Salgın döneminde evlere kapandığımızda, uzaktan çalışma, eğitim, ticaret ve tabii ki sağlık konularında bilişim yazılım, cihaz ve hizmetlerini kullandık. Bunları bize sağlayanlar ise arka planda kendilerini görmediğimiz ve hatta olduklarını farketmediğimiz “bilişimciler.” Bu özellikle sağlık alanında çok önemli. Sagın döneminde bu nedenle onlara “Sağlığın Bilişim Kahramanları” diyoruz. Bu konuda 25-26 kasımda bir konferans düzenleniyor. Konferansı Bilişim Kahramanları web sitesinden takip edebilirsiniz.
Biz düzenleyici ekipten Dr.Oğuz Engiz (Ankara Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı) ve Kamu Bilişim Derneği Başkanı Gökhan Özbilgin ile konuştuk.
Turk-internet.com: Bugün hoş bir konferansı konuşuyoruz. Hep göz ardı edilen bir konu var. Pandemi döneminde, evet sağlıkçılar muhteşemdi, hala da muhteşemler. Onlar adına da bir hayli üzülüyoruz zaman zaman gerçekten. Ama arkalarında bilişim kahramanları da var, biraz onlardan söz edelim. Gökhan Bey, bir konferans düzenliyorsunuz, nedir? Kim adına düzenleniyor? Kimler katılıyor? Hangi organizasyonlar bunu yönlendiriyor?
İzzet Gökhan Özbilgin: Bize bu fırsatı verdiğiniz için öncelikle çok teşekkür ediyoruz. Kamu bilişim derneği sıfatımla bugün burada yer alıyorum. Biz, bildiğiniz gibi bilişim üzerine çok önemli etkinlikler yaptık. Kamu bilişim sektörüne yönelik, özel sektör ile kamuyu bir araya getiren, çok önemli, verimli buluşmalar gerçekleştirmiştik. Fakat bu son dönemde, özellikle pandemi döneminde, gerçekten de belirttiğiniz gibi, sağlıkta bir başarı hikâyesi yazıldı.
Burada tabii, doktorlarımızdan, bütün sağlık personellerimizden büyük bir özveri gördük. Bir kere onlara çok teşekkür ediyoruz. Fakat aslında bir de arka tarafta yine, adsız kahramanlar vardı. Lojistik konusu çok önemliydi sektörde, bu lojistiği çok iyi başardık. Bunun yanı sıra biz bir de bilişim kahramanları da olduğunu düşünüyoruz. Neden? Çünkü uzaktan çalışma, yönetim, evden çalışma, evde kal gibi konular gündeme geldi. Bilişimcilerin çok önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, birçok kamu kurumumuzun bilgi işlem başkanları, bilişim yöneticileri süreçlerin aksaksız, turkiye.gov.tr üzerinden ya da kendi uygulamaları üzerinden hem kamu kurumu çalışanlarının ülkemizde herhangi bir kesintiye uğramadan, sağlık çalışanlarımızın işlerinin yürümesinden tutun da, çocuklarımızın eğitim almasına kadar bilişimcilerin çok önemli rolü olduğunu düşünüyoruz.
O yüzden, ama bizim sektörümüz bilişim sektörü çok ciddi yatar bir ekseni var. Birçok sektörü kesiyoruz, sağlığı da kesiyoruz. O yüzden dedik ki, sağlıkla bir araya gelip sinerji yaratalım, bir etkinlik yapalım. O yüzden de yanımıza değerli bir dernek almak istedik. Sağolsun, Oğuz Beyler bizi kırmadı. Sağlıkla bilişimin sinerjisini yaratıp, önemli bir etkinlik istedik. Evet, doktorlarımızın yaptıkları unutulmaz. Çok büyük bir etkinlik sağladılar. Ama biz bilişimcilerin de yarattığı bir kaldıraç etkisi olduğunu düşündük. Bilişimin yarattığı gerçekten bir verimlilik olduğunu düşündük. Hem sağlık ekibiyle, bilişim ekibini bir araya getirerek böyle bir etkinlik düzenlemeye çalıştık.
Turk-internet.com: Peki, Oğuz Bey, önce, derneğiniz hakkında bilgi verir misiniz? Sonra da, konferansın içeriği bir hayli yoğun, biraz da konuşmacılar hakkında bilgi verir misiniz?
Oğuz Engiz: Ankara Sağlık Kuruluşları Derneği, 1998 yılında kurulmuş bir dernek, ben de kurucularındanım. Ankara’da ki özel sağlık kuruluşlarını bir araya getiren bir derneğiz. Özel sektör, biliyorsunuz çok hızlı bir gelişim kaydetti Türkiye’de sağlık alanında. Dolayısıyla, biz bu gelişimin biraz daha derli toplu olması, kullanıcı haklarının ön plana çıkması ve sağlık sektörüne hakikaten doğru düzgün katkıların sağlanması amacıyla yola çıktık ve bugün de aynı misyonumuzla devam ediyoruz.
Ankara’da ki bütün özel hastaneler, özel sağlık kuruluşları derneğimizin üyesi. Ankara sağlık kuruluşları daha önce birçok organizasyonlara da ev sahipliği yaptı. Onun dışında diğer sektörlerden ortak girişimlerin hep açık olduğu, Gökhan Beyler ve Nezih Kuleyin bizimle bu konuyu konuştuğunda tabii ki memnuniyetle omuzladık. Çünkü felsefik olarak da savunduğumuz ve destek verdiğimiz bir konu.
Biliyorsunuz, siyasetçiler çok şeyler söylüyorlar ama günün sonunda işi emekçiler ve Covid döneminde de bilişimciler çözümlemeye başladı. Hakikaten bilişim sektörü Covid dönemine tüm Dünya’da ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak arka planda oldukları için çok dikkat çekmiyorlar tabii. Oysa daha çok dikkat çekmeleri gerekiyor. Biz de kendi alanımızda kamu bilişim derneği birçok alanda bunu yapıyor ama sağlıkla ilgili bu iş birliğinde, sağlıkla ilgili bilim dünyası ne durumda, nereye gidiyor, bilişim kahramanları neler yapıyorlar, bunları konuşacağız bu konferansta.
Çok değerli konuşmacılar var sağlık boyutunda. Profesör Doktor Cem Sungur var. Sarp Ertanlı var. Kendisi Dubai’de, uzaktan, evde, evde bakımla ilgili değerli çalışmaları var. Doktor Cenk Tezcan var yine konuşmacılar arasında. O da sağlığın geleceğinin şekillenmesinde liderlik yapan bir kişilik. Afşar Akal var, daha önce yapay zekâ alanında çalışmış, o da değerli bir konuşmacımız. Ve onun dışında diğer konuşmacılarımız da var. Çok anlamlı bir konferans olacağını düşünüyorum. Muhtemelen, sağlık sektöründeki bilişimle ilgilenen kişiler mutlaka katılacaklar, dinleyecekler gelişmeleri. Kendileri de bizzat takip etmiş olup, uzmanlarından dinlemiş olacaklar.
Turk-internet.com: Oğuz Bey, bilişimin gittikçe artan bir önemi olduğunu düşünüyor musunuz sağlık alanında? Ve özellikle acaba uzaktan sağlık teknolojileri gelişiyor mu?
Oğuz Engiz: Kesinlikle. Ülkemizde, aslında konuşulan konular maalesef çok farklı konular ama gündemin gerisinde çok önemli olaylar oluyor. Türk insanının zekâsı, eğitimi tabii ki Cumhuriyet’in kazanımları çok büyük etken. Bu birikimle geri planda çok şey yapılıyor. Bankacılık sektörünün, örneğin bilişim altyapısı fevkalade. Hatta biraz fazla abarttığımızı söyleyenler oluyor. Avrupa’da ki bilişim altyapısının üstüne neredeyse çıkma gayretleri var. Keza, telekomünikasyondaki altyapımız, bilişim altyapımız gayet durumda. Ulaştırma sektöründeki bilişim altyapımız son derece gelişmiş durumda. Enerji sektöründeki gelişim bilişimin desteği, katkısı çok önem kazanır vaziyette. Bunlar en önemli konular. Sağlık sektöründe de kesinlikle gelişecek. Sağlık sektörümüzün tabii ki en önemli özelliği, nitelikli insan gücünün olması. Hekimlerimiz Dünya sıralamasında bence -30 yıldır bu sektördeyim, birçok ülkeyi görüp gezdim- ilk 3e girerler diye düşünüyorum. Keza aynı şekilde hemşirelerimiz Dünya’da ki diğer ülkelerde olmayan birçok özelliği barındırıyor kendilerinde?
Turk-internet.com: Ne gibi?
Oğuz Engiz: Mesela, misafirperverlik, şefkat, ilgi, alaka. Hemşireler hakikaten hastalarına, annelerine, babalarına gösterdikleri şefkatle yaklaşırlar.
Turk-internet.com: Doktorlarımız da çok fedakârlık yaptı bu dönemde.
Oğuz Engiz: Kesinlikle. Eczacılarımız son derece entelektüel insanlardır. Diş hekimlerimiz, fizyoterapistler ve daha adını sayamayacağım birçok sağlık meslek grubu fevkalade başarılıdır. Ve bunlar IT’i kullanmaya da yönelen insanlar. Dolayısıyla, bilişim teknolojileri boyutunda ki gelişmeleri çok yakından takip edebilen de bir yapı var sağlık sektöründe. Sağlık sektöründeki kullanım giderek artacak. Tabii ki bununla birlikte, hizmet sunucularının bilişime verdikleri önemin yanında, kullanıcıların da talepleri bu yönde gelişiyor. Bu ikisi kesiştiği noktada tabii ki olay kendiliğinden şekillenmiş oluyor.
Kullanıcıların talepleri de şöyle, Covid-19 döneminde bunu çok daha net anladık, insanlar evden birçok şeyin yapılmasını istiyorlar. Şu anda piyasada PCR testleri çok fazla. Kişilerin kendi yapabildikleri, bir şekilde sağlık kuruluşlarına yollayabilmeyelerine imkân tanıyan kitler geliştirildi. Bunların dışında, kronik hastaların evden takipleri hızla bilişim alanı haline gelmeye başlıyor. Yaşlıların, yaşlı bakım evlerinde ya da evlerine takipleri aynı şekilde. Acil durumlarda uyarı sistemleri, kendilerine ulaşılması gibi şeylerin tamamı bilişim teknolojilerinin bize sunduğu o değerli, yaratıcı araçlarla, platformlarla oluyor. Bu giderek artacak.
Turk-internet.com: Bu dönemde arttığını, yani eskiye nazaran bir artış olduğunu düşünüyor musunuz?
Oğuz Engiz: Artış olduğu kesin, yalnız burada tabii birazcık direnç var. O da demin söylediğim gibi, hem hekimlerin niteliği hem de hekimlerimizin geleneksel olarak hastaya dokunma, görme, yüz yüze bulunma alışkanlıkları var. Bu batıda biraz daha terk edilirken, ülkemizde hala hastaların gelinmesi, görünmesi isteniyor. Ama yavaş yavaş gelişiyoruz. Dermatoloji alanında bilişim sistemlerinin ve telekomünikasyon sisteminin sunduğu imkanlarla birlikte, uzaktan konsültasyon ve tedavilerin verilmesi mümkün olabiliyor. Ayrıca, radyolojide, uzaktan ve yine iletişimle tıp hizmeti rahatlıkla verilebiliyor.
Bunların yanı sıra, demin de söylediğim gibi, örneğin, diyabetli hastaların yakinen takibi mümkün oluyor, bilişim imkânlarının bize sunduğu araçlarla. Dolayısıyla, bu giderek artacak ama dediğiniz gibi, biraz daha direnç var, özel sağlık kuruluşları, örneğin hastalar kapılarından girerlerse para kazanıyorlar. Doğal olarak onlar bu düzenin hala devam etmesini istiyorlar.
Kamuda bilişim altyapısı çok sağlam ancak hekimlerin bire-bir hastalarla bilişim altyapısı üzerinden iletişim kurmalarının imkânları hala tabii ki yetersiz. Biraz daha alınacak yol var ama münferit örneklere bakıldığında, örneğin, kronik hastaları rahatlıkla takip edebilen klinikler var, kullandıkları software üzerinden. Aynı şekilde yine çok büyük gruplar yavaş yavaş bu araçları kullanmaya başladılar.
Günümüzde ABD’de biliyorsunuz, 3-5 yıl oldu, robotik cerrahi yaptılar, uzaydaki bir hastaya robotik cerrahi yaptılar yeryüzünden. İnternet hızının ne kadar yüksek olduğunu düşünün ve uzayda bu imkânları sağlayabilmiş bir yapı olduğunu düşününce hakikaten geleceği burada. İleride, uzayda ameliyatlar yapılacak ve çok uzak bir gelecek değil bu, robotik cerrahi ile ve bu bilişim sektörü sayesinde gerçekleşmiş olacak tabii. Genel olarak ben ilerleyeceğini düşünüyorum, gelişmeler o yönde görünüyor. Özellikle, yapay zekânın devreye girmesiyle birlikte bu çok daha hızlanacaktır.
Turk-internet.com: Peki, Gökhan Bey, bu dönemde siz nasıl görüyorsunuz? Röportajdan önce sohbet etme fırsatımız oldu ve dediniz ki; “Çok enteresan firmalarımız ürünler, yazılımlar üretiyor.” Siz, salgın döneminde, bilişim cihazlarının ve yazılımlarının sağlıkta kullanımı açısından hem de sağlıkta yeni cihazlar veya donanım/yazılım anlamında yeni ürünler üretildiğini gördünüz mü? Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
İzzet Gökhan Özbilgin: Oğuz Bey alandan geldiği için, çok güzel açıklamalarda bulundu, kendisine çok teşekkür ediyorum. Ben biraz daha olayın bilişim yönünü anlatmak istiyorum. Öncelikle ben pandemi döneminde bir tweet atmıştım, zamanında savunma alanında yaşadığımız sıkıntılardan dolayı aslında bugün Aselsan gibi bir kuruluşumuz ortaya çıktı. Neden? Yerli ve milli üretimin çok önemli olması durumunu yaşadık. Bir savunma ambargosu yaşadığımız için. Arkasından Havelsan, Roketsan gibi firmalarımız geldi. Dolayısıyla bunlar gurur veren firmalar. Şimdi sağlıkta da benzer bir dönemi pandemi döneminde yaşadık. Yerli ve milli üretimin sağlıkta ne kadar önemli olduğunu gördük. Aslında Sağlıksan gibi sağlıkla ilgili belki çok büyük bir şirketin, kuruluşun ya da stratejinin oluşması gerektiğini gördük. Keza tarımda da öyle olduğunu gördük.
Ben yerli ve milli üretimin burada altını çizmek istiyorum. Demek ki savunmada, tarımda, sağlık gibi kritik teknolojilerde mutlaka yerli ve milli üretimi gerçekleştirmemiz gerekiyor. Hem konunun gizliliğini anlamında, özelliği anlamında, topluma özel olması konusunda bu konuların, hem de gerçekten ülkelerin böyle durumlarda, kendi kaynaklarını kendi imkânlarıyla yerine getirebilmesinin önemli olduğunu yaşayarak gördük.
Bu konuda da gerçekten de etkinliği yapmakla birlikte bazı firmalarla iletişim kurma oluştu. Daha önce tanımadığım veya detayını bilmediğim firmalarla, hastane bilgi yönetim sistemi yazan firmalarla daha önceki çalıştığım şirketten dolayı yakın iletişimim oluyordu. Birçok firmamız, şehir hastaneleri kurulurken, inşaat firmaları bunların altyapısı için hastane bilgi yönetim sistemi oluşturmak için büyük firmalar bu altyapıyı oluşturdu.
Fakat bunun dışında ben yerli ve milli üretimi gördüm. Örnek vermem gerekirse, ciddi anlamda yapay zekâ kullanan, bununla da veriler üretip bu verileri analiz eden yerli ve milli firmaları görüyorum, duyuyorum. Bunlar, gerçekten de bizler için gurur verici. Ben o zaman şunu dedim; “Gerçekten de yapay zekâ hayatımıza girecek.” Sağlıkta gerçekten de önemli yapay zekâ uygulamaları, dijital doktor, ikinci doktor görüşü oluşacak. Tabii ki elbette doktorlarımız olacak ama bazı verileri daha çabuk analiz etmek ya da o verileri analiz ederek o kişinin gelecekte ne gibi bir durumla karşılacağını daha önceden anlayıp kestirimci bakım diye söylediğimiz konuyu belki ileride insanlar için bile bize bazı ileriye doğru füturistik bilgiler veren sistemlerin geleceğini ben yakın zamanda düşünüyorum.
Bu etkinlikteki önemli husus, kamudaki CIO’ların derdini, bilgi işlem yöneticilerinin dertlerini dinledik ya da çözümlerini duyduk ama hastane bilişim yöneticileri, CIO’ları ne yapıyor? Tamam, onlar da arka tarafta işin damarlarını yönetiyor. Yani, siz verilere ulaşamadığınızda erişebilirliliği sağlayamadığınızda doktorlarımız için de çok büyük bir sıkıntı. Onların dertleriyle bizim diğer CIO’larımızın dertleri çok mu ortak? Yoksa onların da başka kendi yaşam şekilleri mi var? Ne gibi uğraşları var? Sadece donanım/yazılım almaktan daha kritik ki, gerçekten de finansal altyapılarımızın Dünya ile yarışır olduğunu biliyoruz ama hastanedeki hekimlerimizin de Dünya ile yarışır olduğunu biliyoruz ama hastane altyapılarımız, bilişim yöneticilerimizin de yine dertleri var mı?
Çünkü bazen bizler hep destek veren hizmet birimi gibi görülüyoruz, ana hizmet birimi olmaktan yok oluyoruz, bazen bunun mutsuzluğunu yaşıyoruz. Acaba hastanedeki CIO’larımızın da böyle dertleri var mı? O yüzden bu ortamı yaratmak istedik, bu sohbeti ortaya koymak istedik.
Bir de ben Oğuz Bey’in dediğine şunu eklemek istiyorum; Gerçekten de bakanlığımız da bu konuda çok iyi. Sağlık Bakanlığı’nın –bilişim anlamında söylüyorum- bilişimle ilgili çözümleri, çalışmaları gerçekten de çok başarılı. En son, mobil uygulamaları gördük, inanın çok çabuk şekilde mobil uygulamalar gerçekleştirildi. Evde kal uygulamasını hepimiz biliyoruz. E-nabız zaten başarılı bir uygulama. Giriyoruz, bütün yapmış olduğumuz tetkikleri oradan takip edebiliyoruz.
Bir konu daha var ki bu da önemli, yerli ve milli ile çok yakın olduğu için anlatmak istiyorum. Ciddi bir Pardus dönüşümü gerçekleştiriyor Sağlık Bakanlığı. Gerçekten bu da çok önemli bir konu. Ben de bunun içinde bir şekilde yer almış bir kişi olduğum için bunun ayrı bir altını çizmek istedim. Bu konuya emeği olan kişilerden birisiyim, Sağlık Bakanlığı’nda inanılmaz bir Pardus dönüşümü var. İnanılmaz bir Pardus gayreti var. Ben şunu da düşünüyorum, hastanelerimizde gerçekten ciddi bir maliyeti azaltacak bir konu. Çünkü oradaki kullanılan altyapı Pardus’a gerçekten de çok uygun olabileceğini düşünüyorum.
Hatta, Sağlık Bakanlığı herkes Pardus kullanamaz diye tırnak içinde bir motto bile yarattı. Yani Pardus’u kullanmak cesaret ister, yürek ister diye bir mottosu var şu anda Sağlık Bakanlığı’nın. Pardus’a özel bir web sayfası yaptı, “Sağlıkta Pardus” diye. Kendine özel, tamamen Sağlık Bakanlığı’nın şu anda Pardus uygulaması var ve her gün sayaçla kaç tane Pardus kullanan sayısı arttı, nerelerde Pardus devriye gezdi diye ölçüyor da. İnanılmaz bir başarı yapıyor Sağlık Bakanlığı. Diğer bakanlıklara da örnek olacak şekilde. Dolayısıyla, ben hem firmalarımızın yerli ve milli üretim anlamında sağlık açısından gerçekten de bu etkinlik sayesinde tanışmak imkânım oldu. İnşallah hastane SEO’larımızla tanışma imkânı olur, onların dertlerini bu etkinlikle duyurma imkânımız olacak, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nın bu dönemde ve önceki dönemlerde başlattığı, gerçekten de bilişim anlamındaki projelerini gördüğüme Sağlık Bakanlığı’nın da dijital dönüşümü gerçekleştirdiğini görmekten bir vatandaş olarak büyük bir mutluluk duyuyorum.
Turk-internet.com: Sağlık hizmetlerinde Türkiye’de süper bilgisayar, yani yapay zekâdan bahsediyoruz. Özellikle sağlık araştırmaların alanlarında git gide kullanımı artıyor. Türkiye’de sağlık alanında süper bilgisayar bildiğim kadarıyla yok. Hiçbir alanda yok. Var mı bilmediğimiz bir şey?
Oğuz Engiz: Benim de denk geldiğim bir kavram değil ancak bir ihtiyacın oluşması gerekli diye düşünüyorum bunun ortaya çıkabilmesi için ama Gökhan Bey’in de söylediği gibi, e-nabız, e-reçete, sosyal güvenlik sisteminin medula sistemleri çok büyük yatırımlarla, yani yapılması gereken yatırımlar yapıldı ve şu anda iyi de çalışan sistemler. Keza, aynı şekilde büyük devlet hastaneleri, özellikle şehir hastanelerinin altyapıları tıkır tıkır işliyor. Bu biraz da şeye benziyor; şehirde oturuyorsanız elektriğiniz çok kolay kesilmez, suyunuz çok nadirdir kesildiği, yine aynı şekilde doğalgazınız vesaire kesilir. Bunları ancak kesildiği zaman anlarız değerini.
Ama onların kesintisiz, yani 365 günün 364 günü yürütülmesinin arkasında insanlar vardır. Hem emekçiler hem de bilişim, yani bu işin teknolojik boyutuyla insanlar da var tabii ki. Dolayısıyla sağlık alanında da böyle. Anlamıyorsunuz ama hakikaten, mesela hekimler önlerindeki ekran gittiği zaman bunları anlıyorlar, çok nadir olur bu zaten ve hemen de müdahale edilir. Dolayısıyla, bilişimcilerin işi de böyle bir şey aslında. Yazılımlar hem güncellenmek, gelişmek ihtiyaçlarını karşılamak durumdadır hem de onların kullanıcıya 7/24 kesintisiz sunulması ve ihtiyaçlarının sürekli değişen ihtiyaçlarının sürekli karşılanarak sunuluyor olması büyük bir başarı. Aslında kahramanlık burada.
Dolayısıyla, e-nabız, e-reçete, medula gerçekten iyi çalışıyor. Bizler de hastane yöneticileri olarak da bilgisayar sistemlerini, yani yazılımları, bilgi üretim sistemlerini aslında çok amaçlı kullanıyoruz. Bunlar tabii ki tıbbi kayıtların tutulması en önemli konularımızdan birisi ancak, örneğin istatistiklerin kullanımı çok önemli yöneticiler için, yönetim karar sistemlerinin oluşmuş olması, bu yazılımların içinde olması çok önemli stratejik kararlar alabilmeniz için.
Tabii ki bilimsel çalışmalar yapıyorsa özellikle üniversite hastanelerinde bu yazılımların önemi çok daha artıyor. Bunların kurgulanması, tasarımları ve kullanımları çok daha önem arz ediyor. Bunların dışında, şehir hastaneleri devasa yapılar tabii, birçok sorun olduğunu biliyoruz ancak bu sorunlarla baş etmede bilişim altyapısı çok büyük destek sağlıyor. Örneğin, bu hastanemizde yeni bir kavram var; “Help desk” dediğimiz. Yani, bir sistem entegratörü gibi çalışan, hastanedeki bütün sıkıntıların burada kayıt olduğu, olması gerektiği, kayıt altına alınması gereken bir yapı var. Bir cam bile kırılsa bu sistemin içine giriyor ve ne kadar zamanda müdahale edildiği, ne kadar zamanda problemin düzelttiğine kadar, bütün kayıtları görebiliyorsunuz. Bu çok önemli bir şey ve bu sistemler şu anda çalışıyor. Bunun gibi, aynı şekilde bir MR, radyoloji cihazınız bozulduğunda ne zaman bozuldu, ne zaman müdahale edildi, ne zaman tamir olundu ve ne zaman tekrar hizmete açıldı gibi bilgileri kayıt ediyor. Bunlar da çok önemli gelişmeler tabii ki.
Bunun dışında, yavaş yavaş Türkiye’de de başladı, bir radyoloji, MR filmini, çok karmaşık MR filmini yapay zekâ ile rahatlıkla inanılmaz kısa sürede ve inanılmaz detayda doktorun önüne koyabiliyor. Bu artık ülkemizde mümkün. Bunun gibi daha birçok, belki bizim de haberdar olmadığımız, tıp teknolojileri vardır. Onun dışında Finlandiya örneği var. Finlandiya’da yüzlerce startup var. Sadece sağlık alanında software geliştiren ve hakikaten bunlar Dünya’ya da ihraç edilen softwareler oluyor.
Turk-internet.com: Çin’de de 600 tane böyle startup varmış, sadece sağlık teknolojisi geliştiren.
Oğuz Engiz: Kesinlikle. Buradan da işin başka bir boyutuna geçebiliriz. Rekabetçi bir ortam yaratırsanız, bir alanda çok fazla insan çok kafa yorar, çok farklı ürünler ortaya koyar. Böyle bir rekabetçi ortam yaratırsanız. Buradan çok enteresan sonuçlar alabiliyorsunuz. O rekabetçi ortamın her alanda yaratılıyor olması lazım. Şu anda Finlandiya hakikaten birbiriyle rekabet eden, dediğiniz gibi yüzlerce startupın sürekli ürün sattıkça tekrar yenilerini yetiştirdikleri bir ortam onları oluşturmuş durumda. Biraz da buradan tabii ilerliyor gelişim, biraz da böyle sağlıyoruz. Dolayısıyla, ülkemizde de önemli, güzel ipuçları var dediğim gibi ama bilişimciler hakikaten git gide daha da önem kazanacak ve bizler de hep birlikte dikkatle bunları takip ediyor olmamız gerekir diye düşünüyorum.
Turk-internet.com: Gökhan Bey, galiba Türkiye Top500 denen süper bilgisayarların sıralayan listede gözükmüyor. Bir ara İTÜ’de yapılan bir bilgisayar vardı. Bir ara Yıldız Üniversite’sinde Huawei bazlı bir süper bilgisayar vardı, sizin bu konuda bir bilginiz var mı? Türkiye’de bir süper bilgisayar var mı? Ve ihtiyaç var mı?
İzzet Gökhan Özbilgin: Benim bildiğim kadarıyla yok. Dediğiniz gibi üniversite bazlı çalışmalar oldu ama tam bir sonuca ulaşamadı diye biliyorum. İhtiyaç tabii ki var. Bir de mesela; “her işin başı sağlık” diyoruz, gerçekten de bunu çok iyi anladık. Ben bilişim sektörünün de cidden önemli bir etki yaptığı sektör olarak düşünüyorum.
Sağlığın şöyle bir olayı var, ciddi bir veri var. İnanılmaz büyük bir veri var. Bir de bu verinin çok ciddi de kişisel veri olması da çok hassas bir durum. Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında da insanlar verilerini paylaşmak istemiyor ama bir yandan bu verilerle ilgili çalışma yapılması gerekiyor. Sağlık verisi özellikle, hatta bilgi güvenliği yönetim sistemi startupları vardır, sağlık için özel bir kendine has bir startup var. Yani sağlığı ayırmışlar.
Dolayısıyla, oradaki verinin bir de anonimleştirmesi durumu var. Yani, o veriyi zarflayacaksınız, veri hem kişisel verileri koruyacak, o kanuna uygun olacak, hem gizliliği sağlayacağız, hem üzerinde analiz yapabileceğiz, hem de veri büyük. Yani aslında big data çalışmalarının yer alabileceği bir alan. Buradaki bu çalışmaların hızlı, çok hızlı bir şekilde yapılabilmesi, buralardan önemli değerler kazanabilmemiz için, sağlık ve aslında ülkemiz için de böyle bir teknolojinin gelmesi lazım.
Belki bunun için yerli ve milli araba dediğimiz kadar kıymetli bir teknoloji. Belki bunun için yine ilgili bakanlıklarımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çalışma başlatmış ya da çalışma başlatması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü siz burada altını çizince inanın benim de çok daha fazla dikkatimi çekti, gerçekten de bunun olması gerektiğini düşünüyorum. Ve biraz önce Oğuz Bey’in de dediği gibi, rekabetçi şirketinin olduğu bir ortam, çok fazla da startup şirketinin olduğu bir ortam ama mutlaka ve mutlaka bu şirketler desteklenmeli.
Yani, yine yerli ve milli ürünlere olan güven konusunu çözmemiz lazım. Ben şunu biliyorum ki, sağlık sektöründe aslında birçok ürün şu anda yabancı, ithal ürün. Biz, bu konuda hala yerli ve milli kullanım oranını sağlıkta çok yüksek düzeylere getirdiğimizi düşünmüyorum. Savunma Sanayide bu %60 gibi oranlara geldi. Belki bu savunmada kullanılan offset olayı, offset konusunun ben çok başarılı olduğunu düşünüyorum, belki sağlık sektörüne de bu offset konusu gelebilir. Yabancı firmaların burada çözümlerinin yer almasında belki bir yerli ve milli partnerlerin mutlaka yer alması konusu da değerlendirilebilir. Ben şu anda sağlık sektöründe gerçekten önemli uygulamalar var ama duyuyorum. Hastaneler bunu ne kadar riske edebiliyor, alabiliyor, deneyebiliyor, tabii bir de konumuz sağlık olunca da çok hassas.
Böyle bir ikilem var ama mutlaka ben burada yerli ve milli ürünlerimizin de desteklenmesi konusunda, biliyorsunuz bu benim hep hassasiyetimdi. Çünkü bir yerlerde denemezsek, bir yerlerde buna imkân tanımazsak bu ürünlerin de gelişmesi tabii zor. Belki hassasiyet oranını savunma sanayi gibi yüksek oranlarda tutarak ürünün gerçekten de başarılı olduğunu ispatlatarak, piyasada, pazarda yerini bulunmasını sağlatmamızın önemli olduğunu düşünüyorum. Ve gerçekten de ben birçok bilim adamının, üniversitenin akademisyen kimliğimle de söylüyorum, sağlıkla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyor.
O yüzden de biz, aslında teknolojideki tüm gelişmeleri, yapay zekâ deseniz yeri var, nesnelerin interneti, yani benim nesnet diye kısalttığım, IOTIQ demek istemiyorum artık, uygulamasının çok ciddi bir yeri var, giyilebilir teknolojiler, yani kolumuza taktığımız akıllı saatlerden gelen veriler, burada bunun gibi birçok giyilebilir teknolojiden tutun da, bunların hepsinin sağlıkta yeri çok fazla. Sağlık çok ciddi bir alan. Her türlü teknolojinin uygulama alanı bulabildiği bir alan. Sizin söylediğiniz gibi tüm teknolojik yatırımların yapılması gerekir ama bunun da sadece küçük spinoff şirketlerimize ya da ufak girişim şirketlerimize değil, savunma sanayinde olduğu gibi, devletimizin bunları destekleyerek bir yere gelebileceğini düşünüyorum.
Turk-internet.com: Konferans hakikaten zamanlaması açısından da, konusu açısından da bana çok ilginç geldi. Startupların sadece devletin değil, yatırımcılarımızın da Oğuz Bey de çok güzel söyledi Finlandiya örneğini, Çin örneği de var, diğer ülkelerde de var. İnşallah bu konferans sağlıkla ilgili girişimlerin önünü açmak anlamında da yararlı olur. Benim sormak istediklerim bu kadar, sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Oğuz Engiz: Evet, aslında bu konferansla birlikte biz şu mesajı veriyoruz; bazen zorunluluklar insanları yatırımlara sürüklüyor, tabii ki devlet kurumları yatırım yapma konusunda da hassaslar. Özel sektör gibi değil. Devlet bir işe girdiği zaman hakikaten çok derinlemesine giriyor. Özel sektör çoğu zaman kestirmelere kaçabiliyor, bunu bizzat tecrübe ettim. Şu önemli; bütün siyaset, yöneticiler, iş adamları, iş dünyası ve diğer alanlar bilişimin onlara yapacağı katkının farkına varmaları lazım artık.
Ve bilişimin sadece bitmiş bir ürün gelmiş, al kullan şeklinde değil, ortaklaşa geliştirilebilecek bir ürün olduğunun da farkına varmaları gerekiyor. Çünkü sadece bilişimciler de kendi bilgi kümeleri ile yapamayacakları şeyler oluyor. Bu iş birliğinin kesinlikle karar vericiler, yöneticiler, idareciler tarafından artık masanın üstüne çok net bir şekilde konulması gerektiği ve gelişimin, çıkışın, ihracatın, büyümenin, refahın hep buradan geçeceğinin farkına varılması gerekiyor.
Aksi halde yolda kalırız. Dolayısıyla, buna daha çok önem verilmesi gerek. Çünkü biliyorum sağlık yatırımcıları, iş adamları, patronlarla da çok birlikteliğim olduğu için, onlar için bitmiş bir ürün işte. Gelsin, alırız, kullanırız. Öyle değil maalesef. Bunun bir kütür meselesine haline de dönüşmesi, bir alışkanlık, ortak bir çalışma platformu olduğunun farkına varmamız lazım. Bu anlamda bilişimcilerin önemi bu konferansta zannediyorum bir kez daha, bilişimin ve bilişimcilerin önemi daha net ortaya çıkacak diye ümit ediyorum.
İzzet Gökhan Özbilgin: Oğuz Bey konuyu çok güzel özetledi, biz ona alan uzmanları diyoruz aslında. Biz bir uygulamayı geliştirirken o alanın uzmanlarıyla bir araya gelip yapmadığımızda o uygulamanın bir tarafı eksik kalıyor. Ne kadar bilişimci olarak doğrusu bu zannetseniz de, örnek vermek gerekirse, engelsiz bir vatandaşımızın yaşadığını siz gözü görmeyen veya kulağı duymayan bir kişiyle o uygulamayı yaşatmadığınız takdirde, yaptığınız uygulama eksik kalabiliyor. Çünkü siz onu yaşamıyorsunuz, hissetmiyorsunuz. Dolayısıyla, alan uzmanları, alan kişileri, sahadan gelen veriler çok değerli. Ürünlerin iyi hale gelmesi için. Biz de burada sektörü ve bilişimi bir araya getirmeye çalışacağız. İnşallah verimli bir etkili olur. Derneğimizi biliyorsunuz, bu tür etkinlikler oluyor. Bu sefer de hem gündemi yakalamak hem de sağlıktaki SEO’larımızın, doktorlarımızın bilişime görmek için böyle bir etkinlik düzenliyoruz. Size de çok teşekkür ediyoruz.