Ulak yani Türkiye’nin geliştirdiği önemli teknolojilerden birisi olan 4.5G baz istasyonu konusunda ve diğer konularda ULAK A.Ş. Genel Müdürü Metin Balcı ile bir röportaj gerçekleştirdik.
turk-internet.com: Metin Bey, Antalya’da yapılan ITP Konferansı’nda karşılaştık. Burada güzel bir konuşma da yaptınız açılışta. Biz de okuyucularımıza ULAK’ın son durumunu ya da sizin yaptığınız son çalışmaları anlatmak istiyoruz. Öncelikle, 2019 nasıl geçti?
Metin Balcı: Füsun Hanım, öncelikle röportaj için teşekkür ediyorum. Hem ITP Konferansı güzel geçti, yeni bağlantılar ile görüşme imkânımız oldu, hem de eski arkadaşlarımız ile görüştük, kendi yaptıklarımızı da anlatma fırsatı bulduk.
2019’a bakarsak; ULAK Haberleşme olarak, 2019’a girerken bizim söylediğimiz en önemli konu gerçekleşti. Bir güven ortamı oluşturduk. Hem operatörlerimize hem kamu kurumlarımıza karşı, birlikte çalıştığımız paydaşlarımız ile bir güven ortamı oluşturduk. Bu güven ortamından istifade ederek (2019 yılında) özellikle ULAK baz istasyonlarında ve şebeke yönetim çözümlerimizde, Milat tabanlı MAYA ürünümüz ile yaygınlaşmayı bir adım öteye götürmek hedefimizdi.
Şimdi dönüp arkaya baktığımızda bunda önemli başarılar elde ettiğimizi görüyoruz. Şubat ayının sonlarına doğru Barcelona’da Turkcell ile imzaladığımız 4 yıllık Çerçeve Anlaşma, 2 bin 650 tane baz istasyonunun tedariğine yönelik 4 yıllık Çerçeve Anlaşma, 2019’a bence damgasını vurdu. Bu, ULAK açısından son derece önemli bir gelişmeydi, çok önemli bir aşamaydı geçmemiz gereken.
Bir şeyi kısaca paylaşmak istiyorum, dinleyicilerimiz ile okuyucularımız ile. O da şu: Turkcell burada “körü körüne ULAK alacağım” şeklinde bir anlaşmaya imza atmadı; burada yanlış anlaşılma olmasın. Bize belli şartlar koydu. Bizi son derece zorlayıcı, bizi son derece yönlendirici şartlar…
turk-internet.com: Şart dediğiniz nedir?
Diyor ki, örneğin, “2019’un sonuna kadar şu, şu, şu özellikleri sağlarsanız, ben ona yönelik olarak sipariş vereceğim”. Ya da “2020’nin ilk yarısında şu, şu, şu ilave özellikler sağlanırsa, bir sipariş daha vereceğim…”
Dolayısıyla hem bizim için bizi zorlayıcı, yönlendirici, yeni özellikleri zamanında geliştirmemizi ve sahadaki ürünlerimize entegre etmemize neden olacak, bizi motive edecek bir süreç, öbür taraftan da Turkcell’i de kendi içerisinde garantiye alacak, hiçbir zaman sadece yerli, milli diye de ürün alımına kendini zorlamayacak bir alt yapı.
Tabiri caiz ise, “fair game” denilen her iki taraf için de makul, mantıklı şartlara sahip olan bir anlaşma diye değerlendiriyoruz. Bu yüzden bizim açımızdan son derece önemli.
(Turkcell’in bu kapsamda bir taraftan isterleri belirleme, bir taraftan hizmet verdiği canlı sahalarda bu yeni özellikleri test etme, çıkan problemlere göre yönlendirme iradesi de her türlü takdirin üstünde gerçekleşmiş, geldiğimiz aşamada bahse konu kritik özelliklerin ULAK sistemine kazandırılmasında bir ekip olarak işbirliği süreci yaşanmıştır.)
İkinci konu olarak, baz istasyonlarına baktığımızda; her 3 operatöre de daha önceden siparişleri verilmiş olan 250’şer tane baz istasyonlarını sene ortasına doğru, Mayıs 19 ayından itibaren teslimatlarına başladık ve kısa süre içinde tamamladık.
turk-internet.com: Bunlar evrensel hizmet kapsamında satılanlar mıdır?
Yok, Evrensel kapsamdakileri bitirdik, onları zamanından önce bile teslim ettik. Çok şükür; “bu işleri üretebilir misiniz, teslim edebilir misiniz, çalıştırabilir misiniz?” gibi soruların hepsini bertaraf ettik.
Şu anda evrensele kurulmaları yapılmamış yaklaşık 180 tane baz istasyonumuz var. Dolayısıyla fazlasıyla teslimatımızı gerçekleştirdik. O yüzden gönlümüz rahat evrensel projesi kapsamında.
Bunlar ise tamamen operatörlerin kendi ticari şebekeleri kapsamında istedikleri 250’şer tane baz istasyonu siparişleri. Dediğim gibi Mayıs ayından itibaren teslimatlarını gerçekleştirdik. Güzel olan taraf da operatörlerimiz bunları sahaya kurmaya başladılar. Hatta kurdular. (Bildiğiniz üzere Vodafone 23 Aralık’da Rize’de 250 baz istasyonunun kurulumu ve aktivasyonuna yönelik lansmanını da gerçekleştirdi [1])
turk-internet.com: Bunları nasıl yaygınlaştırıyorlar? Operatörler ULAK’ı yerleştirirken ne tür politika, strateji izliyorlar?
Şimdi, testler aşamasından bahsedeyim: önce her operatörümüzün ayrı ayrı laboratuarda testlerini gerçekleştirdik. Operatörlerimizin alt yapıları farklı olduğu için yani bazen Turkcell’de yaptığımız Vodafone’unki ile aynı sonuçları vermediği için bunları yaptık.
Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom yani 3 operatörümüzün kendi laboratuarında testlerin yapıyoruz. Daha sonra Şile’de yine her 3 operatörümüz için oluşturulan test sahalarımız var. Burada operasyonel testlerimizi gerçekleştiriyoruz. En son 3.test aşaması olarak Rize’de operatörlerimizin 5’er tane diyelim, (Turkcell’in 6 tane sahası test sahası var) buralarda sistemlerimizi test edip onaylattıktan sonra, artık kullanım onaylıdır diye onay raporlarını alıyoruz.
Şimdi geldiğimiz noktada, operatörlerimizin Rize’nin test sahası olarak belirlenmesinden de kaynaklanmış olabilir, kendi belirledikleri (plana) göre Doğu Karadeniz’den Doğu Anadolu’ya hatta Güneydoğu Anadolu’ya yaygınlaşacak şekilde bir kurulum politikası var.
Genel olarak baktığımızda oradaki yaklaşım şu: operatörlerimiz gerek işletme, gerek idame etme, gerek oradaki uzmanlık, bölgesel çözüm ortaklıklarını belli notalarda belli üreticilerin ürünleriyle yetkinleştirme politikaları çerçevesinde, bir bölgeyi mümkün olduğu kadar çok, aynı üreticiyle donatmaya çalışıyorlar.
Dolayısıyla şuna geleceğim: mesela Doğu Karadeniz bölgesinde yoğun olarak yabancı bir üreticinin ürünleri vardı. Her 3 operatörümüzün de. Bizim yaptığımız şey veya operatörlerin tercih ettiği şey, bu yabancı üreticinin ürünlerini söküp onun yerine ULAK baz istasyonlarını koymak oldu. Eğer kapsamada eksik olan noktalar varsa veyahut da ilave kapsama alanları oluşturma istekleri varsa, oraları da ULAK ile yine takviye ediyorlar.
turk-internet.com: Bunun temel amaçlarından biri, aynı bölgede aynı baz istasyonu olsun mu?
Evet. Hem son kullanıcıya verilen servis anlamında daha güvenilir değerler ölçülmesi, hem işletme kolaylığı, hem idame kolaylığı açısından böyle bir tercihleri var.
turk-internet.com: Peki sizin hızlarınız o yabancı operatöre nazaran nasıl? Daha kötü mü, daha iyi mi? Yani aynı şeyi karşılıyor mu? Sorun yaşanmıyor herhalde ki, değiştiriyorlar.
Şimdi bizce esasında çok gurur verici bir tablo esasında geldiğimiz nokta o anlamda baktığımızda. Şöyle söyleyeyim, hani 100 üzerinden yüzde 100’üz veya çok daha iyiyiz onlardan, demek noktasında henüz değiliz ama aynı noktadayız, benzer noktadayız, demek durumundayız. Ne diyelim, yüzde 90 performans da sağlıyoruz, yüzde 95 performans da sağlıyoruz.
Bazı operatörlerimiz hiç yabancı üretici ile mukayese de vermediler. Bize verdikleri performans değerleri var. O performans değerlerinin hepsini yakaladığımız operatörlerimiz var.
Dolayısıyla çok şükür artık bizim de öngörülen tüm özellikleriyle ve halkımıza hizmet verecek, ticari şebekede halkımıza hizmet verebilecek performans değerlerini sağlayacak bir baz istasyonu, baz istasyonu şebekemiz var, diyebiliriz. Gönül rahatlığıyla bunu söyleyebiliriz.
turk-internet.com: Peki, size Maya Milad’ı da soracağım ama önce 2020’de ne olacak bu baz istasyonları ilgili? Nedir durum? Ne yapacaksınız?
Şimdi, Füsun Hanım malumunuz 23 Aralık’ta Vodafone, yaklaşık 3 aydan beri canlıda kullandığı baz istasyonlarımızın, 250 tane baz istasyonumuzun lansmanını yaptı. Bu bizim için evet gurur verici bir olay. Son derece sevinçliyiz en azından artık kimse, “sizin sisteminiz çalışmıyor, sizin sisteminize yazılım yüklenemiyor, sizin sisteminize birtakım performans değerleri sağlanamıyor, müşteriler çok memnun değil” gibi…
turk-internet.com: Anlamsız cümleler kullanmayacaklar…
Evet bu problemleri geride bıraktık. Biz hep bunları sağlayabileceğimizi söylüyorduk ama çok şükür artık geldiğimiz noktada bunların sahada çalışabilirliği görülür vaziyette.
Burada ben şunu da vurgulamak istiyorum: her 3 operatörümüzün de özellikle teknik personeli bize sahada inanılmaz destek oluyorlar. Yani bunu hem sahada yapıyorlar, bazı zamanlarda sıkıştığımızda bir araya geliyoruz, 1 hafta boyunca beraber çalıştığımız zamanlar oldu operatörlerimizin teknik personelleriyle. Dolayısıyla bu vesileyle de kendilerine şükranlarımızı arz ediyorum. Yani bu bir ekip işi olmasa, gerçekleştirilmesi inanın mümkün olmayacak bir süreç diye söyleyebiliriz.
turk-internet.com: Zaten siz hep bunu söylüyordunuz: beraber çalışalım geliştirelim, problem varsa da giderelim diye.
Evet, sorunları giderelim. Birbirimize güvenelim, çalışmaz ise de almayın. Çalışmaz ise de, biz size niye çalıştığımız sistemleri almıyorsunuz diye şikâyette bulunmayacağız diye hep bunu ifade ediyorduk.
turk-internet.com : Çok güzel!
Şu anda geldiğimiz noktada örneğin bir tane operatörümüzde, —Turkcell’de, bunu söylemekte de sıkıntı görmüyorum ben—, son aşamasındayız testlerimizin. Sağ olsunlar, bize çok destek verdiler, çok güvendiler, biz de onları mahcup etmeyecek şekilde ileri düzey özelliklerimizi, VOLTE örneğin, 2.600 Mega Hertz radyo ünitemiz örneğin; bütün bu özelliklerimizi sahada aktif bir vaziyette şu anda testlerini (Turkcell personeli ile birlikte) gerçekleştiriyoruz, kısmet olursa ay sonuna kadar da orada da bir yaygınlaşma sağlayacağımızı değerlendiriyoruz.
Yine, son operatörümüz Türk Telekom ile de çok yakın bir zamanda kurulum çalışmalarına başlayacağız. Onun ile de mutabakat sağladık, sağ olsunlar. O konuda da bir anlayış birliğine vardık. Onlar da hızlı bir şekilde yaygınlaşacaklar diye ümit ediyoruz.
Şimdi, 2020 yılına baktığımızda, bizim için en önemli özellik, bu yaygınlaşmaya devam etmek. Operatörlerimizden bu konuda destek bekliyoruz. Tabii bizim tarafımızda ise özellikle belirlediğimiz yol haritası çerçevesinde çok zorlu bir sürecimiz var. Belirlenen o özellikleri geliştirmek, performansları yakalayarak, sürecimize devam etmek bizim için artık bizi hiç rahat bırakmayacak, rahat uyumamıza imkân vermeyecek bir süreç.
Bunları çok hızlı bir şekilde sahaya sokuyor olmamız lâzım. Dinamikliğimizden, sebatımızdan hiçbir şey kaybetmememiz gerekiyor ama buradaki motivasyonumuz şimdi ne olacak?
Eğer operatörlerimiz (özellikle Vodafone ve Turk Telekom) bize güvenerek siparişlerini arttırabilirler ise, bu konuda çeşitli mali yönden iyileştirmelere ihtiyacımız var. Artacak olan siparişler ile birlikte maliyetleri ucuzlatmak için çeşitli yöntemler arıyoruz. Etkin çözümler bulma aşamasındayız ama önemli olan siparişlerin belirlenmesi, miktarların belirlenmesi.
Eğer bunları sağlayabilirsek, çok daha hızlı bir şekilde yaygınlaşabileceğiz diye değerlendiriyoruz.2020’de tabii yine önemli bir özelliğimiz, devam ettirdiğimiz 5G çalışmaları var. Bu 5G çalışmalarını da artık sahada demo anlamıyla hatta yılsonuna doğru operatör laboratuarlarında ve test sahalarında gösterecek şekilde hazırlarımızı da gerçekleştiriyoruz.
Burada 5G şunu paylaşabilirim: 5G, ULAK için vazgeçilmez bir süreç. 4,5G’de başladığımız serüvenin devam etmesi için, ULAK markasının devam etmesi için bu 5G olmazsa olmaz. Bunu operatörlerimiz de zaten ifade ediyorlar. Yaptığımız yatırımın bir anlam kazanması için bunun gerçekleşmesi gerekir, diye de ifade ediyorlar.
turk-internet.com: Metin Bey, şimdi bütün bunları anlatıyorsunuz. Ben hem okuyucularımız için sormak istiyorum: bu alanda sizin ürettiğiniz ürünleri üreten kaç tane firma var dünyada?
Yani firma açısından baktığımızda 5 veya 6 diyelim, hani benzer nitelikli ürünler gerçekleştiren firma var diyebiliriz.
turk-internet.com: Bu firmalar ile sizin işbirliği yapmanız da gerekiyor çünkü sahada sonuçta beraber iletişim alıp vereceksiniz birbirinize. Bunlar sizin ile paylaşıyorlar mı, açık kaynak çalışıyorlar mı?
Valla, şöyle söyleyeyim: esasında telekom dünyasında şu ana kadar olan mevcut süreçte daha önceden tanımlanmış ara yüzler var ve herkes bu ara yüzlere göre hareket ediyor. Ancak en son gelişen zamanlarda bu açık ara yüzlerin diyelim, daha doğrusu standart ara yüzlerin nitelikleri, çözünürlükleri çok daha azaldı (detaylandırıldı). Özellikle operatörler daha küçük modüllerin ara yüzlerini belirleyerek, farklı farklı üreticiler ile çalışabilme imkânını araştırıyorlar, bunun peşinde koşuyorlar.
Burada da büyük üreticilerin, şu andaki belli başlı büyük üreticilerin bu sürece çok yaklaşmadıklarını, yanaşmadıklarını görüyoruz. Dolayısıyla diyorlar ki, “benim çözümüm genelde anahtar teslimdir. İşte şu noktadan şu noktaya kadar ben çözümümü size veririm, bunu siz kullanırsınız.” Hatta kendi çözümlerini de çoğu zaman dikte ediyorlar diyebiliriz. Genelde yaklaşım bu vaziyette.
turk-internet.com: Peki siz burada zorluk çekiyor musunuz?
Ben onu söyleyeceğim. Sahada esasında kimsenin hakkını yememek lâzım. Biz mesela Evrensel Projesi kapsamında bir tane çok büyük, dünyanın en büyük üreticisine kendi ürünlerimizi teslim ettik, onlar kurulumlarını yaptılar. Bu, ilk bakışta çok ters görünüyor.
turk-internet.com: İsmini söylemenizde bir sakınca var mı?
Sakınca yok. Bilinen bir şey bu.Huawei’ye teslim ettik. Huawei, ürünlerine monte etti. Biz şu anda mesela ücretimizi elbette ki Bakanlık, operatör ve Huawei zincirinden geçerek, Huawei’den alıyoruz. Yani burada dolayısıyla birlikte çalışmakta o aşamada herhangi bir sıkıntı görmüyoruz işin açıkçası. Ama bir taraftan da baktığınızda çok da mantıklı gelmiyor. Niye biz kendi sistemimizi kurmuyoruz?
turk-internet.com: Neden böyle oldu?
Bu tabii bizim hazır olmamız, ULAK ürünün hazır olması…
turk-internet.com: Şunu soruyorum: Huawei sonuçta bir operatörden veya birkaç operatörden bu kurulumların ihalesini almıştı, değil mi? O yüzden böyle?
Evet, evet. O süreçte Evrensel Projesi kapsamındaki anahtar teslim çözümlerin sahibi olarak sistem entegrasyon görevleri de dahil olmak üzere Huawei firmasına verilmişti. Biz sonradan sürece dahil olduğumuz için o kapsamda da bizim kendi ürünlerimizi Huawei’ye teslim etme durumumuz oldu.
Burada herhangi bir sıkıntı yok bu süreçten baktığımızda. İnşallah önümüzdeki dönem yeni evrensel projeler olursa, biz o zaman daha kuvvetli bir şekilde sürece dahil olmayı ümit ediyoruz.
Öbür taraftan yeni süreçlerde ise firmalar, büyük üreticiler pek bu açık ara yüzleri destekler bir modda değiller. Bu tabii kendi market beklentileri olabilir, kendi teknoloji beklentileri olabilir, kendi değerlendirmeleri ama şu ana kadar geldiğimiz aşamada bunu en azından benim gözlemim olarak söylemekte herhangi bir sıkıntı yok.
Diğer taraftan nispeten ufak üreticilerken – kimseyi ufak, büyük diye ayırma anlamında söylemiyorum ama- diğer o 3-5 tane üreticiye göre nispeten daha az saha tecrübesi olan daha ufak ölçekli ticaret hacmine sahip olan firmalar var. Bunların sağladığı açık ara yüzlere dayalı çözümler var. Bunlar da esasında son derece sevindirici gelişmeler var orada hem 4G’de, 4.5G’de, hem de 5G’ye yönelik olarak yapılan çalışmalar var. Fakat gördüğümüz şu ki, sahaya çıktıklarında bu üreticilerimiz, çeşitli sıkıntılar ile karşılaşıyorlar.
Bu da önemli bir gündem maddesi operatörler açısından çünkü operatörler günün sonunda sağlam, güvenilir, işte sahadaki problemleri adresleyen, kesintisiz hizmet veren, belli ölçüde bir kullanıcı kitlesine hizmet edebilecek bir üretici ile çalışmak istiyorlar. Sadece teknik anlamda iyi çözüm vermek tam da veyahut da bir çözüm vermek diyelim, iyi çözüm demeyelim ama bir çözüm vermek, yeterli olmuyor. Böyle de bir tercih var.
Şimdi, işte ULAK Haberleşme olarak biz arada bir noktaya, boşluğa adresliyoruz, önemli bir boşluğa adresliyoruz. Hatta bu boşluğu da biz gördük ama çok şükür aynı zamanda eş zamanlı olarak da büyük firmalar da gördü, yabancı büyük firmalar da gördü. İsim vermek gerekirse, bunlardan bir tanesi Facebook. Amerika’da katıldığımız bir toplantıda biz kendi çalışmalarımızı anlatırken fark ettiler bu gelişmeyi ve bize bazı teklifler ile geldiler. Şimdi onların üzerinde çalışıyoruz nasıl genişletebiliriz diye, onu değerlendirmek istiyoruz.
turk-internet.com: Tabii, bu arada Huawei’nin büyük bir tepki topladığını Batı dünyasından da hatırlatmak lâzım. Böyle bir mücadele var. Aslında ULAK orada çok önemli bir yere de sahip. Bunu da görmek lâzım. Facebook herhalde bu nedenle mi geldi?
Yani ben tabii o konuya çok girmek istemem çünkü onun çeşitli nedenleri var, çeşitli sonuçları var ama biz hani şöyle baktığımızda, o konuya girmeden diyeyim, herhangi bir yorum yapmadan…
turk-internet.com: Tarafsız…
Bizim şeyimiz şu, özelliğimiz şu: ULAK Haberleşme olarak çok şükür geçtiğimiz sene içerisinde bin 600 tane baz istasyonunu 3 operatöre teslim etme, artı onarlı sahada her 3 operatörün de kullanımına sunma, aktif olarak canlıda testleri geçme ve artık yaygınlaşma aşamasına geçmiş bir üretici şeklinde duruyoruz dışarıdan bakıldığında.
Şimdi bu harita bizim içinde her gün yaşadığımız için geldiğimiz şu i noktada 970’e her gün sayarak geçtiğimiz için artık aşinayız. Çok böyle çarpıcı olmuyor ama dışarıdan bakan birisi için geriden baktığında, neredeyse 1 sene içinde bin tane baz istasyonu aktive etmiş, sahada kurmuş, çalıştırmış ve 3 operatörün de isteklerine cevap vermiş bir firma esasında çok böyle dikkat çekici bir noktada ve bu firma da eğer diyorsa ki, “ben bütün açık ara yüzleri desteklemeye hazırım. Yol haritamda açık ara yüzleri besleyecek şekilde ilerliyorum” dendiğinde, o zaman bu daha da değerli hale geliyor ve bu işte demin ismini söylediğim Facebook gibi firmaların, bu konuda ilave yatırımlar yapmak isteyen firmaların dikkatini çekip “ya bunlardan birlikte iş imkânı doğurabilir miyiz, oluşturabilir miyiz?” şeklinde araştırmaların, incelemelerin, ilave çalışmaların yapılmasına neden oluyor diyebiliriz. Bir boşluğu adreslediğimiz kesin. Bu boşluktan adreslerken nasıl çıkacağız, nasıl istifade edeceğiz; o da bizim için 2020’nin önemli konularından bir tanesi olacak.
turk-internet.com: Metin Bey, tam da Çin ile ticaret savaşları Amerika arasında sürüp giderken Huawei firmasının 5G’si için problem yaratırken, çok enteresan, Facebook sizi neye, nasıl davet etti, hangi konsept ile?
Füsun Hanım tabii, ben tekrar söyleme, vurgulama ihtiyacı hissediyorum: yani Amerika ile Çin arasında olan süreçten bağımsız olarak biz çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Herkes ile eşit mesafede tüm açıklık ile gayret ediyoruz çalışmalarımıza. Facebook ile hangi kapsamda? Yine açık sistemleri destekleyen esasında Telecom Infrastructure Projects (TIP) diye bir grup var. Burada işte Facebook’tan, Deutsche Telekom’a, Vodafone Global’den çeşitli İngiliz telekom operatörlerine varıncaya kadar…
turk-internet.com: Türkiye’den firma var mı orada?
Türkiye’den de var. Turkcell, Superonline olarak orada temsil ediliyor geçmişten kalan temsilcilik süreciyle. Ondan sonra Vodafone yoğun olarak Vodafone Global’nden de kaynaklı bir şekilde Vodafone Türkiye olarak da temsil ediliyor. Orada operatörlerimiz var ve Facebook işte bu kapsamda yapılan çalışmaları anlatmak ve ilgili kişiler ile görüşme sağlamak üzere bizi Amsterdam’daki kongresine davet etti.
Sağ olsunlar orada 4-5 önemli isim ile görüşme imkânı bulduk. Bizim ile zamanları geçmiş olmasına rağmen çeşitli yayınladıkları dokümanları, RFI ve RFB dokümanlarını paylaştılar. Şu anda onları değerlendirme sürecimiz devam ediyor. Yani şurası açık ki, orada bir boşluk var; o boşluğu adreslemek bizim açımızdan mümkün, yol haritalarımıza uygun fakat hangi beceri ile ne kadar hızlı bir şekilde adresleyebileceğiz ve orada nasıl kendimizi konumlandıracağız, bu tamamen kendimizin, ekosistemimizin bir becerisi olarak, bir başarısı veya beceriksizliği olarak gündeme yansıyacak 2020’de.
Bizim beklentimiz, oralarda da bu tür faaliyetleri kollamak, bu tür faaliyetlere devam etmek, yol haritamızın bir parçası olarak sürdürmek ve tabii ki de sonunda başarıya ulaşmak olarak özetlenebilir.
turk-internet.com: Çok heyecan verici! Peki, bir de size HTK’yi sormak istiyorum. Haberleşme Teknolojileri Kümesi diye bir grup var 16 firmadan oluşan. Bunlar kendi başlarına proje yapıyordu ama sizi de galiba birleştirme gibi bir durum var. Oradaki çalışmalar nedir?
Füsun Hanım, ben orada müsaade ederseniz bir düzeltme yapmak istiyorum. Şimdi, Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi yaklaşık 133 veya 135 tane üyeden oluşan bir kümelenme. Dolayısıyla biz o kümenin en başından itibaren üyesiyiz. Hatta biz ARGELA’da iken, ULAK Haberleşme kurulmadan önceki süreçte de Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi’nin üyesi olduk, yönetiminde ARGELA personeli olarak arkadaşlarımız görev aldılar, yönetim kurulunda görev aldılar.
Bahsettiğimiz proje bir TÜBİTAK ARGE projesi. 16 tane haberleşme teknolojileri kümelenmesi üyesinin oluşturduğu bir grup. Artı 3 tane operatörümüz tarafından da destekleniyor ve uçtan uca yerli, milli 5G projesi olarak isimlendirilen bir ARGE projesi. Bizim de malumunuz TÜBİTAK’a başvurduğumuz 5G ARGE Projesi, 5G New Radio ARGE projemiz var.
turk-internet.com: ULAK olarak…
ULAK olarak başvurduğumuz 5G New Radio ARGE projemiz var. Sonuçta çeşitli seviyelerde, en üst seviyelerde diyeyim, 2 tane farklı projenin devam etmemesi, birlikte geliştirilmesi, ARGE çalışmalarının birlikte geliştirilmesine yönelik bir inisiyatif söz konusu.
Bizim 5G New Radio Projesi’nin haricinde bir de SAYEM dediğimiz, Sanayi Yenilikçi Ağ Mekanizmalarının da kısa adı olarak isimlendirilen bir proje grubu var. Bu proje grubuna da bir önerimiz olmuştu ve bu önerimiz de TÜBİTAK tarafından kabul edilmişti. Bu esasında daha geniş kapsamlı büyük ölçekli bir projelendirme ve yol haritası projesiydi. Fakat geldiğimiz noktada hem SAYEM Projesi’ndeki çalışmalarımız, proje önerimiz kabul edilmesine rağmen, hem 5G New Radio proje önerimiz kabul edilmesine rağmen çeşitli nedenlerden dolayı o veya bu nedenle, – ona herhangi bir yorum yapmak istemiyorum ama en üst seviyeden bu çalışmalarımızın birleştirilmesine yönelik bir değerlendirme oldu.
Şu anda buna yönelik koordinasyon çalışmalarımız, görüşmelerimiz devam ediyor. Kısmet olursa belli bir şekilde ne diyelim asgari müştereklerde de olsa buluşup ondan sonra bu sürece beraber devam etme gibi bir niyetimiz, planımız var. 2020’nin de önemli unsurlarından, önemli konularından bir tanesi de bunun hayata geçirilmesi, başarılı sonuçlarının kısa sürede alınması şeklinde olacaktır diye ümit ediyoruz.
turk-internet.com: Son bölümde size inovasyon çalışmalarınızı, ARGE çalışmalarınızı sormak istiyorum. Bunun bir grubunu Maya ve Milat’ı bize anlatır mısınız şeklinde; bu zaten yapmakta olduğunuz. Bir de IoT ile ilgili neler yapıyorsunuz? Bütün bunları anlatır mısınız bize?
Füsun Hanım, şöyle paylaşayım. Esasında bizim çok yani yaklaşık 1,5-2 seneden beri söylemeye çalıştığımız, anlatmaya çalıştığımız bir konu var. İnovasyon için ille de 5G’yi beklemek zorunda değiliz. Bunu 1 hafta kadar önce veya bilmiyorum, 10 gün kadar önce yabancı bir web sayfasında da çıktı konu ile ilgili teknik konularda. Deniyor ki, “inovation does not wait for 5G.” Yani bir ihtiyaç varsa yapmak lazım.
İnovasyon nedir? Bir ihtiyaca çözüm bulmak, yenilikçi bir şey yapmak. Bir ihtiyaç var ise ortada, eğer siz elinizdeki yeteneklere tam anlamıyla hakim iseniz, onu nasıl kullanabileceğinizi biliyorsanız, tasarımı size ait ise, bu ihtiyaca göre bu tasarımınızı çekip çevirebilirsiniz. Başka formlara koyabilirsiniz vee dolayısıyla yenilikçi ürünler bulabilirsiniz, inovasyon gerçekleştirebilirsiniz.
Şimdi esasında bizim bütün yaklaşımımız en başından beri o. MAYA Projesi kapsamında örnek olarak vereyim. MAYA Projesi veya onun öncesindeki MİLAT Projesi, 5GPP’nin içinde yazan 4-5 tane teknik alandan 2’sini adreslemekte. Software Defined Network (SDN), Network Fonksiyonlarının Sanallaştırılması. İngilizce adı ile (NFV). Biz başından beri dedik ki, bu teknolojiler he ne kadar 5G teknolojisi olsa da, bunun için 5G’yi beklemeye gerek yok. Biz bunları 4G’den, bugünden itibaren iletişim alt yapımıza da, bilişim alt yapımıza da bunu koyabiliriz. Kimsenin bunu bize dikte etmesine, empoze etmesine gerek yok. İhtiyacımız var, teknolojimiz elimizde. Biz bu teknolojiyi alıp kullanabiliriz.
turk-internet.com: Bu networkleri de hem daha bağımsız hale getirecek, değil mi? Hem güvenlik açısından da yarar sağlayacak bir teknoloji. Doğru mu?
Son derece doğru. Performansını arttırabilirsiniz, güvenliğini arttırabilirsiniz, bağımsız hale getirebilirsiniz, tamamen millileştirebilirsiniz. İhtiyacınız neyse, artık yazılımsallaşıyor: Software Defined Network. Problem mi tespit ettiniz? Problem yaşayan en çok bizim arkadaşlarımız. 3 tane büyük operatörümüz var. Dünyada böyle bir imkân yok yani. Çok yakın olarak çalışıyoruz. Kamu kurumları ile el ele çalışıyoruz. Yapan insanlar bizim arkadaşlarımız, problemi çözen, bulan arkadaşlarımız bizim.
Mesele bunların hepsini bir araya masaya getirip bunların üzeriden yoğunlaşarak, gitmek, çözümler bulmak. Bu arada da bunu ürünleştirip bunun kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlayamaz iseniz, bu yaptıklarınızın hepsi sonuçta çöpe gider. Bu da kesin bir sonuç.
Dolayısıyla buradaki beceri, bu çözümleri bulmak, bu çözümleri yaygınlaştırmak, ürünleştirip kullanıma sokmak. Şu anda geldiğimiz noktada çok şükür devletimizin de desteği ile kamudaki birçok kurumumuzun da desteği ile belli bir noktaya geldik, gerek baz istasyonlarımızda, gerek MAYA çözümlerimizde – MAYA dediğimiz, Milat Ağ Yönetim ve Analiz Sistemi- yani tüm bilişim alt yapımızı, iletişim alt yapılarımızdaki tüm taşıyıcı şebekenin ihtiyaçlarını, tüm IP networkleri diyebiliriz, aşağıya da bu konsepti fiber optik seviyelere de bu konsepti taşımak mümkün ama biz şu anda sadece IP seviyesindeyiz.
Yapılabilecek ne varsa, aklınıza ne geliyorsa hepsini yapmak ve bu sistemin üzerine entegre ederek, ekosistemimize de çeşitli fonksiyonları içine dahil ederek çözümler üretmemiz, yerli, milli çözümler üretmemiz, dışarıya hiçbir bağlantımız olmadan bu çözümleri kullanıma sokmamız mümkün. Bunların da sonuçlarını görüyoruz.
Çok yerlerde testlerini yaptık. Sağ olsun, TURKSAT stratejik işbirliği olarak hem kendisi satın aldı, kendi networkünde kullanıyor, hem bunun yaygınlaşması için çaba sarf etmek üzere işbirliği anlaşması gerçekleştirdik. Şu anda da belki bu sene sonunda, belki önümüzdeki senenin ilk günlerinden itibaren de çeşitli sözleşmeler ile yaygınlaşmasına tanıklık edeceğiz diye ümit ediyoruz.
turk-internet.com: MİLAT ulusal seviyede; MAYA firmalar, veri merkezleri seviyesinde bir ürün. Doğru mudur?
Tam esasında o şekilde özetlemek doğru olmayabilir ama MİLAT bir ARGE projesiydi. Milli Ağ Teknolojileri Projesi. 2015 yılında biz bunun sözleşmesine Savunma Sanayi Bakanlığı Sözleşmesi’nde sözleşmelerde bir ek vardır, ARGE projeleri. Bunların kullanım potansiyeli nedir diye, genişleme potansiyeli nedir diye. Biz o zaman 4-5 kalem şey yazmıştık, yazı yazmıştık madde yazmıştık. Dedik ki, bunlar veri merkezlerinde kullanılır, bunlar geniş alan ağda kullanılır (WLAN), bunlar kampüslerde, Local Area Networlerde kullanılır, bu teknoloji kritik altyapılardan kullanılır, bu teknoloji telekom operatörlerin alt yapılarında kullanılır, bu teknoloji güvenlik maksadıyla security sağlamak anlamında bütün networklerimizde kullanılabilir diye 6 kalem malzemeden genişleme potansiyelini yazmıştık.
Şu anda geldiğimiz noktada işin sevindirici tarafı, eğrisi doğrusuna denk geldi, bir şekilde o öngörülerin hepsi gerçekleşti ve şu anda biz bunların hepsine yönelik olarak da yerli malı belgesi almış durumdayız. Bunların hepsi ile yabancı üreticilerin –bakın dünya çapındaki yabancı üreticilerin ürünlerin sağladığı özeelliklerini, hepsini…
Pardon, “hepsi” çok iddialı olur ama yüzde 90’ını sağlayacak özeliklere sahip bir ürünümüz var, ürün ailemiz var. Tek bir ürün değil bu. Şimdi MAYA SP Data Center, Software Defined Data Center, MAYA Software Defined Network, Software Defined Campus, Software Defined Critical Infrastructures şeklinde bir ürün ailemiz var.
Bu bizi çok heyecanlandırıyor. En başından beri duyduğumuz bir heyecan var. Sebebi de şu: bizim bu teknoloji ile memleketimizde bulunan tüm iletişim alt yapımızı, bilişim alt yapımızı, bilgisayar ağlarımızı milli bir şebeke ile donatmamız mümkün. Bunu adresleyebilecek durumdayız.
Veri merkezlerimizi millileştirmemiz mümkün. Üretici bağımsız donanımda çalışan, bir kısmı açık kaynak ile desteklenmiş, bir kısmı ise -tamamen bizim kendi yazdığımız algoritmalar önemli bir kısmı- algoritmalar ve şebeke yazılımları ile desteklenmiş şekilde veri merkezini tamamen milli olarak oluşturmak mümkün.
Dolaplarından bahsetmiyorum, elektrik alt yapısından, toprağından veyahut da şasesinden bahsetmiyorum. Yazılımlarından bahsediyorum. Yani Amerika’da geçen 2 ay, 3 ay kadar önce veya bilemediniz 3,4 ay kadar önce lansmanı yapılan veri merkezinin mimarisini biz 1,5 yıldan beri kullanıyoruz. Yani adamlar çıktılar, Amerika’nın Digitürk şeklindeki, Digitürk büyüklüğündeki bir broadcasting firması “biz bu mimariye geçtik” diye lansmanını yaptı Amerika’da, San Francisco’da.
turk-internet.com: Hangi firma?
ComCast firması. Biz şu anda gediğimiz noktada bunu, bu veri merkezini 1,5 seneden beri kendi alt yapımızda kullanıyoruz, tüm testlerini gerçekleştirdik. Çok şükür, şartnameye girdi, artık yaygınlaşmaya yavaş yavaş başlıyor. Bunu da sizin vesileniz ile kamuoyu ile de paylaşmak istiyorum. Böyle bir çözümümüz var. Maliyet-etkinlik konusunda da en ufak bir sıkıntımız yok. Neyse maliyeti, istenilen maliyet neyse biz oraya varacağız. Hiç kaçarımız yok bunun yaygınlaşmasını sağlamamız lâzım.
turk-internet.com: Bu çok bilinmeyen ama yakınlarda bir kaç arkadaşın bana da sorduğu network slicing konusu, dilimleme konusu var. Bunu yapabiliyor musunuz?
Şimdi teknoloji esasında 5G teknolojisi olduğu için Software Defined Network ve NFV Network fonksiyonların sanallaştırılması, işte tam da bunlara hizmet etmek üzere gerçekleştirilmiş bir alt yapı. Esneyen yapısı ile şöyle söyleyeyim, en azından bizim uğraştığımız, şu ana kadar uğraştığımız kısmı ile Transport (taşıyıcı) şebekelerde sanallaştırmak, yapmak mümkün. Bu yeteneğe biz zaten sahibiz.
Örneğin, aynı alt yapıyı kullanıyor ve fakat bir şirketten düşünelim, sadece yöneticilerin bir networkü olsun, ondan sonra sadece müdürlerin olduğu bir network olsun, sadece işte üretim hattında çalışan arkadaşların konuşacağı bir hat olsun…
turk-internet.com: Yani dilimleme bu.
Dilimleme bu ve aynı donanımı kullanarak, biz bu dilimlemeyi gerçekleyebilecek durumdayız. Daha geniş anlamda bakacak olalım: diyelim ki, kamuya hizmet eden bir şebekemiz var, aynı donanımları kullanıyor yine. Bir kısmı örnek veriyorum Tarım Bakanlığı’na, bir kısmı Orman Bakanlığı’na, bir kısmı Sağlık Bakanlığı’na,hastanelere hizmet verecek şekilde bunları sanal olarak oluşturmak, aynı donanımı kullanarak, burada önemli olan şey bu. Dilimleme de, zaten network slicing de bu. Bunların ayrı öncelikleri olabilir, ayrı ayrı kapasite kullanım yetenekleri olabilir, ondan sonra ayrı hakları olabilir, ayrı politikaları olabilir, bütün bunların hepsini yöneten mimariye sahibiz.
turk-internet.com : Afet durumunda nasıl kullanılıyor?
Bizim MİLAT projemizin ana unsurlarından birisi de kamu güvenliği ve acil durum haberleşmesine yönelik olarak çözümler oluşturmak. Bu esasında bir zincirdir. Ulak baz istasyonunun da çıkış noktalarından birisidir. Yine Çınar projesi var. Çekirdek şebeke projesi, 4G ve 5G’ye yönelik olarak geliştirmekte olduğumuz. Bununla, her 3 projeye baktığımızda, birbirlerini tamamladığında kamu güvenliği ve acil durum haberleşmesini adresleyen 3 projemiz elimizde oluyor.
Bu konuda meşhur konuşmalar vardır, hatırlarsanız Orhan Öge Bey’in mesela. Der ki; “Bunlar yazılımsal olarak desteklenmek zorundadır. Eğer kamu güvenliği ve acil haberleşme şebekemizi yazılımsal olarak yapamazsak çok çeşitli sıkıntılarını yaşayacağız ileride” şeklinde.
Bu Savunma Sanayi Başkanlığının desteklediği çalışmalar esasında buralardan başlamıştır. Kamu güvenliğine yönelik olarak bu Milat projesi de farklı önceliklendirmeleri, farklı gruplara yönelik öncelikleri, politikaları canlı zamanda, gerçek zamanlı olarak vermek üzere geliştirilmiş bir projedir.
Bu sizin bahsettiğiniz network slicing olsun, önceliklendirmeler olsun, şu andaki yapımızda bunlara sahibiz.
Baz istasyonun network slicing yeteneğini desteklemesine yönelik çalışmalarda ise hem ARGELA firması tarafından yapılan standart öncesi çalışmalar var, hem de 5G ile standarta giren çalışmalar var, O kapsamda baz istasyonlarımıza da bu özelliğin kazandırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
turk-internet.com : Son olarak IOT konusunda neler yapıyorsunuz?
IOT biliyorsunuz, özellikle 5G’ye doğru giderken, önemi son derece artan bir altyapı. Dolayısıyla biz de 4.5 G Baz istasyonumuza özellikle Turkcell’den gelen talepler doğrultusunda, zamanlamasını orijinal proje planımızdan da öne çekerek, çalışmalarımıza başladık. Bunu ULAK Haberleşme bünyesinde NETAŞ ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Kısmet olursa önümüzdeki hafta Turkcell Lab testlerine girecek. Orada 1-2 ay Lab testinden sonra sahaya çıkmayı hedefliyoruz. 2020’nin önemli gelişmelerinden bir tanesi de bu olacaktır bizim açımızdan.
turk-internet.com : Çok teşekkür ediyorum. Çok uzun bir soru dizim vardı. Sabırla cevap verdiniz. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Füsun Hanım Sağolun. Çok teşekkür ediyoruz. İnşallah 2020, 2019’a göre daha da iyi olur. 2019 oldukça verimli oldu. Eksikliklerimiz var, eksik kaldığımız yerler var. Bizde de eksikliklerimiz var, elde etmeyi hedeflediğimiz bazı konularda elde edemediğimiz kazanımlarımız da var. Ama niyetimiz iyi amacımız iyi, iyi şeyler yapmaya gayret ediyoruz, iyi şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Destekler alıyoruz. Çok şükür, bu destekler ile beraber, milletçe, devletçe, şirketlerimizle, eko sistemimizle 2020’de çok daha iyi noktalara geleceğimizi ümit ediyoruz.
turk-internet.com : Yeni yıl dileği gibi oldu. Teşekkürler.
Sağolun.