İnternet Servis Sağlayıcıların (İSS) dününü, bugününü ve geleceğini sunan röportajlar dizimizin bu seferki konuğu Turk Nokta Net Genel Müdürü Ziya Erdem… Spectrum ürünlerini internet üzerinden satarak, Türk piyasasını ilk kez e-ticaret ile tanıştıran Ziya Erdem, Turk Nokta Net’de gerçekleştireceği e-ticaret projesini, kurumsal pazarda hangi alanlara ağırlık vereceklerini, paralı olarak sundukları içerik hizmetlerinin sonuçlarını turk-internet.com’a anlattı.
İsterseniz ilk önce, geçmişe gidelim ve internetten önce iş yaşamınız nasıldı?
Erdem: 1980 – 1986 yıllarında sırasıyla İngiltere sonra ABD olmak üzere İşletme konusunda MBA ve Bilgisayar programcılığı konusunda ön lisans eğitimi aldım. İş hayatına 1988 yılında, 1960 yılında kurulan Pabalk adlı aile şirketimizde başladım. Şirket madencilik ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler grubuydu.
Aile şirketlerinde genelde tepeden inme yönetici oluyorsun, benimde yöneticilik tecrübem ilk olarak bu şekilde başladı. Daha sonra aile şirketimizin gıda bölümünde 1993 yılında Türkpetrol Holding ile bir ortaklık kurduk, bu ortaklık 1996 yılına kadar sürdü, Türkpetrol Holding’in krize girmesiyle bu ortaklığımız tasfiye oldu.
İnternet ile nasıl tanıştınız?
Erdem: Türkpetrol Holding ile ortaklığımız olan şirketin tasfiyesi ile birlikte aslında işsiz kalmıştım, Türkpetrol Holding’in ortaklarından biri olan Doğan Bolak bir gün beni arıyarak İnternet ve Elektronik Ticaret konularında ileriye dönük düşüncelerini aktardı ve bu doğrultuda Kurdoğlu Holding ortaklarından Korhan Kurdoğlu ile birlikte anlattıklarını gerçekleştirmek üzere bir şirket kurma aşamasında olduklarını ve benimde bu şirketin başına geçmemi istediklerini iletti.
Benim o ana kadar Internet ile olan ilişkim sörf yapmaktan geçiyordu, doğrusu bu teklif beni çok heyecanlandırmıştı ve şöyle düşündüm “33 yaşındayım ve bu sektörle birlikte büyüyebilirim”. Teklifin iki projesi vardı, birincisi Türkpetrol Holding’e bağlı Spectrum mağazalarının elektronik ticaret uygulamasının geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi, ikincisi ise Kurdoğlu Holding’e bağlı Ata Yatırım’ın online aracı kurum hizmetleri ki bu projenin altyapısı zaten hazırdı. Ve TradeNet’i kurduk, sonra adı TicaretNet oldu.
Microsoft ile e-ticaret’i nasıl gerçekleştirebileceğimizi görüştük, o zamanlar Microsoft’un “Merchant Server” adında bir e-ticaret platformu vardı, ancak onlarda işin başındaydı ve bir sürü problemler yaşadık. Tradenet bünyesinde 4-5 kişilik bir yazılım ekibi kurduk, Spectrum ile 7-8 aylık yoğun çalışmalar sonucu Türkiye’nin tam anlamıyla ilk e-ticaret uygulamasını ortaya çıkardık.
Türkiye’de ilk kez e-ticaret işine girerken, hangi şirketlerle işbirliği yaptınız?
Erdem: O zamanki moda e-ticaret’in ödeme bacağını SET (Secure Electronic Transaction) protokolü çerçevesinde gerçekleştirmekti. Dünyada 4-5 uygulama bu protokolü kullanmaya başlamıştı, Türkiye’de ise bazı bankalar bu konuda çalışmalara başlamıştı. Bunlardan bir tanesi de Garanti Bankası’ydı ve onlarla birlikte bir konsorsiyum oluşturduk. Garanti Bankası, HP, ITD/Verifone, Microsoft ve TradeNet bu konsorsiyumun üyeleriydi ve 2 aylık bir çalışma sonucunda Türkiye’nin ilk SET kullanan e-ticaret uygulamasını gerçekleştirerek tarihe geçtik.
Daha sonra Microsoft, kullandığımız “Merchant Server” platformuna olan desteğini çekti ve “Commerce Server” uygulamasını devreye soktu. Bu değişim bizi oldukça sıkıntıya sokmuştu, ancak Microsoft ile birlikte 2 ay çalışarak tüm Spectrum e-ticaret uygulamasını yeni bir platform üzerine taşıdık.
İlk sipariş nerden geldi?
Erdem: İnternet üzerinden satışlar başladı. İlk sipariş çok ilginçtir, Batman’dan ve 200 milyon liralık bir printer siparişiydi. İlk olması nedeniyle özel olarak adresine gidildi ve kendisi ile görüşülerek, printer verildi. Satın alan kişi, Batman’da istedigi tip printer bulamadığını, büyük şehire de gidip alamadığını, bu nedenle internet üzerinden sipariş verdiğini ve hizmetten son derece memnun kaldığını söylemişti. Bu gelişmeler çok heyacan vericiydi. Daha sonra Spectrum’un zora girmesi nedeniyle, e-ticaret olayı da bitti. Alt yapı da kapanıp gitti.
TradeNet’de, ISS’lik alanıyla ilgileniyor muydunuz?
Erdem: O dönemde hedefimiz e-ticaret uygulamaları geliştirmekti. TradeNet’in ISS bacağıda doğal olarak oluştu. O zamanlar ISS’ler en yüksek bağlantı olarak 64Kbps filan alıyordu. Hem e-ticaret uygulamlarımız için hemde Ata Online uygulaması için internet bağlantısıda sağlamamız gerekiyordu. Ancak diğer ISS’ler kadar Türk Telekom ile ilişkimiz olmadı fakat Turnet faciasını hepbirlikte yaşadık.
Turk Nokta Net’e nasıl başladınız?
Erdem: 2000 yılında TurkNokta Net portalinin e-ticaret yapısınının geliştirilmesi için teklif geldi. Dünyadaki başarılı Portal uygulamaları, Yahoo, AOL, MSN ve Lycoos a baktığınız zaman her birinin e-ticaret bacağı bulunuyor. 780.000 tekil ziyaretcisi, 340.000 kayıtlı üyesi bulunan Türk Nokta Net Portalinin de olması gerekiyordu ve hedefim bu trafiği e-ticaret’e çevirmekdi.
E-ticaret çalışmaları hangi aşamada?
Erdem: B2C yapmak isteyen şirketler en az 5-10 bin dolar harcamaları gerekiyor. Bu az bir para değil. Dışardaki örneklerde ise firmalar 50-100 dolar para vererek, web üzerinden e-ticaret yapabiliyor. Bizim de düşüncemiz bu yöndeydi. Bir yıllık çalışmalar sonucunda uzaktan erişimli bir ticaret platformu hazırladık. Bu projede Aktif Dağıtım ve Akbank ile birlikte çalıştık.
Bu arada Türkiye, ekonomik krize girdi. Hazırladığımız e-ticaret platformunun operasyona girme maliyeti, girmeme maliyetini aşmaya başlamıştı. Ayrıca genel teamül kısa ve orta vadede kar getirmeyen yatırımların dondurulmadı doğrultusundaydı ve bizde Türkiye e-ticaret potansiyelinin ileriye atması nedeniyle şimdilik beklemedeyiz.
Dial-up’ın artık kar getirmediği söyleniyor. Tüm Dial-Up ISS’ler kurumsala yöneldi.
Erdem: Dial up, kazanç ve kar olmadan yürütülemez. Tabi ki kazanç getiriyor. Superonline strateji değişikliği içinde. Bnet, Koç.net, Comnet, Simnet kurumsal pazara hitap etmek için kuruldu. Superonline da kurumsal pazara yöneliyor.
Dial up her zaman var olacak. Kurumsal pazara göre her zaman para getirecek. Çünkü kurumsal pazarda para kazanmak zordur. 2000 yılında rekabet bir hayli yoğundu. İş yapma modelleri değişti. Dial up’da kredi kart dışı yöntemler kabul edilmeye başlandı. Banka havalesi, kontürlü sistemler çıktı. Fiyat rekabeti geldi. Malın değerini düşürmek çok kolay. Biz maalesef Internet Servislerinin fiyatını düşürdük. Şimdi ise normal yerine çekemiyoruz. Birşeyi bedava vermeye alıştırırsanız, sonra paralı yapmanız imkansız. İnternet hizmetlerinde de bu hata yaşandı.
Rekabet Kurulu’na yaptığımız başvuruda bir hesap yaptık. 2 MB internet çıkışını 1 PRI’ı bu hesapta temel olarak aldık. Sadece bağlantı maliyeti, 7 milyon lira… Yani, TTnet maliyet hesabına girmeden rekabet ediyor. İnternet erişim değeri insanın gözünde yok olup gitti.
GSM operatörleri daha akıllı davrandılar, değil mi?
Erdem: Evet, SMS’i ilk günden itibaren paralı çıkardılar. SMS göndermenin bedeli bugün bildiğim kadarıyla 130 bin lira. Oysa internette hiçbir ücret ödemeden mail gönderebiliyorsun. Tabi bu Türkiye’nin bir hatası değil, dünyanın bir hatası.
Örneğin, Mail gönderme işini düşünün. Dünyada günde 10-15 milyar e-mail trafiği olduğu söyleniyor,e-mail başına 1 cent alsanız günlük 150 milyon dolarlık bir iş potansiyeli yok edildi. Bu servisin ISS’e bir maliyeti var. Gerek makina, gerek program gerekse ayakta tutmak için. Ama baştan bedavaya verilince, para kazanma olanağı yok oldu.
Bazı ISS’ler tarafından neredeyse bedava verilen internet erişimi de değerini yitirdi. Tabi T.Telekom’un etkisi büyük. T.Telekom çıkıp “internetin sahibiyiz” dedi. TTnet’i kurarak, hem alt yapıya sahip oldular, hem de son kullanıcıya gittiler. Bu, rekabet açısından sorun yaratır.
Türk Telekom, TTnet’i kurarken, özel sektörle rekabet etmeyeceğini söylemişti. “Siz, Anadolu’nun uzak köşelerine gidip yatırım yapamazsınız. Biz internet hizmetini sizin gidemediginiz yerlere götüreceğiz” dediler. Ama istatistikler gösteriyorki, TTNet’e yüzde 90 İstanbul’dan bağlanılıyor.
T.Telekom’un bu sektörde rekabet etmesi, sektöre ne kazandırdı, ne kaybettirdi?
Erdem: AOL, bütün alt yapı ve malzemelerini ABD’den almasına rağmen, 23.95 dolara internet erişimini satıyor. Türkiye’de ise biz herşeyi ithal temin ediyoruz. Buna rağmen fiyat aylık 15 milyon TL artı KDV. TTNet ise yıllık 20 milyon liraya internet erişimi veriyor. Bu mantıklı gelmiyor.
ABD’deki gelişmeler ile Türkiye’deki durumu karşılaştırdığınızda ortaya ne çıkıyor?
Erdem: AOL’de büyük bir abone kitlesi var ve modeller farklı. Türkiye’de bu kadar çok ISP’nin olmaması gerekiyordu. Dial up hizmet veren 3 – en fazla 5 ISP olmalı. Tabi bu arada lokal ISP’ler olabilir. Kurumsalda durum başka. Çok farklı işler yürütülüyor.
Türkiye’deki ISP’ler, Dünya’daki trendi yakalayabilecek mi?
Erdem: Önce alt yapının sağlıklı olması şart. ISP dünyasında standartı yakalamak çok zor. Ancak teknoloji olarak hiçbir eksiğimiz yok. 2001 yılına kadar dünya ile aynı düzeyde teknoloji yatırımlarını sürdürdük. Ancak kriz nedeniyle Türkiye’de bu alandaki yatırımlar tamamen durdu.
Turk Nokta Net, birçok alanda Türkiye’de ilklere imza attı. Örneğin Türkiye’de; değil ISS sektöründe ama bütün endsütri içinde CRM hizmetini ilk siz başlattınız sanırım.
Erdem: Evet. Turk Nokta Net, teknoloji lideri olarak ön plana çıktı. CRM’de call center hizmeti yanı sıra, Türkiye’de bir ilki de, Turk Nokta Net Heryerde uygulamasıyla GVZ alt yapısı üzerinde geliştirdik. Bu uygulama e-maillerinizi ve portalimizin hizmetlerini telefonda dinleme şansını kullanıcıya veriyor. Şubat ayından itibaren yeni projelerimizi açıklayacağız. Genelde bir ürünü veya hizmeti biz çıkardıktan sonra talep de geliyor. Yani piyasada talebi yaratıyoruz.
Kişiye özel reklam konusunda planlarınız var mı?
Erdem: Müşteriyi tanımaya çalışan bir kurumuz. Kullanıcılar ile irtibat halindeyiz. Kullanıcıyı ne kadar iyi tanırsan, o kadar iyi hizmet verebiliyorsun. Bağımlılık yaratabiliyorsun.
2002 yılında kurumsala mı ağırlık vereceksiniz?
Erdem: Turk Nokta Net, kurulduğundan beri bireysel hizmetlerde rekabet yaşandı. Kurumsal hizmetlerimiz hep vardı ve olmak zorunda ama biz bunu fazla duyurmadık. Bundan sonrasında da kurumsalda, rekabetin olmadığı alanlarda iş yapacağız. Pastayı paylaşmak yerine, pastayı büyüteceğiz. Sektörde dolaşıp rakiplerin olmadığı yerlerde, kurumlara gitmeye çalışıyoruz. Fiyat rekabetine girmeden hizmet götüreceğiz.
İçeriği paralı verme cesaretini gösterdiniz. Sonuç nasıl?
Erdem: İçeriği kendi bünyemizde geliştiriyoruz ve bir maliyeti var. Gelecekte internette ücretsiz bir şey olmayacak. Türkiye’de ilk kez ücretli içerik hizmetini başlattık. Katma değerli olarak sunulan her hizmetin bedeli olmalı. Turk Nokta Net aboneleri, dial up hizmeti ile birlikte içeriği de satın alıyorlar. Bağlantı ücreti dışında abonelerden para alınmıyor. Ancak abone olmayanlar portalin belli yerlerinde yine ücretsiz olarak dolaşabiliyorlar. Katma değerli içeriğe ise ancak satın alarak ulaşabiliyorlar.
Netweb paketine sahip olmak isteyenler 4 milyon TL + KDV ödemeleri gerekiyor. Örneğin vergi iadesi zamanı, fiş tutanağı hazırlıyoruz. Finansal portföy takibi yapılıyor. Telefon hattı üzerinden maillerine ulaşıp, sesli olarak dinleme hizmeti gibi katma değerli olanları ücretlendirdik.
Türkiye’de içeriği para vermeyeceklerine inanıyordum. Ancak para veriyorlar. İçerik satışından elde edilen rakam, bütçeye eklenmeye başladı. Önemli olan değeri kullanıcıya anlatabilmek.
Kaç kişi çalışıyor?
Erdem: 161 kişi çalışıyor. Bu ekip içinde Ar-ge, içerik, BT bölümü, yönetim, Markom var. 21 POP noktası ve 7 bölgede hizmet veriyoruz.
2002 yılı hedefiniz nedir?
Erdem: Piyasaları yakından takip ediyoruz. Bizim hedeflerimiz gün içinde değişim gösterebiliyor. Artık 3 aylık bütçeler yapıyoruz. 3 ana stratejimiz var.
ağırlık veren kurumlara, katma değerli hizmetler ile gideceğiz.
Sizce Türkiye’de internet kullanıcı sayısı ne kadar?
Erdem: Benim tahminlerime göre, 3.5 – 4 milyon internet kullanıcısı var.