Redhack üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan 10 sanığın beraat kararının gerekçesi belli oldu. 2012’de Ankara Emniyet Müdürlüğü internet sitelerini hack’ledikleri, bazı bilgi ve belgeleri sosyal medyada yayınladıkları iddiasıyla 10 kişi hakkında gözaltı kararı alınmış ve 7 şüpheli “Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri” iddiasıyla cezaevine gönderilmişti.
Sanıklardan üçü 9 ay, dördü 6 ay cezaevinde tutuklu kalırken, Ankara 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, 3 yıl süren yargılamanın ardından 16 Mart’ta sanıklarının tümünün beraatına karar vermişti.
Beraat kararının gerekçesini açıklayan mahkeme, sanıkların yetkisiz erişimle ele geçirdikleri bilgi ve belgeleri yayınladıkları yönünde “reddedilmeyecek kesinlikte” delil bulunmadığı belirterek özetle şöyle dedi:
“Tutuklu kalıp beraat etmiş olmaları nedeniyle kararın kesinleşmesinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve herhalde hükmün kesinleşmesini izleyen 1 yıl içinde tazminat isteyebileceklerinin açıklanmasına karar verildi.”
RedHack zaten, tutuklamarın yapıldığı 2012’den bu yana, yakalananların suçsuz olduğunu açıklıyordu.
Twitter Takipçilerine Bakarak Yapılan RedHack Tutuklamaları
1997 yılında kurulduğu bildirilen ve kendilerini Marksist-Leninist olarak tanımlayan RedHack’in 2012 yılında Ankara Emniyet Müdürlüğü web sitesini hacklemesi sonrasında 16 kişi gözaltına alınmış ve 7’si tutuklanmıştı[1].
Burada bir noktaya işaret etmek istiyoruz; Davanın tutanaklara baktığımızda bu kişilerin tutuklamalarının Twitter’daki RedHack takipçilerine bakılarak seçildiği izlenimi doğuyor. Daha sonra Yahoo ve Hotmail uzantılı mail hesaplarına ulaşılmış (resmi taleple Microsoft ve Yahoo’dan istenilmiş) –ama not edelim; ulaşılan hesap uzantıları arasında Gmail gözükmüyor–. Sonuç olarak yukarıdaki kararda da belirtildiği gibi, “delil”ler çerçevesinde değil, bu ve benzeri notlarla, yapılan halkla açık sohbetlerde söylenenlerle gözaltılar ve tutuklamalar yapılmış.
Eğer “Daniel Day Lewis”in başrolünde oynadığı “Babam İçin”[2] filmini görenleriniz varsa, yaşanmış bir olayı anlatan filmde, İngiliz Polisi, IRA’nın yaptığı bir bombalama için gerçek suçluları tespit edemediği ve bu nedenle de yakalayamadığından toplumda oluşan infial’i yatıştırmak için eline kim geçerse onu tutuklamış ve gerçek bu insanlar onlarca yıl tutuklu kaldıktan sonra, bir insan hakları gözlemcisinin dikkati sayesinde ortaya çıkmıştı.
RedHack tutuklamaları da biraz öyle olmuş gözüküyor. O dönemlerde RedHack’in içlerinde THY, İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere pek çok yeri hacklemesi, polis açısından “başarısızlık” ve hatta biraz da “onur kırıcı” olarak görülmüştü.
Polis de muhtemelen hem “korku yaratmak”, hem de “bak yakaladık” demek için bu operasyonları yaptı. Çünkü yakalananlara bakıldığında henüz öğrenci olan, bazıları bilgisayar konusuna pek de hakim olmayan kişilerdi. Zaten sonuca da bakıldığında, tutuklananların hepsinin “suçsuz” ibaresiyle serbest bırakıldıkları görülüyor.
Ya bu çocukların kaybettikleri…. Umarız gerçekten tazminat davası açarlar ve umarız bu sefer bu tür haksızlıklara karşı acıtıcı bir işlem yapılır da, bir daha haksızlık yapanlar, önce durup düşünürler.
Ama siber saldırılar ve güvenlik konuları ile ilgilenenleri “Türkiye, İran ve Kuzey Kore ile Birlikte ve Hükümet Destekli Siber Tehditler Yaratanlar Listesinde“ başlıklı haberimizi de okumaya davet ediyoruz. Bu yazıda bahsedilen rapor, “siber terör” diye küçük yaştaki öğrencileri tutuklayan Türkiye’nin bir yandan da “devlet destekli tehdit” haline geldiği ve bu alanda İran ve Kuzey Kore ile aynı sınıflandırmaya tabi tutulduğunu gösteriyor[3].
RedHack konusunda ise önümüzdeki günlerde, turk-internet.com usulü, eski haberlere de link veren, detaylı bir tarihçe ve analiz vermeyi planlıyoruz.
[1] Ankara Emniyeti RedHack İddiası ile 16 Kişiyi Gözaltına Aldı
[2] IMDB : In the Name of the Father
Türkiye, İran ve Kuzey Kore ile Birlikte ve Hükümet Destekli Siber Tehditler Yaratanlar Listesinde