Bu söyleşinin videosunu 4.bölümde, ilk bölümünü Uğur Özmen : Genel Müdürün Entellektüel Düzeyi Müsaade Etmiyorsa CRM’e Gerek Yok – 1 ve ikinci bölümünü ise Uğur Özmen : Türkiye’de CRM, Kötü ile Çok Kötü Arasında Bir Yerde – 2 başlığı altında okuyabilirsiniz.
Uğur Özmen ile söyleşimize kaldığımız yerden devam ediyoruz :
Turk-internet.com : Biraz ticari bir konu olacak ama; siz böyle bir tavsiye-planla gittiğiniz zaman, sizi çağıran firmalar uyuyorlar mı yaptıklarınıza ya da siz gittiğiniz halde umutsuzluk duyduğunuz şirket oldu mu?
Uğur Özmen : umutsuzluk duyduğum şirket oldu daha sonrasını dinlemek daha eğlenceli aslında.
Turk-internet.com : Neden?
Uğur Özmen : Şunun için daha eğlenceli; bir kendileri ile aynı dili konuşan bir Türk’le konuşmak mı yoksa arkasında şaşalı bir yabancı isim olan bir şirkete danışmanlık hizmeti aldırmak ondan sonra şikayet etmeleri mi diye sorarsanız? Şikayet etmek daha kolaylarına geliyor diyorum.
Hiçbir zaman uygulayamayacakları ama hesap soramayacakları şirketleri tercih ediyorlar çoğunlukla. Hani bu arada beni tercih edenlere ayrıca teşekkür ederim ama. Büyük bir çoğunluğu bunların birkaç katı ücret ödemeyi ama “ben değil, benim suçum yok işte onlar yapamadı” demeyi tercih ediyorlar.
Hani çok meşhur bir deyim vardır; bilişim sektöründe hiçbir bilişimden sorumlu direktör şu firmanın malını satın aldığı için kovulmamıştır diye. Suçu kendinize değil de, firmaya atmak isterseniz, çok para vereceğiniz ve uluslararası bir firmayı tercih etmeniz olağan.
Sanıyorum çoğunlukla böyle oluyor. Benim kısma geldiğim zaman, Türkiye’de zaten danışman kullanma alışkanlığı…
Turk-internet.com : Zayıf!
Uğur Özmen : Bu mesleği ilk seçtiğim zaman bir büyüğümün söylediği şeyi söyleyeyim; ya acil servis doktoru ya da cenaze levazımatçısı arasında bir yerde oluyor. Yani ya ölmek üzereyken bir son nefes veriyorsunuz ya da ölmüş bir şey olduktan sonra bu ceseti kaldırır mısın diyorlar?
Ama çoğunlukla ne düşünüyorum diye sorarsanız, ortalamada şöyle düşünüyorum: İyi niyetli ve gerçekten kendini bu konuya adamış olanlar – işte entellektüel seviye ile ilgili bir konu – CRM’i uyguluyorlar. Diğerleri, regal reklamında olduğu gibi kalıyor..
Turk-internet.com : Peki.. CRM derken son zamanın popüler konusuna da bir bakalım. Sosyal networkler; şu anda firmalar hem halkla ilişkiler hem de müşteri ilişkileri anlamında sosyal networkleri kullanmaya başladılar. Orada bir takım sayfalar açıyorlar hatta temas ediyorlar. Sonra kapatanlar var. Ne düşünüyorsunuz sosyal networkler kullanılmalı mı müşteri hizmetleri anlamında? Facebook, twitter ya da friend feed neyse..
Uğur Özmen : Aslında ben burda biraz geriye gidip başlayacağım iki buçuk sene önce, kendi bloğumda sürekli yazmaya başlayınca, friendfeed’deki bazı kurumsal ilişkiler olmaya başlayınca, oradaki arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu “firmalar mümkün olduğu kadar hızlı olarak / çabuk olarak sosyal mecralara girmeli, sosyal mecralara geç girenler kaybedecekler” diye yazıyorlardı. Ben de o dönemde bunların büyük bir çoğuna, “herşeyin bu kadar hızlı değiştiği bir dönemde geç girmenin bir kayıp olmadığını aksine erken girenlerden öğrenecek çok şeyin olduğunu” gerek defalarca anlatmaya çaba sarfettim, gerekse kendi bloğumda yazdım. O günlerin en ateşli taraftarlarından bir tanesi geçenlerde bloğunda yazdı: “ya ben şimdiye kadar böyle diyordum ama, yanılmışım galiba” deyiverdi. Ben de hemen altına yorum ekledim: “Ben o zaman da söylüyordum, şimdi de aynı fikirdeyim.” diye…
Bu söyleşinin son bölümünü Uğur Özmen : Sosyal Ağları Müşteri Yönetiminde Stratejik İletişimin Bir Parçası Olarak Değerlendirmek Gerekli – 4 başlığı altında okuyabilirsiniz.