Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı bir süredir Türkiye’de işlemci üretiminden bahsediyor. Bu makalede, son zamanlarda işlemci pazarında tartışılan konular verilirken, işlemci üretiminin bazı boyutları ve maliyetler de sunuluyor. Bu nedenle turk-internet.com okuyucularının dikkatlerine getirmek istiyoruz.
Intel mobil işlemci pazarını anlamakta geç kaldı[1] ve pazarı çoktan kaybetti derken, Batı dünyası bugünlerde, bir zamanlar Intel’in kurucusu Gordon Moore tarafından ortaya konulan Moore kanunun ömrünü tamamladığını da tartışıyor.
İlk kez 1965’de bir dergideki makalede işaret edilen Moore Kanunu basitçe “entegre devreler üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısının her 18 ayda bir 2 katına çıkacağını, buna karşılık üretim maliyetinin aynı kalacağını hatta düşeceğini” belirtiyordu.
Moore 1965 yılında, “mikroişlemciler içindeki transistör sayısı her yıl iki katına çıkacaktır” demiş ve bunu 1975 yılında, “her iki yılda bir iki katına çıkacak” şeklinde düzeltmişti. Kanun 1965’den bu yana genel anlamda geçerli oldu. Bilgisayar sektörünü, mobil telefonları, router’ları ve sunucu pazarını yönlendirdi. Her yeni işlemci daha fazla performans ve daha düşük fiyatla geldi. Ama Moore kanunu artık ömrünü tamamlıyor.
Moore kanunu önceleri işlemci mühendisleri için bir çıta oldu, ama zamanla rekabetçilik açısından bir zorunluluk haline geldi. 2000’lerin ortalarına kadar da, işlemci üreticileri açısından “işletim frekansı” ve “hız” anlamına gelen bilgisayar performansının en önemli kriteri oldu. Ama tersine, hız arttıkça daha fazla ısı oluşuyor ve performasın bir kısmı da buraya harcanıyor.
International Business Strategies adlı bir danışman firmanın hesaplarına göre, bugünkü teknoloji ile 16 nanometre bir işlemcinin baştan tasarımı ve testleri 132 milyon $’a mal oluyor. Halbuki 10 yıl önce zamanın 65 nanometre işlemcisinin tasarım ve test sürecinin 16 milyon $’a mal olduğu hesaplanmış.
Maliyetlerin bu kadar artmasının en önemli nedeni, silikon paneller halinde üretim yapılması için gerekli yeni süreçler olarak veriliyor. Metrenin milyarda biri bir alana yüzmilyonlarca transistör ve başka bileşenler sıkıştırılıyor. Bu da zaman ve maliyet anlamına geliyor.
Yani, önümüzdeki yıllar içinde silikon işlemcilerin boyutlarını daha da küçültecek firmalar olsa bile, maliyetlerinin karşılanamaz hale gelmesi kaçınılmaz. Bir örnek olarak; Intel’in Core i5 mikro işlemcilerinde, tanesi 0,00000014 $ olan 1,3 milyar adet transistör bulunuyor.
Dolayısıyla gitgide daha küçük alana daha çok transistör sıkıştırma zorluğu, Intel ve diğer işlemci üreticilerini transistörlerin şeklini değiştirme gibi yöntemlere yönlendirdi. Ama yeni bir işlemci fabrikasının 10 milyar $’a mal olacağı hesaplanmış. Bir de üretimde yanlışlık yapılması durumu söz konusu olabiliyor. Mesela hatırlatalım Intel, 14 nanometre teknolojisinde yaptığı üretim hatalarını düzeltmek uğruna 14 nanometre teknolojisine 6 ay kadar geç girdi.
Yani Moore kanunu artık sona geliyor. Zaten şimdiden bazı işlemci üreticileri, akıllı telefonlarda kullanılan NAND flash memory adlı işlemci –ki bazı bilgisayarlarda da kullanılmaya başlandı– yarattılar ve işlemci içine bir ton transistör sıkıştırmaktan vazgeçtiler: Bunun baş nedeni ise, bu kadar küçük alanların depolamada dengeli / güvenli olmayacağı düşünüldü. Bunun yerine çip başına 32-38 tabakanın yer aldığı 3 boyutlu devreler tasarlandı.
Anlayacağınız “İşlemci” pazarı değişiyor. Moore kanunu ise ilk yayınlanmasından 50 yıl sonra artık ömrünü tamamlıyor.
[1] Intel Yönetim Kurulu Başkanı’ndan İtiraf: Yolumuzu Şaşırdık