Türkiye’de tüccar ve esnafın haklarını korumak için şehirlerde odalar vardır ve ticaret yapabilmek için üye olmak mecburidir. Bu odaların hepsi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlıdır. Odaların en büyüklerinden birisi doğal olarak ticaretin kalbinin attığı İstanbul’da yer alıyor. İstanbul Ticaret Odası’nda kasım ayında seçim var.
“Esnafın, tüccarın sesini duyurmak, ödediğimiz aidatların karşılığını almak istiyoruz.”
Bunlar 9 kasımda yapılacak olan seçimlerde İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) değişim isteyen grubun sözleri. Özellikle salgın sonrasında herkesin odalara bakışı değişti. Karantina döneminde sıkıntıya düşen esnaf ve tüccar, yıllar boyunca aidat ödediği ITO’nun, o süreci geçirirken kendilerine destek olmasını ya da hükümetten bu desteklerin çıkmasını zorlamasını bekledi ama bu yardımı bulamadı. Aidat almayı seven ITO tersine vermeyi sevmez gözüküyor.
Salgında ITO ve TOB Üyelerine Destek Olmadı
İTO ve daha genelde Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) üyesi olan esnaf ve tüccarlar, her yıl toplanan MİLYAR TL’ler düzeyindeki aidat + çeşitli hizmet bedelleri ile bazı yatırımların yapıyor. Salgın döneminde bu durum esnafın, tüccarın gözüne battı ve rahatsız olan epeyce firma oldu. Çünkü acaba toplanan paralar ve yatırımlardan kazanılan paralar nereye gidiyor? Sonuçta ilk defa Odalarda bu düzeyde DEĞİŞİM isteniyor.
İTO’da 650 bin civarı firmanın (ki 200 bin kadar firmanın tasfiye sürecinde olduğu kaydediliyor) 81 farklı meslek komitesi için yapılan bir önceki seçime %8 üye katılmış. Her bir meslek komitesinde aşağı yukarı 500-600 kişi ile sonuçlar alınmış. Çünkü esnaf ve tüccar, kendi çalışma şartlarında etkisi olan, hükümeti bu şartlar için zorlayabilecek durumdaki odaların önemini farkında değil.
İTO’nun mevcut yönetimi de bu farkındalık eksikliğini kullanıyor ki, üyelerinden birkaç milyar TL topladığı halde, üyelerine etkin hizmet vermiyor. Ya da üyeleri olan firmaların, hükümetin yeni düzenlemelerine karşı hazırlıklı olmasını, hatta bu düzenlemelere katkı vermesini sağlamıyor. Öyle ki, bilişim sektöründeki üyeler birkaç yıl önce aniden anons edilen “$ ile satın almak yasak” ya da “elektronikte taksitli satışlarda kredi kartı kullanımının yasaklanması” benzeri yaklaşımlarda ani şoklara uğruyorlar. 9 kasımdaki seçimler için bir manifesto yayınlayan “İTO’da değişim grubu” bunu değiştirme sözü veriyor.
Değiştirilmesi istenen şeylerden birisi de ITO’nun bir parti kuruluşu gibi davranıyor olması. Özellikle mevcut başkan Şekip Avgediç’in Maltepe’de kapalı bir gruba yaptığı konuşmada (şimdilerde bu video ortalarda yok-kaldırılmış) açıkça siyaset yapması (AKP lehine) insanlarda rahatsızlık yarattı. Çünkü İTO’nun bir meslek kuruluşu olarak hükümetin kolu olması değil, hükümete karşı üyelerini koruması beklenir. İşin doğası budur.
Bilişim ve İletişim Alanında 4 Grup Var
İTO’nun meslek komiteleri arasında bilişim ve iletişim sektörünü ilgilendiren 4 grup var;
- 5 nolu Bilgi Teknolojileri,
- 30 Bilgi, İletişim ve Medya,
- 67 Telekomünikasyon
- 75 Kargo, Posta ve Depolama
Bu hafta bir toplantıda, İTO’nun 5 nolu meslek komitesi listesinde bulunan Serkan Kekik ve Tuncay Işık ile karşılaştık. Kendilerine seçimi sorduk. Şunları anlattılar;
İTO’nun 9 Kasım seçimlerine aday olduğunuzu öğrendik. Bu nedenle birkaç sorum var ancak öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Tabii. İsmim Serkan Kekik. Art Sistem Bilgisayar kurucu ortağı, aynı zamanda genel müdürüyüm. İTO’da da Art Sistem olarak yer alıyoruz.
İsmim Tuncay Işık. ADEO Siber Güvenlik Ürünleri genel müdür yardımcısıyım. Ben de Serkan Bey gibi İTO’da 5 numaralı bilgi teknolojileri komitesinde adayım.
Hangi komiteye üyesiniz?
Tuncay Işık: 5 Numaralı bilgi teknolojileri meslek komitesine, grubuna üyeyiz. 81 komite var İTO’da. Bilgi teknolojileri de büyük komitelerden biri. Komitenin 18 bin üyesi var ama şu an 12 bini oy kullanabilir durumda.
Asıl sorun burada başlıyor. Seçimlere katılım çok az, bundan önceki ITO tüm komitelere seçimlerin ortalaması %8. Bilgi teknolojileri %5 civarında. Bir önceki seçimde 500’ün altında oy kullanılmış.
Firmalar Neden sizce İTO seçimlerine bu kadar az katılıyorlar?
Serkan Kekik: Bence şöyle, Türkiye’de zaten seçimlere katılma oranımız çok yüksek değil. Verdiğimiz oyun neden kullanmamız gerektiğiyle ilgili çok fazla fikrimiz yok ve verdiğimiz oyun karşılığında da bir sonuç almadıklarına inandıklarını düşünüyoruz.
Neden oy verelim? Oy nasıl işe yarayacak?
Tuncay Işık: İTO’nun ne olduğunu çok bildiğimizi zannetmiyorum. Asıl sorun bence bu. Birçok meslek komitesi bu konuda daha bilinçli. Biz bilgi teknoloji olarak bu konuda çok az bilince, bilgiye sahibiz.
Biz İTO’yu mutat dönemlerde paramızı (aidatımızı) yatırdığımız, belli belgeleri aldığımız, bazen de bir şeyler sorduğumuz yer olarak düşünüyoruz. Oysa örnek vereceğim, yurtdışına çıkışlarda vize işlemleri için belli özel şirketleri kullanıyorsunuz değil mi? İTO’nun böyle bir hizmeti var. Bunu kim biliyor ve kullanıyor? Ben eminim ki bizim bilgi teknolojileri komitesindeki üyelerin birçoğu bundan haberdar dahi değil.
Ya da İTO’nun elinde beraber yapılabilecek çok iş var. İTO’ya sürekli yurtdışından talepler geliyor. Bunların sektörle paylaşılması, sektörle beraber hareket edilmesi lazım. Aslında sorun biraz burada başlıyor. Sektör bunun farkında değil. Bu farkındalığı yaratmak önemli, sonrasında da sektörle İTO’nun beraber hareket etmesini sağlamak önemli.
Peki, Serkan Bey, şuandaki yönetimin eksik yaptığı ne var?
Serkan Kekik: Şu andaki mevcut yönetim üç dönemdir üst üste kazanıyor. Maalesef karşısında şu ana kadar ciddi bir güçlü rakip çıkmamış. Zaten toplamda 500 oyun 300-350 tanesini alıyor, komiteye seçiliyorlar. Fakat karşısında ciddi bir rakip olmadığı için de kendilerini bu anlamda geliştirme ihtiyacı duyulmuyor. Sadece Tuncay Bey’in dediği gibi, biz İTO’yu muhtarlık gibi kullanıyoruz. Bir imza sirküsü onaylatmak, faaliyet belgesi almak gibi. Aslında kullanılabilecek çok fazla avantajı varken, sektöre bu faydayı sağlamıyor.
Ama kimse de karşısına çıkıp da “sen neden bunu yapmıyorsun” diyecek ya da “ben bunları yapabilirim, biz bunları yapabiliriz” diyecek birisi olmadığı için, bizim yapacağımız en kötü şey, artık karşılarında ciddi bir alternatif olduğunu, biz de kazansak karşı taraf da kazansa, şuandaki meslek grubu için ciddi faaliyetlerde kalınmazsa, bir dahaki dönemde kolayca değişebileceğini hissediyor olmak, bu da bence çok ciddi bir gelişim sağlayacaktır.
Tuncay Işık: Bilgi teknolojilerinin içinde olduğu İTO için şunu düşünürüz değil mi, “son teknolojiyi kullanması lazım, çünkü çok da parası var.” Tam rakamları bilmemekle birlikte bütçesinin çok yüksek olduğunu biliyorum, hatta birkaç ülkenin bütçesinden büyük bütçeye sahip olduğu söyleniyor.
Bu bütçenin detaylarını da açması gerekmiyor mu? Yani biz üyesi olarak bunu görmemiz gerekmiyor mu ve paranın nereye harcandığını görebiliyor muyuz?
Tuncay Işık: Bildiğim kadarıyla Sayıştay kontrol ediyordur, İTO Meclisi bunu mutlaka biliyordur. Ama bunun daha sarih, daha açık olması gerektiğine, şeffaf olması gerektiğine kesinlikle katılıyorum. İTO’da hala AS-400 kullanıyor, teknoloji 15 yıl önce bitti. Şimdi bana, “hayır biz artık dijital dönüşüme geçtik” itirazları olabilir, ben olmadığını biliyorum, hatta şöyle; bu seçim için oluşturulan listelerin AS-400’den çıktığı çok net. Bugün buna inanmayan ya da bunu doğru bulmayan arkadaşım meslek komitelerinin askıdaki listelerine baktığı zaman nasıl basıldığını gördüğünde anlayacaktır. Niye böyle basılmış? Çünkü AS-400 sadece onu basabilir. AS-400’ün lazer yazıcıya bir şey bastırabilmesi ihtimali yok.
İkiniz de üyesiniz, ikiniz de adaysınız listeye. Ne öneriyorsunuz? Siz bilişim komitesinde yönetime seçilirseniz ne yapmayı öneriyorsunuz? Yenilik olarak neler getireceksiniz?
Tuncay Işık: Ben kendi adıma şunu söyleyeyim, İTO’nun bilgi teknolojileri komitesinde ne oluyorsa sektörün bilmesini, sektörün ne talebi oluyorsa İTO’nun bilmesini sağlamaya çalışacağım. Asıl önemlisi bu. Çünkü burada “şunu yapacağım, bunu yapacağım” bana çok doğru gelmiyor. Bu kadar hızlı değişen, bu kadar dinamik bir sektörde bir şeyi hedef koyduğunuz zaman o çok hızlı değişebilir. Hedef değişebilir.
Pandemi geldiğinde her şeyimiz değişti. Dolayısıyla bu değişimin, karşılıklı olan değişimin birbirinden fayda sağlamasını sağlamak. Bu birliktelik sağlanabilirse sektörün talepleri çok daha hızlıca iletilebilir hükümete. En önemli tarafı o. Çünkü Ticaret Odası olarak aslında yapmamız gereken de o. Bir ticaret odasının en önemli özelliği üyelerinin çıkarlarını devlete karşı savunmak hatta devletle beraber iş yapmak.
Çok küçük bir örnek vereyim; yaklaşık 6-8 ay önce bir gece karar verildi ve gümrükteki tarifelerde TRT payı %2 artırıldı. Siz sipariş vermişsiniz yurtdışına ve çok küçük kârlarla sattığınız bir ürünü getiriyorsunuz, artık %2 fazla ödeyeceksiniz diyor devlet size. Biz bunu sektör olarak ayağa kalktığımız halde kimseye duyuramadık. Oysa Ticaret Odası bunu söylüyor olsa ve Türkiye’deki diğer ticaret odaları bunu söylüyor olsa, “2 ay sonra böyle bir kanun çıkacak, sözleşmelerinizi buna göre yapın” dese. Çin’den geliş süresi zaten 45 gün ila 3 ay arası.
Serkan Kekik: Gerekli olan sürenin sağlanması gerekiyor, bir anda bir gecelik şeylerle değil. Bu arada bizim bu konuda yaşadığımız daha önce kredi kartı kanunlarıyla ilgili, dövize dönüşle ilgili, e-ticaret yasası çıkıyor, bunların içinde gerçekten bizim sektörümüzü müspette ve menfi de etkileyen durumlar var. Bunun gerçekten masaya yatırılması, burada tüm sektörü kapsayan kanunlar çıkarılması, yoksa sadece bir kesime zarar verirken diğer kesime fayda verir gibi değil de, toplamda ortak faydada, hem ülkenin, hem devletin hem de tüm bunu kullanacak, bundan fayda gören hizmet alan herkesin fayda göreceği bir şeyler olmasını sağlamaya çalışacağız. Bu konuda gücümüzün yettiğince çalışacağız tabii ki.
Tuncay Işık: Çünkü İTO, daha doğrusu tüm Ticaret Odaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tam da bu iş için var. Asıl görevlerinin bu olması gerekiyor.
Serkan Kekik: Bir temsil grubu, temsil grubunun da sektörü iyi temsil ediyor olması gerektiğine inanıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Tuncay Işık: 9 Kasım’da nereye olduğu bağımsız oy versinler ama eğer farklı bir adaya oy vereceklerse ne yapmak istediğini, daha önce bu komitede bulunan bir adaysa niye bu zamana kadar yapmadığını ya da neler yaptığını lütfen arkadaşlar sorsunlar ve 9 Kasım’da İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılacak İTO seçimlerine mutlaka katılsınlar.
Serkan Bey, seçime girmek için bir yetki belgesi gerekiyor, onu anlatır mısınız?
Serkan Kekik: Seçimde oy kullanacak arkadaşların İTO’ya başvuru yapması gerekiyor. İsterlerse bizimle kontak olur, isterlerse direkt seçimde oy kullanacaklarını beyan eden bir form var, o formu doldurmaları ve İTO’ya teslim etmeleri gerekiyor. Bunu seçim günü de yapabilirler fakat seçim günü bu işlem yapılırsa süre çok uzar, orada geçirecekleri vakit çok olabilir o yüzden öncesinde yaparlarsa çok kolay olur onlar için.
Yani sadece yetki belgesi olanlar oy kullanabiliyor, İTO üyesi de olsan, yetki belgesi de olsan, oy kullanamıyorsun. Doğru mu?
Tuncay Işık: O gün orada da o yetki belgesi çıkarılabilir ama çok uzun zaman aldığı için yorucu olacağı için öncesinde çıkarmayı tavsiye ediyoruz. Peki ben size nasıl ulaşabilirim diye sorarlarsa, ITO’da Değişim adresinden bize çok rahat ulaşabilirler.
Serkan Kekik: Hem bu bilgilerin olduğu, hem neler yapılacağı, hem neler yapılmadığı ile ilgili bilgileri de orada barındırıyor.