İzmir’de bugün başlayan Bilişim Hukuku Kurultayı (www.ubhk.org) öğleden sonra yapılan panelde “İnternetin Özgürlüğü” tartışıldı. Panele Gazi Üniversitesi adına katılan Prof.Dr.Korkmaz Alemdar[1], bizim özgürlüğünü tartıştığımız internetin aslında bir denetim aracı olduğunu söyledi.
Bu ironik benzetmenin yer aldığı konuşma, bir hayli ilginçti. Gazetecilik mesleğinin üstatlarından olan Alemdar Hoca, bize üzerinde çok da düşünmediğimiz konuları da düşünmemizi hatırlattı.
Alemdar “Türk basını 200 yıldan sonra ne kadar özgür?” sorusu ile başladığı konuşmasından kısa notlar aşağıda yer alıyor. Konuşmasının tamamını ayrıca aşağıdaki videodan seyredebilirsiniz.
Eleştirel ama zaman zaman da yol gösterici olmaya çalışacağım ama şunu hatırlatmaya izin verin. 1954’de yapılan, zaman içinde de bazı eklemeler yapılan ama değiştirilmeyen basın yasası 2004 yılında değiştirildi. Koşullara uymuyor, AB’nin gerisinde kalıyor filan dedik ama yasaya bakıyoruz; sorumlu yazı işleri müdürünün lise mezunu olmasını yeterli buluyor. Enformasyon çağının olduğu, bilginin hızla dolaştığı bir dönemde, “lise diploması” yeterli diyorlar.
İlk basın yasası 1931’de kabul edilmiş. Sorumlu müdür olarak lise varsa üniversite mezunu olması diyor. Yani 1931’de eğitimi öemsiyorduk. Aradan 80 küsür geçti AB’ye ulaşalım derken, bugün “lise mezunu yeter” diyoruz.
Başka bir şey; 2004 yasası genel yayın yönetmeni kavramını bilmiyor. Genel yayın yönetmeni, sorumlulukları taşıyan, patronun hemen altında bulunan bir kişidir. Zaten sorumlu yazı işleri müdürü de tazminatlar vs için alınmış.
İnternet üzerine konuşurken, iletişim alanını bir bütün olarak düşünmek gerektiğini unutmayın. Alanı düzenleyen temel ilkeleri koymazsanız, her tarafta sırıtır.
Kapitalizm gazeteciliği geliştirdi. Gelişen tüccar sınıfın ihtiyaç duyduğu bilgileri yaydı. Halk bilgilensin, fotoroman okusun diye yayınlanmadı. Radyo TV aynı üretim biçimini geliştirdi. O zaman dünyanın enformasyon çağına girdiğini iddia ettiler halbuki TV enformasyondan çok eğlence dağıtıyor.
Enformasyon çağı kime yarar sağladı? Dünya ticaretinde etkin ülkelere ve onların elitlerine.
Sıradan insanlara yarar sağladı mı, elbette sağladı ama orantılı değil.
Enformasyon çağını getirdi dediler inandık. Bize yıllardır bunları anlatırlar ama bilgi taşıyan sistemlerini lise mezununun yönetmesine izin verirler.
İnternet bunun en sonudur. Olağanüstü bir teknolojij destekle bugüne geldi. 2.dünya savaşı sonrası denizaltı kabloları, uydu olanakları vs derken gelişti ve pazarlanacağına inandıkları noktadan beri de yayılmaya başladı.
Herkes internet bizi bilgi çağına soktu diyor. Madem öyle, ABD’nin çok seçkin hukuk büroları işlerini internet üzerinden yapıyor mı? Bilgilerini buraya koyuyorlar mı? Hayır. Onların bizden çok bildikleri şey şudur; “İnternet dünya üzerindeki en büyük denetleme aracıdır”.
İnternet, kime, nereye kadar yarıyor? Sözcük denetimi bile yapıyorlar.
İnternetin herkese sağladığı yararların dengesi olmalıdır.
Ama bizim nereye baktığımızı takip ediyorlar. Türkiye bunu çok dramatik bir şekilde yaşamaya başladı. Bir yarar var ama bunun nereye kadar olduğunu ayırdetmek lazım.
Microsoft bile bazen Amerikan hükümetini tedirgen edecek kadar çok şey biliyor. Çünkü herkes onların sistemi üzerinden mail yolluyor. İstese bakıyor.
İnternetin özgürlük meselesi bir ütopyadır
ITU 2 tane toplantı yaptı. 100lerce uzman Cenevre ve Tunus’ta biraraya geldiler. İnternet’in her ülkeye, her eve, her bireye ulaşması hedefleniyordu. Amerikalılar bu toplantıya çok ucuz bir bilgisayar yapacakları sözü ile geldiler.
Orada İnterneti kim yönetecek sorusu soruldu. Bazıları BM ya da Unesco gibi bir şemsiye altında yönetilmesini istiyorlar ama interneti ABD’de bir şirket yönetiyor. ABD hukukuna bağlı bir şirket.
2005’den bu yana her yıl toplantı yapılıyor. Bu toplantılarda sonu gelmez tartışma kim yönetecek? Fransız De gaul’e Fransız gazetesinin statüsü konusunda soru sormuşlar, hükümetten bağımsız olma arzularını söylerken, de Gaul sormuş “bunlara parayı kim veriyor?” diye. Türk atasözü var “Parayı veren düdüğü çalar”. Fransız gazeteciler de hükümetin seçtiği genel müdür ile çalışırlar.
Gazetecilik Deneyimlerini, Radyo ve TV’na yansımasını anlamadan İnternet Anlaşılamaz
İnternet özgür mü? Hayır desem inanmayacaksınız. Basın özgür mü desem evet diyeceksiniz. Nasıl özgür olunacağıi, maddi koşullarla ilişkili.
İnternet özgürdür, çocuklar istedikleri gibi girip, istedikleri yere girerler. Ama ailesinin izin verdiği ölçüde.
Kendi ülkemizin internetini konuşurken, hayaller peşindeki teknolojiyi değil, ne ölçüde kullanılabileceğini, ne kadar alan bıraktığı üzerinden konuşmak lazım.
Sadece internet üzerinden kafa yormak değil. Gazeteciliklteki deneyimleri, radyo TV’na yansımasını düşünmeden interneti anlamak kolay değildir
Konferanstan diğer bazı ilginç notları yarın aktaracağız.