Özelleştirme sonrasında, Türk Telekom personelinin önemli bir kısmının kısa bir süre içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakillerini istemeye yasal hakları var. İşte bu zaman baskısı altında binlerce Türk Telekom personeli, alıcı firmaya olan güvensizlikleri nedeniyle ve daha önce yapılan özelleştirmelerde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle, derhal nakillerini isteme eğilimine girmiştir. Bu durumda Türk Telekom’un hızla içi boşalabilecek, hizmet veremeyecek duruma düşebilecekti. Hükümetin isteği doğrultusunda bugün TBMM’de görüşülüp kabul edilen bir maddelik yasa ile Türk Telekom’dan hemen ayrılıp başka kamu kurum ve kuruluşlarına geçmek isteyenler caydırılmak istenmektedir.
Bu yasa teklifi ile, şimdi nakil talebinde bulunmayanlara şöyle bir güvence verilmekte: Özelleştirme tarihinden itibaren beş yıl içinde iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erdirilen bir çalışan, o zaman da diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil talep edebilecek.
Yasa teklifi hem ilgili sendika hem de işveren tarafından desteklenmekteydi. Fakat, yasa teklifinin hemen tamamen Türk Telekom’un %55 hissesinin alıcısının ihtiyaçları yönünde olduğu da aşikardır. Önemli bir kamu hizmetinin özelleştirilmesi durumunda düşülmesi kaçınılmaz duruma düşülmüştür: Şirket zor durumda kalmasın ki bu önemli kamu hizmeti aksamasın anlayışı egemen olmuştur. Özelleştirme sonucu kaçınılmaz olarak köşeye sıkışmış olan sendikanın da bu durumu kabullenmek zorunda kalmış olması doğaldır.
Kısacası, bu teklif ile Türk Telekom’un hızla içinin boşalmasını önlemek amacıyla ve işverene kendi personel politikasını geliştirip uygulayabilmek için süre vermek amacıyla, çalışanlara da şimdi kullanabilecekleri haklarını erteleme hakkı verilmekte. Buna çalışanların tepkisinin ne olacağı, bu haklarını erteleyip ertelemeyeceğini zaman gösterecek.
Bu vesileyle, hükümetin 3 yılı aşkın süredir ısrarla devam ettirdiği iki sakıncalı anlayış ve yaklaşıma değinmek gerekir.
Birincisi, dün ortaya çıkan birkaç gün önce çıkan hukuk tartışmasıdır. Danıştay Tüpraş özelleştirmesinde yürütmeyi durdurma kararı verdikten sonra dikkatler Türk Telekom’a çevrilmişti. Her ne kadar Danıştay açılan davaları dün reddettiyse de hukuk mücadelesi bitmiş değil. Özelleştirme sözleşmesine Oger’in şerh koymasına ilişkin mahkeme süreci de devam etmekte. Tüpraş’tan sonra Türk Telekom’un ihalesini de Danıştay’ın iptali ihtimali üzerine evvelsi gün Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın şu açıklaması dikkat çekicidir:
Hangi kararlar Danıştay’a gidecek, hangileri gitmeyecek. Bunda bir değişiklik yapılabilir.
Bu açıklama, hükümetin kendi icraatlarının hukuk ile uyumunu gözden geçirmek yerine hukuk süreçlerini kendisine uydurmayı tercih etmesinin bir örneğini daha sergiliyor. Daha da ilginci, şu anda TBMM genel kuruluna gelmek için sırada bekleyen Elektronik Haberleşme Yasa tasarısı ile de, bazı konularda idare mahkemesine gitme yolu kapatılmakta, onun yerine Danıştay’a gidilmesi hükme bağlanmakta.
İkincisi, özelleştirmeyi bir amaç, hatta bir tutku haline getirmiş olan hükümet, TBMM’den dikkatsiz ve özensiz hazırlanmış yasalar geçiriyor. Ayrıca, özelleştirme sonrası çıkabilecek diğer sorunları bile öngöremiyor. Örneğin, Türk Telekom’un özelleştirilme yasası çıkarıldıktan 9 ay sonra, bu yasanın bir maddesini değiştirip kabloyu özelleştirme kapsamı dışında bırakmak için bir yasa maddesi daha çıkarıldı. Örneğin, şimdi telaş ile hazırlanan bir maddelik bir yasa ile Türk Telekom’un içinin boşalması önlenmeye çalışılıyor; oysa, ayni amaca hizmet edecek bir Elektronik Haberleşme Yasa tasarısı gündemde bekliyor.
Üstelik, tüm bu konularda kendileri sürekli uyarıldı.
Yüzde 33 oyla iktidara gelmiş olan hükümetin hukuku, devlet kurumlarını, muhalefeti ve sivil toplum örgütlerini kendi politika ve icraatları önünde engel olarak görme anlayışında ısrarlı. Hükümetin kendi politikalarının yaratabileceği sorunları öngörememesi nedeniyle, TBMM’den sık sık tek maddelik yasalar geçirerek, bu politikaları yamalı bohçaya döndürmekte de ısrarlı.
Hükümet bu özensiz ve ciddiyetsiz anlayış ve yaklaşımında ısrar ederek bir yandan patinaj yapılmasına bir yandan da kurumlarda ve insanlarda tedirginlik ve belirsizlik yaşanmasına neden oluyor. Şu anda kafalarda şu belirsizliklerin olması kaçınılmaz: Ya Türk Telekom ihalesi de yargı tarafından iptal ederse? Ya bugün TBMM’de görüşülüp geçirilen yasa teklifine rağmen, Türk Telekom çalışanları başka bir kurum veya kuruluşa nakil haklarını kullanma konusunda kendilerine verilen erteleme hakkını kullanmaz da şimdiden ayrılmak isterse?