Batı dünyası, doğudaki ifade özgürlüğü eksikliği konusunda epeyce eleştirel olsa da, iş para kazanmaya gelince onlar da aynı eksikliğe katkıda bulunmaktan hiç de çekinmiyorlar. Google’un Çin’deki sansüre desteği üzerine gelen tepkileri hatırlayanlar vardır. Şimdi benzer bir olay Netflix üzerinde yaşandı.
Financial Times tarafından yayınlanan habere göre, Netflix “Patriot Act” ismiyle yayınlanan Hasan Minhaj isimli komedyenin dizisinin son bölümünde yer alan Yemen İç Savaşı ve Cemal Kaşıkçı eleştirilerini kabul etmeyen Suudi Arabistan’ın itirazlarına uydu ve bu bölüme Suudi Arabistan’dan erişimi engelledi. Minaj bölümde bugünlerde çokça eleştirilen prens Muhammed bin Salman’dan da bahsediyor. Malum halen tam aydınlanamayan Kaşıkçı cinayetinin baş şüphelisi Prens Salman.
Ama Suudiler tam mutlu değiller çünkü bu bölüm tamamen yayından kalkmadı. ABD’de seyrediliyor. Salman her ne kadar Trump’ın damadı Jared Kushner ile yakın ilişki içinde olsa da, Senatoda ve ABD içinde tepki duyulan bir insan haline geldi. Minhaj dizide 11 eylülde de Suudilerin rolü olduğunu –belki kendileri yapmadı ama yardım ettiler şeklinde– söylüyordu. Tabi Suudiler 11 eylülde rolleri olduğu konusuna da itiraz ettiler.
Suudi Arabistan bir yandan programa itiraz ederken, diğer yandan da Minhaj hakkında Suudi kanunlarına göre siber suç işlediği iddiasıyla hukuki süreç başlatılacağı tehditi yapıldı. Bu kanun dini değerler, kamu bilgileri, halkın moral değerlerini ihlal, mahremiyet gibi konularda, network ve bilgisayar üzerinden yaymak, depolamak gibi konuları suç olarak kabul ediyor.
Minhaj hayli açık sözlü bir komedyen olarak tanınıyor. Müslüman bir Hintli aileden gelen ABD doğumlu Minaj, 2017 yılındaki Beyaz Saray muhabirleri yemediğinde sahnedeydi ve özgür basın üzerine esprileri arasında Donald Trump’a “Baş yalancı (liar-in-chief”)” ismi takmıştı.
Netflix’e herhangi bir ceza kesilip kesilmediği bilinmiyor ama Netflix’in meşhur ifade özgürlüğünün aksine, Suudi yetkililerin talebine uyduğu gözüküyor.
Netflix’in konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “dünya çapında sanatsal özgürlüğe” güçlü destek verdikleri ama Suudilerin yaptığı “geçerli yasal talep” konusuna uyulduğu belirtiliyor.
Ama Netflix bahsedilen dizinin Suudi rejimini eleştirerek siber suç işlediğini kabul ediyor mu, bu belli değil.
Netflix son dönemin yıldızı ve tüm dünyada en büyük streaming medya şirketi olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Dolayısıyla bu tür problemlere başka bir açıdan bakıyor. O zaman şimdi asıl soru şu; küresel olma iddiasındaki firma, benzer şekilde bazı ülkelerin sanatçılarının ifade özgürlüğünü engelleyecek mi? Buna verilen bir cevap şu; Netflix yerel artistlere, beklentinin üzerinde ödeme yaptığı için, o ülkelerdeki insanlar da bu ifade özgürlüğüne pek aldırmayabilir.
Buna karşılık aboneler ne düşünüyor derseniz; bir Suudi, olaya çok aldırmasa ve hatta sansürlenen bir bölüm olduğunu fatketmese bile, bu tür bir yaklaşım Netflix için zaman içinde tersine işleyebilir ve özgür ifade taraflıları şirketi protesto edebilirler.