Eylül başında Türkiye’de internetin küresel yönetişimi ile ilgili olan IGF toplantısı düzenleniyor. Bu toplantı ile ilgili bilgileri önceki söyleşide yayınlamıştık. Bunları şu linklerden okuyabilirsiniz;
- Coşkunoğlu : Snowden Skandalı Amerika’nın Güvenilirliğini Yıkınca İnternetin Yönetişim Konusunda Yumuşama Oldu – 1
- Coşkunoğlu : İnternet’in Anayasası Eylül’da İstanbul’da Tartışılacak mı? – 2
- Coşkunoğlu : NSA Skandalında Litvanya Bile Hesap Sordu ama Türkiye Hiçbir Şey Yapmadı, Neden? – 3
Küresel İnternet Yönetişimi ile ilgili toplantıları takip eden, bilişim sektörü duayenlerinden ve eski CHP Uşak Milletvekili Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu’na Türkiye’nin durumunu ve neler yapabileceğimizi sorduk. Özellikle ülkemizde internetin gelmiş olduğu acıklı durum düşünülürse, bu toplantının bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Coşkunoğlu da şunları söyledi :
Turk-internet.com : Osman Bey daha önce yayınladığımız söyleşide, İnternet’in Yönetişimi konusunda Türkiye nedense yok maalesef demiştiniz. Şunu soracağım: Bu toplantılarda Türkiye neden bir şey yapmıyor? Ya da katılımcı olarak bulunuyor muyuz? Karar verici mekanizmalarda yer alıyor muyuz?
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Türkiye bu konuda içine kapanmış durumda. Bunu çok üzülerek görüyorum. Bunu sadece ben görmüyorum, dünyada – Batı dünyası diyeyim en azından- birçok önemli kuruluş da bunu görüyor. Türkiye içine kapanmış, küçük çalılar arasında kaybolmuş, küresel perspektiften uzaklaşmış, âdeta.
Hani bir espri yapıyorum- sahada ben politika yaparken, Uşak’ta bazı mahallelerde, köylerde kadınlara siyasi tercihlerini sorduğum zaman ‘ben bilmem, beyim bilir’ derlerdi! Öyle bir hava sezinliyorum Türkiye’de, ‘biz bilmeyiz! İşte birileri biliyor.’ Kim o birileri? O birilerinin bizden üstün tarafı nedir? Bunu ben anlayamıyorum, Türkiye’nin bu ilgisizliğini anlayamıyorum.
BTK birtakım konseylerde yer alıyor, birtakım girişimler de görev icabı yapıyor fakat ben bu noktada sivil toplum kuruluşlarımızın ve akademisyenlerimizin son derece ilgisiz, kabuğuna çekilmiş, küçük, Türkiye’deki konular ile ilgili, global konularda (ise) ‘biz yetersiz, biz zavallıyız’ havasında görüyorum ki, öyle olmaları için hiçbir neden yok. Bu konularda somut bilgiyle, araştırmayla ve güçlü olarak ortaya koyabilmemiz gerekir. Bunu görmüyorum.
Turk-internet.com : Ama İnternet Geliştirme Kurumu, yapılan toplantıda bazı konularda çalıştığını söyledi. Galiba onlar birtakım çalışmalar yapıyor.
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Ben duymadım. Dünya’da ve Türkiye’de kim ne yapıyor diye, bu konuyu çok yakından izleyen birisi olarak, şaşırdım!
Hatta İnternet Geliştirme Kurulu’nu dağıtık bir sistem olarak, yani merkezi olmayan dağıtık bir sistem olarak, bir model olarak bile görülebileceği iddia edildi.
Turk-internet.com : Evet öyle bir iddiada bulunuldu.
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Çok büyük bir iddia. Çok önemli. Ben de şaşırdım niye haberim yok diye. Onun için toplantının sonunda, bunu ifade eden İnternet Geliştirme Kurulu yetkilisine ‘görebilir miyim bu çalışmayı ?’ dedim, ‘daha hazırlıyoruz’ dendi. Demek ki düşünce safhasında bir şey yani ortada somut (bir şey yok.)
Oysa tarihler verilmişti ama benimle en azından paylaşabilecek veya kamuoyuyla, genel ile paylaşılabilecek Türkiye veya uluslar arası kamuoyuyla paylaşılabilecek bir doküman olmadığı izlenimini uyandırdı. Çünkü toplantının sonunda somut olarak şaşırarak sordum ‘göreyim çalışmayı’ diye. ‘Üstünde çalışıyoruz’ dediler.
Turk-internet.com : Osman Bey, IGF’in Eylül ayında yapacağı toplantıdan bir şikâyet de şu: Türkiye’nin başvuru yapılan panellerinin hiçbirinin kabul edilmediği şeklinde. Bunun nedenini siz söylemiştiniz bildiğim kadarıyla. Onu bir anlatır mısınız? Neden kabul edilmiyor Türkiye’den?
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Tabii, memnuniyetle. Bunların kabul edilip edilmemesi IGF Sekreteryası’nda kurulan bir Kurul tarafından yani Türkiye’nin bir dahli yok bu işte. Birçok önemli kriterde not veriliyor.
2 önemli kriter var bunların içinde. Birisi, verilen teklifin küresel ağırlık ve önem taşıması yani lokal değil. Yani örneğin, ‘Türkiye’de şu oluyor’ değil. Adı üstünde ‘İnternet Yönetişim Forumu.’ İnternetin yönetişimi üzerine. Lokal olduğunu kabul ettiğimiz anda internetin yerelleşmesi tuzağına düşmüş olursunuz diye düşündüklerini varsayıyorum.
İkincisi, o toplantıdaki konuşmacıların hem coğrafî, hem işlevsel paydaş dağılımı çok önemli. Yani sadece bir ülkeden ya da belirli paydaş grubundan olması tercih edilmiyor. O bakımdan bizden, Türkiye’den zannedersem 4 teklif gitmişti. Galiba hepsi reddedildi.
Turk-internet.com : Tabii öz eleştiri yapalım, burada sivil toplum örgütlerinin, bizim derneğimiz de dahil olmak üzere, kabahatimiz var. Hem çok az sayıda teklifte bulunduk, hem de bu söylediğiniz mantığı da galiba çok kapsayamamışız. Peki bundan sonrası için ama yine IGF’te yer alma şansı var? Bunu açar mısınız?
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Bu noktada sivil toplum kuruluşlarımızın reaktif değil, proaktif olması gerekir Dünyada bu böyle. Ben oturayım beni şu kurum davet etsin, ben de fikrimi söyleyeyim anlayışı ile olmaz bu işler. Proaktif olacak, kendi girişim yapacak. Onun için bakar gündeme, örneğin hangileri kabul edilmiş, hangi çalıştaylar kabul edilmiş, hangi temalar işleniyor?
Turk-internet.com : 184 tane kabul edilen var galiba, değil mi?
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Zannedersem! Bende var listesi. 184 olabilir. Orada kabul edilenler, edilmeyenler (var.) Bazıları birleştirildi; hepsi var o linkte. O kabul edilenlere girip orada görüş ifade etmek. Ama hazırlıklı, bilgiye dayanan; fikir değil. Fikir herkeste var. Hatta benim davetli olarak katıldığım uluslararası toplantıda çok paydaşlı sistem, özgür internet falan bıkkınlık getirdi! Herkes bunu söylüyor. Öyle fikir değil, somut olacak. Dengeler var. Şimdi özgürlük ile sorumluluk arasında bir denge var. Özgürlük başı boşluk demek değildir.
Turk-internet.com : Zaten çağımızın çelişkisi bu. Özgürlük ve sorumluluk.
Prof.Dr.Osman Coşkunoğlu : Aynen! Özgürlük ve başıboşluk aynı şey değil. Bunu bahane eden birtakım otokratik yönetimler ‘efendim disiplin altına alınmalı’diye istismar ediyor; bunu tam takdir edemeyen, slogan düzeyinde özgürlükçüler de başıboşluğu savunur duruma düştükleri için ellerini zayıflatıyorlar.
Bu dengelerde güzel, bilinçli, bilgiye dayanan çalışmalar gerek. Bunlar yapılabilir. Çeşitli temalar var. Çalıştaylara katılınır, orada tartışmalara girilir, çeşitli temalarda hazırlanarak, grup halinde gidilir; yapılacak çok şey var.
Bir tane de şey var, bana bunu Freeedom House söyledi, deneyimli onlar. ‘Bakın’dediler. ‘Çalıştaylara katılamayanlar, Zero Day Event dedikleri, her şey başlamadan önce herkes orada öyle geziniyor zaten, onların dikkatini çeken birtakım etkinlikler de yapmak mümkün’dediler. Bu, poster olur, şu olur, bu olur.
Anahtar kelime, proaktif olmak, bir davaya inanmak ve bu davayı savunmak. Oturduğu yerden ‘bize görev versin, BTK çağırsın, Bakan çağırsın, biz ondan sonra bakın neler yapıyoruz’demek değil. Bu evrensel olarak sivil toplum kuruluşu anlayışına uymaz. Sivil toplum kuruluşu zorlayıcıdır. Sizinle konuştuğum şu soru önergelerini yaparken biz proaktif düşünüyoruz. Yani ‘Nedir? Ne yapıyorsunuz?’diye soruyoruz.
Sivil toplum kuruluşları bunu şu ana kadar yapmamıştır. Bunu bir eleştiri olarak kabul etmek gerekir. Ama yapma kapasitesinin Türkiye’de olduğunu da biliyorum. Sorun nedir, anlayamıyorum. Paylaşırlar ise, ben her yerde her türlü katkıyı vermeye de hazırım.
Söyleşinin devamını “Coşkunoğlu : IGF’in Yararı İnternet Sorunlarını Gündeme Getirmek Olacaktır – 2” başlığı altında okuyabilirsiniz.