Amacı sağlayabilmek için daha fazla kurum ve şirketin, katılması için çağrıda bulunan ‘mHealth Alliance’, mobil teknolojiler kullanılarak insan sağlığının daha iyi korunmasının yanısıra bunun, mobil teknolojilerin gelişimine de ciddi ölçüde katkı yapabileceğine dikkat çekiyor. ‘Gelişim için mHealth’ çalışması, BM ile Vodafone Vakfı’nın, işbirliğinde ele alınan dünya çapındaki 50 mobil sağlık programının, sağlaması öngörülen faydaya dikkat çekiyor.
BM ile Vodafone Vakfı’nın, gerçekleştirdiği işbirliğinin, ekonomik anlamda sıkıntılı günler geçiren mobil sektörüne de dolaylı olarak katkı sağlayabileceği belirtiliyor. İşbirliğinin, başkanlığını yürüten Claire Thwartes, işbirliğinin daha etkin sonuçlar doğurabilmesi için katılan şirket ve organizasyonsayısının artmasının önemli olduğunu söyledi. Devletler ile STK’ların katkılarının yadsınamayacak kadar büyük olabileceğine işaret eden Thwartes, insani amaçlarla bağımsız yürütülen benzer çalışmaların da bu vesileyle bir araya getirilebileceğini söyledi.
Qualcomm Avrupa Başkanı Andrew Gilbert, 19 ülkede 200 bin kişiyi kapsayan 29 farklı program yürüttüklerini belirterek, yaptıklarının bir bağıştan çok, kendi dönüşümünü gerçekleştirebilir bir sistem yaratmak olduğunu söyledi. 3G teknolojilerinin, ucuz ve kolay yaygınlaştırılabildiklerine işaret eden Gilbert, özellikle gelişen pazarlarda çok ciddi ivmelemeler sağlamanın mümkün olduğunu söyledi.
GSMA Teknoloji Direktörü Dan Warren, Hindistan’da her yıl 1 milyon kişinin temel sağlık hizmetlerine erişemedikleri için hayatlarını kaybettiklerini belirterek, bunun önlenebileceğini söyledi. Hindistan’da, 800 milyon gibi nüfusun büyük bir bölümünün kırsal kesimde yaşadığı, buna karşılık doktorların yüzde 80’inin şehirlerde bulunduğu ifade ediliyor.
Mobil cihaz üreticisi Ericsson’a, 2007 yılında Gramjiyoti projesi için destek veren GSMA, Hindistan’ın, güneyindeki kırsal alanlara genişbant internet erişimi sağlanmasına aracılık etmişti. Mobil araçlarla bölgedeki hanelere ziyaretler gerçekleştiren medikal personel, kırsal alanda yaşayan insanlarla büyük şehirlerdeki doktorlar arasında bir köprü vazifesi görmüşlerdi.
Dünyada, 2.2 milyarı gelişmekte olan ülkelerde, toplam 4 milyar mobil telefon bulunduğunu belirten Claire Thwaites, bunun diğer teknolojilere göre çok sayıda kişiye kolaylıkla ulaşılabileceği anlamına geldiğini söyledi. Güney Afrika’da, yürütülen ve hastaların ilaçlarını alıp-almadıklarını takip amacıyla gerçekleştirilen ‘SIMpill’ projesi, daha önce yüzde 22 olan ilaç alma oranını yüzde 90’a kadar yükselterek bu tür teknolojilerin çok başarılı sonuçlar verebileceğini doğruluyor.
Ortalama bir kısa mesaj, geri kalmış Afrika ülkelerinde ciddi bir çözüm olabiliyor. Örneğin, HIV ve AİDS’in, yaygın görüldüğü Kara Kıta’da, Masiluleke SMS Projesi çerçevesinde kullanıcılara sunulan ücretsiz kısa mesaj olanağıyla bu konuda interaktif eğitim sağlanabiliyor. Kullanıcılara HIV konusunda bilinçlendirilmeleri amacıyla Uganda’da, gerçekleştirilen ‘Text to Change’ kampanyasında kısa mesaj gönderenlerin yüzde 33 arttığı tespit edildi.
Projenin çok sayıda yararının bulunduğunu belirten BM sözcüsü Adele Waugaman, kısa mesaj kullanarak insanlara kendi dillerinde hitap edebilmenin onlardan biri olduğunu ifade etti. Özellikle Güney Afrika’da, insanların HIV ve AİDS’i kamuya açık alanlarda konuşmak istemediklerine dikkati çeken Waugaman, kısa mesaj ile bir taraftan fikirlerin daha rahat açıklanabilmesinin, hem de kişisel gizliliğin sağlanabildiğini söyledi.