e-Ticaret hayatımızı inanılmaz oranda rahatlattı. Mesela istediğimiz lokantadan yemek ısmarlayabiliyoruz, eskiden dükkan dükkan arayarak, bazen de bulamadığımız müzik ya da kitapları internette kolayca satın alabiliyoruz, ya da niteliği nedeniyle satın almakta utanç duyulan ürünleri kolaylıkla sipariş edebiliyoruz. Ama madalyonun bir de tersi var.
Gerçi e-Ticaret konusunda, ülkemizde halen tam güven bulunmuyor. Bankaların “sanal kart” uygulaması da bulunmasına rağmen, tüketiciler, başlarına gelen ya da duydukları bazı olaylar nedeniyle kredi kart bilgilerini online ortamda vermeye çekiniyorlar (oysa bir garsonun alarak, arkada bir yere götürdüğü kredi kartları da en az bu kadar tehlikeye maruz kalıyor).
Ama e-ticaret sitelerinin estetik, güzellik, zayıflık, şişmanlık ve de cinsellik ile ilgili ürün satışlarında, önemli miktarda dolandırıcılık yapılabiliyor. Gerek tekil alışveriş tutarlarının düşük olması, gerekse bu ürünlerin alınmasının yarattığı utanma duygusu nedeniyle çoğu zaman şikayet söz konusu bile olmuyor.
Emniyet güçleri bu durumu “Bir tarafta kayıt dışı ekonomi ve haksız kazanç yaratılırken, diğer tarafta insan sağlığı açısından tehlikeye sebeb olan ürünler satılabiliyor” şeklinde özetliyorlar.
İnternet ortamında takip ve denetimin zor olması, kötü niyetli kişilerin bu alana yönelmelerini arttırıyor. İnsanların kişisel zaaflarını, kendi ticari ve ahlakdışı kazançları uğruna suistimal edenler, devamlı yeni siteler açıp, kısa sürede kapayarak izlerini kaybettiriyorlar.
Örneğin 1 ay süreyle açık kalan bir site üzerinden 10-49 TL civarı fiyatlarla ürünleri satıp, bazen yarı yarıya indirim verdiklerini iddia ederek ve bazen de geri iade edilebileceği yalanı ile ürünleri teslim etmeden, sadece parayı alarak ortadan yok olabiliyorlar. Tabi site de ortadan yokoluveriyor.
Özellikle cinsel ürünlerin satışı yapılan bazı sitelerde, şişme bebek, cinsel arzuyu arttıran damla, geciktirici sprey, performans arttırıcı hap gibi çeşitli ürünler satılabiliyor. Bu tür site sahipleri genellikle iyi bilgisayar kullanabilen, eğitimli olmayan, 16-18 yaş grubunda gençler olarak raporlanıyor. Bu kişiler bazen sadece para toplayarak, bazen para karşılığında, gerçek belirtilen ilaç olmayan (mesela meyva suyu olan) ürünler göndererek, müşterilerini dolandırıyorlar.
Müşteriler ise, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bazen 50 TL için polise şikayette bulunmak istemiyor, bazen de sipariş ettiği ürünün cinsi nedeniyle şikayette bulunmaya çekiniyor.
Bu nedenle bu tür iş yapanlar ortada dolaşıyorlar. Dolandırdıkları kişi sayısı sürekli artıyor. Tek çare, tüketicilerin bu konuda bilinçlenmeleri. Alışveriş ettikleri noktalarda güvenliğe yönelik bazı noktalara dikkat etmeleri.