19-20 Ekim tarihlerinde Zorlu PSM’de bilginin, yaratıcılığın, algoritmaların ve verinin kullanımlarının tartışıldığı Digilogue Summit- Future Tellers’18 gerçekleştirildi. “Yeni Öğrenme” (Kişi ve/veya Makine), “Veri Çağında Profil Oluşturma”, “Toplum ve Kültür Üzerinde Algoritmaların Etkisi”, “Dijital Alanlarda Kullanıcının Gizlilik ve Yasal Hakları ile Özgürlükleri” alanında üreten, öğreten ve araştıran isimler Digilogue Summit – Future Tellers’18’de bir araya geldiler. Pazarlama, iletişim, reklam denince ilk akla gelen üstatlardan Levent Erden’in sıcak liderliğinde gelişen bu buluşma teknoloji ve diğer disiplinlerin de özgün bir kavuşmasıydı.
Bu etkinlikte en çok akılda kalan konulardan biri de yapay zekâ ve sanatın bir araya geldiğinde ortaya çıkan inanılmaz güzellikler ve yaratıcılıktı. Sanatın teknoloji ile yeniden yorumlanması, yapay zekâ ile açılan yeni ufuklar ve bu konuda çalışan güzel insanların çabalarını, ürettiklerini ve paylaşımlarını coşkuyla izledik.
En ilginç sunumlardan biri Refik Anadol’un Los Angeles Walt Disney Concert Hall binası üzerinde gerçekleştirdiği yapay zekâ ile üretilen sanat eseri bir görsel şovdu.
Walt Disney Concert Hall, Los Angeles’ta Frank Gehry tarafından tasarlanmış 2003 yılında hizmete girmiş modern bir konser salonu. Yaklaşık 2200 kişinin konser izleyebildiği bu salon Walt Disney’in eşi Lillian Disney’in 50 milyon dolar bağışı ile başlamış ve toplamda 274 milyon dolar harcanmış. Refik Anadol, Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın 100’üncü yılı şerefine, Walt Disney Konser Salonu binası üzerinde yapay zeka ve sanatın buluştuğu nefis bir gösteri hazırlamış. 27 Eylül-6 Ekim tarihleri arasında her akşam yarım saate bir tekrarlanan görsel show hazırlanırken 45 terabyte veri kullanılmış. “WCDH Dreams” adı verilen gösteri için 42 projektör binanın etrafına yerleştirilmiş ve 587.763 görsel, 1.880 video, 1.483 doküman ve 17.773 ses dosyası makine öğrenmesi/yapay zeka ile tekno-sanata dönüşmüş.
Los Angeles Filarmoni orkestrasının arşivlerindeki fotoğraflar, videolar, ses kayıtları, posterler, notalardan oluşan veriler yapay zekâ ile işlenmiş ve bu büyük veri içinde bulunan örüntüler (pattern) sanatla buluşmuş.
Christie’s de yapay zekâ ile yapılmış olan bir tablo için ilk müzayede
Yapay zekâ ve sanatın buluştuğu bir başka etkinlik ise, en büyük 5 müzayede evinden biri olan Christies’in dünyada ilk kez yapay zekâ ile yapılmış bir resmi 25 Ekimde açık artırma ile satışa sunması. (1) “Edmond de Belamy” adlı portre için 14. ve 20. yüzyıllar arasında yapılmış portrelerden oluşan 15.000 resimlik bir veri seti kullanılmış. 7.000-10.000 poundluk bir fiyatla açılışı yapılacak açık artırma “sanat nedir?” sorusunu da tekrar gündeme taşıyacak gibi görünüyor.
Yapay Zekâ ile kişiye özel müzik
Spotify, Apple music gibi uygulamalarda geçmişte dinlediğimiz müziklere bakarak zevkimize uygun önerileri görmeye çoktan alıştık bile. Bunun bir adım ötesi ise zevkimize ve ruh halimize özel müzik dinleyebilmek, daha önce hiç yazılmamış olsa bile. Buna müziksel fotoğraflar diyorlar, yani o anki hislerimizi bir müzikle fotoğraflamak. (musical photographs) Teknokrat ve sanatçılar bir araya gelip bunu da çalışmışlar. Bugüne kadar üretilmiş müzikleri bir araya getirip yapay zekâ ile işlemişler ve neleri beğendiğimizi bulup bu yöntemlerle yeni müzikler üretmişler. 30.000 müzik eserinden oluşan bir veri seti üzerinde derin öğrenme yöntemleri ile hangi notadan sonra ne gelirse hoşumuza gidiyor gibi algoritmalar oluşturmuşlar. İnsanların müzik kulağı ya da müzik bilgisiyle oluşturdukları bu düzenleri bilgisayarlar algoritmalar ve matematikle üretebiliyorlar.
Yapay zekânın ürettiği müzikten korkmalı mı faydalanmalı mı?
Tarih boyunca tüm yeni teknolojiler ilk ortaya çıktıklarında kimi zaman korkutucu kimi zaman ise itici görünmüşler. Tıpkı dokuma tezgâhları ilk çıktığında el ile üretilen kumaşların üreticileri, ya da otomobiller çıktığında at arabası süren sürücüler gibi. Sanırım yapay zekâ için de korku ve iticilik dönemini aşıp bundan nasıl faydalanırız diye düşünmeye başladık.
Artık müzik yapımında, IBM-Watson Beat, Google Magenta- NSynth Super, Jukedeck, Melodrive, Spotify- Creator Technology Research Lab gibi platformlarda yapay zekâ ile müzik üretilebiliyor. Çoğu derin öğrenme yöntemi kullanan bu platformlara müzisyenler yaratıcılıklarına yardımcı olan bir araç olarak bakıyorlar. Müzikte kullandıkları tanım ise yapay zekâ değil, zekâ artırımı (Intelligence Augmentation). Bu arada yine şu tanıdık sorular kafalarda uçuşuyor. “Müzik endüstrisinde de işler yok olacak mı?”, “Müzikte telif hakları nasıl belirlenecek?”
Resim, fotoğraf, video ya da müzik, her nerede yapay zekâ kullanılırsa kullanılsın yöntem değişmiyor. Esasen ilk yaptığı şey insanların bugüne kadar neleri nasıl yaptığını öğrenmek ve sonra da onları taklit etmek. Buna bir nevi “stil transferi” de deniyor. Bu tür taklitler ticari olarak anlamlı ve değerli olmakla birlikte gerçek sanat demek doğru değil. Şimdilik, yapay zekâyı sanat alanında tamamlayıcı, yardımcı, kolaylaştırıcı bir araç olarak tanımlamak çok daha doğru.
[1] A.I. Produced ‘Portrait’ Will Go Up For Auction At Christie’s