Nortel Networks önümüzdeki iki yıl içerisinde, telefon görüşmelerinde simültane tercüme yapmaya yönelik projeler üzerinde çalışıyor. Kurumsal Çözümler Direktörü Sinan Dumlu turk-internet.com’dan Serap Naz Başar’ın sorularını yanıtladı.
Firmanın geçmişini kısaca anlatır mısınız?
Sinan Dumlu : 1998 yılında Bay Networks Türkiye’de ofis açtı ve ben de Bay Networks Türkiye ofisinin başına geçtim. 1999 yılında Bay Networks Northern Telecom tarafından satın alındı ve bu birleşme sonrasında Nortel Networks doğdu.
Türkiye de bir tarafta, 1967 yılında Northern Telecom tarafından kurulmuş olan Netaş bulunuyordu. Bu birleşmeden sonra Türkiye’deki Bay Networks operasyonu Nortel Networks Netaş’ın içine entregre edildi.
Nortel Networks ne zaman kuruldu?
Dumlu : Nortel Networks’ ün kuruluşu 1874 Alexander Graham Bell’e kadar dayanır. Nortel Networks bu tarihden sonra teknolojik gelişmelere bağlı olarak yapısını ve bunu yansıtacak şekilde ismini değiştirmiştir. Northern Electric olarak başlayan firma, daha sonra Northern Telecom ve en sonunda da Nortel Networks ismini almıştır.
Türkiye’deki kuruluş ne zaman gerçekleşti?
Dumlu : 1967 yılında Türkiye de Netaş kuruluyor, Netaş’ın resmi adı Northern Elektrik Telekominükasyon A.Ş.’dir. Netaş zaman içinde pazardaki değişikliklere bağlı olarak (Nortel’in hissesi şu anda % 53 civarında, %35 İMKB’de halka açık, %15 Türk Silahlı Kuvvetleri Vakfına ait) Nortel Network Netaş haline gelmiştir.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Dumlu : Bay Networks’den geldim ve Eylül 1999’da Nortel Networks Netaş’ın içerisinde Kurumsal Çözümler Direktörü olarak göreve başladım.
Bu firmaların birleşme amaçları nedir?
Dumlu : Unified Networks (birleşen ağlar) olarak özetliyoruz. Ses-data-video, yerel ağlar (LAN)-uzak alan ağları (WAN) ve telli-telsiz erişim birleşiyor. Telli ve telsiz iletişim birleştiğinde iş kolaylaşıyor, heryerden her şekilde sisteme erişebiliyorsunuz.
GSM’ de çok başarılı değilsiniz, bu bir strateji mi? Ağırlığınızı hangi alana veriyorsunuz?
Dumlu : Evet bu konuda Türkiye’de ve yurtdışında çok başarılı olduğumuz söylenemez.
Özellikle mi üzerine gitmiyorsunuz?
Dumlu : Bu yatırım zamanlaması ile ilgili olan bir şey. Nortel ağırlığını UMTS’e kaydırmış durumda. UMTS’in en büyük özelliği cep telefonundan 2 Mbit data iletişimi sağlaması. Nortel diyor ki, “Teknolojiler birleştiğine ve geliştiğine göre ben ara teknolojiyi atlıyayım” şu anda 14.400, en iyi durumda 28.800 bps bağlanıyorsunuz GPRS ve benzeri teknolojiler ile. Ancak UMTS ile 2 Mbit data bağlantısı mümkün. Böylelikle “teknolojinin bir sonraki basamağınına atlanmış oluyor”.
Teknolojideki diğer birleşme alanı yerel ağlar (LAN) ile uzak alan ağlarının (WAN) ın birleşmesi. Bunun örneği de, bizim şu anda kullandığımız teknolojiler (optik temelli teknolojiler). Nortel Optik teknolojilerde son derece başarılı, biz buna foton da diyoruz, ışık temelli teknolojiler.
Burada vardığımız nokta wide area baskın protokol olarak Gigabit ethernetin kullanımı olacak. Örneğin Telekom santraline bir tane Optik Ethernet Swich konulacak, ondan çıkan gigabit fiber optik uçlar sizin ofisinizdeki yerel ethernet ağına bağlanacak. Şu anda kullanılan 64 kbps benzeri bu hızlar 1.000 Mbps’e çıkacak.
Bir ay önce 10 GBit’lik ethernet ile ilgili bir duyurunuz vardı?
Dumlu : Evet, yerel ve uzak ağlarda, kullanıcılara 100’er veya 1000’er Mbps verilince bunun daha hızlı bir şekilde omurgaya bağlanması lazım. Bu yüzden 10 Gbitlik ethernet geliştirildi. Bu da işi basitleştirmiş oldu. Çünkü o zaman yerel ve uzak alan ağlarında aynı protokol kullanıyor.
Unified Networks kavramının üçüncü bacağına gelelim. Telli, telsiz birleşme UMTS, widearea, local area birleşmesi Gigabit ethernet derken son olarak da ses-data-video da birleşiyor.
Bu konuyu biraz açar mısnız?
Dumlu : Data şebekesi üzerinden sesi taşımak için herkes diyor ki “ne kadar iyi”. Data şebekesi üzeriden ses taşındığı anda ilk görünen avantaj, taşıyıcı firmaya (Telekom’a) ödediğiniz ücret düşüyor. Ancak burada asıl amaç tasarruf sağlamaktan çok verimliliğin arttırılması olmalıdır.
Peki data üzerinden ses taşımak yasal mı?
Dumlu : Şu an için yasal değil ama serbest bırakıldığı anda tasarruf sağlamak mümkün. Ancak bu tasarruf tamamı ile tarifeye bağlı bir şey. Bu tip çözümlerde bir data hattı üzerinde iki tarafa birer ekipman konuyor, hemdata taşınıyor hem de telefon santrallerini bağlanıyor. Bu data hattı üzerinden telefon görüşmeleri ve data görüşmeleri birarada sağlanıyor. Datadan kalan boş band genişliğinden ses görüşmelerinin geçmesi bir tasarruf sağlıyor.
“Tamamen tarife ile ilgili” demiştiniz, bu konuyu biraz açabilir miyiz?
Dumlu : Data hat ücretleri artsa veya ses görüşme ücretleri düşse böyle bir şeyi yapmanın bir anlamı yok.
Türk Telekom buna bir tepki veriyor mu?
Dumlu : Şu anda Telekom’a göre bu yasak. Önümüzdeki dönemde, üçüncü partilere satılmamak kaydı ile kendi iç kullanımınız için bu teknolojinin kullanımının serbest kalması bekleniyor. Fakat yine bu tamamen tarifeye özel bir şey, günün birinde tarife değişirse bunu yapmamanın bir anlamı olmayacak.
Nortel’in asıl görüşü, sesi data olarak taşımanın ana hedefi verimliliği arttırmaktır. Bu avantaj pek çok kişi için gizli ve ilk anda görülebilir değildir.
Buradaki avantaj nedir?
Dumlu : Buradaki birinci avantaj: Sesi dataya çevirirseniz 64 Kbps lik yer kaplayan sesi 8 Kbps’e kadar sıkıştırabilirsiniz. O zaman taşıyıcı firma (ISS veya T.Telekom) eskiden tek ses taşıdığı yerden şimdi 8 tane ses kanalı taşıyabilir.
Bunu nasıl yapıyor?
Dumlu : Konuşmalar arasındaki sessizlikleri silmek gibi çeşitli metotlar ile daha az bant genişliğinde bunu sağlıyor. Diğer önemli bir avantaj da, ses dataya dönerse üzerinde işlem yapılabiliyor.
Şimdi daha farklı bir konuya geliyorsunuz galiba.
Dumlu : Evet… Bizim hayalimiz, üzerinde çalıştığımız teknolojilerden bir tanesi şu; siz Türkiye’den Japonya’yı arayacaksınız. Türkçe konuşacaksınız, karşı taraf sizi Japonca dinleyecek. Ses dataya döndükten sonra uygun bir tercüme programıyla çeviri yapılacak.
Birebir bir tercüme mi olacak, yani simültane şeklinde mi?
Dumlu : Evet eşzamanlı olacak.
Bu uygulama ne zaman gerçekleşebilir?
Dumlu : Sanırım önümüzdeki üç – beş yıl içinde gerçekleşebilecek bir hayal gibi görünüyor. Şu anda belli ölçüler içinde bu zaten mevcut. Örneğin çağrı merkezleri ve interaktif voice response çözümleri bizi bu hedefe bir adım yaklaştırıyor. Nortel yakın geçmişte Periphonics adında bir firmayı satın aldı. Böylelikle ses tanımayı içeren çözümler oluşturduk.
Tabiki bir lisanı dataya çevirip başka bir lisana tercüme etmek ve bunu eşzamanlı yapmak son derece karmaşık bir teknoloji. Bunun yaygınlaşması için ise tüm dünya dillerinde bu desteğin verilmesi gerekliliğini de unutmamak lazım.
Türkçe için durum nedir?
Periphonics firmasının çalışma alanı ve menşei nedir?
Dumlu : Periphonics bir Amerikan firmasıdır. Interaktif voice response ve bununla ilgili olarak ses tanıma sistemleri ile ilgi çözümler üretiyordu. Nortel bu firmayı satın aldı ve bunu bir aşama daha ileri götürmeye çalışıyor.
Bu gelecekteki bir örnek, şu anda neler yapıyorsunuz?
Dumlu : Aslında şu anda bunu sizler kullanıyorsunuz, sesten dataya geçişi. Telefon bankacılığı buna iyi bir örnek. Bildiğiniz gibi, telefon numarasını çevirdiğinizde tuşlara basıyorsunuz, hesap bakiyeniz ise telefon santralinin arkasındaki data şebekesine bağlı bir serverda ama siz bu bakiyeyi sesli duyuyorsunuz. Demek ki sizin ses ile yaptığınız işlem dataya dönüştürülüyor ve datadan da sese geri dönüyor. Başka bir örnek verelim, internetden bir web sayfasına bağlanıyorsunuz., web sayfasında bir tuş var onu mouse ile klikliyorsunuz karşınıza telefon operatörü çıkıyor. Bu örnekte siz bir data bağlantısı yaptınız, karşı taraf size sesli cevap verdi. Yani datadan sese ve sesden dataya dönüş var. Bu çözüm de şu anda var ve çalışıyor.
Bunun özel bir ismi var mı?
Dumlu : İlk uygulamaya biz IVR (interactive voice response) ve CTI (computer to telephony integration) diyoruz. Bu örnek, telefon bankacılığında kullanılan çağrı merkezi çözümün parçaları.
Web sayfasındaki bir tuşa basıp sesli görüşme yapmaya ise Voice Button (ses tuşu) diyoruz. Web üzerinde bizim böyle bir teknolojimiz var bunu uyguluyoruz. Nortel’in hedefi de bu tip entegre çözümler.
Nortel’i farklı kılan nedir?
Dumlu : Ürettiğimiz bir takım ekipmanlar var biz bunları üretiyoruz ve üretmeye de devam edeceğiz. Artık müşteriler ürün değil çözüm istiyor. “Telefon santralı istiyorum” diyen tabii ki var, ama büyük müşteri “ben çağrı merkezi istiyorum, telefon bankacılığı yapmak istiyorum” diyor. O zaman parçaları biraraya getiriyoruz. Bu parçalar da data şebekesi, ses şebekesi ve aplikasyonlar yani uygulama yazılımları. Biz bütün portföyü oluşturmak istiyoruz, bizi de farklı kılan bu. Rakiplerimiz bu alanların sadece birinde yer alıyor. Data, Ses ve uygulamalar diye baktığımızda hepsinde birden ortak olan bir rakibimiz yok.
Ama siz globalsiniz, bu işlemleri tek bünyede yapıyorsunuz.
Dumlu : Bütün olarak bakılması bizim avantajımız, peşinde olduğumuz da bu zaten. Ayrıca bunlarla bağlantılı olan IP Telephony ve Unified Messaging gibi uygulamalar var.
Örnek verebilir misiniz?
Dumlu : Unified Messaging çözümünü son olarak Sentim ve Anadolu Sigorta’da kurduk. Biz buna Call-Pilot diyoruz. Bu uygulamayi şöyle anlatabiliriz. Bir e-mail programı kullanıyorsunuz, diyelim ki Outlook, sizin bir telefon numaranız var, arandığınızda yerinizde yoksanız bir sesli mesaj sistemi çıkıyor ve mesaj bırakılıyor, bu işlem zaten yapılan bir şey.
İkinci olarak sizin o telefon numaranız aynı zamanda fax numaranız, oraya fax çektikleri zaman otomatik olarak fax sinyali veriyor. Burada iş biraz daha gelişmiş oluyor.
Call Pilot bu iki hizmetin yanısıra size Outlook’tan e-mailinizi, voice mailinizi ve faxlarınızı almanızı mümkün kılıyor. Yani telefonunuza bırakılan sesli mesaj e-mail ekinde Outlook’a geliyor. Outlookun ekinde bulunan attachmenti klikliyoruzuz ve sesli mesajını duyabiliyor ve başka birine forward edebiliyorsunuz. Size yollanan fax da e-mail ekinde geliyor: Biz buna Unified Messaging yani birleşik mesajlaşma çözümü diyoruz. Ürünün adı da Callpilot. Call Pilot Nortel Networks ün Unified Networks çözümünün güzel örneklerinden birisi. Sürekli olarak bu yönde ürünler çıkarıyoruz. Bunun bir başka örneğini de verelim, bizim en son çıkan telefon santralimiz,
Bu santralin adı nedir?
Dumlu : BCM (Business Communication Manager). bu bildiğimiz bir Microsoft NT Server. Telefon, biraz evvel bahsettiğim ortak mesajlaşma sistemi ve benzeri fonksiyonlar onun üstünde. Kısacası data şebekesine bağlı bir NT Server temelli bir telefon santrali. Böylelikle, nasıl muhasebe serveriniz, e-mail serveriniz varsa bir tane de voice serveriniz oluyor. Telefon santralı bir ses serveri haline geliyor. Nortel Network Netaş olarak peşinde olduğumuz teknoloji bu.
Bunu nasıl yapacaksınız?
Dumlu :Bunu kağıt üzerinde anlatmak çok güzel ama kolay bir iş değil. Müşteride uygulama yapmaya sıra gelince sorunlar çıkıyor. Çünkü değişik disiplinlerin biraraya gelmesi gerekiyor. Bizim çok güçlü bir bayi teşkilatımız var. Bayilerimiz bizim ürünlerimiz ile, üretmediğimiz ama toplam çözümün parçası olan ekipmanları biraraya getirip kullanıcıya anahtar teslim çözümler sunuyorlar.
Bayilerinize eğitim veriyor musunuz?
Dumlu : Evet ciddi bir eğitim veriyoruz. Bizim bir Unified Partner programımız var. Bütün teknolojileri satan bayimiz anlamında .Bu yıl 9 eğitim verdik, ilk uygulamalara başladık.
Örneğin Ford Otosan’ın Gölcük fabrikasında kullandığımız sistem bu. Bütün yerel data ağı, telefon santrali, uzak alan ağı bağlantıları Nortel Networks Netaş bayileri yaptı. Böylelikle entegre bir şebeke oluştu.
Bizim ürünlerimiz kapalı ürünler değildir. Her türlü açık standartlara uygun ürünle çalışır. Ancak bir kullanıcı hepsini bizden alırsanız, tasarımın mükemmeliğini ve uygulamanın kolaylığını ve hızlılığını garantilemek mümkün. Ürünlerimizi teker teker alıp başka ürünlerlerle de çalıştırabilirler.
Bu şekilde garanti veriyor musunuz?
Dumlu : Herşey bizden alındığı zaman tüm resimi entegre olarak kontrol edebiliyoruz. Ama bir kullanıcı çıkıp, ben bu işi çok iyi biliyorum, sizin sisteminizi çok iyi öğrendim, diğer sistemleri de çok iyi biliyorum. Ben bunları bir araya getireceğim derse bizim açımızdan sorun yok.
Böyle bir aşamada sorumluluk kabul ediyor musunuz?
Dumlu : O zaman başka birinin bu resime tepeden bakıp, entegrasyon sorumluluğunu üstlenmesi gerekir Ancak biz tüm bilgimiz ve iyiniyetimiz ile sistemin çalışması için elimizden geleni yaparız. Bize bırakılırsa biz bütün resime bakıp bir şey söyleyebiliyoruz. Böyle bir çözüm size idealdir, yeni kampüsünüzü, yeni binanızı biz en iyi şekilde biz çalıştırırız diyoruz.
Hayali projeye tekrar dönelim mi?
Dumlu : Ses tanımı şu an, İtalyanca, Almanca , İngilizce gibi diller için hazır. Türkiye’deki telefon bankacılığı uygulamlarında işlemler telefon tuşlarına basılarak yapılıyor. Almanya’da ise bu işlemleri ses tanıma sistemlerinin yardımı ile konuşarak yapabilirsiniz. Türkiye de de bunun yapılması için uğraşıyoruz.
Bu işin ikinci basamağı ise daha karışık. Diller arası geçiş için gelişmiş uygulamalara, eş zamanlı tercüme için çok hızlı bilgisayarlara ihtiyaç var. Tabiki kullanıcıların bu tip teknolojilere duyduğu isteğin ve buna paralel yatırımında artması lazım.