Tarihi yarımadanın Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç ile çevrelenmiş coğrafyası, şehrin yapısını belirlemiş ve İstanbul’un olağanüstü siluetini bugünlere taşımıştır. Bu olağanüstü imparatorluk merkezinin sayısız anıtı arasındaki Aya Sofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Hipodrom ve Teodosyus surlarının kalıntıları, imparatorların ve sultanların olduğu kadar birçok dini geleneğin kültürel gelişimini de vurgulamaktadırlar.
İstanbul şehir dokusu, hanları, sarayları, kapalı çarşıları, hamamları, çeşmeleri, ahşap evlerin sıralandığı dar sokakları ile şehir sakinlerinin günlük hayatlarına damgasını vurmuş ve yüzyıllar boyunca ziyaretçileri kendine hayran bırakmıştır. İstanbul’un ahşap yapıları, Osmanlı dönemindeki mimari gelişimin tanıklarıdır. Ancak Osmanlı sanatkârlarının müthiş ustalığını gösteren kıyı şeridindeki görkemli konutlar, iddiasız evler ve dükkânlar ne yazık ki ya tamamen yok olmuştur ya da tamir edilemez bir durumdadır.
Kültürel varlığın korunması ile ilgili yasalar bu yapıları ve yakın çevrelerini kayıt altına almış olsa da, çoğunun sahiplerinin sosyo-ekonomik şartları, mevcut korumacı düzenlemelere ve kurallara uymalarına imkân vermemektedir.
Zeyrek ve Süleymaniye alarm veriyor
UNESCO’nun dünya mirası değerlendirme toplantılarında, ihmal ve yıkım nedeniyle yitirilen evlerin neden olduğu doku kaybının özellikle Zeyrek ve Süleymaniye’de yoğun olduğu üzerinde durulmuş, Türkiye bu konuda uyarılmıştır. İstanbul’un tarihi alanlarının korunması için acilen harekete geçilmemesi halinde ilgili komitenin Temmuz 2004’te İstanbul’u “Dünya Mirası” listesinden çıkarıp, “Tehlikede Olan Dünya Mirası” listesine alacağı resmen bildirilmiştir.
“Tarihe Sağlam Bir Çatı” Kampanyası, bu konuda derhal harekete geçilmesi mesajını veren bir adımdır. Temel olarak çatının tamir edilerek, yapıların ahşap karkasının, döşeme tahtalarının ve diğer eşsiz süslemelerinin çürümesini durdurmak için 50 kadar eve basit tamir olanağı sağlanması hedeflemektedir. Diğer yandan bu kampanya, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de yer alan yaşam şartlarının iyileştirilmesi, yoksulluğun azaltılması ve barınma güvencesinin sağlanması için de acil bir çağrıdır.
Kampanya, çoğunlukla ahşap olan bu tarihi yapıları kullananların uzun dönemli eğitimine odaklanmıştır. Diğer yandan, içerisinde sosyal birleşme, dayanışma ve ekonomik değerler için önemli bir vektör olarak hizmet verecek kültür öğesinin bulunduğu, sürdürülebilir kentsel gelişmeye toplumsal bir destek oluşturmayı ve toplum bilincini arttırmayı hedeflemektedir.
Entegre kent gelişimine doğru çok yönlü bir mücadeleye davet olan İstanbul’un kentsel gelişimi, tarihi mirasa sahip çıkılmasıyla başlanabilecek ve dünyaya örnek olabilecek çapta bir projedir. Çalışma, Ulusal Ahşap Birliği’nin yürütücülüğünde, UNESCO, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları ve Siemens Ev Teknolojisi’nin sponsorluğunda başlatılmıştır.
Dünya Mirası nedir, nasıl korunur?
Uluslararası sözleşmeler arasında en çok uyulanı olan 1972 tarihli Dünya Mirası Konvansiyonu 128 ülke tarafından imzalanmıştır. Sözleşmenin kurallarına göre, devletler yalnız kendi vatandaşları için değil, bütün dünya için korumayı garanti ettikleri kültür varlıklarını UNESCO’ya sunarlar ve gerekli değerlendirmeden geçen aday anıt ve sitler Dünya Mirası Listesi’ne alınır. Halen Dünya Mirası Listesi’nde 754 kültür varlığı yer almaktadır.
Türkiye, Dünya Mirası Sözleşmesi’ni 1983’de imzalamış, 1985’de İstanbul’un tarihi alanları Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. İstanbul için hazırlanan başvuru dosyasındaki kısa tanımlamada Konstantin’in Hipodromu, Ayasofya ve Süleymaniye kentin başeserleri arasında sayılmakta ve şehrin hızlı nüfus artışı, sanayinin getirdiği kirlilik ve denetimsiz kentleşme baskısından bunaldığı belirtilmektedir. Başvuruda Süleymaniye Külliyesi çevresindeki ender nitelikteki kentsel alana özellikle değinilmiştir. Osmanlı seçkinlerinin oturduğu 19. yüzyıl Süleymaniye evleri ile Zeyrek’teki ahşap korunmuş doku, başvuru dosyasında önemli bir yer tutmaktadır.
Dünya Mirası anıt ve sitlerinde aranan özellikler şunlardır:
- İnsanın yaratıcı dehasının üst düzeyde bir temsilcisi olması
- Dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere, insani değer alışverişlerine tanıklık etmesi
- Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığın tek ya da ender rastlanan bir temsilcisi olması
- Bir yapı tipinin seçkin bir örneği, ya da insanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir mimari ve teknolojik bütünün veya peyzajın örneği olması
İstanbul bu dört ölçütü de karşıladığı için Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.
UNESCO’nun ilkelerine göre, Dünya Mirası Listesi’nde yer alan kültür varlıkları;
- Söz konusu varlıklar Dünya Mirası Listesi’ne alınmalarına neden olan özelliklerini yitirecek derecede bozulmuşlarsa
- Dünya Mirası alanın aday gösterildiğinde karşı karşıya olduğu, ancak dosyayı sunan devletin önerdiği önlemlerin öngörülen süre içinde gerçekleşmediği belirlendiği takdirde
Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılmaktadır.