Bu yazının önceki bölümlerini
- Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?-1
- Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?-2
- Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?-3
- Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?-4
- Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?-5
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
Pekala bilim adamı salt çağının ve toplumun sorunları yanında doğanın yasalarını tanıma ve çözüm bekleyen problemlerle boğuşmak zorunda mıdır? Yoksa bir kez akademik unvanı aldıktan sonra, politikaya soyunmanın sıçrama tahtası olarak görülen, bölüm başkanı, dekan, rektörlüğe soyunmayı yeğlemek, kartvizitine veya CV’sine benim şu özelliklerim var diye yazdırabilmek uğruna her şeyi göze alabilmek midir bilim adamlığı? Hangisi acaba? Bilim adamlığının çağına, sosyal, kültürel ve toplumuna karşı sorumluluğu var mı veya böyle bir sorumlulukları var mıdır veya olmalı mı? Tabii bilim insanı çağına ve topluma karşı sorumludur ve bilimden ve doğadan yana taraf olmak zorundadır.
İyi/kötü, namuslu/namussuz bilim adamı olur mu? Olabiliyorsa bunun ölçütleri nelerdir?
Bu tabii kişinin kendi değer yargıları ile ilgili olsa gerek. İyi bilim adamı önce çalışmaları ve etik değer yargıları ile kendisini kanıtlaması gerekir. Tabii doğadan yana insandan yana her bilim insanı namuslu ve dürüst olmak zorundadır.
Bu soruya Prof. Dr. Ahmet İnam CBT dergisinin 6/12/2003 sayı 872’ deki Gönülden Bilime’ adlı köşesinde bakın ne diyor.
- “Bilim insanı kimdir?” sorusuna yanıt ararken, kişilik özelliklerinin değil, bilim insanı karakterinin ardındayım. Kişilik özellikleri, sinirli, sabırsız, içe dönük ya da dışa dönük… diye nitelendirebileceğimiz psikolojik özelliklerdir. Bilim insanı karakteri diye nitelendirdiğim, elbette ki psikolojik özelliklerden bağımsız olmayan, bilimsel araştırma alanında yaşıyor olmanın getirdiği karakter özellikleri, bilim yapan insanın, bilim insanı olarak taşıdığı, taşıması gereken özelliklerdir.
Inam’a göre bilim insanının temel karakteri dürüstlük olduğunu belirtiyor, şöyle ki; kendine ve araştırdığı alana, alanıyla ilgili araştırmalara karşı dürüstlük. Bu dürüstlük, gerçeğe duyulan saygıdan gelir. Bu saygı en azından beş öğeden oluşur: a) Gerçekliği anlama, öğrenme, araştırma duyarlılığı. Sürekli gözlemlerle, yeni bilgiler edinme çabası, b) Yeni verilerle, yeni öğrenilenlerle eski bilgilerimizin karşılaştırılması. Özeleştiri. Kendimizle ve gerçeklerle yüzleşebilme. c) Araştırma yaptığımız alanlarda farklı görüşlere açık olma. d) Görüşlerimizi içtenlikle, açıkça dile getirme, e) Sürekli olarak kendimizi tazeleme. Bu saygı, bilim insanının kendine, yaptığı işe, bilime, insana saygısıdır.
Mevlana gibi topraktan elmas arar gibi ilim irfan arayan bilgin bilim insanını şöyle tanımlamaktadır “nice bilgin var ki gerçek bilgiden, gerçek irfandan nasipleri yoktur. Bu çeşit bilgin, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil”dirler.
Bilim İnsanı Evrensel Olma Durumundadır
Bilimin bu evrensel ilkelerini yerine getirecek olan tabii ki insandır. Yukarıda belirtildiği üzere bilimsel araştırmaların sistematik olarak yürütülüp sonuçlandırılmasında bilim insanının çok büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Bilim insanı da toplum içerisinde yaşadığı için toplumla birlikte olması gereken durumlarda kendi iradesi dışında zorunlu bir takım ilişkiler çerçevesinde üretim sürecine girmek ve toplumun ortak kültürünü paylaşmak zorundadır. Buradaki bilim insanının kendi toplumsal dinamiği içerisinde bir ulusal veya toplumsal kültürü vardır, bunlardan ise dayandığı sınıfın kimliği ve kültürü ağır basmaktadır. Bu yönüyle bilim insanı bir kişilik ve kimlik taşımaktadır. Bir de bilim insanının başka bir kimliği veya kültürü vardır ki o da evrensel kimliğidir. Bu bağlamda Voltaire bilim insanını şöyle tanımlıyor “Gerçeği arayanlar bütün insanın malı olur”.
Bu yazının devamını Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir? – 7 başlığı altında okuyabilirsiniz.