Ülkemizde “internet” denildiğinde akla önce internet servis sağlayıcılar gelir ve başka tür bir servis sağlayıcının fonksiyonu pek düşünülmez. Veri merkezleri internete bağlandığımızda ulaşmaya çalıştığımız siteleri barındıran ve bunların bizlere ulaşmasını sağlayan servis sağlayıcı türüdür.
Teknoloji katlanarak gelişirken ve dijital dönüşüm adı verilen devrim yaklaşırken, dijital varlıkların yani bilişim departmanlarının arkasındaki en önemli kurumlar veri merkezleri haline geldi ve daha da önem kazanıyor. Bilgiyi dönüştüren bu merkezler, iş dünyasının tüm verilerinin saklandığı ve yönetildiği fiziksel alanlar.
Ülkemizde veri merkezi olarak çalışan şirketlerin önemlilerinden birisi 2004 yılında kurulan Radore. Şirketin Genel Müdürü Sadi Abalı ile veri merkezleri sektörünü ve Radore’yi konuştuk.
turk-internet.com: Sadi Bey, sizi çeşitli kıymetli firmaların üst yöneticisi olarak gördük. Şimdi de Radore’nin genel müdürüsünüz. Bize biraz Radore’yi tanıtır mısınız?
Sadi Abalı : Teşekkürler! 1 senedir – bu hafta tam 1 sene oldu– Radore’nin Genel Müdürü olarak bulunuyorum. 30 senelik bir sektör geçmişim var. Bu, 4. İşim. Çok iş değiştiren bir genel müdür olmadığımı burada belirtmiş olmak istiyorum! Radore, 2004 yılında kurulmuş olan bir firma; Zeki Kubilay Akyol kurmuş. 2009 yılında Metrocity’deki yerimize taşınmışız. Daha sonra 2014 yılında İş Girişim ve Doğuş Girişim ve Selçuk Saraç’ın ortak olarak katılımı ile 4 ortaklı bir firma haline geldi ve bugünkü alt yapıyı oluşturdu. 2.700 metrekare’de bulunuyoruz burada; 1.050 metrekaresi data center.
Bina bulunduğu bölge itibariyle –çok büyük şirketlerin yer aldığı– çok değerli bir bölge. Levent’te yer alıyoruz. Binanın alt yapısı telekomünikasyon ve enerji açısından son derece kuvvetli. 3 farkı noktadan fiber ve 2 farklı noktadan enerji alt yapısı giriyor. Binada paralel çalıştırdığımız 3 jenaratör, kromatik 3 tane chiller –soğutucu- büyük ünite ve 3 tane kendimize ait transformatör –orta gerilim transformatörü- var.
Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda, müşterilerin kritik uygulamaları için ihtiyaç duyduğu yüksek çalışılabilirlikteki alt yapıları sunma imkânımız olmuş oldu. 70 kişilik bir ekibiz. Taleplere ve çıkabilecek problemlere, 7/24 – alt yapı dahil olmak üzere- nöbetçi ekip ile cevap veriyoruz.
turk-internet.com: Aslında durup bu noktada güvenliği sormak lâzım ama ben güvenliği daha önemli gördüğüm için, daha uzun soracağım. Şimdi size genel olarak bugün Türkiye’de veri merkezlerinin -ve dünyadaki de tabii, genel- sorunları nelerdir?
Sadi Abalı : Veri merkezlerine Türkiye için bakarsak, ölçek yani büyüme açısından sıkıntımız var. Dünya genelinde çok daha büyük ölçekte veri merkezleri kuruluyor ve bunlarda verimlilik tabii ki, daha yüksek olabiliyor, doğrudur.
Bunun dışında telekomünikasyon altyapısı açısından Avrupa ve Amerika’daki veri merkezleri çok daha şanslı. Bir veri merkezine, 250 ila 500 arası telekomünikasyon servis sağlayıcısı gelirken; bizde – ki en yükseklerinden bir tanesiyiz- 5-6 çok iyi bir rakam olarak sayılıyor. Bu konuda maalesef sektör Türkiye’de zayıf diyebiliriz.
Ayrıca telekomünikasyon hizmetleri, internet çok pahalı, enerji pahalı.
Bütün bunları düşündüğümüzde gidecek çok yol var ama biz bu sektörde eski insanlar olarak – siz de biliyorsunuz ki- 1998, 2000 yıllarında dış kaynak kullanımı veya veri merkezlerinin kullanımından bahsettiğimizde çok fazla ilgi uyandıramıyorduk şirketlerde. Şimdi –iyi haber–bu çok değişti. Birçok şirket sistem odalarını, IT’lerini yurt içindeki veya yurt dışındaki veri merkezlerine taşıdı ve taşımaya devam ediyor.
Son zamanlarda biraz bir durgunluk olduğunu söyleyebilirim ama bu, sektördeki genel bir durgunluk bence. Bizim açımızdan bir sıkıntı yok. Biz %39 büyüdük. Bu sene de %35 büyüyeceğiz. Yeni bir alt yapımız var. Bu yeni alt yapı ve yeni hizmetler – özellikle yönetimsel hizmetler ve bulut hizmetleri oldukça büyük ilgi uyandırdı ve %39 büyümeyi elde ettik 2016 yılında. 2017 yılında da şu ana kadar gayet iyi gidiyoruz. Referandum sonrası piyasanın rahatlaması ile de daha da hızlanacağımızı tahmin ediyoruz.
turk-internet.com: Peki siz bu konuları anlatırken bir yandan da yabancı yatırımcıların -ben 3-4 tane büyük sayabilirim hemen- Türkiye’de veri merkezleri konusuna ilgisinin arttığını görüyoruz. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yabancı yatırımcıların pazara girmesi –zorluklara rağmen- ne anlama geliyor?
Sadi Abalı : Yabancı yatırımcıların şu anda –yaptıkları yatırımdan dolayı– açıkçası çok mutlu olduklarını düşünmüyorum. Bu, global standartlarını buraya uygulamak istediklerinde pazarda bir direnç ile karşılaşmış olmalarından veya çok sınırlı bir portföy ile gelmiş olmalarından kaynaklanabilir yahut da lokal dinamikleri ihmal etmiş olmalarından kaynaklanabilir ama gidecek daha çok yol var daha önce söylediğim gibi.
turk-internet.com: Geleceğe mi yatırım yapıyorlar?
Sadi Abalı : Ekonominin büyümesi de gerekiyor. Ekonomi büyümeye girdiği anda bence bu konudaki sıkıntılar ortadan kalkacaktır, herkes kendisine daha fazla sayıda büyümek için bir kulvar bulacaktır. O konuda bir endişem yok.
Bir de Türkiye’nin hub olması gerekiyor bu konuda. O konuda maalesef atılması gereken adımlar biraz geri kaldı. Biz şu anda Ortadoğu ve Asya’ya ve Afrika’ya Frankfurt, Amsterdam üzerinden erişebiliyoruz ve bu da çok yüksek bir gidiş- geliş zamanı demektir. Halbuki biz bu ülkelere –Ortadoğu’daki, Asya’daki ve Afrika’daki ülkelere direkt olarak internet, peering anlamında bağlanıyor olsak çok kısa sürelerde trafiğin gidip gelmesinden dolayı burayı, Türkiye’yi bir disaster recovery merkezi haline hatta operasyon merkezi haline getirme imkânımız var.
Bunları çeşitli fırsatlar bulduğumuzda ilgili kamu kuruluşlarına da iletiyoruz. Büyük operatörlere de iletiyoruz. Umuyoruz ki, yakın bir zamanda yankı bulur, cevap bulur ve bu gerçekleştirilir.
Gerçekten de bugün Ürdün’den, Suudi Arabistan’dan, Dubai’den ve ya Azerbeycan’dan, “evet biz Türkiye’yi kullanabilirdik ama şu kadar zamanda bir round trip delay ile gidip geliyor trafik; o zaman mümkün olmuyor tabii! Bu yapıldığı takdirde bence önü açılacaktır. Havayollarındaki başarıyı biz internette de sağlayabiliriz ama hub olmak için gereken yatırımların yapılması lâzım.
turk-internet.com: Kamu veri merkezlerinde bir entegrasyon konuşuluyor. O konuya nasıl bakıyorsunuz?
Sadi Abalı : Biz Radore olarak kamuya çok fazla odaklanmıyoruz. Bunu söylememde fayda var. Fırsat olur ise tabii ki ilgileniriz ama büyümemizi daha çok kurumsal pazarda yahut da – biz şöyle adlandırıyoruz- kurumsal kobi pazarında yani sadece ilk 500 veya ilk bin firmaya değil, ilk 5 bin firmaya odaklanıyoruz ve çözümlerimizi de, hizmetlerimizi de portföy olarak buna göre kurguluyoruz.
turk-internet.com: Bir de biliyorsunuz, -demin de aslında bu konuşmanızda bir miktar vardı alt yapıda- yeni moda: “bulut.” Bize bulut kavramı ile veri merkezi kavramını bir yerli yerine oturtur musunuz? Hangisi, nedir?
Sadi Abalı : Evet. Bulut hizmetinde en önemli şey aslında veri merkezinin kendisi. Bulut hizmetinde en önemli şey aslında veri merkezinin kendisi. Belki çok noktada senkronize olarak çalışan yapıları olan, çok büyük operasyonlarda bu biraz daha az önemli hale gelebilir ama bence gene de önemli. Öncelikle çok iyi kurgulanmış, çok iyi alt yapısı olan bir veri merkezinde barındırılıyor olması lâzım bulut hizmetinin. Bunu öncelikle vurgulayayım. Daha sonra da tabii ki sürekliliği hizmetin ve güvenlik olayı çok önemli. Bilgi güvenliği konusuna da çok önem verilmesi gerek. Hem fiziksel anlamda hem de sanal anlamda güvenlik çok önemli.
Biz de hem güvenlik hizmetlerine firewall, DDoS koruma gibi güvenlik hizmetlerine çok önem veriyoruz. Hem de müşterilerin güvenliklerini sağlamak için kendi güvenliğimizi tabii ki çok sağlam bir noktada tutmamız gerekiyor. Bunun için de gerekli sertifikaları alıyoruz.
Nedir bunlar? PCI DSS, bu kredi kartı operasyonlarında kullanılan çok yüksek bir güvenlik standardı. ISO27001. Bunlar sahip olduğumuz sertifikalar ve kendimizi sürekli olarak içeriden ve dışarıdan zafiyet ve sızma testlerine tabi tutuyoruz. Yıllık olarak en az bir kere bu yapılıyor. Bazen daha da fazla sayıda yapılıyor. Bu tür önlemler ile güvenliği üst düzeyde tutmaya çalıyoruz. Burada fiziksel anlamda da bakarsak, 7-8 kapıdan geçmeden fiziksel olarak sistemlere ulaşmanız mümkün değil ve her birinden de kart, parmak izi, güvenlik kontrolü, turnikeler, boy turnikelerinden geçerek ancak ulaşabiliyorsunuz bir sonraki noktaya. Güvenlik üst düzeyde kesinlikle ve daha da geliştiriyoruz.
turk-internet.com: Sadi Bey, bir de veri merkezlerinde son zamanlarda açık sistemlerden konuşulur oldu; bir takım inisiyatifler de var. Siz buna nasıl bakıyorsunuz?
Sadi Abalı : Doğrudur. Maliyetleri düşürmek için farklı yönetim platformu bulut hizmetleri açısından arayışları var. Biz de bu tür platformlar ile karşılaştırılabilecek bir yönetim platformunu kullanıyoruz: “OnApp Cloud” diye bizim bir ürünümüz var. KVM ve Zen tabanlı bir yapı bu. Genelde open-stack tercih edilen yapılardan bir tanesi; karşılaştırılabilir bir platform open stack. ONEP’i tercih etmemizin sebebi, openstack’ın çok fazla uyarlama gerektirmesi. Özellikle bizim çok önem verdiğimiz self-provisioning, user administration yani kullanıcıların kendi kendine online olarak hizmet alıp aktive edebilmesi ve bu hizmetleri yönetebilmesi gibi işlemlerin fonksiyonların gerçekleştirilmesinin openstack’de biraz daha vakit alması, faturalama, zaman bazında faturalandırma gibi özellikleri düşündüğümüzde openstack’de bunların vakit alacağını düşünmemizden dolayı, yurt dışından destek aldığımız global bir marka olan ONEP’i tercih ettik.
Bu platform ile verdiğimiz hizmeti biz daha çok public cloud olarak görüyoruz. Nedir public cloud? Daha uygun fiyatlı bir hizmet. Evet güvenilir ama enterprise standardında, seviyesinde değil. Enterprise seviyesinde olan hizmetlerimiz hangileri? Enterprise cloud dediğimiz ve Radore cloud dediğimiz iki tane hizmetimiz var. VMware tabanlı hizmetler bunlar. Bu hizmetlerden Radore cloud hizmetini satın aldığına müşterileri sabit bir sunucu konfigürasyonuna sahip oluyor. Enterprise’da ise bir kaynak veriyoruz ve bu kaynak içerisinde istediği sayıda ve istediği konfigürasyonda sunucuyu müşteri kendisi tanımlayabiliyor. Tekrarlayıp biz müşterinin kendisine yani bizim kullanıcımız olan şirketin kendisinin sunucuları yönetmesine ve selfprovisioning’e yani bu sunucuları tanımlamasına çok önem veriyoruz. Bütün stratejimizi de hem sanal sunucularda hem de diğer hizmetlerde hem de bunun üzerine kurduk ve sürekli olarak bu yönde de ürünler geliştiriyoruz.
turk-internet.com: Peki Sadi Bey, bugün günümüzde en önemli konulardan biri de artık güvenlik. Biraz evvel güvenlikten de bayağı bir bahsettiniz ama ben daha genel sormak istiyorum: siz nasıl görüyorsunuz, güvenlik konusu nereye doğru gidiyor tüm dünyada ve veri merkezleri bu konuya nasıl bakıyor? Biraz veri merkezlerinin de kabahati var mı bu konularda? Çünkü bazen özellikle bu büyük üreticiler, cihaz üreticilerinden onların biliyorsunuz raporları var. Bazı kumanda merkezlerinde falan trojanların olduğunu görebiliyoruz. Veri merkezleri bu konuda biraz gevşek mi davranıyor; ne diyorsunuz?
Sadi Abalı : Yani her sektörde olabilir gevşek davranan veya ciddiye alan. Diğerleri hakkında çok fazla konuşmak istemem ama biz bu konuda çok titiziz; sürekli olarak gerçekten önlemler alıyoruz ve iyileştiriyoruz, dışarıdan kendimizi test ettiriyoruz, müşterilerimizin uyarılarını dikkate alıyoruz. Herkesin de bunu yapıyor olması lâzım. Özellikle de standartları böyle uygularken geçiştirmemek ve bunları içselleştirmek çok önemli. Buna çok önem veriyoruz.
Sahip olduğumuz ISO27001, PCI DSS gibi standartları gerçekten operasyonda uygulamak çok önemli. Diğer veri merkezlerinin, diğer servis sağlayıcıların da buna dikkat etmesi gerekiyor. Umuyorum ki, gittikçe artan bir şekilde de böyle yaparlar. Güvenlik gerçekten ister veri merkezi kullansın, isterse kendi ortamında bir sistem odasında bu işi yapsın, bütün şirketlerin, bütün CIO’ların en önemli gündem maddesi. IDC’nin bir araştırması var, 3 senedir yapılıyor. Yüzde 49’u CIO’ların, bu Türkiye’de yapılan bir araştırma, birinci sıraya güvenliğin sürdürülmesi, sürekliliğinin sağlamasını koymuş durumda. Yani “en önemli 3 gündem maddenizi sıralayın” dendiğinde, birinci sıraya, yüzde 49’u, güvenliği koymuş.
turk-internet.com: Son sorum: biraz evvel bu seneki büyüme hedefinizi söylediniz ama başka hedefleriniz genel olarak Radore’nin nedir? Radore ne hedefliyor?
Sadi Abalı : Biz, 2016 dahil 3 yıl içerisinde katlanarak büyümeyi hedefleyen bir veri merkeziyiz ve bunu da yapabileceğimizi 2016’dan 2017’ye geçişte gösterdik. 2019 hedefimiz, 2016 hedefiyle kıyaslandığında aşağı yukarı 3 katına büyümek şeklinde ifade edilebilir. Bunu da yapacağımıza inanıyoruz gerçekten. Tabii, kârlılık da önemli. Kârlılık da doluluğumuz arttıkça, kullanım oranımız arttıkça çok olumlu bir şekilde ilerliyor. Sene başında 2016’da yüzde 30 doluluğumuz vardı; şu anda yüzde 50’deyiz. 2017 sonunda yüzde 70’e gireceğiz. Bu da 2017 sonunda büyüme planlarımızı ciddi bir şekilde ele almak anlamına geliyor fiziksel olarak. Nerede büyüyeceğimize, bunduğumuz yerde mi, İstanbul dışında mı, yoksa İstanbul içinde başka bir mekânda mı? Bunları da araştırıyoruz. Yatırıma devam, büyümeye devam.
turk-internet.com: Benim sorularım bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Sadi Abalı : Çok teşekkür ediyorum sektöre katkılarınız için özellikle size!