe çare bulunması olan bu plan 5 ana alana odaklanıyor:
- Yapay zekâ Ar-Ge faaliyetlerinin mevcut bütçe içinde kalınarak önceliklendirilmesi
- Devletin elindeki verilerin araştırma merkezlerine ve teknoloji devlerine ( örneğin: Google, Apple, Microsoft, Amazon) açılması ve üzerinde çalışma yapılmasının sağlanması
- Yapay zekâ çalışmaları konusunda standartların ve regülasyonların belirlenmesi
- Çalışanlara yapay zekâ eğitimleri verilmesi ve iş gücünün yeni dünyaya hazırlanması
- Amerika’nın diğer ülkelerle yapay zekâ konusunda nasıl bir ilişki içinde olacağı konusunda bir strateji belirlenmesi
Kararnamenin eksik görüldüğü ya da iyileştirilmesi gerektiği alanlar konusunda da bazı yorumlar da yapılmadı değil. Örneğin bu alanda çalışan Andrew Ng (Çin kökenli, Coursera’nın kurucusu, Stanford Üniversitesi YZ profesörü) , Yann LeCun (Fransız kökenli, Facebook YZ araştırmacısı) gibi birçok yabancı kökenli uzman olduğu ve göçmen politikaları konusunda bir başlık olmaması eksik olarak görülüyor. Oysa Amerika’nın bugüne kadar en önemli avantajlarından biri dünyadaki tüm değerli uzmanları ülkesine çekerek bir cazibe merkezi oluşturması ve böylece liderliği kaptırmamasıydı.
Yapay Zekâ konusunda Amerika’da çalışılan bu inisiyatiften beklenti oldukça yüksek. Verimliliği ve talebi artırması, yeniliği özendirmesi, tüketici ürünlerini büyük ölçüde iyileştirmesi, israfı ortadan kaldırmaya katkısı yanında tıp ve iklim bilimi gibi alanlarda dönüştürücü bir etki sağlayabileceği düşünülüyor. Yapay zekâ uygulamalarının küresel ölçekte de 2030 yılına kadar GSMH’yı yüzde 14 oranında artırması bekleniyor.
Çin 2030’da yapay zekâ konusunda lider olmayı hedefliyor
Amerika’nın YZ’ye verdiği önem artsa da aslında bazı ülkeler çok daha öncesinde YZ stratejilerini açıkladılar ve önemli fonları bu çalışmalara ayırıyorlar. Örneğin Çin, YZ start-up fonlarında ve patent başvurularında ABD’yi geçmiş görünüyor. 2030 yılında YZ konusunda dünya lideri olmayı hedefleyen Çin kısaca BAT diye adlandırılan Baidu, Alibaba ve Tencent adlı 3 dev teknoloji şirketiyle Amerika’da Seatle ve San Fransisco’da bile YZ start-up’larına yatırımlar yapıyor.
Çin devlet başkanı Xi Jinping, yeni nesil YZ’nın geliştirilmesini hızlandırmanın stratejik bir mesele olduğunu, Çin’in yeni teknolojik devrim ve sanayi dönüşüm sürecindeki fırsatları değerlendirmesinin anahtarı olduğunu söylüyor. (1) Çin’in 2030 yılı planındaki YZ yatırım hedefi 1 triyon dolar ve yatırımcılar daha şimdiden 2012-2017 yılları arasında 200 teknoloji şirketine 4,5 milyar dolar fon aktarmışlar. Çin, 2030 yılı vizyonu doğrultusunda 2.1 milyar dolarlık bir de teknoloji parkı inşa ediyor. Yapımı 5 yıl sürecek olan bu kampüste yapay zekâ, büyük veri, bulut servislerine odaklanmış 400 civarında şirketin yer alacağı söyleniyor. (2)
AB yapay zekâ konusunda güçlerini birleştiriyor
Yapay zekâ konusu Avrupa için de stratejik bir alan olarak belirlenmiş. (3) Avrupa Konseyi, Yapay zekâyı trafik kazalarını önlemek, kronik hastalıkları tedavi etmek veya ölüm oranlarını azaltmak, iklim değişikliği ile mücadele etmek, siber güvenlik tehditlerini önceden görebilmek gibi bazı temel problemleri çözebilmek için bir fırsat olarak görüyor. AB’nin, yapay zekâ konusundaki hedefleri ise şöyle özetlenebilir:
- AB yapay zekâ konusunda ARGE yatırımları yaparak rekabete hazır olmalıdır.
- Dijital dönüşümde gerekli yetkinlikler kazandırılarak hiç bir AB ülkesi geri bırakılmamalıdır.
- Yeni teknolojiler AB temel değerleriyle uyumlu olarak kullanılmalıdır.
AB 2018-2020 yılları arasındaki YZ yatırımlarını ise 1,5 milyar Euro olarak belirlemiş. Bu parayla yapılacak yatırımlar ise şöyle belirlenmiş:
- AB’deki yapay zekâ araştırma merkezlerinin birbirine bağlanması ve birlikte bir güç oluşturmaları
- AB’deki tüm kullanıcılara hizmet edebilecek bir ortak yapay zekâ platformunun oluşturulması
- Kritik sektörlerdeki yapay zekâ uygulamalarının geliştirilmesinin desteklenmesi
AB’nin en çok önem verdiği ana konular ise yapay zekâ alanındaki eğitimler ile etik değerlerin ve regülasyonların belirlenmesi.
Yapay zekâ gurusu Andrew Ng 2017 yılında Stanford Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada yapay zekâyı yeni elektrik olarak tanımlamıştı. (AI is the new Electricity) Ng, elektriğin bulunması sonrasında dünyada yaşanan dönüşümün bir benzerinin yapay zekâ sonrasında yeniden yaşanacağına dikkat çekiyordu. Bu yüzden büyük ekonomiler bu teknolojinin yaratacağı değeri fark ederek öncelikle stratejiler belirliyorlar, sonra da dönüşümün liderliğini yapıyorlar. Bu yarışta farkındalık, inisiyatif, eğitim ve doğru kaynak yönetimi sonucu belirleyecek.