NFV ile başlayan, telekomünikasyon altyapısında donanım ve yazılımı birbirinden ayırabilmek, “vendor lock-in”den kurtulabilmek, sahada donanım değiştirmeden, gerektiğinde sahadaki yazılım katmanını -nispeten- kolay değiştirebilme hedefinin radyo şebekesine sıçraması kaçınılmazdı. 3GPP’nin R15’i içinde bahsettiği NG-RAN’dan O-RAN doğdu.
Geleneksel radyo şebekesinde bir baz istasyonu RRU (Remote Radio Unit) ve BBU (Base Band Unit) denilen iki bölümden oluşur. Kabaca, BBU, baz istasyonunun altındaki konteynırda yer alan birim iken, RRU kuledeki birimdir diyebiliriz. RRU ve BBU’yu birbirine bağlayan CPRI adındaki bağlantıdır.
İlk çalışmalar BBU’nun bir kısmını merkeze çekmek için başladı. Amaç, sahadaki cihaz sayısını, dolayısıyla enerji ve emlak kullanımını azaltmak, mümkün olan en çok cihazı bir veri merkezinde toplamaktı. Bunun için BBU, CU (Central Unit) ve DU (Distributed Unit) olarak ikiye bölündü. Ardından da, tüm bu parçaların aralarındaki haberleşme standart ve açık hale getirilerek, aynı donanım üzerinden bu gün Ericsson, yarın Nokia, Mavenir yazılımlarının çalıştırılabilmesi hedeflendi.
O-RAN mimarisi[1] ve gelişimine bu basitleştirilmiş girişten sonra, sektördeki gelişmelere göz atalım.
2018’de O-RAN Alliance adıyla kurumsallaşan fikir yüzlerce üyeye[2] ulaştı. Ticari ilk uygulama, Rakuten Mobile’da oldu. Rekabetçi Japon piyasasına sonradan katılan e-ticaret devi, 4G şebekesini O-RAN ile kurdu. Şebeke performansı oldukça eleştirilen Rakuten, bunu elindeki spektrumun yetersizliğine bağladı ve halen O-RAN’ı hararetli şekilde savunuyor. 5G’deki spektrumu ile çok daha iyi performans elde edeceğini iddia ediyor.
Avrupa’daki büyük operatörler de, O-RAN’ı açıkça destekliyorlar. Fakat, teknolojinin henüz yoğun trafik altında çalışmaya hazır olmadığını da itiraf ediyorlar. Deutsche Telekom, Orange, Telefónica, TIM ve Vodafone, ortak yayınladıkları açık dokümanda (OPEN RAN TECHNICAL PRIORITIES) [3] beklentilerini sıraladılar, ki hiç te düşük beklentiler değil. Hiçbir alım garantisi vermezken, pek çok sıkı beklenti var. Operatörler, O-RAN’ın devlet tarafından fonlanmasını da bekliyorlar.
O-RAN piyasaya üç büyük üreticiye (Ericsson, Nokia, Huawei) rakip olarak, ABD kökenli iki yeni rakip getirdi : Mavenir ve Altiostar. Avrupa’da Huawei’nin kullanımının kısıtlanmasının ardından, Avrupalı operatörler iki yeni üreticiyi sevinçle karşıladı. Kısa süre sonra Altiostar’ın çoğunluk hissesini Rakuten aldı.
Üç büyük üreticiden ise, O-RAN’a, büyük Avrupa’lı operatörlerin O-RAN uyumsuz ürün almayacakları manifestosuna karşın, sadece Nokia sıcak yaklaşıyor [4]. Ericsson, sıkı entegre donanım-yazılım olmadan yeterli verimliliğin sağlanamayacağını duyururken, Mavenir, O-RAN’ın daha hesaplı [5] olduğunda ısrarlı.
Geleneksel RAN üreticileri için O-RAN’ın büyük bir tehdit olduğunu söylemeye bile gerek yok. Daha fazla donanım satamayacakları ya da küçük ve daha çevik yeni rakipleriyle rekabet edemeyecekleri günler gelebilir. Operatörler açısından, önemli ticari avantajlar getirirken, çok daha karmaşık ve yönetimi zor bir şebeke getiriyor. Entegrasyon ve işletme maliyetlerinin artmamasının tek yolu ileri seviyede otomasyondan geçiyor.
Sektördeki uzmanlar, Massive MIMO gibi son teknolojilerin O-RAN’ın şu ilk günlerinde kapsam dışı kaldığını işaret ediyorlar. Bu sebeple, O-RAN 5G kurulumları, bant genişliği ihtiyacının daha az olduğu kırsal bölgede yoğunlaşacak gibi görünüyor. Bir yandan da Qualcomm, Marvell ve Xilinx gibi yüksek performanslı çip üreticileri, O-RAN arayüzlerine uyumlu üretimleriyle sektöre destek veriyor [6].
O-RAN uyumlu ürünler Türkiye’de de yakından takip ediliyor ve operatörlerce deneniyor. Pek çok zorluk içerse de, kaçınılmaz bir yol olarak görünüyor. Aksi taktirde, geleneksel mimarilerin getirdiği maddi yükle operatörlerin ilerlemesi güç görünüyor.
[1] O-Ran
[2] O-Ran Membership
[3] Open-RAN Technical Priorities Executive Summary
[4] Nokia puts boot into open RAN and Telenor joins in
[5] Mavenir to FCC: Yes, open RAN is cheaper
[6] Open RAN may now have ‘a reasonable chance’