Tanıtım, pazarlama ve reklam amacıyla şirketler tarafından gönderilen ticari elektronik iletilerin sayısının inanılmaz bir şekilde artması, bir düzenleme ihtiyacını doğurmuş ve 2014 yılında 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun uygulamasında, ticari elektronik ileti gönderimi, kural olarak, onaya bağlı hale getirilmiştir.
Bu Kanun’da 2017 yılında yapılan bir değişiklikle, Ticaret Bakanlığı’na “ticari elektronik ileti onaylarının alınmasına ve reddetme hakkının kullanılmasına imkân tanıyan bir elektronik sistem kurma veya kurdurma” yetkisi verilmiştir. Kanun değişikliği ile vatandaşların ticari elektronik ileti alıp almama konusunda verdikleri onayların veya ileti almayı reddetme iradelerinin merkezi bir veri tabanında saklanması, bu şekilde, olası ihtilafların kolaylıkla çözümlenmesi hedeflenmiştir.
2017 yılında yapılan değişikliğin yürürülüğe girmesi için Yönetmelik ile düzenleme yapılması öngörülmüş ve bahsi geçen Yönetmelik 04.01.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” olmuştur. Bu düzenleme ile; Ticaret Bakanlığı tarafından ticari elektronik ileti yönetim sistemi (İYS) kurulması ve işletilmesi konusunda bir “kuruluş” seçilmesi, seçilen kuruluşun bir yandan sistem için teknik altyapıyı kurması, Bakanlık erişimine açması, sonrasında da işletmesi esasları kabul edilmiştir.
İşte bu noktada, Kanun ile Bakanlığa verilen yetkinin, Yönetmelik ile bir “kuruluş”a devredilmesi, kafaları karıştırmıştır. Zira, Kanun’da Bakanlık’ın gerekli yönetim sistemini kuracağı veya kurduracağı ama her koşulda kendisinin işleteceği temel prensibi vardır. Nitekim, elektronik ortamda sunulan bir kamu hizmeti olarak, teknik olarak sistemin 3.kişilere kurdurulması söz konusu olsa bile, işletiminin kamu usulleri ile kamu tarafından, yani Bakanlık tarafından yerine getirilmesi esastır.
Bakanlık, yönetmelik ile bu temel esası çiğneyip, bir anlamda kolluk yetkisinin özel bir “kuruluş”a devrederken, peşi sıra gerçekleşen olaylar, soru işaretlerini çoğaltmıştır.
Henüz Yönetmelik’in yürürlükte, hatta gündemde olmadığı bir dönemde, Temmuz 2019’da, Türkiye Odalar ve Borsalar Eğitim ve Kültür Vakfı (TOBEV) ile özel bir şirket olarak İstanbul Ticaret Siciline kayıtlı Verikoru Bilişim Hizmetleri Sanayi Ticaret AŞ. ortaklığı ile kurulan İleti Yönetim Sistemi AŞ.nin adında ve ana sözleşmesinde değişiklikler yapılarak, şirketin temel amacı “Ticari elektronik ileti onaylarının alınmasına ve reddetme hakkının kullanılmasına imkan tanıyan bir elektronik sistem (ileti yönetim sistemi) kurmak” olarak yeniden belirlenmiştir.
17 Temmuz 2019 tarihli ticaret sicil gazetesinde yer alan bilgilere göre, 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bakanlık’a verilen yetki TOBB’a devredilmiş, TOBB’da bu yetkiyi kullanmak üzere “özel” bir şirketle bu yeni şirketi, İleti Yönetim Sistemi AŞ’yi kurmuştur. Ortada Yönetmelik yoktur, bu yetkinin bir “kuruluş”a devredilmesine dair düzenleme yoktur ama bu şirket, müthiş bir öngörü ile kurulmuştur.
Kamuoyunun bilgisi dışında gerçekleşen bu “yetki devri” İleti Yönetim Sistemi AŞ. tarafından kurulan web sayfası ile (https://iys.org.tr/) alenileştirilmiştir. Web sayfasında yer alan bilgilendirmeye göre; T.C. Ticaret Bakanlığı, 6563 sayılı Kanun kapsamında TOBB’u ticari elektronik ileti izinlerinin ve şikayet süreçlerinin yönetilebildiği ulusal bir platform kurmakla görevlendirmiştir. İleti Yönetim Sistemleri şirketi de TOBB iştiraki olarak bu hizmeti verecektir.
TOBB’un iştiraki denilen şirketin hemen hemen yarısı Verikoru isimli bir şirkete aittir. İstanbul ticaret siciline kayıtlı bu şirketin, hangi amaçla bu imtiyaza layık görüldüğü, belirsizdir. Bir yarışma, ihale mi yapılmıştır? Bilindiği kadarıyla, hayır. Öyleyse, ciddi bir gelir beklentisi ile başlanan bu sürece nasıl ve neden dahil edilmiştir? Neden bir meslek örgütü olarak TOBB, üyelerinin ticari faaliyette bulunduğu bir alanda şirket kurarak faaliyette bulunmaya, bir anlamda üyeleri ile rekabet etmeye çalışmaktadır?
İşin bir de “kişisel verilerin korunması” kısmı var elbette. Yönetmelik ile milyonlarca kişiye ait kişisel verilerin bu özel şirkete aktarılması, yani işlenmesi söz konusudur. Bu işleme Kanun ile düzenlenmemiştir. Öyleyse, halen bu verileri elinde tutan işletmeciler, ilgili kişilerin açık rızası olmaksızın hangi yasal dayanakla bu aktarımı yapabileceklerdir? Bu düzenlemeden Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun bilgisi var mıdır?
Zor bir dönemdeyiz. Dönemin ruhunu ortaya koyması gereken kavram ise dayanışma. Tam ve etkin bir dayanışmaya ulaşmanın yolu da “hukuk devleti” ilkesini mutlak bir şekilde yaşama geçirmekten, ekonomik faaliyetlerde akılcı olmayan tutumlar ile kayırmacılığı dışlamaktan, kamu yönetiminde “liyakatı” esas almaktan, farkına varılan hataların düzeltilmesinden geçiyor, değil mi?
turk-internet.com notu : yarın bu sistem nereden çıktı konusunu ele alacağız.