Bu makalenin ilk bölümünü burayı tıklayarak, ikinci bölümü burayı tıklayarak ve 3.bölümü de burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
Ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcılar ise sınırları pek net olmayan bu yükümlülüklerine aykırı hareket etmeleri durumunda, Yönetmeliğin 11. maddesi gereği 3.000 YTL ile 15.000 YTL arasında bir idari para cezası ile karşı karşıya kalabilecektir. İnternet ortamını ücret karşılığı sağladıkları için ve çoğu zaman kendi denetimleri altında olan sistemler vasıtasıyla bu hizmeti verdikleri için, ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcıların içeriğe yönelik tedbir alma konusunda nispeten imkân sahibi oldukları söylenebilir. Ancak, daha önce de ifade edildiği gibi, ‘konusu suç oluşturan içerik’ kavramı çok geniş bir kavramdır ve sadece filtreleme yazımlarıyla engellenebilecek bir içeriği kapsamamaktadır.
Kuşkusuz kanun koyucunun amacı, toplu olarak internet kullanılan yerlerin kötüye kullanılmasını ve bu yerlerde kişilerin kendilerini gizleyerek suç işlenmesini engellemektir. Ancak, bu amaçla toplu internet kullanımı hizmeti sunan kişilerin, ticari amacı olup olmadığına bakılmaksızın böylesine geniş kapsamlı bir yükümlülük altına sokulması doğru değildir.
Kanunda, ‘konusu suç teşkil eden içerik’ gibi çok geniş kapsamlı bir ifade yerine en azından 5651 sayılı kanunun 8. maddesinde belirtilen internet yayını yoluyla işlenen suçlara özgü bir erişim engelleme yükümlülüğü tercih edilebilirdi ve bu yükümlülük sadece ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcılara yönelik olabilirdi.
Diğer yandan, aşağıda inceleneceği gibi, ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcılara zaten filtreleme yazılımı kullanma yükümlülüğü getirildiğinden zararlı içerikler engellenecektir. Buna ek olarak ayrıca, konusu suç oluşturan içeriğe erişimi engelleme yükümlüğü getirilmesinin mantığı anlaşılamamaktadır.
Sonuç olarak, ticari olsun veya olmasın, toplu kullanım sağlayıcıların, konusu suç teşkil eden içeriğe erişilmesini engellemek için tedbir alması imkânsızdır.
Uygulanabilecek yegâne tedbir ise filtreleme yazılımı kullanmaktır ki buna ilişkin yükümlülük zaten ticari amaçlı toplu kullanım sağlayanlara getirilmiştir. Bu bakımdan bu yükümlüğün uygulanması imkânsız olduğu gibi aynı zamanda gereksizdir.
b) İç IP Dağıtım Kayıtlarını Kaydetmek
Toplu kullanım sağlayıcıların tümü için ortak bir yükümlülük olarak, iç IP Dağıtım loglarını elektronik ortamda kendi sistemlerine kaydetme zorunluluğu getirilmiştir. Yönetmelikte, iç IP, “kendi iç ağlarında dağıtılan IP adres bilgilerini, kullanıma başlama ve bitiş tarih ve saatini ve bu IP adreslerini kullanan bilgisayarların tekil ağ cihaz numarasını (MAC adresi) gösteren bilgi” olarak tarif edilmiştir.
Buna göre, toplu kullanım sağlayıcılar, kendi internet ağlarına girerek internet ortamına ulaşan sistemlerin iç IP adreslerini elektronik ortamda kayıt altına almak yükümlülüğü altındadırlar.
Ancak iç IP dağıtım kayıtlarının ne şekilde kaydedileceği konusunda Yönetmelikte bir ayrıntı bulunmamaktadır.
Ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcılara, toplu internet hizmeti verdikleri sistemlerin iç IP adreslerini kaydetme yükümlüğü getirilmesi bir bakıma anlaşılabilir. Zira, ticari toplu kullanım sağlayıcılar, internet kullanım hizmetini kendi denetimlerindeki sistemler aracılığıyla sunmaktadır.
Ancak, daha önce değinildiği gibi, ticari olmayan toplu kullanım sağlayıcıların büyük çoğunluğu, kullanıcıları bir sistem tahsis etmeksizin internet kullanım imkânı sağlamaktadır. Bu bakımdan, ticari olmayan toplu kullanım sağlayıcıların iç IP dağıtım adreslerini kaydetmelerinin fazla bir anlamı kalmamaktadır. Örneğin, kablosuz ağ ile internet kullanım imkânı sunan ticari amaçlı olmayan bir toplu kullanım sağlayıcının internet ağına kendi bilgisayarıyla girip suç işleyen faile, -suçüstü hali hariç- bu iç IP bilgileriyle ulaşılması neredeyse imkânsızdır. Bu bakımdan, ticari olmayan toplu kullanım sağlayıcılar açısından iç IP adreslerini kayıt altına alınması yükümlüğü de hiçbir anlam ifade etmemektedir.
Öte yandan, bu yükümlüğe uymamaları halinde ticari olmayan toplu kullanım sağlayıcılara bir yaptırım öngörülmediğinden, bu zorunluluk da hukuki anlamda bir yükümlülük olarak kabul edilemeyecektir.
Bu makalenin devamını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.