13 Aralık, İstanbul – Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Merkezi Finans ve İhale Birimi’ nin sözleşme makamı, T.C. Ekonomi Bakanlığı ile KalDer’in ana faydalanıcıları, TURKLAB ve UDDER’in ise diğer faydalanıcıları arasında bulunduğu “Türkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi (TKAG)” çerçevesindeki etkinlikler sürüyor. Projenin “TURKLAB’a Destek” bileşeni kapsamında düzenlenen “Laboratuvar Kalite Konferansı” 13 Aralık 2011, Salı günü Taksim Point Otel’de gerçekleşti.
Laboratuvar Kalite Konferansı’nda tartışılan konular arasında deprem ve depreme hazırlık ile toplumsal olarak yaşam kalitesinin yükseltilmesinde laborutuvarların işlevi de yer aldı. Konferansın konuşmacıları arasında yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, özellikle Van depreminden sonra sıkça gündeme gelen “kentsel dönüşüm” konusunu, tehlike ve riskleri ele aldı.
Türkiye’de laboratuvar sektöründe hizmet veren tüm kuruluşları çatısı altında buluşturmayı hedefleyen ulusal bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Kalibrasyon ve Deney Laboratuvarları Derneği (TURKLAB) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ömer Güzel, açılış konuşmasında laboratuvar hizmetlerinin tüketici açısından taşıdığı özel öneme dikkat çekti.
Akademisyen gözüyle kentsel dönüşüm…
Prof. Dr. Naci Görür, konferansta yaptığı konuşmada “Kentsel dönüşüm eğer deprem odaklı olacaksa, ben bugün yapılanları anlamakta güçlük çekiyorum. Kentsel dönüşüm, depreme hazırlık değildir” dedi. Büyük kentlerdeki rezidans uygulamalarına dikkat çeken Prof. Dr. Görür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğal olarak müteahhitler rantı yüksek yerlere gidiyorlar. Ben de olsam pastanın, rantın yüksek olduğu yerleri tercih ederdim. Peki, bu durumda, rant değeri olmayan ama, yaşayan insanların depremden canlı çıkma olasılığı bulunmayan semtlerde ne yapılacak?”
“TÜSİAD’ın deprem raporu hazırladığını gördünüz mü hiç?’
Kentleri depreme hazırlama ve dönüştürme çabalarında yapı malzemeleriyle ilgili olan her türlü laboratuvara çok iş düştüğünü de söyleyen Prof. Dr. Görür, deprem öncesindeki aşamada tehlike ve risk analizlerinin yapılmasının ön koşul olduğunu vurguladı. Prof. Görür şunları belirtti :
- Piyasa gözetimi, denetimi ve resmi kontrollerde laboratuarlar,
- Tüketici güvenliğinde laboratuvar sektörünün yeri, fırsatlar ve tehditler,
- Toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi için laboratuvarların gelişimi.
“Birçok yerde bu analizlerin yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Belki hiçbir şey yapılmadığı doğru değil, ama, yavaş ilerliyor. Yapılanları tam olarak bilmiyoruz, birilerinin çıkıp açıklaması lazım. Yöneticiler şeffaf değil.
Türkiye’nin can damarı olan İstanbul üzerinde büyük tehdit var. Altyapımız, doğalgaz ve su kanallarımız ne kadar dayanıklı? Deprem olduğunda, sanayi tesislerinin yüzde kaçı ayakta kalacak? Ekonomik kayıp ne olacak? Devlet daireleri ve bankalar ne kadar dayanabilecek? TÜSİAD her konuda rapor hazırlıyor; hiç deprem raporu yazdıklarını gördünüz mü?”.
Başka neler tartışıldı?
Laboratuvar Kalite Konferansı’nda tartışılan konular arasında şunlar bulunuyor:
Bu konuların ele alınmasının ardından, konferans bitiminde ayrıca bir de panel düzenlendi.
5 Şubat 2004’de kurulan TURKLAB, Türkiye’de Laboratuvar sektöründe hizmet sunan tüm kuruluşları çatısı altında buluşturmayı hedefleyen ulusal nitelikli bir sivil toplum kuruluşudur. AB üyesi ülkelerdeki laboratuvarların işbirliğini sağlamak amacıyla 1990’da kurulmuş olan EUROLAB üyeliğine 26 Ekim 2004 tarihinde kabul edilen TURKLAB, 2008’de ise bu kuruluşun Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi.
TURKLAB, ülkemizde test ve kalibrasyon hizmetleri sunan laboratuvar kuruluşlarını bir araya getirmek adına önemli bir görev üstlenmiş bulunuyor. Hedefleri arasında sektörün sorunlarının çözümüne katkının yanı sıra, hizmet sunulan üretici, tedarikçi ve ihracatçı firmaların sorunları ve bunlara çözüm yolları yaratılması yer alıyor. Ülke ihracatının artırılabilmesi, AB normlarına uygun ürünlerin kalitesinden emin olunarak iç ve dış müşteriye ulaştırılabilmesi de öncelikli hedefleri olarak sayılabilir.
Türkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi (TKAG) Projesi ise, Türkiye ile AB arasındaki ticarette teknik engellerin kaldırılması ve taraflar arasında malların serbest dolaşımının sağlanmasının desteklenmesi amacıyla Mayıs 2010’da başladı.
AB tarafından finanse edilen ve Merkezi Finans ve İhale Birimi’nin (MFİB) sözleşme makamı olduğu 4.8 Milyon Euro tutarındaki projede kamu kesimini Ekonomi Bakanlığı, özel sektörü ise KalDer temsil ediyor. Bir teknik destek projesi olan TKAG kapsamında Temmuz 2012’ye kadar çeşitli konferanslar, sempozyumlar, eğitimler, çalıştaylar düzenlenecek ve yurt genelinde bilgilendirme kampanyaları yürütülecek.
