Google ilk olarak arama motoru ile tanıdığımız, daha sonra YouTube, Map gibi uygulamaları ile gün geçtikçe daha çok müşterisi olduğumuz bir şirket. Bu haliyle de sanki daha çok bireylere hizmet ediyormuş gibi gözüküyor. Ama Google kurumlara da çok uzun zamandır bazı hizmetler sunuyor. Bu hizmetleri Türkiye’deki Kurumsal Hizmetlerin Yöneticisi ile konuştuk. Çünkü bazı değişiklikler ve yeni gelişmeler söz konusu. Bakın neler geldi ya da geliyor.
turk-internet.com : Önder Bey, sizi tanıyarak –tanımayan varsa diye– başlayalım mı?
Önder Güler : Tabii, memnuniyetle! Önder Güler. Son 2 aydır Google’ın Kurumsal Hizmetler Operasyonu’nun başında gruba katıldım ve çok da heyecanlı, keyifli bir işin içinde buldum kendimi!
turk-internet.com : Kurumsal Hizmetler derken, Google ne tür kurumsal hizmetler veriyor?
Önder Güler : Google aslında kendisinin içerde yetiştirdiği, son 16 yılda çok hızlı büyümesine de destek olan teknolojik çözümleri yaklaşık 10 yıldır kurumsal pazara sunuyor ve 5 milyondan fazla firma Google’ın kurumsal hizmetlerinin kullanıcısı.
Bunlar neler? En temeli, en iyi bildiğimiz GPS hizmeti ama günümüzde bunun üzerine gelen uygulama ortamı aslında en büyük vurucu etkiyi sağlıyor. Çünkü APPS’ın içinde bildiğimiz bütün kişisel üretkenlik hizmetlerinin tamamı online ve kolloboratif olarak kullanılabilir durumda.
Bu, bugünün ihtiyaçlarına çok ciddi şekilde cevap veren bir altyapı. Google bu dünyada doğup burada geliştiği için native, temel özellikleri ile bu ihtiyaçları bilen ve bu şekilde ürün geliştiren bir firma.
Bunun şirketlere kazandırdığı 3 temel avantaj var. Bir tanesi, mobilite. Mobilite de üretkenliği arttırıyor doğrudan. İkincisi koloborasyon, birlikte çalışabilmek. Bu şirket içindeki yenilikçiliği, hızlı hareket etmeyi mümkün kılıyor. Üçüncüsü de, kaynakların doğru yere aktarılması.
Ne demek istiyorum? Bütün bu alt yapıyı Google’a devredip sadece kullanıcısı olduğunuz zaman kaynaklarınızı da asıl işinize ayırmanız ve oraya odaklanmanız çok mümkün oluyor. Bu artık sizin elektrik, su gibi devamlı aldığınız, devamlı kullandığınız bir hizmet oluyor.
turk-internet.com : Söyleşiden önce yaptığımız sohbette Google’ın, “yaşadığın gibi çalışmalısın” felsefesinden bahsettiniz ve marka değişiminden bahsettiniz. Bu marka değişimi nedir, felsefeyi biraz daha açalım mı?
Önder Güler : Tabii, aslında çok açıklayıcı bir değişiklik oldu. Ne anlamda? Şirket felsefesi anlamında. Google Enterprise, isim değiştirdi, marka değiştirdi ve “ Google for Work” (İş İçin Google) ismini aldı.
Tüm dünyada geçtiğimiz ay içinde yapıldı bu değişiklik. Nedeni de çok basit: Google var olduğundan beri kullanıcıyı her şeyin odağına koyuyor. Kullanıcının faydası, kolaylığı, zevkli ve keyifli kullanımını düşünerek, ürün ve çözüm geliştirdiği zaman arkasından bütün her şeyin doğru bir şekilde geliştiğini görmüş.
Yıllar içerisinde arkada indekslenen verinin boyutu, bunun içerisine görselleri, haritaları vesaireleri girmesine rağmen Google Search kutusunun hiç değişmemesi, o basitlikte kalmasından görebiliyoruz bunu.
Hâlâ daha birçok seçeneğe rağmen birçoğumuz arama yapmak isteyince o kutuyu seçiyoruz. Bu, kullanıcının hep ön planda tutulmasından kaynaklanan prensip.
Şimdi aynı kullanıcı bugün önemli bir değişimin içinde. Gece evinde, özel hayatında kullandığı teknolojiyi gündüz iş yerinde de kullanmak istiyor.
Özellikle kolaylık anlamında, özellikle hız ve esneklik anlamında. Cihazını açar açmaz hemen mesajlarına ulaşmak, hemen birileriyle iletişime geçmek istiyor. Ofise gelip dakikalarca süren log-in işlemi, posta kutularının açılması, kısıtlayıcı uygulamalar mobil cihazlardan belli uygulamalara erişememe gibi durumlar bugün kullanıcıyı iş hayatında teknoloji ile ilgili daha az heyecanlandırır hâle getiriyor.
Bunu gördüğümüz için de diyoruz ki, yaşadığımız gibi, özel hayatımızda kullandığımız gibi iş yerinde de teknolojiyi kullanabilmeliyiz. O yüzden marka değişikliğimizin özünde yine kullanıcının iş hayatında da kullanıcı olarak esnek, hızlı, kreatif, inovatif bir şekilde teknolojiyi kullanması var.
O nedenle tüzel kişilik olan kurumsalı çıkarıp oraya “İş için Google”ı koymayı tercih ettik. Çok da olumlu bir tepki aldık bununla ilgili olarak.
turk-internet.com : Ama dediniz ki –yine söyleşiden önce–, bu başka bir şeye yol açıyor, “ gölge data” Biraz da bu kavramı açalım.
Önder Güler : Evet, bu kavramı son 1 aydır sıkça kullanmaya başladım ben de özellikle iş hayatımızdaki değişimi gördükçe.
2011 yılı bir kırılma noktası. Verilere baktığınız zaman, bütün dünyada satılan pc, laptop tanımlı bilgisayar sayısı ile mobil cihazların yani akıllı telefonlar ve tabletlerin rakamlarını kıyasladığımızda, 2011’den itibaren mobil cihazların satışının pc satışlarını atlayarak geçtiğini görüyoruz.
Bu, doğal olarak iş hayatımıza da yansıyor. Yaptığımız araştırmalarda – ki, muhtemelen siz de kendinizden örnekler göreceksinizdir- bir insan sabah kalkınca hemen cep telefonu ile başlıyor. E-maillerimizi kontrol ediyoruz, ondan sonra yolda tekrar sık sık cep telefonumuza başvuruyoruz, iş amaçlı ve özel amaçlı.
Ofis içinde sabah ilk toplantılar esnasında, eğer varsa tabletimiz elimizde oluyor. Öğleye doğru ofisimizde kendimize ayırdığımız zaman esnasında eski, güzel laptop
umuzun başındayız. Öğleden sonra eğer sahada çalışan biri iseniz, mutlaka elinizde ya cep telefonu ya tablet oluyor, akşam evinizde ise mutlaka özel veya işten verilen mobil telefonuz veya tabletiniz.
Dolayısıyla mobil kullanım bu derece yaygınlaşırken, şirketlerin de bu cihazları yönetme, bu cihazlar ile ilgili güvenlik politikalarını hem üretkenliği arttıracak şekilde kullandırabilme, hem de kontrol etme yükümlülüğü doğuyor.
Eğer bunu kontrol etmez isek, temelde gördüğümüz şey, bir alternatif yapının oluştuğu. Ne demek istiyorum? Mobil cihazlar veri depolamıyor bildiğiniz gibi, büyük dosyaları depolamıyor. Bu tip dosya alışverişlerinde, veri alışverişlerinde eğer kurum, kişiye bir çözüm önermez ise, kişi gidiyor kendi adına özel bir bulut depolama hizmeti kullanmaya başlıyor. Kurumsal bilgiler, bu tip özel hesaplar üzerinden kurum içinde ve kurum dışında paylaşılmaya başlıyor.
Bunun boyutu her gün giderek artıyor çünkü paylaştığımız veri artıyor. Mobilite, biraz önce söylediğim gibi kolobarasyonu da arttırıyor. Çözüm ise gölge BYT, en kuvvetli çözüm ise kurumun kendisinin bir bulut depolama platformunu kullanıcılara vermesi ve bunu denetlemesi.
Bu amaçla geçtiğimiz Haziran ayında Google “ Drive for Work” platformu duyuruldu. Kişisel olarak kullanıma sunulan 190 milyon’dan fazla kullanıcısı olan drive’ı şimdi kurumlara temin ediyoruz.
Kurumun drive hizmetini almasıyla beraber, artık tüm şirketin sistem yöneticisi tarafından görülen ve izlenen bir depolama alanı var, bunu kullanıcılara dağıtıyorsunuz, kullanıcıların departmanları içinde tanımlarını yapabiliyorsunuz gibi kullanıcı tarafından kimlerle, şirket içi domainde veya şirket dışında ne şekilde paylaşılıp paylaşılamayacağını da tanımlayabiliyorsunuz.
Bunun mobil dünyanın kurumlara getirdiği çok önemli bir sorun olan veri bütünlüğünü, veri güvenliğini çözmede çok etkili olduğunu gördük. Duyurulduğundan bu yana her gün ortalama 2 bin- 2 bin 500 kurumsal kullanıcımız bu platforma taşıyor altyapısını çünkü mobilite vazgeçilmez bir gerçek artık.
Bu cihazlara çok yatırım yapıyoruz. Bu yatırımları tam anlamıyla kullanmak için de arkada üretilebilir bir bulut depolama ve paylaşım platformunun olması lazım.
Drive for Work bu açıdan şu anda en kuvvetli, en esnek ve en yönetilebilir platformu veriyor. Bir dokümanın nereye gittiği, kiminle paylaşıldığı, paylaşılıp paylaşılamayacağı gibi bütün veriler artık şirket yönetiminin kontrolü altına giriyor.
Önder Güler : Google Kurumsal ‘Google for Work’ Oldu Çünkü ‘Yaşadığın gibi Çalışmalısın’ Diyoruz
Söyleşinin diğer bölümlerini aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz.