Dünyada elektrikli araçların pazar payının, model çeşitliliği ve yeni yatırımlarla 2025’e kadar %29’a yükseleceği tahmin ediliyor. E-mobilite ise tam elektrikli araçları, hibrit elektrikli araçları ve hidrojen yakıt hücresi teknolojisini kullananları içeriyor. Artan CO2 emisyonları ve gittikçe az bulunan fosil yakıt kaynakları karşısında elektromobilite değişen toplumlar için entegre bir iklim, enerji ve mobilite stratejisi oluşturuyor.
Türkiye’de şarj istasyonları yatırımlarının yanında, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin sürekliliğini sağlamak adına enerji depolama alanlarında çözüm geliştirilmesi gerekiyor. Bu şekilde de insanların sadece şebekeden gelen enerji ile yetinmesinin önüne geçilmesi ve yenilenebilir enerjinin depolanması, araçların verimli şarj olması ve yüksek enerji masraflarından kurtulması gerekiyor.
Elektrikli araçlara yer ayrılması gerekiyor
Türkiye’de birçok bölgede mevcut enerji altyapısı elektrikli araçların enerji ihtiyacını karşılayacak durumda bulunmuyor. Öncelikle belediyelerin elektrikli şarj altyapısı alanında çalışmalar yapması, otoparkların belirli kısımlarının da elektrikli araçlara ayrılması gerekiyor.
Elektrikli araçların yollara daha fazla yer alması sonucunda da mevcut altyapı şu an için talebi karşılayamayacağı için mikro şebekelere odaklanılması gerekiyor.
Hager çözüm üretiyor
Sürdürülebilir gelecek için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını sürdüren Hager Group ise enerji verimliliği alanındaki çalışmaları doğrultusunda enerji izleme, elektrikli şarj istasyonları ve mikro şebekelere odaklanıyor. Şarj istasyonları yatırımının yanında, enerji sürekliliği sağlamak için de enerji depolama alanında faaliyette bulunan Hager, yenilenebilir enerjinin depolanmasını ve araçların verimli şekilde şarj olmasını sağlıyor.