Açıklanan ilk seçim sonuçları Türkiye’nin gerçekten de çok ilginç bir seçim ortamı geçirdiğini göstermekte. Bazıları bu sonuçları beklenen bir durum olarak görürken kimilerine göre de sonuçlar asla tahmin edilemeyen ve beklenmeyen bir şok olarak değerlendirildi.
Seçimin kaderini belirleyen parti ise kesinlikle Genç Parti oldu. DYP ve MHP’den aldığı çok kritik oylarla bu partileri barajın altına iten GP, AKP’nin tek başına iktidara gelmesinde kritik bir rol oynadı.
Genel olarak seçimleri değerlendirdiğimiz zaman ise sonuçların gerçekten çarpıcı olduğunu ve Türk halkının mevcut siyasi yapıya verdiği sert mesajı herkesin çok iyi kavraması gerektiğini düşünüyorum. Sanıyorum ki meclise giren tüm partilerin baraj dışında kalarak; birisi yeni kurulmuş ve 15 aylık geçmişi olan, birisi geçen seçimde meclise girememiş iki partinin meclise girmeleri dünya demokrasi tarihinde nadir yaşanan olaylardan birisidir.
Bir ülkeyi yönetecek yeterliliğe, bilgi ve donanıma sahip olmayan kemikleşmiş ve dinozorloşmuş siyasetçi profilinin bu seçimlerde ciddi anlamda yara almasını değişimin ilk işaretleri olarak algılamak gerekmektedir. Halkın kendine iktidar ve muhalefet görevi verdiği partiler, aldıkları oyların büyük bir çoğunluğunun “tepki oyları” olduğu bilincine varmalıdır.
Baraj altında kalan partiler ise, işe liderlik sultasının partilerini nasıl bu duruma düşürdüğü gerçeğini çok iyi irdeleyerek başlamalı, bu dönemde “değişimin öncüsü” olabilmek için tüm yapılarını baştan aşağıya yenilemelidirler.
Muhtemelen baraj altında kalan partiler halkın %45’inin görüşünün meclis dışında kaldığını öne sürerek seçimlerin meşruiyetini tartışmaya açacaklardır ama bu kendi başarısızlıkları örtmekten ileriye gidemeyecektir. Seçmenin kendilerini neden cezalandıkları gerçeğini inceden inceden sorgulamaları gerektiği bilincini umarım kavramışlardır.
Bu arada kendini sorgulaması gereken kurumların başında medyanın geldiğini düşünüyorum. Medya her seçimde olduğu gibi bu seçimde de çok kötü sınav verdi. Çok yanlı ve taraflı olduğunu düşünüdüğüm haberler ve yorumlar ile halkın tercihini etkilemeye çalıştılar. Fakat çıkan sonuçlar, medyanın Türkiye’de ne kadar etkisiz olduğunu göstermesi açısından son derece ilginç oldu.
Olaya ekonomi açısından baktığımız zaman Erdoğan’ın bu akşam daha önce yaptığı açıklamalarına paralel şekilde IMF ile yürütülen programın devamını sağlayacakları yönünde görüşünü belirttiğini gördük. Ayrıca konsolidasyonun olmayacağı yönünde de güvence verdi. Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın ilk icraat olarak AB üyelik süreci Avrupa Turu’na çıkacaklarını söylediği açıklamanın da gayet olumlu olduğunu düşünüyorum.
Bu noktada piyasaların gidişatı ne yönde olabilir? “Tek başına iktidar” fikri ne kadar cazip ve çekici gözüküyorsa da “tek başına AKP” fikri biraz şüpheye yol açacaktır.
Fakat şahsi kanaatim birinci görüşün yani “tek başına iktidar” olgusunun en azından kısa vadeli önümüzdeki dönem gözönüne alındığında piyasalar ve iş dünyası tarafından daha fazla kabul görerek AKP’ye ciddi anlamda bir şans verileceği yönünde..
Uzun zamandır şiddetle eleştirdiğimiz “siyasi belirsizlik” ortamının ortadan kalkmasını beni Türkiye açısından oldukça önemli bir eşik olarak görüyorum. Sırf siyasi belirsizlik ortamından çıkılması bile Ankara’ya karşı daima “gölge etme, başka ihsan istemem” diyen ekonomi ve iş dünyası açısında yararlı olacaktır.
Umarım ki bu seçimler Türkiye’de değişimin öncüsü olur.