Sevgili Dostlar merhaba,
Benden, geçtiğimiz hafta sonu yapılan TBD Genel Kurulunun gelişimi ve sonuçları ile ilgili görüşlerim sorulunca derin soluk alarak epeyi bir düşündüm, acaba gördüğümüz, hissettiğimiz ve yaşadıklarımızı nasıl ifade edersem doğru anlaşılır diye. Umarım objektifliğime kimsenin kuşkusu yoktur. Belirtmeye çalışacağım herşey TBD ve geleceği içindir. Ben TBD’ nin yeni yöneticilerini candan kutluyor ve başarılar diliyorum.
Herşeyden önce şu saptama ile sözlerime başlamak istiyorum. Biliyorsunuz ben, bu kez TBD’nin yönetimine aday olmadım. Bir liste ONUR KURULU’na aday göstermiş, aktif bir görev olmadığı için sesimi çıkarmadım.
Bu nedenle bu genel kurul benim için sadece ve sadece iyiyi arama şeklinde geçti. Gönül bağım olmadan izledim tüm safhaları. Kendime ilke edindiğim bir kaç madde etrafında bakmaya çalıştım TBD’ ye yöneticiler seçerken;
- Bu işe inanmış ve zaman ayırabilecek olmalıydı seçilecek aday,
- Vizyonu olmalıydı seçilecek adayın,
- Bilişim mürekkebi yalamış olmalıydı seçilecek aday,
- Kocaman kucaklı, hoşgörülü, objektif düşünebilen olmalıydı seçilecek aday,
- Hayatın bir uzlaşı sanatı olduğunu bilmeliydi seçilecek aday,
- Ben odaklı olmayıp biz odaklı olmalıydı seçilecek aday,
- Yarım durmayan, rüzgara direnen olmalıydı seçilecek aday,
- Kişisel beklentilerini kenara bırakmış ülkesi için çalışması gerektiğine inanmış olmalıydı seçilecek aday.
- Dürüst olmalıydı, yakın çevresini gözetmeyi hedeflemeyen tüm sektörü gözetmeyi hedefleyen olmalıydı seçilecek aday,
- İnsanları suçlamayan, ben ne yaptım diyebilen ve kendisi ile barışık olmalıydı seçilecek aday.
Bunları çoğaltabiliriz.
Şimdi gelelim yaşananlara. Genel Kurul sırasındaki söylemlerden ve sonrasında tbd-forum ortamına atılan e-postalardan öğreniyoruz ki, bir firmamız hem de büyük bir firmamız 130’a yakın kişinin üyelik aidatını ödemiş. Bunlar eğer doğruysa, Neden? Nedir arkasındaki beklenti ki böylesine pervasızca bir hareket yapabiliyor bu firmamız. Hafızam beni yanıltmıyorsa geçmişte de benzer şeyler yaşandı ama gerçekten 1-5 i geçmeyen münferit yardımlardı bunlar.
Hatırlayacaksınız, bir çok ülkede adaya/adaylara bağış yapmak bile suç sayılmaktadır. Dillerde dolaşıyor taa Almanya’larda bu öğrenci kardeşlerimizi seçime getirmek üzere pazarlıkların yapıldığı.
Yine benzer mekanizmalarla bu 100-150 genç insan seçim ortamına getiriliyorlar ve oy kullandırılıyorlar, verdikleri oyun bilincinde olmadan. Gerçekten haberdar olmadıkları bir sektör için oy kullanıyorlar ve sonuçlar üzerinde etkili oluyorlar.
Sonuçları incelediğinizde söz konusu bu oyları çıkarırsanız çok çekişmeli bir seçim yaşandığını görürsünüz.
Sivil Toplum Örgütlerinde gönüllü çalışmak esastır. İnsanların ille de (oy makinası yerine konarak) Yönetim Kurullarına girmeleri şart değildir destek vermeleri için. Ne diyelim demokrasi anlayışımız bu oldu demek ki. Bu suç mu? Elbette değil. Etik mi? ASLA!!!
Ne zaman başladı benzer hareketler ve davranışlar hatırlar mısınız? Bir önceki seçimde rakip bir görüş ortaya çıktığında. Yakın davranışlar sergilenmişti o dönemde de. Yani iki seçimdeki arakesitlerdir bu ortamı yaratan. Arkadaşlar, burası bir SEKTÖR DERNEĞİ’nin Genel Kurul Platformu. İdeolojik savaşın yaşandığı bir platform değil. Bir öğrenci derneği seçim platformu hiç değil. Asarım, döverimle bir yere varılmaz. Haksız dayak yiyen pazusunu güçlendirerek geri gelir ve intikam alır.
Biz derneğimizde böylesine tutarsız ve bizlere yakışmayan bir ortam mı yaratmak istiyoruz. Böylesine kin ve nefretin yaşanacağı, koridorlarda insanların umursuzca suçlanağı, sen kimin için çalışıyorsun biliyoruz haaaa! denecek bir platform değil!!!
Siz yeni seçilen yöneticilerimiz, böylesine ağır bir yükün altından nasıl kalkacaksınız. Eğer ödeme o veya bu biçimde bir firma üzerinden yapılmışsa, siz kocaman firmamız, böylesine ağır bir yükün altından nasıl kalkacaksınız. Yoksa baskın basanındır mı diyeceksiniz.
Şimdi tüm meslektaşlarıma ve TBD yönetimine önerilerde bulunmak istiyorum. Bu dernek hepimizin. Bu aşamada hatalar yapılmış olabilir. Önemli olan, hatayı yapanın hatasını anlamış olması ve becerebiliyorsa kitleyle paylaşmasıdır. Hepimiz, hatanın kabul edildiği noktada hoşgörülü olmak zorundayız. Eğer hala futursuzca yapılanın doğru olduğu savunuluyorsa (nedenini anlayamadığım bir biçimde, tbd-forum ortamında farklı yerlere çekilerek yapılan yorumlar hala vardır) böylesi bir büyük hatanın bir daha yaşanmaması için birlik olup her ortamda dile getirerek üzerine gitmeliyiz. Susarak, birileri kırılmasın diyerek doğrulara ulaşamayız. Konuşurken de sadece konuşmuş olmak için konuşmamalıyız. Tetikcilik yapmamalıyız. Sağduyu birçok yanlışı düzeltecektir.