10. yıldönümünü kutlamak ve bilim müzesine yerleştirilen parçanın açılışı için Londra’da LINX onuruna bir kokteyl düzenlendi. 29 kasım pazartesi günü Bilim Müzesi Digitopolis Galerisinde gerçekleştirilecek olan Kokteyl’e LINX’e üye şirketlerin yöneticileri, sektörün diğer çalışanları, regülatör ve diğer organizasyonlardan yöneticiler katılacak.
İngiliz İletişim Regülatörü OFCOM’dan İletişim Direktörü Matt Peacock, kokteyl’in konuk konuşmacısı olacak.
LINX Hakkında
LINX 5 İngiliz İnternet Servis Sağlayıcı tarafından kuruldu. PIPEX, BT Internet Services, Demon Internet, EUnet GB ve UKERNA/JANET öncülüğünde kurulan LINX kasım 1994’de, anlaşma, avukatlar ve dökümanlar olmadan çalıştırılmaya başladı.
Şu anda dünyanın en büyük internet değişim noktası. Toplam 150 üyesi var. Bu üyeler arasında İngiltere’nin, Avrupa’nın ve Amerika’nın belli başlı tüm İnternet Servis Sağlayıcıları bulunuyor. LINX üyelerini Londra’da bulunan 8 noktasında bağlıyor ve trafik değişmelerine müsade ediyor. İngiltere’nin trafiğinin % 90’ı LINX üzerinden geçiyor.
LINX’in ilk 2 switch’i Bilim Müzesinin Bilişim Teknolojileri Bölümüne bağışlandı. Bunlardan birisi LINX’e PIPEX tarafından verilen ve 8 tane 10 megabit’lik port olan Catalyst 1200. Bu switch başka bir Catalyst 1200 ve bir Cisco 1100 ile bağlıydı. İkinci switch ise 1996 yazında yerleştirilen ve dünyanın bir internet değişim noktasına kurulan ilk 100 megabit kapasiteli switch’i olan Catalyst 5000’dü. 10 yıl sonra bugün, LINX artık çok dolu olduğu anlarda 65 gigabit’lik bir trafiği yönetiyor.
Internet Exchange Nedir?
İnternet trafiğinin buluştuğu ve değiştirildiği nokta olarak (peering point) tanımlamak mümkün.
Bu şekilde ortak bir noktada buluşan servis sağlayıcılar birbirlerine doğrudan trafik gönderebiliyorlar. Örneğin TR1 olmadığı zaman SuperOnline kullanıcılarınının Doğan Online üzerindeki bir siteye ya da kullanıcıya ulaşması için TTnet hatlarına yönlendirilip, ordan Doğan Online üzerine ulaşması gerekiyor. TR1 olması durumunda ise her iki ISS arasında Internet Exchange noktasında var olan ilişki nedeniyle, SuperOnline kullanıcısı doğrudan DoğanOnline’a ulaşabilmekte. Özetle “Internet Exchange” sisteme üye olan tüm ISS’lerin trafiklerinin bire-bir buluşması ve değiştirilmesi anlamına geliyor.
Bu şekilde internet kullanıcıları için alternatif yollar yaratılmakta. Alternatif yollar çökme, kesinti ya da yavaşlık olması durumlarına bir çaredir. Ancak Internet Exchange noktalarının asıl önemi hız kazandırmasıdır. Trafiğin tek bir omurga yerine alternatif omurgadan geçmesi nedeniyle de rahatlama sağlar.
Dünya’da 150 kadar noktada değişim yapılmaktadır. Avrupa’daki en önemli değişim noktası LINX’le ilgili bilgiyi yukarıdaki satırlarda okudunuz. Londra’daki nokta Avrupa trafiğini, Amerika’ya taşımakta da en önemli nokta. Başka örnekler olarak Amsterdam Internet Exchange (www.ams-ix.net), Hong Kong Internet Exchange (www.cuhk.edu.hk/hkix), South Africa Internet Exchange (www.saix.net) verebiliriz.
Bizdeki Durum – TIX ve TR1
Türkiye’de de Internet Servis Sağlayıcı firmalar benzer yapılar kurmaya çalıştılar. Şu anda kendi aralarında peering (bağlantı kurma) yapan firmalar da bulunuyor. Ancak büyük çaplı trafik değiştirme konusunda ülkemizde 2 inisiyatif görüldü.
Bunlardan ilki 1998’lerde Comnet* öncülüğünde (cihaz ve bağlantı sağlamasıyla) kurulan TIX (Türk Internet Exchange) idi. TIX önceleri SuperOnline, Bnet, Doruk.net, Global One gibi pek çok şirketin üye olduğu bir yapıydı. Ancak daha sonra etkinliğini yitirdi. Nedeni hakkında bilgisine başvurduğumuz bir sektör uzmanı, ortak bir yapı olması gereken “Internet Exchange”in, öncülüğü üstlenen firma ortakları tarafından ayrı bir şirket haline getirilmesi üzerine grubun dağıldığı, TIX’in gücünü ve işortaklarını yitirdiği yorumunu yaptı. (Bkz : TIX Yeniden Doğdu)
Nitekim TIX’deki bu gelişme üzerine, 2003 haziranında 6 ISS tarafından 2.bir Internet Exchange inisiyatifi oluşturuldu. SuperOnline, Bnet, DoğanOnline, Koç.net, Sabancı Telekom ve SBS tarafından kurulan TR1 üzerinden, kurulduğu zaman çok önemli bir trafik değişimi yapılıyordu. (Bkz : İnternet’te Güç Birliği – TR1).
Ancak 2003 aralıktan itibaren Türk Telekom’un ADSL hatlarını bağlamaya başlaması ve uyguladığı düşük fiyat nedeniyle, Internet Servis Sağlayıcılığı kan kaybediyor. Bu nedenle de TR1’in sağladığı trafikte düşüş yaşanıyor.
Yine bir başka internet-telekom sektör yetkilisi TR-1 konusunda şu yorumu yaptı ;
Evet bu konu en büyük başarısızlıklarımızdan bir tanesi. Tekrar gündeme taşıdığınız için teşekkürler. Bu yıl yine canlandırmaya çalışıldı, ama herkes UMTH ile meşgul. Zaten bu sisteme önayak olan ISS’lerin yöneticilerinin bir kısmı ayrıldı. Ve en önemlisi, İngiltere’de Linx’in kurucu ortaklarından birisi yerleşik (incumbent) operatör BT iken Türkiye’de Türk Telekom hala peering taleplerini geri çeviriyor. En son geçen ay Telekomünikasyon Kurumu arabağlantı yönetmeliği kapsamında talep edilen IP arabağlantı uzlaşma başvurularına red kararı verdi. Gerekçe olarak “Türk Telekom’a IP erişim yükümlülüğü getirmeye gerek yoktur” ifadesi kullanıldı. Aslında konu erişim değil arabağlantı ve kanuna göre “sektör hakim gücü” olan Türk Telekom arabağlantı yükümlüsü ama TK malumunuz..
Gönül isterdi ki, bu yazının başındaki gibi “Türk Internet Exchange Point bilmem kaçıncı yılını 100+ üye ile kutladı” türü bir haber yapabilseydik. Ne diyor haber..”Dökümanlar ve anlaşmalar yapılmadan sadece 5 firma tarafından kurulan LINX bugün sadece İngiltere’nin değil, kıta Avrupa’sı da dahil tüm Avrupa’nın trafiğini Amerika’ya bağlayan nokta haline gelmiş durumda”. Aynı şey Türkiye için de mümkün olabilirdi. Yani Ortadoğu, Türki Cumhuriyetleri ve Balkan Ülkelerinin arasında jeopolitik öneme sahip ülkemizin, telco-politik hale gelmesini de sağlayan bir yapı oluşturulabilirdi, bu ülkelerin orta noktasında tüm trafiğin değiş-tokuş edildiği bir nokta haline gelinebilirdi.
Ama Telekom alanında ne yazık ki, politikacısından, kullanıcısına, devlet memurundan, internet servis sağlayıcısına, basınına kadar herkes kabahatli. Özetlersek;
- Politikacılarda; değil telekom, daha bilgi toplumu fikri oturmuş değil. Halbuki Dünya 1990’ların ortalarına kadar bilgi toplumunu konuşuyordu. Şimdi iletişim (telekom) toplumu olmayı konuşuyorlar. Ama biz daha bilgi toplumu konusuna gelemedik. Avrupa Birliği zorlamasıyla yapılan göstermelik eDevlet portallerine bakarsanız bunu göreceksiniz. Politikacılara “Telekom’un Ülkemiz’in sosyo-politik ve ekonomik açıdan Önemini” anlatmamız gerekiyor.
- Tabi ki çok değerli devlet memurlarımız var. Bunların içinden bazıları zaman zaman bize yazıyor ve sorunların arka planını ve nelere inandıklarını anlatıyor. Bu nedenle sözüm meclisten dışarı diye başlıyorum ama “Vizyonu Dar”, “Ne Yapacağı Konusunda Fikri Olmayan”, “Sadece Politik Ortamı Kaale Alan” yöneticilerimiz var. Bu yöneticilerimizin elinde “Telekom Sektörü” ölüyor.
- Internet Servis Sağlayıcı ve Telekom firmalarına gelince, bu firmalar da yarını görmek ve planlamak yerine, “korkmak”, “usulünce hareket etmemek”, “devletten ve bugün var yarın yok yöneticilerden himmet beklemek”, “diğer ISS’lerle birleşip sektörü şekillendirmek yerine, ilk fırsatta kazıklamak, müşteri kapmak”, biz rahatımızı bozmayalım, nasılsa başkası yapar” tarzı ile hareket ediyor ve yukardaki TIX örneğinde de görüleceği üzere birlik-bütünlük içinde hareket etmek yerine “ben” demeyi tercih ediyorlar.Bunu son dönemde “İlk filan lisansı aldı” ifadeleri ile yayınlanan haberlerde de görebilirsiniz. Filan lisansı almak önemli değil. Bu lisansla yaşamak önemli. Bugün acaba piyasada oluşan fiyatlarla kaç firma, kaç kullanıcı halen kullandığı Türk Telekom hatlarını bırakıp, bilmemkaç tane numarayı çevirerek, sonra pin girerek, daha sonra arayacağı numarayı çevirerek, falanca memleketi arar. Bunu yapması için kullanıcıya yeterli motivasyonu verecek fiyatlar vermek mümkün müdür?
- Basın, internet-telekom alanında ne yazık ki yeterince yayın yapmıyor. Bu konuda eğitimli-bilgili muhabir ve gazeteci sayısı da çok az. Herkez özelleşme haberlerini veriyor ama o kadar. Ya da dialer konusunda olduğu gibi popülist yaklaşımlarla, olayın arka yüzüne bakmadan kolay gazetecilik sergiliyorlar. Ama olması gerekenleri yansıtan yayın ya da sorumluluk sahibi gazeteci ne yazık ki çok az.
- Türk internet ve telekom kullanıcısı ise olaydan bihaber. Sadece cebini ve bugününü kurtarmayı düşünüyor. Sektörün layıkınca şekillenmemesinin faturasını bir gün ödeyeceğinin, olayın bir gün kendi başına patlayacağının farkında değil.Bu kullanıcı profili, Cezayir depremi ile hatlar 1 ay boyunca kopunca bile, harekete geçmiyor. Onun yerine oturduğu yerden şikayet yazıp, hareketi kendisi yerine bir başkası örneğin “turk-internet.com” yapsın diye bekliyor. Sonra kablo bağlandığı anda da soruna dair düşünmeyi bırakıyor. Bir dahaki sorunda ağlayacak ama ne farkeder ki zaten sadece sızlanıyor, bir şey yapmıyor, hakkını aramıyor, hem sonra yine 2 günde susar nasılsa. Bu nedenle sorunları çözmeye gerek yok.
Yazımı inşallah biz de bir gün TR-1’in 10.yılını kutlarız diyerek bitirebilseydim keşke.. Bunun yerine yukarda sıraladığım beş gurubun yapması gerekenleri açan başka bir yazı yazacağım diyerek kapatıyorum.. Kimbilir belki birileri uyanır sonunda.. Bu internet kullanıcıları da olabilir. Umut fakirin ekmeği demişler.
Comnet 2002 yılında Bnet** tarafından satın alındı. (Bkz Bnet Sektörün Güçlü İsmi Comnet’i Satın Aldı)
Bnet** geçen yıl hisse yapısındaki değişiklik uzantısında içinde bulunduğu grubun adını alarak Borusan Telekom oldu. (Bkz Borusan Telekom Rekabete Hazır)