Bu söyleşinin ilk bölümünü Yeşildere : Dünya’daki Sıkıntılara Rağmen Türkiye 2011’de 10 Milyar $ Yabancı Sermaye Çekmeyi Başardı – 1, ikinci bölümünü Yeşildere : 2012’de Türkiye’ye Finansal Yatırımcıların (Private Equity) İlgisi Devam Edecektir – 2 ve üçüncü bölümünü Yeşildere : Ortadoğu’da Türk Modeli İlham Veriyor – 3 başlığı altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com : Daha önce yaptığımız görüşmede söylediğiniz şeylerden biri de Türkiye ekonomisinin yeri. Bir bankanın raporunda, en büyük ekonomilerin sıralanmasında Türkiye’nin şu anda 18. sırada olduğunu ve 40 yıl önce de 20. sırada olduğunu, yani sandığımızın aksine bugün çok farklı bir yerde olmadığını söylediğiniz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Murat Yeşildere : Bu benim için de hakikaten çarpıcı bir tespitti. İsim vermekte bence sakınca yok, HSBC bankasının yaptığı dünyanın 2050’deki görüntüsüne yönelik bir analiz çalışması ve bunun arkasında da bir rapor var. Bu raporda dünyanın ilk 100 ekonomisi incelenmiş. 2010 yılında Türkiye dünyanın en büyük 18. ekonomisi fakat 1970’e baktığınızda Türkiye 20. sırada ve sadece iki basamak yükselmiş bu 40 yılda.
Düşünürseniz bizim kamuoyunda gösterilen özellikle son 10 senede ama bundan önce 80 sonrası dönemde Türkiye’nin ekonomik olarak dünyaya açıldığı, çok hızlı büyüdüğü ve çok yol aldığı söyleniyor. Fakat buna bakıldığında reel anlamda dünyanın büyümesi bir şekilde geriye alındığında bizim aldığımız yol 2 basamak yükselmek şeklinde.
Diğer yandan BRIC ülkelerine baktığınızda Rusya 1970’de zaten ortada yok dolayısıyla dışardan listeye giriyor. Çin 14 basamak atlamış 1970’den 2010’a gelene kadar. Hindistan 7 basamak atlamış, Brezilya 12 basamak atlamış.
Dolayısıyla Bric ülkelerinin hakikaten Bric ülkesi diye tanımlanması ve onların büyümesini, onların irdelenmesi boşuna değil.
Bu yüzden biz iyi yoldayız, altyapımız güçlendi fakat aldığımız yol maalesef o kadar övünülecek ve artık yavaşlayabiliriz denilecek bir noktada değil.
turk-internet.com : Bu noktada bir başka konuyu daha sormak istiyorum. Demin Türkiye’nin yurtdışından çekebileceği yatırımları konuştuk. Türkiye niye kendi içinde yatırım yapmıyor? Mesela holdingler birtakım yatırımlar yapıyor, görüyoruz. Ama hep aynı konulara yatırım yapıldığını demin bir ara konuştuk. Mesela Türkiye’de neden private equity yoktur?
Murat Yeşildere : Birkaç tane sebebi var. Birincisi biraz evvel konuştuğumuz noktadan biraz ileriye doğru gidersek 1980’li yılların sonuna kadar bakıldığında Türkiye dış dünyaya kapalı bir ülke. Yani başka bir deyişle, bu kapalılığın yarattığı kendi içinde bir zorlama da var. Gelişen endüstrilere bakıldığında daha ziyade holding yapısında Türkiye’deki sermayenin az sayıda noktada yoğunlaşması sebebiyle bu sermaye darlığında hemen her sektöre yatırım yaptığını görüyoruz.
Bu yatırımlarda ister istemez, geri dönüş önceliğinden ziyade – beni mazur görün -maymun sendromu çerçevesinde rekabetin yatırım yaptığı alanlara o grupların da yatırım yapması şeklinde gelişmiş. Yani fizibilitesine bakılmadan, karlılığına bakılmadan, sürekliliğine veya sürdürülebilirliğine bakılmadan çok yatırım yapılmış.
80 sonrası Türkiye dünyaya açılınca ve rekabete açılınca yavaş yavaş holdinglerin, ki şu anda bu hala devam ediyor, konsolide olmaya başladığını, birçok sektörden çıktığını ve kendileri için stratejik önemi olan ve en az o kadar önemli olan da kendilerinin boyutuyla karşılaştırılabilir alanlarda kaldığını görüyoruz.
Bu çerçevede de örneğin sizin konunuzla da çok bağlantılı olarak bakıldığında Telekom ve teknoloji gibi alanlar göreceli olarak küçük yatırımların olduğu alanlar. Bu sebeple de bu yatırımların olduğu alanlarda Türkiye’nin kendi holding çerçevesindeki yatırımları yapmayı azalttığını veya yapılan yatırımları da sattığını görüyoruz. Birçok holdingin de bu işten buruk bir tatla, zararla çıktığını görüyoruz.
Bu da çok doğru çünkü düşünürseniz milyar dolarlık bir otomotiv tesisi veya otomotiv sektöründeki yatırımla öbür tarafta birkaç milyon dolarlık bir teknoloji yatırımını aynı masada tartışabilmek, aynı holding şablonlarıyla değerlendirebilmek mümkün değil. Bu sebeple de büyük grupların bazı sektörlere yatırım yapması çok anlamlı değil çünkü boyut onlar için önemli bir noktaya ulaşamıyor.
Bu söyleşinin devamını Yeşildere : Holdinglerin veya Hissedarların Kendi Fonlarını Yaratma Alışkanlığı Türkiye’de Yeni Gelişiyor – 5 başlığı altında okuyabilir ve videosunu da aynı bölümde izleyebilirsiniz.