Bu nedenle yazımızın konusunu, serbestleşme ve bu kapsamda bağımsız idari otoritelere düşen görevlerin incelenmesi olarak belirledik.
Serbest rekabet ortamının oluştuğu, doğal tekellerin bulunmadığı, ekonomik parametrelerin faaliyet gösteren çok sayıda işletme tarafından belirlendiği sektörlerde devletin ekonomiye müdahalesi söz konusu değildir. Piyasa ve rekabet kuralları içerisinde mal ve hizmetler üretilirken, arz – talep ve fiyat gibi ekonominin en temel unsurları pazarda kendiliğinden oluşur. Ancak;
Enerji ve telekomünikasyon gibi doğal tekellerin söz konusu olduğu sektörlerde, bu gücün sahibi kamu şirketlerinin daha verimli çalışması, ülke kaynaklarının heba edilmemesi, tüketicilerin daha kaliteli ve çeşitli hizmetlere ucuz ulaşabilmesi için pazarın rekabete açılması ve hakim durumdaki şirketlerle rekabet edebilecek özel sektör firmalarının da var olması mecburiyeti doğmuştur.
Bu sebeple ; mahkemelerden daha hızlı çalışan, her türlü baskıdan uzak, idari ve mali özerkliğe sahip, etkin ve hızlı karar alabilen, ilgili sektörde düzenleme, denetleme ve yönlendirme faaliyetini yerine getirebilecek idare hukuku anlamında bağımsız bir otoritenin kurulması gerekmiştir. Bir başka deyişle; doğal tekeller karşısında, sadece rekabet ve ekonominin serbest kuralları uygulanarak yaşatılması mümkün olmayan genç ve tecrübesiz firmaların korunması, varlıklarını sürdürebilmesi amacıyla ciddi cezai müeyyideler uygulama yetkisine de sahip otoriter bir güce ihtiyaç duyulmuştur.
Bu sebeple ; rekabetçi bir piyasaya hazırlanan pazarda büyüklü küçüklü onlarca firmanın varolabilmesi, katma değer yaratılarak pastanın büyütülmesi için bağımsız otoritenin yapacağı düzenlemelerin tamamında asimetrik kuralların uygulanması yani küçüklerin korunması ve kollanması, onların faaliyetinin kolaylaştırılması gereklidir. Hakim durumdaki operatörlerin küçük işletmeleri piyasadan uzaklaştıracak taleplerinin hoş görülmesi bir yana, bu işletmelerin varlığını tehlikeye düşürecek her tür uygulamanın, özellikle fiyat indirimlerinin, pazara giriş engelleri konulmasının açık ve net olarak otorite tarafından engellenmesi zorunludur.
Aksi takdirde, yani düzenleyici kurumun, “maçın her oyuncu için eşit kurallar içerisinde oynanmasını sağlayan tarafsız hakem” rolünü kendisine uygun bulması halinde, zayıf ve tecrübesiz oyuncunun daha ilk raundda havlu atarak pes etmek zorunda kalacağı açıktır. Kuvvetli ve tecrübeli oyuncunun, lisansını henüz almış zayıf ve tecrübesiz oyuncuyu hırpalamasına asla izin verilmemelidir.
Güçlü – kuvvetli, tecrübeli 130 kg lık boksörün karşısında sikleti 50 kg olan oyuncuyu ringe çıkarmadan önce özel ilgi ve özen gösterilmesi bir mecburiyettir.
Eğer bu maçın hemen yapılması ve küçüğün varlığını sürdürerek tecrübe kazanması isteniyorsa, tecrübesiz oyuncunun korunması ve kollanması ve belki de kuvvetli olanın bir kolunun bağlanması ringin kan gölüne dönmemesi için zorunluluktur. Çünkü; tecrübesiz, genç ve zayıf oyuncu bizim geleceğimizdir. Onun oyuna girmesini biz istedik ve teşvik ettik. Onun varlığını koruması, büyümesi ve gelişmesini sağlama yükümlülüğü de bu ülkenin bağısız otoritesinin asli görevidir. Unutulmamalıdır ki; otorite, pazarın çok oyunculu olmasını sağlamak ve zayıf olanı kuvvetlinin hakim ve haşin gücünden korumak için vardır. Varlığının sebebi, kuruluşunun amacı budur.
Bugüne kadar fiyatlarında indirim yapmayı ya da hizmet çeşitliliğini arttırmayı aklının köşesinden geçirmemiş işletmenin, lisansını henüz almış genç ve tecrübesiz işletmeler karşısında“ agresif rekabet yapacağız ”demesi herhalde bizim kadar bu ülkenin ana telekomünikasyon otoritesinin de dikkatini çekmektedir. Neden tatlı, kaliteyi arttırıcı, pazarı büyütecek rekabet değil de agresif rekabet düşünüldüğü sadece bu işletmecinin yöneticilerini ilgilendiren bir husus değildir ve olmamalıdır. Bugüne kadar sadece elde ettiği katrilyonluk karlarla övünen işletmenin, fiyatlarında % 50 indirime gitmek istemesinin amacını anlamak çok güç değildir.
Bu satırların yazarı bir işletmeci değildir. Telekomünikasyon hizmetlerinden yararlanan ve serbest rekabetin kalite ve ucuzluk getireceğine inanmış sade bir vatandaştır. İstediği hizmeti birden fazla işletmecinin bulunduğu pazardan serbestçe almak istemektedir. Ancak;
Agresif rekabetler, haksız, yersiz, zamansız ve öldürücü fiyat indirimleri sonrasında rakiplerini önce piyasadan çekilmeye zorlayan ve sonra yeniden fiili tekeller yaratmak istenilen uygulamalara ancak bu ülkenin bağımsız otoritesinin engel olabileceğinin de farkındadır.
Hakim durumdaki işletmelerin, Agresif rekabet, öldürücü fiyat indirimi talepleri, piyasaya giriş engeli niteliğindeki ara bağlantı koşullarının kabul görmesi halinde ;
kalemim yazmak istemese de ; belki birkaç ay içinde lisanslarını iade etmiş, piyasadan çekilmiş işletmecilerin konuşulması, fiili tekelini devam ettiren ana operatör ve birkaç GSM şirketi dışında pazarın mevcut sığlığını muhafaza etmesi olası ve en güçlü senaryodur. Herhalde ülkenin düzenleyici otoritesinin istediği arzu ettiği manzara da bu değildir.