Linux dünyası oldukça hızlı bir 2001’i geride bıraktı. Aslına bakarsanız analizler daha doygun ve durgun bir piyasanın beklentisi içindeydiler. Hatta bir kaç Linux firmasınının hatalı iş modeli kurması nedeniyle de bu beklentilerin bazı tehditlerle doruk noktaya ulaşmasını da bekledik. Yine de Linux, sunucu piyasasında umulandan daha hızlı bir çıkış yakaladı. IDC ve Gartner’ın beklentileri tuttu. 2003’ün “masaüstünde ” iddialarını ise isabetli buluyor ve 2002 sonunda görüşelim diyoruz.
Elbette bunda, yine “Linux community” dediğimiz bir yaşayan organizmanın etkisi büyük. Bu sempatik organizma, İnternet üzerinden bedava destek sağlıyor, reklam yapıyor, vakıflar kurup kullanıcıları örgütlüyor ve organize bir bilinçlendirme faaliyetinde bulunuyor.
Ama bahsettiğimiz yapının başarıları kısıtlı. Risk sermayeleri ve sıcak paranın belirli bir iş planı çıkartmış Linux firmalarını boy hedefi haline getiren de bu gerçek. Hala gerek Türkiye, gerekse dünyada elini her taşın altına koyabilecek Linux firmaları sınırlı sayıda kalıyor. Müşteriyle birlikte hareket edebilecek, servis ve destek kalitesi tam firmalar, 2002 ile birlikte hem nitelik, hem de nicelik olarak artacaklar. Çünkü onları yelkenleri şişirmeye hazırlanan bir ekonominin içinden çıkan sermaye tedarikçileri bekliyor.
2001’de neler olup bittiğine kısaca değinelim. Geçtiğimiz yılı Caldera hariç tüm belli başlı Linux dağıtım firmaları karla kapattıklarını açıkladılar. Caldera’nın hala SCO birleşmesinden dolayı ortaya çıkan karmaşayı çözemediğine şahit olduk. Aynı zamanda Caldera, arkasındaki cılız geliştirici desteğini de kaybetmek üzere. Bunda Ransom Love’ın, Linux’un C derleyicisini de geliştiren Richard Stallman tarafından “pig” olarak nitelendirmesindeki payı büyük. Nitekim Stallman, yazılarında ucu kapalı ve “community”e hedef gösteren açıklamalarda bulundu. Ancak bu firma, vizyonunu tamamen “Linux for business”a çevirerek pastanın asıl kısmını kapmak istiyor. “Kendim yazarım, kodunu kapatırım, işimi yaparım” mantığı Linux dünyasında işleyecekse, Caldera’yı kimse tutamaz.
Red Hat yine klasikleri oynuyor : “Suyun başını tut, erişilebilirliği ön plana al, getirisi olmasa bile son kullanıcı pazar payında liderliği bırakma”. ABD’de yerleşmesinin avantajlarını da iyi kullanan bu firma’nın en büyük rakibi ise iki Avrupa firması, SuSE ve Mandrake.
Linux küresini takip edenler bilirler; klasik “Avrupa kültürü – Amerikan emperyalizmi” çekişmesi burada da yaşanır. Avrupa’da geliştirilen birtakım Linux ürünlerinin -ki bunların başını KDE masasüstü ortamı çeker- geliştirilmesinde Amerika’nın söz sahibi fazlaca yoktur. Zaten Almanya ve Fransa’nın belli başlı bir kaç şehri (başta Nüremberg, Karlsruhe ve Paris) bu konuda uzmanlaşmıştır. Üniversitelerin kaynadığı bu coğrafik üçgende elinizi sallasanız bir Linux yazılım mühendisine rastlarsınız.
Neyse ki bu tatlı-sert gerilim henüz standartların belirlenmesini sağlayan mekanizmalara yansımadı. 2002’de de yansımayacak.
2001’de bazı rakamlar ve ipuçları, gelecek hakkında sinyaller de verdi. Bir şehirdeki (Largo, Amerika) tüm kamu bilgi sistemi masaüstü bileşenleri de dahil olmak üzere tamamen Linux’a geçti. Finlandiya’nın Turku şehri de aynı geçişi yapmak üzere olduğunu yaklaşık 1 ay önce duyurdu. Avusturalya’nın 1/7’sini kapsayan bir alandaki tüm eğitim kurumlarının sunucularında Linux çalışıyor. Henüz kurum içi uluslararası yazışmalarda kalan bir kaç çok önemli haberi de yeri geldiği zaman aktaracağız.
Geçtiğimiz yılda IBM’in yaptığı Linux yatırımları meyvesini vermeye başladı. Ancak Amerika’da esen rüzgarlar, coşan nehirler Türkiye’ye gelince ılık meltem havasına ve ince ince damlayan İSKİzede musluklara benzedi. IBM Türkiye’nin yatırımlarını daha da hızlandırmasını, Linux dünyasına geçişte daha gerçekçi bir modelle ve Türkiye’nin ihtiyaçlarını gözeterek yapmasını diliyoruz.
IBM’in TurboLinux, Caldera ve SuSE ile yaptığı anlaşmalara Compaq, Red Hat ile cevap verdi. Ümitler, hep Linux’un 16 işlemcide kalan yüksek performanslı mainframe desteğini daha da artırmaya yönelik oldu. Tüm bu firmaların en büyük boy hedefi ise her açıdan Microsoft. Windows’tan beklediğini bulamayan müşterilerin kapısını Linux çözümlerini öne sürerek çalıyor ve başarılı olmaya çalışıyorlar.
Linux kısaca geçen sene arenanın her kumlu bölgesinde gerçek bir alternatif olduğunu kanıtladı. Kol saatine, kameralara, webtop cihazlara, 8000 terminallik sistemlere girdi. Başarılı da oldu. Şimdi sırada IBM gibi iş planını Linux üzerine kuran firmaların sayısının artması var. Çünkü Linux 2002’ye daha güvenli, kararlı, masaüstünde iddialı ve sağlıktan bankacılık sektörüne kadar her alanda geniş kullanım sahasına sahip olacak şekilde giriyor.
Bekleyelim, birlikte görelim.