20 Mart 2003 tarihinde başlayan 2.Körfez Savaşı, tarihe yeni bir boyut kattı “Naklen Savaş Yayını”. Gerçi 1.Körfez Savaşı sırasında da Bağdat’a yağan bombaları dakika dakika izleyerek, savaşa ve tarihe anında tanık olmuştuk ama bu sefer TV’larımız savaşa daha da yakın. Çölde yarış yaparak ilerleyen Amerikan Tanklarının içinden etrafa bakabiliyoruz. Bunu sağlayan teknolojinin adı Video Phone.
Dikkatli bakan seyirciler, naklen yayınların video phone teknolojisi ile gerçekleştirildiğini, ekranın üstündeki ya da spikerin ifadesiyle öğreniyor. Peki bu teknoloji nasıl çalışıyor biliyor musunuz?
turk-internet.com’da Video Phone’un nasıl çalıştığını ve Afganistan Savaşı sırasındaki uygulamalarını, Afganistan’da Kamera Arkası : Video Telefon başlıklı 10 Ekim 2001 tarihli röportajla sunmuştuk. Ancak aradan geçen sürede bu yazı eskide kaldığı için, video phone teknolojisini soran, bilgi almak isteyen okurlarımızın çokluğu karşısında, teknolojinin nasıl çalıştığını bir kez daha aktarıyoruz.
4 gündür Irak’tan video yayını seyrediyoruz. Kalitesi, normal TV yayını düzeyinde olmamakla birlikte, bize çevrede ne olup bittiğini iletmeyi başaran bir teknoloji bu. İlk olarak 2001 Nisanda, bir Amerikan casus uçağının Çin’e inmek zorunda bırakılması sırasında CNN tarafından kullanıldı. “Talking Head” adıyla adlandırılan bu sistemin bir bilgisayardaki kamera ile Video Konferans yapmaktan pek bir farkı yoktu. Herşey, kolaylıkla taşınabilecek büyüklükte küçük bir çantanın içinde ve kullanımı son derece kolaydı. 64 K data hattı olan bir M4 uydu telefonu üzerinden bağlanarak gayet basitçe video görüntü akıtmaya başlıyordu.
Sistemin kullanılması için gerekli uydu telefonunu 2 şirket üretiyor. Bu telefonların normal bir ahizesi ve açılabilir düz bir anteni var. Güç araba bataryasından, çakmak girişini kullanarak, portatif bir jeneratörden ya da AC çıkış alabileceğiniz herhangi bir yerden şarj ederek sağlanıyor. Video telefon aslında ufak bir bilgisayar Ama herşeyi kendi içinde, hard drive’i yok. EPROM ile çalışıyor. Bu nedenle, açtığınızda doğrudan program başlıyor.
Video’yu geçirmek için 2 yol var. Birisi gerçek zamanlı. Bu canlı video konferans yapmak anlamına geliyor. Ama kalite ve çözünürlük düşük oluyor. Diğeri, hafızaya almak ve daha sonra dosya olarak göndermek. Biraz daha uzun zaman alıyor ama kalitesi daha iyi. Dosya olarak gönderildiğinde, Saniyede 30 çerçeve geçiyor yani aynen yayın kalitesinde oluyor. Ama 1 dakikalık bir videoyu göndermek 1 saat alabiliyor. Yani daha pahalı, çünkü uydu zamanı kullanmak 6-8 $/dakika.
Buna karşın, video konferansı 64 Kb üzerinden geçiriyorsunuz. Düşük bir bant genişliği. Dolayısıyla çözünürlük düşük oluyor. Ancak bunu tam ekran göstermek hoş olmuyor ama eğer, küçük gösterilirse daha iyi duruyor.
Resim büyüdükçe, görüntü kötüleşiyor. Bu nedenle yönetmene resmi küçük vermesini söylüyoruz. Ekrana genellikle 2 kutu koyuyorlar. Bir tanesi sunucuyu verirken, diğeri uzaktaki ropörtajcıyı veriyor. Kutu küçüldükçe kötülüğü daha az farkediliyor. Eskiden yayın kalitesi en önemli konuyken, şimdi yeni eğilim, eğer canlı ise, yayın kalitesini önemsememek
Uydu telefonu Inmarsat uydusunu kullanıyor. Sinyal, Inmarsat uydusundan, telco devrelerine geçiyor ve ISDN hattını çeviriyor. Bu da, modemi ISDN sinyali kabul eden bir bilgisayar tarafından alınabiliyor. Oradan görüntüyü alınıp, hatta geri besleniyor. Normal bilgisayardan biraz daha detaylı ama çok da fazla değil.
Inmarsat hakkında
Inmarsat, 20 yıl once denizcilik amacıyla gönderilmiş ve geniş ara bant için gönderilmiş bir uydu idi. 210.000’den fazla gemi, hava araçları ve portatif aletlere, telefon, fax ve 64 Kbit/s’a kadar veri aktarımı desteği vermektedir. Kullanıcıları, gazeteciler, yayıncılar, felakete uğrayanları kurtarıcılar, kara ulaşım operatörleri, hava yolları, hava trafik kontrolcüleri, hükümet çalışanları, sivil savunma çalışanları ve barış gönüllüleridir. Inmarsat’ın uyduları Londra’daki merkezden yönetilmektedir. Inmarsat, 7E Haberleşme gibi servis sağlayıcıları tarafından kullanılmaktadır.