Bu makalenin ilk bölümünü burayı tıklayarak, ikinci bölümü burayı tıklayarak, 3.bölümünü burayı tıklayarak ve 4.bölümünü burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
2. Ticari Amaçla Toplu Kullanım Sağlayanlara Özgü Yükümlülükler
Ticari amaçla toplu kullanım sağlayan kişiler ise, yukarıdaki yükümlülüklere ek olarak Yönetmeliğin 5. maddesinde düzenlenmiş olan aşağıdaki yükümlülüklere de tabidir. Yönetmelik gereği, bu yükümlülüklere uyulup uyulmadığı mülki amirin denetiminde olacak ve bu yükümlülüklere uyulmaması halinde ticari toplu kullanım sağlayanlara idari para cezası verilebilecektir.
a) Mülki İdare Amirinden İzin Belgesi Almak
Ticarî amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, yerel mülkî amirden izin belgesi almakla yükümlü tutulmuştur. İzin almayan ticari toplu kullanım sağlayıcılara ait işyerlerinin mülki amir tarafından tutanak ile tespit edilip mühürleneceği düzenlenmiştir. Yerel mülki idare amiri, illerde valiyi ilçelerde ise kaymakamı ifade etmektedir. İznin nasıl alınacağına ilişkin detaylar yönetmeliğin 6., 7 ve 8. maddelerinde belirtilmiştir. Ticari amaçla toplu kullanım sağlayanlar, burada incelenen yükümlülüklerine ek olarak, yönetmeliğin 9. maddesinde yer alan işyerlerine ilişkin kurallara uyup uymadıkları açısından yerel mülkî amir¬lerin denetimi altında olacaklardır. Ayrıca, izin belgesi alan ticari toplu kullanım sağlayıcı tüzel kişi ise, işyerini idare etmek üzere sorumlu bir müdür tayin etme yükümlülüğü altındadır.
b) Filtreleme Yazılımı Kullanmak
Yönetmelik, ticari toplu kullanım sağlayıcılara filtreleme yazılımı kullanma zorunluluğu getirmiştir. Amaç, kullanıcıların ve özellikle çocukların ‘zararlı’ olarak kabul edilen içeriğe ulaşmasının engellenmesidir. Ancak, ne tür içeriğin zararlı olduğu ve dolayısıyla filtreleneceği konusunda yönetmelikte bir detay bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yönetmeliğin 5. maddesi, kullanılacak filtreleme yazılımının, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından onaylanmış bir yazılım olması koşulunu getirmiştir. Bu bakımdan TİB, zararlı olarak kabul ettiği içeriği engelleyen yazılımları onaylamak suretiyle, filtrelenecek zararlı içeriği de bir nevi tespit etmiş olacaktır.
c) Sabit IP Almak ve Kullanmak
Sabit IP kavramı, yönetmelikte, “belirli bir ağa bağlı cihazların ağ üzerinden birbirlerine veri yollamak için kullandıkları, zamana, oturuma göre değişmeyen ve sistem yöneticisi tarafından belirlenip tanımlanan ve değiştirilebilen IP adresi” olarak tanımlanmıştır. Yönetmeliğe göre, ticari amaçlı toplu kullanım sağlayıcılar, erişim sağlayıcılardan (ISS’lerden) sabit IP alacak ve toplu internet kullanım hizmeti verirken bu IP adresini kullanacaktır. Bu da yukarıda ifade edildiği gibi, toplu olarak internet kullanılan yerlerdeki sistemlerin suç işlenmesinde araç olarak kullanılması halinde, suç işlenen sisteme ve faile ulaşmayı kolaylaştırmak amacıyla getirilen bir yükümlülüktür.
d) Kaydedilen İç IP Dağıtım Kayıtlarını ve Hash Değerini Saklamak
Yönetmelik, ticari amaçla toplu kullanım sağlayanlara yukarıda incelenen iç IP adreslerini kaydetme yükümlülüğünün yanında, bu kayıtlarla beraber başka bilgilerle birlikte bu kayıtları 1 yıl saklama zorunluluğu getirmiştir. Yönetmeliğe göre, ticari amaçla top¬lu kul¬la¬nım sağlayanlar, toplu internet kullanımı sunduğu sistemlerin, internete erişirken aldıkları iç IP adreslerini, bunların kullanım detayları (kullanıma başlama ve bitiş zamanları) ve MAC adresleriyle birlikte elektronik ortamda kendi sistemlerine kaydedecek ve 1 yıl boyunca saklayacaktır. Ayrıca bu bilgilerle birlikte, bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini teyit eden değeri (hash) de yine kendi sistemlerine günlük olarak kaydetme ve bu verileri de bir yıl süre ile saklama yükümlülüğü de getirilmiştir. Yönetmeliğe göre belirtilen bu bilgileri kaydetmek ve saklamak için TİB’in vereceği bir yazılım kullanılacaktır.
Toplu internet kullanımı sağlanan bir yerde bulunan bir sistem aracılığıyla bir suç işlenmesi halinde, failin bulunması amacıyla bu yükümlülüklerin getirildiği anlaşılmaktadır. Ancak, bu bilgiler sadece suçun işlenmesinde kullanılan sisteme ulaşılmasını sağlayabilir yoksa sistemi kullanan kişiye bu bilgilerle ulaşmak mümkün değildir. Yönetmelikte, tutulması zorunlu bulunan kayıtlarda, sistemi kullanan kişilerin kimlik bilgisi yer almadığına göre, toplu internet kullanım sağlanan yerdeki bir sistem aracılığıyla işlenen suçta, faili nasıl ulaşılacaktır? Eğer tanık da yoksa sırf suçun işlenmesinde kullanılan, toplu internet erişimi sağlanan bir yerin veya o yerdeki hangi sistemin kullanıldığının tespit edilmesi faile ulaşmada tek başına yeterli olmayacaktır. Nitekim, Yargıtay da 2005 yılında verdiği bir kararda, e-posta yoluyla işlenen bir hakaret suçunda,
(hakaret içerikli e-postayı) gönderen bilgisayarın ( I.P.) numarasının sorulması, bu yolla bilgisayarın kime ait olduğunun saptanması sonucuna göre; internet kafe gibi umuma açık yerlerde bulunan bir bilgisayardan ileti gönderilmiş ise sanığın beraatine…
karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu bakımdan, toplu kullanım sağlayıcılara böylesine ayrıntılı kayıtlar tutma ve bu kayıtları uzun süre saklama yükümlülüğü getirilmesinin mantığını anlamak pek mümkün değildir.
Bu makalenin devamını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.