Yeni Zelanda parlamentosu beş yıllık tartışmanın ardından çıkarılan yeni yasayla yazılım patentlerini yasakladı. Artık yazılım ürünlerine tek başına “inovasyon” gerekçesi ile patent alınamayacak. 117 evet oyuna karşı sadece 4 ret alan yasa meclisten ezici bir çoğunlukla geçti.
Patent yasasının ilgili maddesinde, bilgisayar programlarında yapılan geliştirmelerin, örneğin sadece kaynak kodda değişiklik yapmanın veya yazılımlara ek özellikler eklemenin “yeni bir buluş olarak” kabul edilemeyeceği ifadesi bulunuyor.
Bu maddenin yazılım devlerinin fikri mülkiyet haklarını korumak için hazırlanan ve 1996’da yürürlüğe giren TRIPS anlaşmasındaki ilgili hükmü geçersiz kılmak için yazıldığı tahmin ediliyor. TRIPS’te “ister ürün ister süreç olsun, teknolojinin her alanındaki bütün buluşlara” patent alınabileceği belirtiliyor.
Yeni Zelanda patentleri tümüyle yasaklamadı
Yazılımlar ve uygulamalar bir elektronik cihazın veya patent alınmış olan başka bir sistem, ürün ya da icadın yeni özellikler kazanmasında kullanılıyorsa bu yazılımlar patent alabilecek. Kısacası, donanıma yenilik getiren yazılımlar donanım patenti dolayısıyla patent kapsamında olacak.
Akıllı telefonlar ve tabletler buna en iyi örneği oluşturuyor. İster Android olsun ister iPhone, bu telefonların işletim sistemleri kullanıcı açısından hep aynı özelliklere sahip oluyor: Fotoğraf seçmek, Twitter kullanmak vb.
Yeni Zelanda’da yürürlüğe giren yasaya göre, yeni bir akıllı telefon işletim sistemi tek başına patent alamayabilir, ama telefonun kamerasına yeni bir fotoğraf çekme özelliği eklediği için patent kapsamına girebilir.
Buna bizzat yasadan örnek verecek olursak: “Bir çamaşır makinesinin giysileri daha güzel temizlemesi veya daha az elektrik kullanmasını sağlayacak şekilde daha iyi çalışmasına izin veren yeni bir yöntem” bilgisayar programı yoluyla geliştirildiyse, bu program patent kapsamına giriyor. Sadece bu açıklama bile hızla gelişen “akıllı ev” sektörünü korumaya alacak nitelikte.
Mevcut patentler için değil, yeni patentler için geçerli
Bu durumda meselenin hukuki detayları çok tartışılacağa benziyor. İlk aklımıza gelen konu Android işletim sistemi: iOS, Apple’ın cihazları için optimize edilmiş olan ve başka üreticilerin telefonlarında kullanılmayan bir işletim sistemi. Android ise isteyen her üreticinin kullanabileceği bir işletim sistemi.
Elbette ki hem Android hem de iOS mevcut patentlerle koruma altında ve yeni yasa mevcut patentleri geçersiz kılmayacak. Ancak, bütün yeni yazılım patentleri artık bu yasaya göre verilecek. Bu durumda, tek markaya entegre edilmiş iOS gibi bir işletim sisteminin bir bütün halinde patent alması mümkünken, Android benzeri yeni bir işletim sisteminin patent alması daha zor olacak mı?
Yazılıma patent almanın kriterleri ne?
Üreticiler bir yazılımın cihazlarına yeni bir özellik getirdiğini hangi kriterlere göre ispat edecekler? Örneğin Instagram’ın yeni renk filtreleri inovasyon sayılmazken, Twitter Vine gibi video çekme desteği vermesi inovasyon sayılacak mı?
Detaylar yasal ve hukuki mecralarda nasıl çözülecek olursa olsun, bilgisayar programlarının tek başına patent alması artık Yeni Zelanda’da yasak. Bununla birlikte donanımların geliştirilmesine yardımcı olan yazılımlar patent alabiliyor. Örneğin bir yolcu uçağını rüzgar tünelinde test etmenizi sağlayan ya da yeni bir fizik teorisi geliştirmenize yardımcı olan bilgisayar simülasyonu yazılımları veya pilot eğitim simülasyonları patent kapsamına giriyor.
Hackerlar ve “hack”ler patent alabilir mi?
Yukarıdaki sorularımıza kısmi bir cevap olarak, bu yasanın “bir donanıma yeni özellikler kazandırmayı” sadece donanımsal özelliklerle sınırlamadığını belirtmek gerekiyor.
Bir donanıma sadece yazılım üzerinden yeni özellikler kazandırmak da (Instagram örneğinde olduğu gibi) patent kapsamına girebilir. Buna bir de gen mühendisliği yoluyla insan vücudunu “hacklemeyi” ve insanların özel “beyin-bilgisayar arayüzleri” ile bilgisayarları sadece düşünceleriyle kontrol etmesini sağlayan buluşları eklersek (kablosuz telepati), Yeni Zelanda’nın çıkardığı yasanın biyoteknoloji, yazılım ve bilişim sektörlerinde büyük önem taşıdığı anlaşılıyor.
Siber güvenlik konusuyla ilgili olarak yazılım açıklarını test eden profesyonel hackerların veya insan vücudunu hackleyen GDO’lu (!) bakteriler geliştiren biyoteknoloji şirketlerinin çok sayıda patent başvurusu yapacağı günler yakın olabilir.
Aslında yazılım devlerini karşısına alan bir yasa değil
Parlamentoda tartışmaları yönlendiren Clare Curran, asıl yazılım firmalarının “bariz şeylere” patent alınmasından yakındıklarını ve “jenerik yazılım patentlerinin üretkenliği engellediğini” söylediklerini belirtiyor. Örneğin bir yazılım geliştirici şöyle söylemiş: “Dünya çapında bariz işler için verilmiş olan yüz binlerce patentten birkaçını ihlal etmeden yeni bir yazılım geliştirmek zaten imkansız.”[1]
Curan, “Bunlar yazılım geliştirme sektöründe yeni ekonominin ayağını bağlayan şeyler. Oysa bu insanları dinlememiz gerekiyordu ve şükürler olsun dinledik.”
Yeni Zelanda BT Profesyonelleri Enstitüsü Başkanı Paul Matthews da yasanın meclisten geçmesini tweet atarak kutladı: “Yazılım patentleri Yeni Zelanda’da artık yasaklandı. #Historic #Awesome #Yay.” Mathews aynı zamanda yeni yasanın yalnızca YENİ patent başvuruları için geçerliği olacağını, mevcut yazılım patentlerinin Yeni Zelanda’da geçerliliğini aynen koruyacağını da ekledi.
Patent trolleri ve Samsung-Apple patent savaşları
Doğrusu, ABD gibi dev yazılım şirketlerinin tekelinde bulunan ve Başkan Obama’nın bir Amerikan şirketi olan Apple ve Apple ürünlerini dağıtan AT&T ile Verizon’ın çıkarlarını korumak için Dünya Ticaret Komisyonu (ITC) kararlarından birini veto edebildiği bir ülkede bu tür yasalar çıkması zor[2]. Ancak zor oyunu bozar misali, patent trolleri bu tür yasaların başka ülkelerde yaygınlaşmasını sağlayabilir.
Intellectual Ventures gibi şirketler, 2004 yılından itibaren paravan / hayali firmalar aracılığıyla sektörde büyük çapta patent alımları gerçekleştirmeye başladılar. 2000 yılında Nathan Myhrvold ve Edward Jung isimli iki üst düzey eski Microsoft çalışanı tarafından kurulan Intellectual Ventures, Ekim 2011’de Motorola’ya Android işletim sistemi yüzünden patent davası açmıştı.
Intellectual Ventures’ın yatırımcıları arasında Motorola’nın sahibi olan Google’ın da bulunması bu davayı son derece enteresan kılmıştı. Bu da patent trollerinin, bazı yazılım şirketleri tarafından özellikle piyasayı kontrol etmek amacıyla kurulduğu şüphesi uyandırıyordu.
Her durumda patent trolleri, inovasyon içersin içermesin, gerçek veya paravan şirketlere ait çok sayıda patenti elinde tutuyor ve birçok şirketi patent davası açmamak karşılığında haraca kesiyor. Apple ve Samsung’un karşılıklı açtığı patent davalarında olduğu gibi, bu tür yaklaşımlar inovasyonu patent davaları yoluyla engelleyebiliyor.
Nitekim ABD Kongresi son altı ayda patent trolü suiistimallerini önlemek için altı ayrı yasa üzerinde çalıştı. Yeni Zelanda’da çıkan yasayı bu açıdan da değerlendirmek gerekiyor.
[1] Patents Bill – Third Reading – Part 2:
[2] Uluslararası Ticaret Komisyonu Bazı Apple Ürünlerine ABD’de Satış Yasağı Getirdi