Son bir yılın İnternet gündemimize baktığımızda, maalesef Türkiye’nin adının site kapatmalarla, “Sansür” ve “Yasak”lar ile anıldığına şahit olduk. Olayın “özgürlük” ya da “sakıncalı içerik” tarafı kadar önemli bir başka noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Üretemeyen, üretmeyen bir toplum olarak genel alışkanlıklarımızın İnternet dünyasında da devam ettiğini rahatlıkla görebiliriz. İçerik üretmekten çok tüketen bir toplum olarak, yurtdışındakiler başta olmak üzere içerikleri “şikayet” etmekle uğraşıyoruz.
Ama şikayetçi olduğumuz bu konunun bir de başka yönü yok mu sizce?
Örneğin; Türkiye olarak YouTuBe uygulamalarından, yapılan iş modellerinden ders almak yerine işin kolaylığına kaçıp bilmem hangi mahkemenin, bilmem şu tarih ve sayılı kararı sebebi ile yasaklar getiriyoruz. Sanırım, düşmana hak ettiğini gösteriyor ve “al sana kahpe düşman gördün mü!” diyor oluyoruz !!!!
Şimdi sadece bu YouTube-Atatürk olayına bakarak düşünüyorum;
“Atatürk” ‘e yapılan hakaretler sebebi ile YouTuBe yasaklar getirirken kaç kişi acaba kendi kendine şu soruyu sordu: “Biz bu İnternet aleminde Atatürk adına ne yaptık?”
Cevapları duyar gibiyim. Neler yapmadık ki?
Eee, neler yaptık o zaman ?
- Çeşitli yabancı sitelerde açılan oylamalarda birbirimize gaz verdik, milyonlarca oy kullandık.
- YouTuBe gibi yerlerde yayınlanan içeriklere yasaklar koyduk.
Başka?
Pardon ?
Aslında vereceğimiz cevabımız yok. Yapılanlar ancak bireysel birkaç deneme ile sınırlı. İnternetin ilk dönemlerin de bile daha çok şey yapıldı desek yalan olmaz.
Bireysel girişimler dışında resmi olarak bir şey yaptığımızı söylemek doğru olmaz.
YouTuBe ile Atatürk aleyhine yapılan yayınlara acaba verdiğimiz cevaplarımız olabildi mi? İçerik üreterek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk hakkında daha çok bilgiyi İnternet üzerinden tüm dünya kullanıcılarına açabildik mi?
www.Ataturk.org.tr, www.Ataturk.gov.tr, www.Ataturk.gen.tr, adları üzerinden gerçek bilgileri sunabildik mi?
Bu alan adlarını “Rezerve” koyma yerine keşke içlerine de doldurabilsek, lafta Atatürkçülükten, özde Atatürkçülüğe adım atabilse idik. 1993 yılında İnternet ile tanıştığını iddia eden bir ülke olmaktan öte sunduğu içerikler ile siber üretim dünyasında yer alan, ülke çıkarlarını bu alanda da savunabilen bir ülke olabilse idik.
Keşke !
Hala geç değil. Sizce de öyle değil mi?