Makalenin ilk bölümünü Sosyal Verinin Öteki Yüzü : Karanlık Sosyal Medya (Sosyal Medya Facebook’la Başlamadı) – 1 başlığı altında okuyabilirsiniz.
Kaldığımız yerden devam ediyoruz..
Böylece sosyal medyanın yüzde 80’i buzdağı olarak suyun altında saklı kaldı
Peki, markalar neden bu yıl Karanlık Sosyal Medyaya önem vermeye başladı?
Özetle sosyal medyada deniz bitti ve B2C iş modellerinde sorunlar çıkmaya başladı: Başta AB üyeleri olmak üzere birçok ülke Facebook ve Google’ın vergi vermesini istiyor. Telekom ve özellikle cep telefonu operatörleri, Google, Viber gibi şirketlerin şebeke kullanımı karşılığında belirli bir ücret ödemesini talep ediyor. Bu fiyatlar B2C hizmetlerine yansımayacak mı?
Bugün WCIT 2012 Dubai internet konferansında internetin geleceği konuşuluyor. ABD interneti kendine istiyor, kendi kontrolünde istiyor. Birleşmiş Milletler ve Rusya ise 3. Dünyadaki internet yatırımlarının artmasını talep ediyor. Google, kazançlarını garantiye alma peşinde ve bir veri simsarı olarak, elbette internette tarafısızlık istiyor.
Sosyal ağlar arasında rekabet arttı. Sosyal ağları birbirine bağlamak, bu şartlar altında bir mecburiyetti ama sosyal ağ hesaplarının eşitlenmesi, pastadaki Business to Consumer modelinin dilimlerini de küçültmüş oldu.
İçeriğe dayalı Adwords tarzı reklamcılığın, hatta hedef kitlenin modası geçiyor: Foursquare check-in’lerine dayalı, “müşteriyi bulduğun siteye reklam ver” tarzı lokasyon bağlamlı ve gerçek zamanlı reklamcılık modelleri gelişiyor (örneğin Google DoubleClick).
Sonuçta, online marka iletişimi yöntemleri de değişiyor. Markalar kârlılığını korumak istiyor ve bunun için de yıllardır analiz etmeyi, pazar araştırmalarına konu etmeyi akıl etmediği Karanlık Sosyal Medyayı değerlendirmek zorunda.
Klasik reklam modeli işlemiyor
Web analiziyle ilgili bir sır vardır: Bugün Büyük Veri geldi diye ortalığı ne kadar ayağa kaldırırsak kaldıralım, en iyi web analiz yazılımlarıyla bile internetten topladığımız bilgi çok sınırlıdır; yani Büyük Verinin “büyük kısmını” ölçemiyoruz:
Bir kişinin sitenizi ziyaret edip etmediğini anlamak istiyorsanız metadata kodları kullanırsınız. Bu kodlar özetle şu bilgiyi verir: “Kozan, ben sitene Facebook’tan geldim.” Böylece siz de “Geçen ay siteme Facebook’tan 1 milyon kişi gelmiş!” dersiniz ve sevinirsiniz.
Oysa, herkes Çerez kullanmaz. İnsanlar, browser’larına AdBlock gibi bir reklam önleme uygulaması kurabilir veya Çerezleri kabul etmeyebilirler.
Bugün antivirüs yazılımlarında bile Adwords gibi hizmetlere “beni izleme” diyen düğmeler var. Üstelik HTTPS güvenli bağlantı var. İşte bu yüzden, Karanlık Sosyal Medya, arama motoru optimizasyon uzmanlarının (SEO’lar) kabusudur. SEO’lar Karanlık Sosyal Medyayı göremezler, karanlıkta kör olurlar.
Teknik ifadeyle, analiz yazılımları, internetteki sosyal trafiğin büyük kısmını kaçırmaktadır:
Kullanıcılar, web sitenizin linkini doğrudan tıklamayabilirler. Bunun yerine, sitenize, yönlendirilmiş linkler üzerinden ya da toplu e-posta dağıtım listeleriyle ulaşabilirler. Kısacası, adres çubuğu veya arama kutusunu ya da Facebook gibi referanslı bir kaynak adresini hiç kullanmamış olabilirler. Üstelik, bu linklerin önemli bir kısmı Google Talk gibi sohbet programları ya da e-posta iletileriyle paylaşılan linklerdir.
Yıldız Savaşları’nda Usta Yoda’nın dediği gibi, Karanlık Sosyal Medya her yerdedir: “Çevrendeki Gücü hissetmelisin. Burada, seninle benim aramda ve ağacın, kayanın arasında, evet her yerde. Hatta toprakla geminin arasında…”
Karanlık Sosyal Medya fizikte evreni bir arada tutan Karanlık Madde gibidir: Göremezsiniz, koklayamazsınız ama internet evreninin genişlemesini sağlayan tek şeydir. Karanlık sosyal medya olmasaydı internet evreni kendi üzerine çökerdi (Büyük Ezilme: Big Crunch!)
Makalenin devamını Sosyal Verinin Öteki Yüzü : Karanlık Sosyal Medya – (Karanlık Sosyal Medyayı Kullanmak) – 3 başlığı altında okuyabilirsiniz.