Sendika.org’un 2015 yılında başlayan erişim engellemeleriyle mücadele serüveni, Türk internet tarihinde özel bir yer alacak gözüküyor. Bu aynı zamanda Türkiye’deki internet sansürünün epeyce belirgin bir örneği. 5,5 yıl önce Sendika.Org’un erişime engellenmesi kararını veren Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin 11 Mart 2020’de verdiği “ihlal” kararının gereğini, 7 ay sonra AİHM’nin 15 ekimde hükümetten savunma istemesi sonrasında yerine getirdi ve 27 ekimde site, 1921 gün süren sansürün ve 63 erişim engelinin ardından orijinal adresi sendika.org’a taşındı.
Bu süreci Sendika.org yayıncısı Ali Ergin Demirhan ve bir noktadan sonra savunmalarına destek olan İfade Özgürlüğü Derneği üyesi Prof.Dr.Yaman Akdeniz’den dinledik. Okumak isteyenler için aşağıda yayınlıyoruz. Dinlemek isteyenler için yukarıda videosu yer alıyor.
Turk-internet.com: Merhaba Ali Ergin Bey. Siz Sendika.Org’un editörüsünüz. Konumuz da site erişim engellemeler. 25 Temmuz 2015’de engellendiği notu var önümde doğru mudur? Neden oldu, hangi haberle ilgili engellendiniz?
Ali Ergin Demirhan: Merhabalar, evet doğrudur. Açıkçası belli bir haber içeriği ne bize iletildi, ne de bu 5.5 yıllık süreç içerisinde savunmalarda böyle bir şey dile getirilmedi. Daha çok milli güvenliği tehdit gibi bir gerekçeyle site erişim engellendi.
5651 sayılı kanun diye bilinen, anayasaya aykırı olduğu da pek çok kez dile getirilmiş, farklı platformlarda da dile getirilmiş bir yasa maddesiyle, –o dönem TİB’di, BTK değildi onun kararıyla engellendik– ama o topyekûn bir engellemeydi. Hatırlarsınız 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasındaki o süreçte bir şiddet, savaş ve baskı atmosferi içerisinde gerçekleşmişti ve sadece Sendika.Org’un değil, 118 internet sitesinin, Twitter hesabının engellendiği, aynı zamanda pek çok muhalif gazetenin de bizzat Bülent Arınç tarafından “bunlarla ilgili dosyalarımız da var” denilerek bu gazetelerin hedef gösterildiği bir süreçti.
Olay neydi? Kürt Silahlı Hareketi ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında birkaç yıl süren çatışmasızlık süreci 24 Temmuz 2015’de sona ermişti, 1 gün sonra da toplu sansür geldi ki bunu anladığımız kadarıyla bir içerik okumuş vesaireden ziyaden topluca plan vardı. Şöyle bir şey; CHP hükümet kurma görevi verilecek, verilmesin. Çatışma atmosferi başlayacak, başlatılsın. Basına sansür getirilecek, getirilsin diye doğrudan yürütmenin verdiği bir karar.
Ne Ulaştırma Bakanı’nın, ne mahkemenin herhangi bir içerikle ilgili bilgi sahibi olduğuna ilişkin bir şey 5.5 yıllık onlarca yüzlerce diyaloğumuzda elde edemedik. Aksine ne mahkemenin, ne bakanın, ne de uygulayıcıların sitenin içeriğine dair herhangi bilgi sahibi olmadıkları yönünde çok sayıda durumla karşı karşıya kaldık.
Turk-internet.com: Ben 2. Soru olarak size, engelleme öncesinde “Bu haberi kaldırın” şeklinde uyar/kaldır süreci işletildi mi ya da başka türlü haber verildi mi ama siz bırakın haber engelleme öncesini, sonrasında da bakanlarla yaptığınız çeşitli süreçlerde böyle bir şey olmadığını söylüyorsunuz. Doğru mu?
Ali Ergin Demirhan: Tabii. Daha sonra TİB’in görevini BTK devraldı. BTK’nın Ağustos 2017 tarihli bir toplantısında biz çağırılmamıştık ama farklı gazeteci arkadaşlarımız toplantıdaydı ve bu sorunu BTK yetkililerine dile getirdiler. BTK Başkanı önce, “Biz bildirimi yapıyoruz” dedi. Gazeteciler; “Hayır, Sendika.Org engellendi, bildirmediniz” diye söylediler. Bunun üzerine BTK yetkilileri “Bir yanlışlık olmuştur, bildirmemiz lazım” dediler ve aslında erişim engeli ondan sonra uzun süre yapılmadı.
Aynı zamanda o dönemde yani 2017’de, Guiness rekorlar kitabına başvurmuştuk, uluslararası basında gündeme gelmişti Sendika.Org’a ilişkin engellemeler ve mecliste bir tartışma yaşandı. 2017 Aralığındaki bütçe görüşmeleri sırasında CHP’nin genç milletvekillerinden Onursal Adıgüzel, Wikipedia ve Sendika.Org sansürünü sordu. Ulaştırma Bakan’ı o zaman Ahmet Aslan’dı. Kendisi de çıkıp “Onlar çocuk pornosu yüzünden engellendi” dedi.
Sonra bakan özür diledi. BTK’daki ve TBMM deki tartışmanın ardından çok uzun süre kestiler, bir erişim engeline girmediler. Kabahatli olduklarını kendileri de biliyorlar ama karşılarına çıktığımda bir savunmalarının olmadığını gördük.
Turk-internet.com: Sendika.Org’u sendika kapatıldıktan sonra Sendika1.org, sendika2.org, sendika3.org, sendika en son 63’e kadar gitti galiba.
Ali Ergin Demirhan: Aslında 64. Bir tane daha, çok ilginç bir biçimde Antep’ten bir erişim engeli geldi. Avrupa İnsan Hakları mahkemesi tarafından, 1 ay önce kadar. Biz de anlamadık, çünkü uzun süre kapatılmamış. Böyle arada kaçaklar oluyordu, yine arada BTK ve TBMM’deki tartışmalardan sonra Sendika.Orgu topyekûn kapatılan siteler torbasından çıkartıp, URL bazlı engelleme yapılan siteler kategorisine soktuklarında, uzun süre böyle bir şeyle karşılaşmadık.
Bir kere sansürlediler, sonra geri çektiler. Sendika62’nin engellenmesi bir mahkeme kararı olmadan gerçekleşti. Öyle bir mahkeme kararı yok ama Sendika62.org’u engelleyip 2 gün sonra kaldırdılar “ya yanlışlık yapmışız” diye. Bu ciddiyetsizlikle. O nedenle bu örneği veriyorum.
Daha sonra, 1 ay önce Hatay Sulh Ceza Hâkimliği, daha önce hep Ankara’dan olurdu, bu yeni bir durum, Hatay ve Antep’in alan adlarıyla ilgili, orada da öyle bir kaçak oldu. 2 tane AYM kararı ve arkasından AİHM süreci olduktan sonra. Şu an Sendika.Org’a dönmüş durumdayız. O erişim engeli de yok.
Turk-internet.com: Bir de esprili bir not var 65’te. “Daha henüz buna gerek kalmadı” minvalinde notunuz var.
Ali Ergin Demirhan: Şöyle şeyler yazılıyordu, “henüz değil.” Bir sonraki domainde, çünkü insanlar şöyle bir alışkanlık edinmişlerdi, siteye giremediklerinde bir sayı artırıyorlardı. Bu sebeple biz, sayıyı bir sayaç olarak, hem işlesin hem de insanların erişimi kolay olsun diye böyle bir tercih yapmıştık ama henüz açılmamış, henüz geçilmemiş bir domainde ise “Henüz değil” yazıyordu. Bir ara yazılımcımız böyle bir espri yapmıştı; “Bizim naçiz bedenimiz bir gün toprak olacaktır ama Sendika.Org ilelebet payidar kalacaktır” gibi. Sendika15 yayına açılmadan önce o yazıyordu. Bunlar tabii şey oluyor, tamam baskılar var ama mizaha da başvurmamız lazım bu işleri başarabilmemiz için. Açıkçası onlara da olumlu tepkiler aldık.
Turk-internet.com: Teknik açıdan nasıl oluyor? Engellenen diğer sitelere bilgi vermek açısından soralım
Ali Ergin Demirhan: Sizin siteniz aslında duruyor. Kapatıldığı dediği de, Türkiye’den engellenmiş oluyor. Türkiye dışında veya Türkiye’den VPN kullanıyorsanız erişilebilen bir site halinde.
Ama ayna sistemi denen, onun teknik detayını vermeyeyim ama sizin siteniz dururken internette yazılımla ayna tuttuğunuzu düşünün. Bir başka adreste o engellenmiş alan adındaki içerik olduğu gibi görünüyor. Bu işin alan adı taşıdığınızdaki teknik detayı. Bunda sınır tanımayan gazeticiler örgütünün de desteği vardı. Bir süre sonunda artık yazılımcı arkadaşımız ustalaşınca, destek olduğu, diğer yayınlara bir dayanışma ilişkisi oluşturduk.
Sorun sadece alan adıyla ilgili değil, bir tek linklerle ilgili. Sendika.Org’un 200.000 sayfaya yakın içeriği var, bu 200.000 içerik, pek çok sitede link verilmiş. Sizin bir makalenizi tartışıyorlar veya sizin haberinize gönderme yapıyorlar, o engelli bir alan adında oluyor. Biz bunu aşmak için de, Bit.Ly vardır uzantısı pek çok haber sitesinin kullandığı, kendimize Bit.Ly yaptık. Ve o linkleri referans olarak veriyorduk biz hangi site açıksa oraya yönlendiriyorduk.
Bu tarz işlere de başvurmak durumunda kaldık çünkü sadece siteden değil bu referanslarla sosyal medyadan insanlar geliyor ve biz kimisine göre mütevazı bir rakamdır, kimisine göre ileri bir rakam, günde 300.000-400.000 okura ulaşabilen bir site, alan adı değiştirdiğinizde çok ciddi 1/10, 1/20 oranlarında düşüşlerle karşılaşabiliyorduk.
Bu da binbir zahmetle oluşturulmuş içeriğin çöp olması anlamına geliyor. Erişime engellenmiş oluyor kelimenin gerçek anlamıyla. Ayna sisteminin yanında bu tarz linklerle de oynayarak yöntemler geliştirmeye çalıştık. Kısmen başarılı olduğunu söyleyebilirim çünkü Sendika.Org’a döndükten sonra görüyoruz ki, 5.5 Yıl boyunca bayağı bir eziyet görmüşüz. Bir başka şey de şudur; Google sizin içeriğinizi indexler. Sendika63’ün indexine baktığınızda 300.000 indexi vardır ama şu an Sendika.Org’un 15.000 var.
Turk-internet.com: Google’a başvurduğunuzda düzeltiyorlar. Google’a başvurdunuz mu?
Ali Ergin Demirhan: Google bizden bezdi artık. Sendika.Org’tan giden maillerle belli çünkü haber sitesi Sendika.Org. Şu anda hala haber sitesi. Sendika1-2-3-4ü tanıttık, bir süre artık yanıt vermemeye başladılar. Biz bezmişizdir, yeterince ısrar etmemişizdir vesaire gibi şeyler de olabilir ama en son başvurularımızda yanıt alamamaya başladık. Bu da bizim kendi içeriğimizin bile Google’da aratıldığında en başta çıkması gerekirken, 10.-20. Sayfada çıkması gibi durumlarla da karşılaştığımız oldu. Bu okurla-site arasında bayağı duvarlar ördü. Şükür ki 100.000 takipçili Facebook hesabımız, 360.000 küsur bir Twitter hesabımız var, okurdan kopmadıysak sosyal medya sayesinde ve Twitter’in bu saate kadar erişim engeline bir direnç göstermiş olması sayesinde. Bu konudan engelleri bir ölçüde aşabildik.
Turk-internet.com: Erişime açıldıktan sonra hala Türksat örneği gibi galiba operatörlerle bir sorununuz var. Onu da kısaca izah eder misiniz?
Ali Ergin Demirhan: Tabii, BTK kararını açıkladıktan sonra hemen ertesi gün, pek çok TTNet gibi birçok servis sağlayıcı, anında bekletmeden bunu açtı ama bütün servis sağlayıcıların altyapısı aynı sağlamlıkta değil. Okurlarımız dedi ki, biz erişemiyoruz. Turkcell ve Superonline’da kısmen bir sorun yaşandı, sonra aşıldı. Türksat Uydunette hala sorun yaşanıyor. Türksat Uydunet kullanıcıları mahkeme kararı ile site açılması rağmen, BTK ve biz bildirmiş olmamıza rağmen hala açmış değil. Salı gününe kadar olmasını bekliyoruz.
Bunun kötü niyet değilse altyapıdaki bir yetersizlik, yani bu servis sağlayıcının aslında müşterisine de ya da toplam olarak bütün kullanıcılara karşı sorumluluğunu yerine getiremeyecek bir personel ya da altyapı yetersizliğiyle ilgili olduğunu düşünüyoruz. Salı gününü bekliyoruz, olmadı artık bunu daha ciddi şekilde dile getireceğiz. Kendilerinin de bilgisi var sorundan.
Turk-internet.com: Yaman Hocam, Sendika.Org kapanınca ne oldu? Ne yaptınız?
Yaman Akdeniz: Öncelikle şunu söyleyeyim, ben kablonet kullanıcısıyım, giremiyorum Sendika.Org’a. Kablonette kararların uygulamasıyla ilgili ciddi bir sorun var bir süredir. Sadece Sendika.Org ile ilgili de değil bu. Şimdi şöyle, biliyorsunuz anında kapanıyor web siteleri. BTK veya erişim sağlayıcılar birliği şalteri indirdiği zaman anında kapanıyor. Biraz önce Ali Ergin Bey’inde özetlediği gibi, 5-5.5 yıldır hukuki mücadelesi veriyor, 2017’den beridir biz de eşzamanlı olarak kalan diğer adları ile ilgili 56 farklı erişim engelleme kararına itiraz ettik. Hepsi reddedildi. Hepsini anayasa mahkemesine taşıyamayız diye gruplandırdık bunları, Ankara1-2-3-4-5-6-7 ve Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından alınmış bu kararları kümeledik, 8 farklı anayasa mahkemesi başvurusu yaptık, bunlarla ilgili birleştirilmiş bir ihlal kararı Eylül ayında çıktı fakat hala yayınlanmadı bu karar, her gün bekliyoruz, yayınlanacak diye.
O arada tabii ana başvuru ile ilgili 11 Mart’ta karar çıktı Sendika.Org ile ilgili. Nisan ya da Mayıs ayında açıkladılar. 7 ay boyunca bu karar uygulanmadı. Bu arada Ali Ergin Beylerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı bir başvuru var, gecikince tabii, haklı olarak 5 sene boyunca başvuru karara bağlanmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilir, enteresan bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuruyu çok çabuk bir şekilde hükümete duyurdu.
Temmuz ayında duyurdu ve hükümetten görüş talep etti, bundan sonra zaten buradaki süreç birdenbire hızlanmaya başladı. Önce bu birleştirilmiş anayasa mahkemesini karara bağladı, kaldı ki ilk başvuruya da bunu birleştirip karar verebilirdi. Sonuçta hepsi birbiriyle ilgili alan adları. Bunu yaptı ama buna rağmen web sitesi geçen haftaya kadar açılmadı.
Defalarca Sendika.Org vekilleri tarafından Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliğine dilekçeler verildi, neden dilekçe veriliyor? Anayasa Mahkeme kararını uygulatmaya çalışıyorlar. Kendi kendine olması gereken bir sürece sürekli müdahele ediliyor. O sırada da alan adını kullanamıyor arkadaşlar. Kullanılmaya çalışılan en önemli alan adını kullanamıyor. 64 tane alan adı var ama en önemlisi Sendika.Org. O sırada 63 de engellendi. 64ü kullanmaya başladınız, şimdi Sendika.Org a döndünüz. Bu hikâyenin mutlu sonla sonuçlanmadığını düşünüyorum. Devamı da gelecektir bir şekilde. O bakımdan hukuki süreçler ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki başvuru hala çok önemli. Önemini yitirmedi demek gerekir.
Turk-internet.com: Peki, bir şey sormak istiyorum, operatörlerin sorumluluğu yok mu? Mesela Sendika.Org’u okumak isteyen okuyucusuna hizmet vermemiş oluyor açıldığı halde. Engellendiğinde ki konuyu konuşmuyorum ama burada bir sorun yok mu?
Yaman Akdeniz: Teknik olarak, BTK ve servis sağlayıcılar arasındaki bağ tam nedir bilmiyorum. Çünkü normalde BTK, Sendika.Org’a girmeye çalıştığımız zaman, BTK’nın uyarı mesajlarıyla karşı karşıya kalıyorduk. “Sendika.Org’a Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği tarafından engellenmiştir” olarak. Servis sağlayıcının DNS adresi, aslında BTK’nın DNS serverine yönlendiriliyor. Dolayısıyla, BTK bu engeli kaldırdığı zaman ben neden kablonet üzerinden Sendika.Org’a giremiyorum? Sendika.Org’u şu aşamada kablonet tarafından erişime engelliyor olması, hala ulaşamıyor olmamız tamamen bir facia aslında.
Turk-internet.com: Dünya çapında Router’larla kurulmuş bir internet ağı var. Burada ulaşmaya çalıştığımız siteye hızlı ulaşmak için, o routerlar hafızalarında adres tutuyor. O adreslerin değişmesi zaman alıyor. Diyelim ki Amerika’dan birisi Sendika.Org’a girmek istiyorsa, geçtiği yoldaki routerların bunu duymuş olması gerekiyor, anons diye söylenir bu. Ama Türkiye içinde problemin çoktan çözülmüş olması lazım. Türkiye içinde hele İstanbul’un gövdesindesin.
Yaman Akdeniz: Ben Vodafone üzerinden Sendika.Org’a giriyorum, Kablonet üzerinden girememeyi açıkçası kabullenemiyorum. O söylediğim sürecin aslında 24 saat içinde, eskiden 24 saat denirdi, daha uzun sürmemesi lazım. Bir hafta olacak neredeyse.
Turk-internet.com: 1 hafta Amerika için normal, Avrupa için olabilir ama dediğim gibi İstanbullun göbeğinde biraz tuhaf. Peki, Ali Ergin Bey, Yaman Hocam sonradan müdahil olduğunu söylüyor, 2017. O döneme kadar siz ne yaptınız hukuki olarak? 63 kapatmanın hepsi aynı madde mi?
Yaman Akdeniz: Evet, aynı madde. 8a maddesi.
Ali Ergin Demirhan: Ayrıca engelleme konusu olan haberler var, haberlerin kendisi doğrudan engellenmişliği var, sayısını ben bilmiyorum, Yaman Hocam bilir. Ama bu engellemeler açıkçası Gezi öncesinde çıkmıştı internet sansür yasası, bunun porno vesaire olmadığını biliyorduk. Gezi’den sonra internet yayıncılığının önemi açığa çıkınca, bunun karşımıza çıkacağını biliyorduk. Açıkçası biraz hazırdık. O nedenle de ilk erişim engeli geldikten sonra bunu sürekli tekrarlayabileceğini hatta 4 saatte 1 tekrarlayabileceğini düşünmüştük her günün ötesinde, o yüzden de çok sayıda alan adı alalım dedik.
Turk-internet.com: Neden 4 saat?
Ali Ergin Demirhan: Çünkü 4 saatte uygulanıyor. Uygulanma süresi var. Biz de dedik ki bunlar bunu bile yapabilir. Her 4 saatte bile erişim engeli gelebilir çünkü hukuk olmadığını biliyoruz ama biz sürekli başvurup, bunlar önemli olacak dedik. Ve bütün yasal süreçleri işletmeye, sonuç alamasak bile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar, bunun yolu olduğunu da bilerek, uzun süre sonuç alamayacağımızı da bilerek, başladık. Umduğumuz gibi oldu, reddedildi.
Sonra AYM’ye taşıyorsunuz, tekrar erişim engeli geliyor, ona da başvuruyoruz. Pes etmeyelim dedik, açıkçası telaffuz etmek çok hoş olmasa da, pek çok yayın organı pes etti. Türkiye’de binlerce ton dava olması gerekir, o kadar dava yok. Pek çok yayın organı farklı alan adlarıyla ya da yeni site açarak devam etmeye çalıştılar ama bu sansür devam ettikçe, yeni bir site açmanın anlamı da yok. Sansür ortadan kalktığında belki ayrı bir proje yaparsınız ama kurtuluş değil yeni site açmak.
Orada da Anayasa Mahkemesine kadar gidildi. Hemen Ekim 2015’de başvuruldu, sonrasında 2017 yılında Yaman Hocamın katılımıyla, profesyonelce ilerletelim dediler, dört koldan bu işe girişilmiş oldu ve sonuçta aldık. Anayasa Mahkemesi kararı bile uygulanmıyor ama Sendika.Org şuan açılmayabilirdi de. Hala bir takım güçlüklerle karşı karşıyayız, bitmiş değil, BTK orada durduğu sürece sorun çözülmüş değil.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini savuşturmak için değil de gerçekten basın özgürlüğü adına kararlar alan bir siyasi irade açığa çıkmadığı sürece, bu sorun olduğu yerde duruyor olacak. Bizle de başka türlü uğraşmaya devam edecekler. Bizim deneyim üzerinden sanırım şunu bütün meslektaşlara da ya da alternatif medya takipçilerine, emektarlarına söylemek lazım, mücadele dört koldan giden bir şey. Hepsi birbirini destekleyen bir şey. O yüzden hepsinde de var olmak, mecliste, uluslararası platformda, basın örgütlerinde, yazılımın kendisi de, hukukta bir mücadele bütünü.
Bir akademisyen arkadaşımın yorumuna rastladım internetten, “mahkeme kararını beklediniz buna da mücadele demeyin” minvalinde. Yok, bu mahkeme kararını bekleme süreci değildi. Avukatlarımızın, yaptığı şey basitçe dava açıp sonuç bekleme meselesi değildi. Zorlu bir şey ama yapmamız lazım çünkü karşı tarafta fütursuzca sansür uygulayan ama bunu savunamayan bir şey var.
Bizim için bir keyif anı, bakanın kürsüden çıkıp da özür dilemek zorunda kalması. Ya da BTK Sulh Ceza Hâkimliğine hukuk öğretiyor. Sulh Ceza Hâkimliği öyle bir karar aldı ki, 7 ay sonra diyor ki; “Bunların gecikmesinin önemi yok, bunlar terör örgütü siteleri.” 118 site hakkında, Sendika.Org ile ilgili, Anayasa Mahkemesi kararının ardından, bizim birlikte erişime engellendiğimiz toplam 118 site hakkında açılış kararı veriyor. Bunların içerisinde pkkonline.org gibi siteler de var. Şu an yayında olmayan pek çok site de var. Ve size de diyor ki, “bunlar zaten terör örgütü sitesi, gecikmesinde sorun da yoktur”. İtiraz yolu da açıktır gibi bir karar yazmışlar. Türkçesinden, mantıksal kurgusuna berbat bir metin. Sulh Ceza Hâkimliğinin bir kenarında durmalı.
BTK da en son şöyle bir şey demiş, “AYM bununla ilgili karar vermiş, bu bir haber sitesi, siz haber sitesi olmayan yayınları ya da mahkeme kararına konu olmayan yayınları da buraya koyarak aslında bir usül hatası işlemişsiniz, biz onlara itiraz ediyoruz”. Gölbaşı Sulh Ceza diyor ki, “Sendika.Org’a da itiraz etti”. BTK da ben “Sendika.Org’a değil, diğerlerine itiraz ediyorum” diyor.
Burada BTK’yı aklamak için söylemiyorum ama Sulh Ceza Hâkimliği denen şeyin ne berbat, geçtim hukuku, hukuk bilmemesini, bir mantıksal kurguyla karar bile verdiği kararı savunabilecek durumda bile olmayan bir mekanizma olduğunu söylemek için bunları aktarıyorum. Bunların hepsinin kayda geçmesi lazım. Biz 5-10 yıl sonra demokratikleşme, basın özgürlüğü adına bir takım ileri adım atarsak, bugünlerde bunların nasıl yaşandığını gelecek adına kayda geçirmiş olmak lazım. Sessizce bekleyerek de geçiştirilebilecek bir şey değil, yarın unutulacak şeyler de değil bunlar.
Turk-internet.com: Yaman Hocam, hem BTK’nın yaklaşımını hem Gölbaşı’nın yaklaşımını bir hukukçu gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz? Ali Ergin “Kayda alınsın” derken haklı mı?
Yaman Akdeniz: Tabii, bizim zaten bu işe baştan beri müdahil olmamızın ana sebebi de buydu. İki amacımız vardı bizim, 1) Biz bu itirazların, yani 56 tane farklı itiraz yaptığımız zaman hepsinin reddedileceğini biliyorduk. Orada bir sürpriz yok ama 2)hem içtihata katkı olsun, hem bu kayıt altına alınsın, hem dosyaları alalım, bakalım ne varmış içlerinde –ki bütün dosyaların içi boş çıktı- yani, bir tane haber bulamadık. Şu haberinden dolayı siteyi kapatmışlar, zaten bu kabul edilebilir bir yaklaşım değil ama toptan engellemişler diyebileceğimiz bir şey çıkmadı.
Anayasa Mahkemesi de zaten kararında bunu söylüyor. Wikipedia kararında da, BirGün için de, Sendika.Org için de hep aynı şeyi söyledi. Hâkimler zaten madde ile, ellerinde bulunan meşhur 8a maddesiyle “milli güvenlik, kamu düzeninin bozulması, haber sitesinin içeriğiyle bir ilinti kurmuyor kararında” diyor. Anayasa mahkemesi de.
Karardan Sendika.Org’un neden erişim engellendiği anlaşılamıyor. Kaldı ki bu bir haber sitesi olduğu için her halükarda ölçüsüz ve demokratik toplumda gerekli değil bu müdehale diyor ve dolayısıyla anayasa mahkemesi bu karara aslında hâkimin bütün kararı için veriyor. Yani hakimin kararı için sadece Sendika.Org’un web sitesi adresi için değil, bütün kararı için bunu söylüyor. Çünkü kararın hiçbirinde pkkonline için bile neden terör içeriği veya bu 8a maddesi ile ilişkisine hâkim kâğıt üzerinde göstermiyor?
Yeni çıkan karara baktığınızda, hakim diyor ki, “yeniden yargılanması istenilen internet adresleri incelendiğinde –ki bunlar içinde Sendika.Org’da var. Bu söylediğim hâkim Sendika.Org için de söylüyor.- Almanca, Arapça, İngilizce, Kürtçe, Türkçe sayfalardan oluşan, sayfaların genel özelliğinin terör örgütünün şiddet eylemlerini öven, destekleyen ve haklılaştıran açıklamaların paylaşıldığı anlaşılmış olup”, diyor. Ama “ben karara uymak zorundayım” deyip devam ediyor.
Kâğıt üzerinde çok sorunlu bir karar. Bir taraftan “ben bunu kaldırmak zorundayım” diyor, bir taraftan aslında hâkim yapmadığı, yapamadığı daha önce yapmadığı bir değerlendirmeyi yine söylüyor. Siyasi nitelikte bir karar almış hâkim. Böyle bir kararın alınabilmesi için içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yapmanız lazım ve bunu genel geçer ifadelerle Ali Ergin Bey’in de belirttiği üzere 118 farklı adres için yapamazsınız. Bu adresler içinde bu tanıma girecek olacak bazı siteler olabilir ama bunun her haber sitesi veya web sitesi açısından değerlendirilip gerekçelendirilmesi gerekir. Siz sadece bir kanun maddesine atıf yaparak –ki o kanun maddesine atıf yaparak ki o kanun maddesinin içindeki ifadeler genel geçer ifadeler– yani milli güvenlik, “kamu düzeninin bozulması” diyor ama mesela “terör” lafı geçmiyor.
Terör örgütünün şiddet eylemlerini öven demiş hâkim, bu terör örgütünün şiddet eylemlerinin övülmesi meselesini 8a maddesine bağlaması lazım. Bağlayabiliyorsa hâkim o zaman değerlendiririz ama böyle bir bağlama yapılmamış. Zaten Sendika.Org için bu geçerli olamaz. Bu söylemlerin hiç biri gerçek olamaz. Biz bunu defalarca söylemiş olmamıza rağmen, hâkim yine bu şekilde karar veriyor. BTK da itiraz edince, tamam haklısın deyip, Sendika.Org dışındaki siteleri tekrar engelliyorum diyor. Diğer 117 adres 48 saat kadar açık kaldılar, tekrar kapatıldı.
Turk-internet.com: Peki, AİHM’e hangi aşamada gidildi?
Ali Ergin Demirhan: Ocak başı, Şubat sonu gibi gidildi.
Turk-internet.com: Onlar hükümete hangi soruları sordu?
Ali Ergin Demirhan: Anayasa mahkemesi sürecinin bir oyalama sürecine dönüştüğü yöndeki itirazımızı ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 18. Maddesinde, belli halde özgürlükler kısıtlanabilir diye buna imkân veren maddenin kötüye kullanıldığı yönünde bir soru sordu. Böyle bir durum görülüyor diye. Bu da aslında ilk defa basın özgürlüğü kapsamında karşımıza çıktı.
Yaman Akdeniz: Sadece ifade ve basın özgürlüğü ihlali ile ilgili sorular sormadı, aynı zamanda sözleşmenin 13. Maddesi –ki bu etkili başvuru hakkının ihlali ile ilgili- o aşamada Sendika.Org başvurduğunda yaklaşık 5 sene olmuştu zaten. 5 senede böyle bir süre gelen ihlal diyoruz buna. Örneğin turk-internet.com’u kapatsalar bugün, 5 sene kapalı kalsa, o ihlal devam eder. Daha önemlisi, Ali Ergin’in belirttiği, sözleşmenin 18. Maddesinin ihlal edilip edilmediğini değerlendirecek, bu çok önemli çünkü burada ifade ve basın özgürlüğünün sözleşmede öngörülen amaçlar dışında siyasi sahiplerle sınırlanıp sınırlanmadığının değerlendirilmesi yapılacak. Burada Sendika.Org’un iddiası bu engellemelerin, yani arka arkaya yapılan engellemelerin sebebinin hukuki değil siyasi olduğu ve bu kanıtlanırsa çok ağır bir ihlal kararı çıkacak. Mesela Osman Kavala kararında biliyorsunuz 18. Maddenin ihlaline hükmetti AİHM, benzer şekilde Selahattin Demirtaş kararında da 18. Maddenin, yani tututklamaların hukuki değil, siyasi olduğu yönünde karar verdi. Önemli tespitler bunlar. O bakımdan, AİHM’deki süreç önemli. O aşamada Anayasa Mahkemesi daha kararını vermemişti, Anayasa Mahkemesinin kararını vermesinin ana sebeplerinden bir tanesi de zaten bu konuya AİHM’in şimdi bakıyor olması. Benzer bir süreci biz wikipedia olayında da gördük. Wikipedia kararını da bir türlü vermiyorken Anayasa Mahkemesi AİHM konuyla ilgilenmeye başlar başlamaz hemen kararını orada da verdi –ki AİHM kendisininden önce karar vermesin diye.- dolayısıyla, oradaki süreç hala çok önemli.
Turk-internet.com: Yaman Hocam, 5 sene 63 tane alan adı almış, bir sürü müşteri kaybetmiş, şimdi geri dönüyor ama tekrar Google indexlemelerinde geriye gitmiş, bunlardan ötürü bu sitenin bir tazminat hakkı var mı?
Yaman Akdeniz: Tazminat hakkı her zaman olabilir. Adalet bakanlığına karşı açılacak bir dava yoluyla olabilir. Zor bu. Türkiye’de ki tazminat davaları hep zor. Anayasa Mahkemesi bunu çok fazla dikkate almıyor, AİHM nezdinde de tazminatlar kısıtlı oluyor. Zaten ana amaç oraya gittiğiniz zaman tazminat almak olmuyor, daha çok tekrarlamamasını sağlamak. 1) Bu süregelen ihlalin durdurulması, 2) Her 18. Maddenin ihlaline karar verirse AİHM, o zaman zaten Türkiye’ye bir yaptırımı da olacaktır. Sen bu maddeyi kanundan çıkart, iptal et bunu diyecektir çünkü bunu siyasi amaçlar çerçevesinde kullanıyorsun diyecektir. Bu tespitler zaten başlı başına çok önemli olacaktır fakat ben bu tazminat konusuna katılıyorum.
Özellikle Google indexleme sorununu başka haber sitelerinden de duydum. OdaTv’de benzer bir sorunu dile getirmişti. Yani mesele sadece alan adını numarasal olarak değiştirmek değil. Google değiştirmek istemiyor. Ali Ergin Beyler yine iyi halletmiş, başka haber siteleri kolaylıkla bu indexlemeyi yaptırmıyor. Alan adınız engelli olduğunuz zaman ve indexli olmadığınız zaman bu sefer arandığınızda bulunamıyorsunuz veya arama sonuçlarında sizin haberlerin çıkmıyor. Sıklıkla Sendika.Org’un engellendiği ve alan adlarının sıklıkla değiştiği dönemde zaten bu ciddi bir sorundu. Sendika.Org’un ya google’da aramaları çıkmıyordu ya da çıktığında eski alan adıyla çıkıyordu, üstüne bastığınızda çalışmıyordu. O sebeple de ciddi bir kullanıcı kaybı söz konusuydu. Twitter’da da sorunlar vardı. Görünür kılınması için statik bir web sitesinin olması lazım, başka türlü bu iş olmaz.
Turk-internet.com: Bundan sonra ne yapacaksınız?
Ali Ergin Demirhan: Açıkçası, ilk önce erişim engelinin tamamen kalkması için uğraşacağız ve ardından siteyi biraz daha yeniden rotasına sokmak için uğraşacağız ama bu 5.5 yılın biz biraz erişimin engelleri olurken, acımadı minvalinde göndermeler yapıyorduk ama epey acıdı. Biz yazar kaybettik, akademi yazarımız kalmadı çünkü erişimi engellenen bir sitede yazı yazmak, hele ki imzanın bulunması, akademisyenler için tercih edilir bir şey değil. Hele ki genç akademisyense, yükselme bekliyorsa. İçeriklerimiz silindi, isimler kaldırıldı, insanlar paylaşmaya korkar hale geldi çünkü bir kamu emekçisi sitenin haberini paylaştığında soruşturmaya uğrayabiliyordu.
Benim bir yazımla ilgili mesela bana doğrudan arkadaşlarımın bildirdiği şey, bana dava açılmamış, içerikle ilgili herhangi bir durum yok ama bir öğretmen o içeriği Facebook sayfasında paylaştığı için soruşturmaya uğramış. Böylece hem okuru hem yazarı hem de paylaşarak aslında sizin dağıtım ağınızı engelleyen bir süreçle karşılaştık. Bunu onarmak için epey uğraşmamız gerekecek.
Ama dediğim gibi bu iş bitmiş değil, sadece erişim engelinin kalkmasıyla ortadan kalkan bir şey yok. AİHM’de ki süreç devam edecek. Erişim engeli süren yayınlarla ve en azından biz bu tecrübemizi paylaşmaya devam edeceğiz. Özgürüz.Org’dan OdaTv’ye, pek çok yayın organı hatta SiyasiHaber anayasa mahkemesine rağmen hala açılmadı, bu arkadaşlarla da en azından elde ettiğimiz tecrübeyi paylaşmak bizim sorumluluğumuz. Maddi konuda, biz reklam alan bir site değiliz ama katkılarla sürüyor.
Şu an patreon sayfası var ve sadece büro giderlerini karşılayabilecek kadar bir patreon katkısı alınıyor. Aldığımız tazminatta AİHM’in ilk kararında 6.000 Lira, bizim alan adlarına verdiğimiz para 20.000 Liraya yakın. Sadece 64 değil, kenarda bulunsun diye alan adı alıp her sene yeniliyorduk. 252 alan adı almışızdır. 250 alan adı 2500 dolar yapar. 2500 dolar da bugün 20.000 Lira yapar. Bizim alacağımız ise 6.000 lira. Sonuçta bizim arkadaşlarımız da havayla, suyla çalışmıyor. Ciddi bir maddi kaybımız da var.
Medyanın parasız olan bir şey değil, bu pahalı bir şey habercilik. Sadece teknik anlamda söylemiyorum. Kişinin faaliyeti, habercilik faaliyeti ve kendi geçimini sürdürmesi anlamında da, en azından bu tecrübeyi, alternatif medyaya ilişkin bu tecrübeyi kayıtlı kalıcı hale getirmeyi düşünüyoruz. Belki 20. Yılımız olacak Nisan’da, o zamana kadar bu tecrübeyi de en azından hukuki ve teknik açıdan da kayıta geçirmeyi düşünüyoruz. Yetişir mi bilmiyorum da 20. Yılı, bu da bizim bir sorumluluğumuz gibi. Bir taraftan yola devam edeceğiz, mücadele sürecek ve bu deneyimi bir kolektifleştirmeye, işe yaratmaya çalışacağız.
Yaman Akdeniz: Şunu söylemek istiyorum, hem Ali Ergin Beylerin mücadelesi bence sadece bir anayasa mahkemesine basit bir başvuru yapıp ondan sonra beklemekten ibaret değil. Sendika.Org’u 20 yıldır ayakta tutuyorlar. Bu çok önemli. Ben Sendika.Org’u İngiltere’de olduğum yıllarda takip ediyordum, o zamanlar bilmiyordum kim var-kim yok. Aynısı turk-internet.com için de geçerli. Bunların kapatılması tarihe çok ciddi bir zarar verir. Dolayısıyla yaşanması, yaşatılması gerekir. Bugün siz yazmıyoruz deseniz bile arşiv değeri çok yüksek platformlardan, haber sitelerinden bahsediyoruz. Dolayısıyla bir dönemin tarihçesi var. Ben aslında kapatılıp giden bütün haber siteleri için söylüyorum. Taraf, zaman, onların bile bana sorarsanız, o dönemin analizini yapmak açısından bir önemi vardı. Kayboldu gitti bütün arşivler. O bakımdan yaşatması ve yaşaması lazım ve desteklenmesi lazım. Ben bu mücadeleyi çok önemli buluyorum.
Sosyal Medya Düzenlemelerinde Süreçte Neler Var?
Turk-internet.com: Evet Yaman Hocam, sosyal medya düzenlemeleri için sosyal medya şirketlerinin temsilci atama ve diğer hareketleri yapma süresi bitti. Şimdi ne olacak? Şimdiye kadar ne oldu?
Yaman Akdeniz: Şöyle, birazcık filmi geriye sardığınızda, Temmuz ayında apar topar bir yasa değişikliği ile karşı karşıya kaldık. Bu yasa değişiklikleri sonrasında özellikle sosyal medya platformları açısından Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğu getirildi. Bunun için tarih 1 Ekim olarak belirlendi hatta Ekim başında yeni bir yönetmelik BTK tarafından hazırlandı, o da kanunda söylenenin 3 aşağı 5 yukarı aynısını söyledi ve Ekim ayında da bekleme süreci başladı. Yani aslında Ekim ayında sosyal medya devlerinin Türkiye’de temsilci belirlemesi, ofis açması beklenirken ilk açıklama dolaylı yollardan benden Facebook adına geldi. Bu şartlar altında Facebook gelmeyeceğini söyledi. Hatta ben bu açıklamayı yaptıktan sonra beni çok eleştirenler de oldu Twitter’da. “Seni neden arasın Facebook, neden sen açıklama yapıyorsun, koskoca Facebook neden basın bülteni yayınlamıyor?” diyenler oldu. Bu yol seçilmiş oldu. Ben Facebook’un bir çalışanı veya danışmanı değilim ama bütün sivil toplumcularla, akademisyenlerle görüşüyorlar, benimle de görüştüklerinde “ben bunu söyleyebilir miyim?” diye sordum, bugün de görmüşsünüzdür, Rus platform VK platformunun Türkiye’de temsilci atayacağını yine Twitter’da açıkladım. Facebook kadar ilgi çekmedi bu açıklama. Çoğu kişi de VK’nın ne olduğunu bilmiyor, ben de çok bilmiyorum, daha doğrusu biliyorum da Rus sosyal medya platformu olduğunu, Türkiye’de bu kadar çok kullanıcısı olduğundan bir haberdim açıkçası. Fakat Kasım başı geldi, 1 aylık uyarı süreci de tamamlanmış oldu, şimdi ne olacak diye bugün çok soran oluyordu, Kasım ayında ilk cezaları vermeye başlayacak BTK. Kasım sonuna kadar muhtemelen bekleyeceklerdir, yine ses çıkartmayan veya temsilci atamayacağını açıklayan sosyal medya platformlarına 10 Milyon TL para cezası verilecek Kasım ayı içinde. Bu 2. Aşama olacak. İlk aşama uyarı süreciydi, Kasımda 10 Milyon TL, Aralıkta bu para cezası artacak, 30 Milyon TL daha eklenecek. Yani 40 Milyon TL para cezası olacak. Paramızın hiçbir kıymeti kalmadığı için, bu TL bazında cezalar da durduğu yerde eriyor. Eğer siz Türkiye’de zaten temsilci bulundurmama kararı aldıysanız, bu cezaları da ödememeyi göze almış olacaksınız. Madem Türkiye’de ofis açmayacaksınız, temsilciniz olmayacak, neden bu cezaları ödeyesiniz sorusu geliyor. İş biraz daha Ocak ayında ciddileşecek. Reklam yasağı cezası verilecek sosyal medya platformlarına. Ondan sonra daha ağır yaptırım olan bant genişliği daraltılması Nisan ayı için öngörülmüş. Yani %50 oranında daraltma Nisan 2021’de, Mayıs ayında da %90a çıkabilecek. Tabii bir taraftan da Türkiye’deki yetkililerin, BTK’nın, hükümetin, daha ağır yaptırımları uygulayıp uygulamayacaklarını da bilmiyoruz. O aşamada Facebook, Twitter, Youtube yok bütün bu platformlara Türkiye bant genişliğini daraltma cezası uygulayacak mı uygulamayacak mı o da bir soru işareti. Onu uygularlarsa internet toptan çökecek mi, onu da o tarihlerde göreceğiz. Bir taraftan Anayasa Mahkemesinde bir süreç var, CHP’nin iptali için başvurusu var. Dolayısıyla bu bir süreç. Bugün veya bu ay içinde çözülmeyecek bir süreç. Türkiye’ye gelmeye karar verirler, fikir değiştirirlerse o da başka türlü bir süreç olacak çünkü bu sefer de hükümetin yargı organlarının BTK gibi kurumların taleplerini karşılayıp karşılamama süreçlerini izleyeceğiz.
Turk-internet.com: Neydi o dert?
Yaman Akdeniz: Tabii biz bu gelmezlerse senaryosunu özetledik. Eğer gelirlerse bu sefer Sulh Ceza Hâkimlikleri tarafından kendilerine gönderilen bütün erişim engelleme kararlarını uygulamak zorunda kalacaklar, istisnasız. Bu kararlara bizim, Sendika.Org sürecinde olduğu gibi, itiraz edebilirsiniz fakat bu itirazların %99.99u reddediliyor. Kapı komşusu Sulh Ceza Hâkimleri bu itirazları reddettikleri için, Anayasa Mahkemesine gitmekten başka çareniz kalmıyor. Sosyal medya platformları da bunu yapmak zorunda kalacak. Diğer taraftan da kararları uygulamak zorunda kalacaklar. Çünkü kararları uygulamadıkları zaman, itiraz edilen veya kaldırılması engellenmesi talep edilen içeriklerden sorumlu olacağını söylüyor kanun. Bu sefer onlarca, hatta yüzlerce hukuk davasıyla karşı karşıya kalabilecekler, haklarında belki buradaki temsilcileri hakkında ceza soruşturması açılabilecek. Dolayısıyla, pek de hoş olmayan durumlarla sıklıkla karşı karşıya kalacaklar. Diğer taraftan da, kullanıcı bilgileri talep edilecek. Nasıl şu anda BTK internet servis sağlayıcılarından ve yer sağlayıcılardan kullanıcı bilgilerini alıyorsa, sosyal medya platformlarından da bu bilgileri talep edecekler. O da başka türlü bir hukuki mücadeleye dönüşecek, yine karşılıklı davalar ve yargılamanın pek de adil olmadığı bir ülkede zor koşullar altında hukuk mücadelesi vermek zorunda kalacaklar ya da pes edip zaten bütün talepleri yerine getirecekler. Yani Türkiye’ye geliyor olmaları ancak bu anlama gelir, başka türlü yorumlamakta mümkün olmayacaktır.
Turk-internet.com: Peki, Rus sitesinin neredeyse son gün başvuruda bulunması sosyal medya düzenlemeleri 1 milyonun üzerinde kullanıcısı olanlar için yapılmıştı. VK sitesine ben üye değilim, bilmiyorum siz üye misiniz ya da üye olan birkaç kişiden duydum, ne kadar üyesi var bilmiyorum 1 milyon var mı ama bu Facebook açısından acaba rekabet yaratır mı? Facebook şu ana kadar gelmedi, bunu duyunca acaba gelir mi? Facebook yasaklanabilir ki Facebook aleyhinde çok konuşmalar var malum, sosyal medya dilemma diye sitede de, filmde de gördük, daha önceden de hep Facebook’un gizli profil çıkardığı, bizim istediğimiz verileri bile izlediği gibi konuşmalar var. Acaba VK’nın başvurusu bir anlama gelir mi?
Yaman Akdeniz: VK’yı ben duydum, ismen bildiğim ama test hesabı bile açmadığım bir platform. Ben aslında bugün şaşırdım çünkü Türkiye’de ben de bu kadar kullanıcıları olduğunu duymamıştım. Sıklıkla karşımıza çıkan, erişim engelleme kararlarında neredeyse hiç görmedim diyebilirim. Kişilik haklarım ihlal edildi diye siyasetçiler tarafından VK.com’un adresinin engelletildiğini, engelletilmeye çalışıldığını veya milli güvenlik kamu düzeninin korunması gerekçesiyle VK.com ile ilgili bir süreç ben bugüne kadar görmedim. Dolayısıyla, bunun çok büyük bir etkisi olacağını da açıkçası düşünmüyorum. Facebook’un kararını tekrardan gözden geçirmesini gerektirecek gelişme, Twitter ve Youtube’in, yani Google’ın Türkiye’ye geliyoruz dediği zaman, yalnız kalma ihtimali var, o zaman belki tekrar durum değerlendirmesi yapmak zorunda kalacaklar. Diğer taraftan da ben aslında Facebook’un Türkiye ile ilgili almış olduğu kararı da takdir ediyorum. Bunun kolay bir karar olduğunu düşünmüyorum. Karar alma süreçlerinin karışık olduğunu, bir tarafta tabii özellikle ticari konuların, sizin belirttiğiniz, yani Facebook’un içinde zaten insan haklarıyla ilgili sadece ifade ve basın özgürlüğü açısından değil, kişisel verilerin korunması mahremiyet konularıyla ilgili politikalarında, uygulamalarında çok eleştiriler olduğunu, sorunlar olduğunu tüm dünya biliyor. Bir taraftan da tabii bunun düzeltilmesi için atılmış adımlar olduğunu da biliyoruz. Kadrosuna özellikle tecrübeli, insan hakları savunucuları veya insan hakları örgütlerinde çalışan kişileri geçtiğimiz yıl içinde kattığını biliyoruz. Ben onların da bu konuda etkili olduklarını düşünüyorum. Türkiye ekibinin de Facebook’un konuyu iyi analiz ettiğini ve doğru bilgilendirme yaptığını düşünüyorum. Ama yüzdesel olarak bilemem tabii, nasıl bir oranla Türkiye’ye gelmeme kararı aldılar. Fakat hafife alınmaması gereken ve hatta takdir alınması gereken –kendi bakış açımdan söylüyorum- bir karar ve yol gösterici olacaktır diye de umuyorum. Bugün Google, Youtube’un ve özellikler Twitter’in henüz karar almamış olmasında, Facebook’un almış olduğu kararın da etkili olduğunu düşünüyorum. Fakat VK’yı, yani Rus sosyal medya platformunu aynı kategoride görmüyorum açıkçası. Facebook bunu ticari anlamda bir rakip görür mü? Zannetmiyorum. Niye kendi alternatifimizi yaratmıyoruz, Facebook, Twitter’ımız yok gibi sorularla karşılaşıyorum. Sonuçta pazar ve kullanıcı karar veriyor hangi platformları kullanmak ihtiyacı duyduğuna. Dolayısıyla böyle “Facebook hesaplarımızı kapatalım da VK.com’da hesap açalım” gibi bir yaklaşım olacağını zannetmiyorum. Kullanıcılar alışık oldukları, sevdikleri, güvendikleri platformları kullanmayı seviyorlar. Bir kısmımız da bu platformların hepsini mecburen kullanıyor. Çünkü hedef kitlesi, erişmek istenilen kişiler bu platformları kullanıyor. Turk-internet.com YouTube ve Facebook üzerinden yayın yapıyor, dolayısıyla bunlar bizim açımızdan önemli platformlar. O bakımdan olmazsa olmaz. Hepsinin bir fonksiyonu olabilir, “Ben Facebook, Instagram, Twitter, VK kullanıyorum” diyen de kullanıcı olacaktır. Dolayısıyla, hepsine, Türkiye’de de geliştirilecek olan platformların da kullanıcısı mutlaka olacaktır ama sonuçta ekşi sözlüğü yıllardır görüyoruz. O eski, basit hali bile hala kullanılıyor. Onun da bir kitlesi, kullanıcısı var. Demek ki, pazar bunu istiyor.
Turk-internet.com: Eklemek istediğiniz bir konu var mı?
Yaman Akdeniz: Bu bir süreç. Daha biz bu konuyu çok konuşacağız, tekrar tekrar konuşacağız. Bu işin teknik tarafı var, uzman arkadaşların, özellikle internet bant trafiğinin daraltılması meselesini ciddi bir şekilde masaya yatırması lazım. %50 kısıtlama ne anlama geliyor? Karşımıza neler çıkacak? Ve bu yüzden %90’a çıktığı zaman karşımıza neler çıkacak?
Turk-internet.com: Şebeke Türk Telekom ağırlıklı olduğu için, biraz da Turkcell, ikisinin oluşturduğu bir şebeke var ve 2010’dan itibaren 11 tane altyapı şirketi olduğu halde, bunların yolu açılmadı, izin verilmedi. Dolayısıyla, bant genişliğini rahatlıkla yapabilirler.
Yaman Akdeniz: Yapabilirler ama etkilerini, internet özellikle Covid-19 sürecinde çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. Okullar, üniversiteler hala internet ağırlıklı çalışıyor. Dolayısıyla İngiltere’de ki kısıtlamayı gördük, başka Avrupa ülkelerinde de var, Türkiye’de de benzer bir süreç her an karşımıza çıkabilir. Dolayısıyla, zaten altyapının yeterliliği sorgulanırken böyle bir daraltma, kısıtlama ne kadar etkili olur? Bunun dolaylı zararları olabilir mi? Uygulama yapıldığı zaman, tümden internet çökebilir mi mesela?
Turk-internet.com: Sonuçta öğrencilerin uzaktan eğitimi desek de, öğrenciler uzaktan eğitim falan almıyor. Rakamlarıyla ortaya koyduk. EBA’nın aynı anda canlı olarak bağlanabilen sayısı 1 milyon. Cansız olarak da bağlanan insanlar var mutlaka ama toplamda Türkiye’de ki evlerin ancak %47’sinde internet var. Tamamında internet yok. Bunların çoğu da maalesef ADSL, yani ADSL dediğimiz teknoloji eski şebekenin, bakır olan şebekenin işe yarar hale getirilmesi için oluşturulmuş bir geçiş teknolojisi. İnternet alabilmek için fiber altyapı lazım. Data bakırın üzerinden gitmiyor. Fiberin üzerinden gidiyor. Dolayısıyla, bakır şebekenin üzerindeki ADSL’in zaten kendi kısıtları var. Veya VDSL de olsa. Bir de üstüne bu şebekenin normale telefon olduğu yıllarda 7 mm’lik bakır çekilmesi gerekirken, bazı taşeron firmalara çektirilmişti, 5-3 mm çekilen yerler var. Siz 10 hat alıyorsunuz ama en fazla 1 geliyor. Neden? Çünkü oradaki bakır kablo standarda uygun değil. Artı, Türkiye’de paylaşımlı ağlar için söylüyorum, Dünya’da 3 veya 4 kullanıcıya kadar Megabit’e kadar hatlar var, bizde 19’a kadar çıktığını duyuyorum. Diğer operatörleri anlatan bazı arkadaşlardan. Baktığı zaman Avrupa’da internet, uzaktan çalışma, uzaktan eğitim döneminde %40 kadar arttı, Türkiye’deki artış %15de kaldı. Neden? Çünkü zaten internet hattı yetersiz. Bunların önümüzdeki dönemde bloklanması ne olur? Evvelki gün söyledim, Star link geliyor. Bu yaptıkları bir operatördeki arkadaşım bana; “Şöyle iyi servis veriyoruz, şöyle paket çıkarıyoruz, neden hala bize kızıyorlar?” minvalinde bir soru sormuştu. Bu insanlarda siz bir şeyi yarattığınız zaman yarın da Starlink gelir, yasaklasalar da herkes oraya geçer. Yapacak bir şey yok. AKP hükümeti benim gördüğüm kadarıyla internetten korkuyor.
Yaman Akdeniz: Doğru. Aslında bütün bu 1 saattir konuştuğumuz konunun özeti de bu. Sendika.Org’dan da korkuyorlar, Twitter’dan da, Facebook’tan da korkuyorlar. Çünkü kullanıcılar bunu ağırlıklı olarak kullanıyor ve kullanıcının ifade özgürlüğünden çekinen, korkan bir hükümetle karşı karşıyayız.
Turk-internet.com: Doğru. AKP’nin eğer kitlesine bakarsak, geçen gün sosyal medyada da mesaj vardı, gençlere dair mesaj atıldığında, mikserlerden efekt yapılıyor diye, AKP’nin kitlesi gençler. Daha doğrusu interneti kullananlar değil. Dolayısıyla internetten hoşlanmıyor.