Bu röportaj Gazetecilik, Halkla İlişkiler ve Reklam başlıklı dosyamız kapsamındadır.
Röportajın ilk bölümünü Dr.Sedef Kabaş : Gazetecilikte Sorumluluk Duygusunu Canlı Tutmak Gerekir – 1, ikinci bölümünü Dr.Kabaş : Halkla İlişkilerciler ile Gazeteciler Arasında Kazan-Kazan Formülü İşlemesi Lazım – 2, üçüncü bölümünü Dr.Sedef Kabaş : Basın Gezisine Gittiğinizde İlla Olumlu Şeyler Yazmak Zorunda Değilsiniz – 3 ve dördüncü bölümünü Dr.Sedef Kabaş : Gazetelerin Amacı Olabildiğince Çok İnsana Ulaşmaktır – 4 başlıkları altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com: Gazetecilerin kendilerini uzmanlaştırdığını düşünüyor musunuz?
Sedef Kabaş: Güzel bir soru. TRT 2’de yaptığım, ‘Medya Medya’ programında, farklı alanlardaki medya mensuplarını, uzmanlarını konuk ediyorum ve medyanın farklı mecralarını inceliyorum, mercek altına alıyorum. Benim gözlemim şu; artık gazetecilik uzmanlaşmaya gidiyor. Sadece futbol alanında değil, sporun kendi içinde, yatçılık, doğa sporları, voleybol, bunlar zaten artık uzmanlık dalları gerektiriyor.
Öte yandan hukuk, başlı başına bir uzmanlık dalı getirmeyi gerektiriyor. Sağlık haberleri, ciddi bir uzmanlık dalı gerektiriyor. Yine bilim, internet, teknoloji sahaları ayrı bir uzmanlık sahaları gerektiriyor. Magazin ayrı bir uzmanlık alanı gerektiriyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte, her konuda aşağı yukarı bir dünya algısı, bir genel kültüre sahip olmak gerekir ama özelinde de herhangi bir gazetecinin, ilgilendirdiği alanda uzmanlaşmış gazetecilere ihtiyaç duyulacaktır.
turk-internet.com: Peki, sizce Türkiye uzman gazetecilik konusunda ne durumdadır?
Sedef Kabaş: Bunun sıkıntılarını ve sancılarını çektiği için, önümüzdeki süreçte bu yönde istihdam politikalarının gelişeceğine inanarak oluşacağını düşünüyorum. Yani sadece, Basın Yayın Meslek Okulu, İletişim Fakültesi mezunu değil, belki hukuk okumuş ama üzerine gazeteciliği ilgi duyan tarzdaki kişilerin istihdam edilerek, hukukla ilgili, yasalarla ilgili alanda haber yapmalarına imkân tanınacaktır diye düşünüyorum.
turk-internet.com: Gazetecilik sektörünün çok tartışılan bir konusu, patronların başka iş alanlarında yer almaması şeklinde. Bazıları tam tersini de savunabiliyor. Bu gidişatı, gazetecilik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sedef Kabaş: Gazetecilik sadece Türkiye’de değil, dünya kan kaybetmeye başlamış diye yorumlanan bir meslek dalı. Ama insan oldukça, olaylar oldukça tabi ki gazetecilik de olacaktır. Ne olacaktır, belki şekil değiştirecek ama bu geçiş sürecinde hem Türkiye, hem de dünyada biraz gazeteciliğin kan kaybettiği tartışmalarının çok hâkim olduğunu görüyoruz.
Bir yandan tabi medyanın, başta televizyon gazetecilerinin, gazetelerin, ticarileşmesinin getirdiği sorunlar var ama belki bu beraberinde, olumlu açıdan bakmak gerekirse, daha bağımsız gazeteler ve televizyonlar da getirebilir. Dolayısıyla burada hep denge diyorum, burada da bir denge olacak zamanla. Daha özgür mecraların olduğu, daha tarafsız mecraların olduğu, mesela burada internet çok önemli bir faktördür.
İnternetin bir tane dezavantajı, henüz Türkiye’de çok yaygın olmaması, bir yandan da çok atomize bir alan olmasıdır.
Yani takip edilmesi gereken çok mecra var. Henüz internet kullanıcıları bu konuda ne kadar seçici ve olaya hâkimler o konuda çok emin değilim. Ama televizyonda izleyemediğiniz, gazetelerde okuyamadığınız birçok bilgileri, internetten aynı zamanda hızlı bir şekilde almaya başlıyorsunuz. Tabi bu beraberinde, biraz televizyonları ve gazeteleri eğitecek, dönüştürecek diye düşünüyorum.
Çok umutsuz değilim ama öte yandan da bu yaşadığımız sancıların neler olduğunu bence incelememiz gereken bir dönemdeyiz. Yani gerçek anlamda gazetecilik nedir? Biz Türkiye olarak sorunları olan bir ülkeyiz yani, biz hep onu söylüyorum, bir Danimarka değiliz. Dolayısıyla sorunları olan bir ülkeyiz. Yani insan hakları konusunda sorunları olan, eğitim konusunda sorunları olan, çocuklar konusunda sorunları olan, kadın ilişkisi, erkek ilişkisi anlamında ciddi sorunları olan, ekonomik sorunları olan, çevre anlamında sorunları olan bir ülkeyiz.
Dolayısıyla bu kadar sorunları olan bir ülkenin, sorunlarıyla yüzleşerek, çözüm üretmesi gerekiyor. Burada da tabi sağlam bir gazeteciliğe ihtiyaç var. Sağlam gazetecilik olmadığı zaman, bu sorularla ilgili gündem yaratılmadığı zaman, çözümler üretmek konusunda ne yapabiliyoruz, yavaş olabiliyoruz. Bazen hatta çözüm üretme hissi bile hissetmiyor yetkililer. O anlamda bizim hala etkili gazeteciliğe ihtiyaç duyduğumuz bir ülkede yaşadığımız için, o gazetecilik ölüyor tartışmalarını biraz mercek altına alıp, işin biraz daha ciddi tutulması gerektiğini düşünüyorum.