Ekonomi Gazeteciler Derneği’nin (EGD), önceki gün, Cemile Sultan Korusu İstanbul Ticaret Odası Kandilli Tesisleri’nde gerçekleştirdiği geleneksel “Yaza Merhaba” etkinliği, iş dünyasından bürokrasiye, yerel yönetimlerden merkezi yönetime tüm ekonomi çevrelerinin bir araya getirdi.
Bu yıl ilk defa ‘Ekonomi Basını Başarı Ödülleri’nin de sahiplerini bulduğu etkinlikte ekonominin nabzını sürekli tutan deneyimli gazetecilerle görüşme fırsatını da bulduk.
Expo Channel Tv Genel Müdür Yardımcısı ve ekonomi programı yapımcısı Nilgün Bakkaloğlu ile küresel kriz ve Türkiye’de yaşanan son durumu konuştuk.
turk-internet.com; Piyasalarda bir hareketlenme var. Ekonomi açılıyor mu?
Nilgün Bakkaloğlu; Şöyle söyleyeyim ben size, bir kere piyasalar açısından ekonomiye bakmak lazım, bir de halk açısından bakmak lazım.
Piyasalar açısından baktığımız zaman bankalar Türkiye’de çok kuvvetli. Finans sorunu yok dolayısıyla Türkiye’de ama finans sorunu yok derken şöyle, bankalar açıkça halkın canını okuyor bana göre. Dolayısıyla krediler, faizler, kredi kartları, geri çağırmalar, kredilerin tekrar yapılandırılması bunlar çok ciddi sorunlar.
Bu konu dolayısıyla birçok kişi intiharlara kadar gidebiliyor. Ama, bir diğer taraftan da ciddi paralar toplanılmaya devam ediyor. Tabi yurtdışından da yabancı sermaye şu ara bankacılık sektörünün kâğıtlarına çok meraklı Türkiye’de.
Bu da piyasaları biraz hareketli gösteriyor. Yurtdışından baktığımız da hareketli gösteriyor.
İMKB’nin biliyorsunuz geçtiğimiz dönemlerde ülkenin önemli bir kısmı hep yabancı sermayenin yatırımıyla çok şişmiş bir İMKB vardı bizde. Yine hareketli yine para gelecek. Türkiye, şu anda dünyada en yüksek faiz veren ülkelerden birisi durumunda. Yani TC Merkez Bankası sık sık faiz düşürüyor ama bizde bileşik faiz yüzde 12’lerde dolaşıyor birçok çağdaş ülkede yüzde 0’a döndü bu biliyorsunuz.
Yani bir ‘carry trade’ denilen bir olay var. Türkiye bundan çok zarar gördü. Bizim dışarıya çok fazla borçlanmamız var. Bunları biz göz ardı ediyoruz çünkü anlamıyor insanlar bunu. Ekonomi çok zor anlaşılır bir bilim kolay değil.
Dolayısıyla böyle bir boyut var. Yani iş dünyası, ben cebimi düşünürsem belli bir adım atabilirim şeklinde düşünüyor. Altın çok yükseliyor bu aralar. Sermaye açısından baktığımız zaman çok kötü değil, ama bir başka olgu var, sermayenin de korktuğu bir olgu var: IMF olayı. Çünkü IMF ile anlaşma öteleniyor. Neden öteleniyor? Biz 29 Mart sonrası IMF ile hemen anlaşma olacak diye bekleniyordu, olmadı. Çünkü, IMF kısa dönemli anlaşma yapmak istemiyor. Bence, hükümet de seçime gideceği için istemiyor IMF ile anlaşmayı. Seçim hazırlığı yapıyor.
turk-internet.com : Son zamanlarda işten çıkarmalardan pek bahsedilmiyor?
Nilgün Bakkaloğlu : Hayır işten çıkarmalar durmadı, çıkarmalar devam ediyor. İşin kötüsü bir de bu dönemde güzel bir şey yaptık biz. İşten çıkarma yerine birçok kişinin maaşını düşürdük. Yani, bir işletme düşünün orada 500 kişi çalışıyor ve bizim içimizden 100 kişiyi çıkaracağınıza, biz 4’te 3 maaşımızı alalım onlar da kalsın dediler. Buna rağmen çok ciddi bir işsizlik var Türkiye’de.
Türkiye’nin yaklaşık dörtte 1’i işsiz şu anda farkında mısınız bilmiyorum. Yani bu çoluk çocuk dediğiniz zaman dörtte 1’i. Bu çok ciddi bir rakam. Bakın herkes pembe tablo çiziyor, pozitif düşünmek istiyorum derken çok kötü şeyler söyleyip de baykuş gibi felaket tellallığı yapak istemiyorum ama benim ekonomi konusunda aldığım ilim bana parlak şeyler göstermiyor. Benim şahsi fikrim bu. Umarım yanılıyorumdur. Ama, bence çok daha kötü şeyle yaşayacağız ben öyle düşünüyorum.
Umarım öyle olmaz da ben yanılırım çok büyük bir mutlulukla bunu söylerim. Bu IMF anlaşması olmazsa yurt dışından bakış ve güven bize azalır. Türkiye şöyle bir konuma gelecek; yurtdışında olan en ufak olumsuz hareketten Türkiye 10 kat fazlasıyla etkilenecek IMF ile anlaşma yapılmazsa. Böyle bir sıkıntımız var, ama bilmiyorum ekonomilerin kurmayları bunu bilmiyorlar mı tabi biliyorlar bilmemeleri mümkün değil.
Röportajın devamını Nilgün Bakkaloğlu; Türkiye’yi Aile Yapısı Kurtarıyor – 2 başlığı altında okuyabilirsiniz.