Stratejik Teknik, Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM)’nin gerçekleştirdiği konferansta konuşan SPK eski Başkanı Ali İhsan Karacan, özerk Kurumlar ile siyaset ilişkilerini değerlendirdi. Karacan, kurum bazında düzenlemeye gidilmesi gerektiğini, bazı kurumların birleştirilirken bazı yeni özerk kurumların kurulması gerektiğini ifade etti.
Ali İhsan Karacan, özerk kurumların özerkliğinin kapsamı, anlamı ve içeriğinde sorunlar olduğuna dikkat çekerek, “özerk kurumun özerkliğinin sadece politikacıya karşıymış gibi eksik ve yanlış bir şekilde algılanıyor” dedi. Özerk kurumların Anayasal bir kavrama dönüşmesi gerektiği üzerinde duran Karacan, özerk kurumlar ile ilgili temel noktaların Anayasa ile korunması gerektiğini ifade etti.
“Soruşturma İzni Yasal Olmalı”
Özerk kurumların kamu yönetiminde vazgeçilemez bir model olduğunu belirten Karacan, özerk kurumların, politikacı, geleneksel bürokrasi, sektör, sektördeki hakim/etkin firmalar, medya ve halkla ilişkili olduğunu vurguladı. Özerk kurum ile politikacının birbirinin alternatifi değil, birbirini tamamlayan ve destekleyen kurumlar olduğunu ifade eden Karacan, “özerk kurumun hem özerkliğini tesis etmesi ve koruması hem de işlevlerini iyi yerine getirebilmesi ve başarılı olabilmesi ancak arkasında güçlü bir politik destek ile mümkündür” dedi. Karacan, özerk kurumun soruşturma izninin siyasal bir karar olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade ederek şöyle dedi:
“Politikacının veya ilgili bakanın ön izninin aranması koşulu, kısa vadede ve bazı bireysel olaylarda özerk kuruma ya da kişiye koruma kalkanı oluşturuyor gibi görünmektedir. Bu orta vadede risklidir ve özerk kurumu politikacıya bağımlı hale getirir” dedi.
Karacan, özerk kurumun görev alanına giren konularda, politikacının da politikasını oluşturması gerektiğini belirterek, ikisi arasında işbirliğini mümkün kılan mekanizmanın işlemesi gerektiğinin altını çizdi. Karacan, politikacının ihtisaslaşmış özerk kurumdan yararlanması gerektiğini, bunun olmadığı takdirde “çatışma” doğacağını da vurguladı.
“Denetim, Sayıştay Tarafından Yapılmalı”
Bütçeleme konularının, özerk kurum ile siyaset arasındaki en hassas denge unsurlarından biri olduğuna dikkat çeken Karacan, özerk kurumların bütçe bağımsızlığına sahip olduklarını ancak mali kaynaklarını kamusal kurum sorumluluğu ile özenle harcamak durumunda olduklarını kaydetti.
Özerk kurumların mali açıdan denetlenmesi için kullanılan yöntemlerin de özerkliğe zarar verecek biçimde olmaması gerektiği üzerinde duran Karacan, mali denetimin politik hiyerarşi dışında kalan kurumlar tarafından yapılması gerektiğini söyleyerek, bunun için en uygun kurumun Sayıştay olduğuna işaret etti. Karacan, ayrıca özerk kurumların hesap işlemlerinin bağımsız dış muhasebe denetimine açılıp açılmamasının da tartışılabileceğini söyledi.
Özerk kurumların performans konusunda hesap vermek için, politikacı ve halk olmak üzere iki adresi bulunduğunu belirten Karacan, özerk kurumların yılda bir kez hem hükümete hem parlamentoya hesap vermesi, aynı zamanda da raporunu Bakanlar Kurulu’na sunması gerektiğini ifade etti. Karacan, özer kurumların üçer aylık periyotlarla yapılan işleri kamuoyuna sunması gerektiğini de sözlerine ekledi.