“Türk BT pazarı”nın durumunu 2019 2ci yarı itibariyle analiz eden bu makale, Bilişim-İletişim Sektörünün Analizini ortaya koyacak 3 yazılık raporun, 1ci bölümüdür. Bu bölüm IDC Türkiye analistleri tarafından hazırlanmıştır.
Gelişmiş ülkelerin BT harcamalarını incelediğimizde kişi başına düşen BT harcamasının 600 ile 2.000 dolar aralığında yoğunlaştığını görmekteyiz. Türk BT Pazarı ise daha düşük rakamlar sunuyor. Kişi başına düşen BT harcaması yıllardır 150 dolar seviyesinin altında seyrediyor.
Son yıllarda bilgi teknolojilerinin önemi daha çok vurgulansa da, kişi başına düşen BT harcamasında yukarı yönlü bir ivmenin henüz gerçekleşmediğini üzülerek görüyoruz. Sahip olduğu genç nüfus ve dönem dönem yakaladığı ekonomik ivmeye rağmen, BT sektörünün yaşadığı zorlukların üstesinden gelememesinin altında farklı sebepler yatıyor.
Pazarın % 55’i Tüketici Harcamaları Olduğundan Ekonomi Sıkıntılı Olunca Pazar da Sıkıntı Yaşıyor
Her şeyden önce Türkiye BT pazarının önemli bir bölümünü bireysel müşterilerin gerçekleştirdiği tüketim ürünlerinden oluşuyor. Bunlar cep telefonu, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar. BT pazarı son tüketici harcamalarının payı, Türkiye’de % 55 seviyesinde iken, gelişmiş ülkelerde bu oran %15 ile %35 arasında seyrediyor.
Pazarın önemli bölümü bireysel müşterilerin harcamalarından oluştuğu için, ekonominin durumu önemli. Son tüketicilerin ekonomik olarak yaşadığı zorluklar sonucu harcamalarını azaltmaları, direk olarak Türk BT pazarına olumsuz yansıyor.
Cep telefonu pazarında, dolardaki artış ve oynaklık negatif etkiler yaratıyor. Diğer yandan taksitlerin azaltılması ve yüklü ÖTV oranı, pazarın büyümesi üzerinde ciddi negatif baskı yaratıyor. Örnek vermek gerekirse 1 Mayıs 2019 tarihi itibariyle ÖTV oranlarına zam yapıldı. Şu an ucuz telefonlarda ödenen toplam vergi % 82 oranına ulaşmış durumda.
Vergideki bu artış, Samsung, Huawei, General Mobile ve Xiaomi gibi markaları giriş ve orta seviye fiyatlardaki modellere yönlendirdi. Markalar, bu segmentlerde uygun fiyatlı ürünlerle ciddi hacim yaratmaya yöneldi. Bu cep telefonu pazarında karlılığın daha da azalacağı, zaten doygunluk seviyesine ulaşmış pazarda, var olmanın daha zor olacağı anlamına geliyor.
Kurumsal Müşterilerin BT Harcaması % 24, Gelişmiş Ülkelerde % 30-60
Kurumsal müşterilerin yapmış olduğu BT harcamalarını incelediğimizde ise, Türkiye’nin yine gelişmiş ülkelerden farklılaştığını görüyoruz. 1.000’den fazla çalışanı olan büyük ölçekli firmaların yapmış olduğu BT harcamalarının, tüm kurumsal firmaların yaptığı BT harcamaları içerisinde payı Türkiye’de sadece % 24. Bu rakam gelişmiş ülkelerde % 30 ile % 60 arasında değişiyor.
Bunun arkasında yatan en önemli sebeplerden birisi de Türkiye’deki BT harcamalarının lokomotifi olan telekomünikasyon ve bankacılık sektörlerindeki firmaların önemli bölümünün BT anlamında hizmet almak yerine, kurum içinde devasa BT ekipleri kurarak ihtiyaçlarını karşılaması.
Hal böyle olunca bu firmalar ciddi donanım alımları yaparken Türkiye’deki BT hizmetleri pazarının diğer ülkelere kıyasla oldukça geri kalmasına neden oluyorlar. Sunucu, depolama ve ağ ekipmanları gibi kurumsal altyapı pazarını düşündüğümüzde ise dönem dönem 3. Havalimanı, şehir hastaneleri, bankaların veri merkezi yatırımları gibi büyük ölçekli yatırımların yarattığı pozitif etkiye rağmen döviz kurlarındaki dalgalanma, işsizlik, enflasyon, cari açık gibi ekonomik göstergelerdeki olumsuz tablo, seçim ortamı ve istikrarsız politik ortam ile altyapı BT harcamalarında da durgunluk ve yavaşlama yaşandığını görüyoruz.
2019’un 3 ve 4cü Çeyreklerinde Pazarda Pozitif Gelişme Bekleniyor
Tüm bu gelişmeler ışığında 2019 için bir öngörüde bulunmak kolay değil. Ancak yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde makroekonomik seviyede gözlenen iyileşmeye paralel olarak, pazarın pozitif tepki verebileceği düşünüyoruz. Bu çerçevede Türkiye BT pazarının mütevazı bir yükselişle yılı kapatabileceğini öngörüyoruz.
Bununla beraber orta ve uzun vadede Türkiye BT pazarının kararlı bir şekilde yukarı yönlü ivme kazanması için, hem sektörün önemli bir müşterisi hem de düzenleyicisi olarak kamu sektörüne ciddi görevler düşüyor.
Esasında Türkiye vizyoner projeler üretmek konusunda bugüne kadar gayet başarılı bir profil çizdi. Fatih projesi, kamu entegre veri merkezi gibi projeler sektöre ciddi bir dinamizm getirme potansiyeline sahipken, bu projelerdeki yönetişim zafiyetleri maalesef projelerin istenilen zamanda istenilen hedefe ulaşamamasına sebep oldu.
Bir yandan da regülatif anlamda yapılan düzenlemeler, net bir yön vermekten ziyade gri alanlar oluşmasına sebebiyet veriyor.
Türkiye’nin Yeni teknolojilere Yönelik Stratejilerini Ortaya Koyması Lazım
Gelişmiş ülkelerin BT harcamalarını incelediğimizde bu pazarların donanımdan ziyade hizmet odaklı bir yapıda ilerlediğini büyük veri ve analitik, bulut gibi yeni teknolojilerin toplam BT harcaması içerisinde önemli paylara sahip olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin de bu yeni teknolojilere yönelik stratejilerini bir an önce net bir şekilde ortaya koyması gerekli.
Örnek vermek gerekirse açık veri birçok gelişmiş ülkede belirli bir noktaya gelmiş durumda. Kurumlar sahip oldukları verileri anonomileştirerek araştırmacıların ve uygulama geliştiricilerin kullanımına açıyorlar. Dava.gov sitesi bunun en güzel örneklerinden bir tanesi.
Bu alanda akademisyenlerden, girişimcilerden ve diğer paydaşlardan bir ekosistem yaratılması oldukça kritik. Kamu’nun bu alanda belirleyici rol oynaması gerekiyor.
Bir diğer teknoloji “bulut”u incelediğimizde ise pazardaki büyük oyuncuların Körfez ülkelerinde veri merkezleri açtıklarını görüyoruz. Türkiye sahip olduğu jeopolitik önemi doğru şekilde kullanırsa büyük bulut oyuncularından, kamu kurumlarına ve özel sektördeki oyunculara tüm paydaşların isterlerininin ve çekincelerinin adreslendiği bir düzlemde ciddi yatırımları çekme ve hızlı bir şekilde yeni teknolojilere geçiş yapma potansiyeline sahip.
Kamu’daki düzenleyici kurumların bu süreçte birleştirici ve kolaylaştırcı rolü tüm paydaşları biraraya getirmesi ve yayınladığı strateji dokümanları ve düzenlemelerle geleceğe dair net bir tablo çizmesi gerekiyor.