Türkiye Genç İşadamları Derneği TÜGİAD’ın, geleneksel hale getirdiği etkinlikler çerçevesinde dün, “Türkiye İçin Yeni Bir Ekonomik Büyüme Modeli” konusu masaya yatırıldı.
Sabancı Center’da, gerçekleştirilen etkinlikte konuşan TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Küçük, derneğin, ülke menfaatlerinin söz konusu olduğu her konuya taraf olduğunu ifade etti. TÜGİAD’ın, ilgi alanına giren sektör ve kuruluşlarla paylaşım içerisinde olduğunu dile getiren Küçük, Türkiye’nin önde gelen meselelerinden birini oluşturan kalkınma konusunda sürdürülebilirliği sağlayabilmenin önemine değindi.
Türkiye’nin, 2008’de 742 milyar dolarla dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olmayı başardığını hatırlatan Küçük, bunun yeterli olmadığını ve dünya ticaretinde pay sahibi olunması gerektiğini ifade etti. TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Küçük şöyle konuştu;
Önümüzdeki dönemde hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme içerisine girmemiz gerekiyor. Nüfus artışını ve genç işsizleri göz önüne aldığımızda yüzde 7 büyüme oranının bile yeterli olamayacağı görülüyor. Dünya, bir daralma sürecinden geçiyor. Yeni düzen içerisinde mevcut sistemler revize edilecektir.
Buna Türkiye’nin kayıtsız kalması düşünülemez. İlave istihdam ihtiyacını karşılamak, yaşam kalitesini yükseltmek ve nitelikli eleman yetiştirilmesi gibi ihtiyaçlara önem verilmelidir. İş, büyüme ve büyümenin ölçülmesinde borsadan ziyade üretim ve istihdamdaki pozitif gelişmeler dikkate alınmalıdır.
Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği GYİAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Eczacıbaşı da konuşmasında sıcak para ile gerçekleştirilen fonlamayı çok kritik değerlendirdiklerine vurgu yaptı. Eczacıbaşı şöyle konuştu;
Sıcak para, Türkiye’nin, kıymetli varlıklarını bir anda alıp götürüyor. Dünya dinamikleri değiştiğinde bu tür fonlamalar Türkiye’nin ayağını çukura sokuyor. Dolayısıyla, üretime dayalı bir büyümeye ihtiyaç var. Devletin, borçlanma iştahı şirketleri de çabuk kazanmaya iten bir yapının oluşumuna neden oldu.
Türkiye’de, gelir idaresinin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Kayıt dışı adeta ödüllendirilirken, vergi veren cezalandırılıyor. Vergiyi herkesten almanın, kayıt dışını kayıt içine almanın, bu çerçevede çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Gelinen noktada, sektörel olarak şirketlerin birbirlerinden ayrılmaları ve verginin de buna göre toplanması gerekiyor. Bu, iş yapma hevesini teşvik açısından büyük önem taşıyor.
Türkiye açısından önemli meselelerden bir diğerini de IMF ile bir anlaşmaya varılması oluşturuyor. Biz, Türkiye’nin, IMF ile anlaşmasını bir sigorta olarak görüyoruz. Bunun, ileride meydana gelebilecek olası türbülanslara karşı önemli bir enstrüman olabileceğini düşünüyoruz. Bunun, sürüncemede bırakılması gibi bir lüksümüz yok.
TÜGİAD 7’nci Dönem Başkanı ve Akfen Holding Yönetim Kuulu Başkanı Hamdi Akın da yaptığı konuşmada, 1980’li yıllardan günümüze uzanan perspektifte ekonominin geçirdiği evreleri çeşitli örneklerle anlattı. Türkiye’de, ilk defa ‘Serbest Piyasa Ekonomisi’ne 1980 sonrasında Turgut Özal ile başlayan dönemde geçildiğini hatırlatan Akın, ekonomik büyüme modellerini devletten beklemenin yanlış olduğunu ifade etti. Hamdi Akın, şöyle konuştu;
Özel sektör, devlet üzerinde ne kadar baskı kurarsa ancak o işi yaratabilir. Bürokrat, daima özel sektörün teşvikiyle ilerler. Bürokrat, kendisi şu dosyayı alıp buraya koymaz. Genel Müdürün çok idealist olması lazım.
Onun için, İstanbul’daki iş aleminin çok ciddi bir önemi var. 94 yılında Gümrük Birliği’ne imza atmasının ardından Türkiye, uluslararası ekonomide yerini almayı başardı. Zaman içerisinde Türkiye ekonomide çok büyük adımlar attı. Daha iyisi olabilir mi? Elbette. İşte, bu yeni model arayışlarımızla hem şirketlerimizi, hem de ülkemizi büyüteceğiz. Artık, günümüzde şahısların kimlikleri, ülkelerin kimliklerini etkileyebilmektedir.
Geçen 5-6 sene içerisinde devlet tarafından yatırım yapılmadı. İstihdam yaratmak ve yatırım yapmak özel sektörün üzerindedir. Şimdi, böyle bir ortamda ülkeyi beraber yönetmemek mümkün müdür?
IMF ile anlaşmada, yeni yatırım alanlarının belirlenmesinde devletin tekbaşına hareket etmesi düşünülemez. Aksi takdirde borçlar, iktidarın üzerinde sarmal olur. Bu nedenle, herkes tarafından kabul edilebilir bir ekonomik sürdürülebilir modelin ortaya konması önem taşıyor.
TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Küçük, turk-internet.com’un sorularını şu şekilde cevaplandırdı;
turk-internet.com; “Türkiye’nin, kriz senaryolarına değil, yeni bir ekonomik büyüme modeline ihtiyacı var” diyorsunuz. Tam olarak neyi kastediyorsunuz?
Lütfü Küçük; Türkiye’deki, büyüme çok istikrarlı bir büyüme değil. Tabi dışarıdaki konjonktürden de çok etkileniyoruz. İçimizde de büyüme ile ilgili yeni bir şeylerin söylenmesi, yeni bir uygulamanın devreye alınması gerektiğini düşünüyoruz. Tabi, çok taraflı bir konu ve çok ciddi olarak ele alınması gerekiyor. Takdir edersiniz ki, bunun muhatapları da çok farklı. Bu hadiseleri rayına oturtmak, yeni modeller geliştirebilmek için, konunun ciddi ve çok taraflı bir şekilde tartışılması gerekiyor. Bu sebepten dolayı biz de böyle bir organizasyon yaparak, konuyu tartışmayı açmak istedik.
turk-internet.com; Bugünkü, etkinliğe kimler katılıyor?
Lütfü Küçük; İş dünyasının temsilcileri var, sivil toplum örgütlerini temsilcileri var, kamunun temsilcileri var. 250 civarında davetlimiz var. Bu, 250 davetlinin aşağı yukarı 100 küsuru iş dünyasından olan kişiler ve dolayısıyla bu seçtiğimiz konunun iş dünyasına hitap eden bir konu olduğunu ortaya koyuyor. Bu da olumlu bir gelişme. Böyle bir ilgi görüyorsak demek ki doğru bir yoldayız ve bu yolda da ilerlemeye devam edeceğiz.
turk-internet.com; Buradan çıkan sonuçları kamu ve diğer toplum kuruluşlarıyla da paylaşıyormusunuz?
Lütfü Küçük; İstanbul Sanayi Odası’ndan tutun İstanbul Ticaret Odası’na kadar bütün kuruluşlarla yakın bir istişare halindeyiz. Fikir paylaşıyoruz, organizasyonlarımızı paylaşıyoruz. Kamu kurumları da bizim her zaman davetli listemizde oluyorlar. Onlar da bu toplantıya ve organizasyonlarımıza ilgi gösteriyorlar, çünkü herkesin söyleyecek bir şeyi var, Herkesin kendi perspektifi var. Farklı perspektifleri bir noktada buluşturmaya, bir netice üretmeye çalışıyoruz.
turk-internet.com; Kabinede yapılan revizyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Lütfü Küçük; Dünyada veya hayatta, değişimden daha geçerli bir durum yok; yani değişim olmak zorunda. Yenileşme olmak zorunda. Dinamikler değiştiği zaman, ekibin değişmesi de doğaldır. Ekipte ihtiyaca yönelik birtakım zaaflar tespit edildiği zaman revizyon yapılabilir. Değişim son derece normal. Bunu normal karşılıyoruz. Her yeni gelen ekibin bir öncekinden başarılı olacağını umuyoruz ve böyle olacağına da inanıyoruz.