Bu arada biz de, konuyu makroekonomiyi ve IMF iliskilerini yakindan takip eden bir uzman ile tartıştık. Kendisi olayın, başka bir boyutuna işaret ediyor. Bu boyutu da sizlere göstermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Biliyorsunuz IMF ile yapılan bir anlaşma var. IMF uzmanı dostumuza göre bu anlaşmanın olmazsa olmaz kriterlerinden bir tanesi “kamu sektorunde Milli Gelirin % 6.5’u oranında Faiz dışı fazla oluşturulması” hakkında. Dostumuz, IMF anlaşmasını bozabilecek tek kriter nedir diye sorsanız budur diyerek, kriterin önemini vurguluyor.
İşte hikaye de burada.. % 6.5 fazla yaklaşık 22.5 Katrilyon TL’ye denk düşen bir meblağ. IMF heyeti de bu kriteri 3 ayda bir kontrol ediyor. Bu fazlayı oluşturabilecek de temelde 2 kalem var. Biri Merkezi bütçesi diğeri KİT’lerin finansman durumu.
KİT’ler Bütçesinde KİT’lerin 3 gruba ayrıldığını söylüyor dostumuz. THY, Tekel ve TT gibi yapısal olarak kar’lı KİT’ler, Break even noktasındakiler ve DDY gibi devamlı zarardakiler.
Şimdi geçen Nisan ayına bakıyoruz. Faiz dışı fazlayı tutturmak icin Merkezi Bütçeden gelen meblağ maalesef istenen miktarı yakalayamıyor (% 60 olması gerekirken, 40’da kalıyor). İşte olumsuz bir tablo derken, süpriz bir gelişme oluyor ve ikinci kalem yani KİT’ler bütçesinden (Türk Telekom’un ilk 3 aylık geliri çerçevesinde) müthiş bir rakam geliyor ve Türkiye IMF kriterini tutturuyor.
6.ay sonuna bakıldığında, Merkezi Bütçe yine kötü (çünkü değişen bir şey yok). O zaman ne yapmalı?
Ne dersiniz? Olayın bu yönünü düşünmüş müydünüz? Peki.. olayın bu yönünden bakınca “aman sesini çıkarma, IMF yardımdan vazgeçerse, giderse yanmışız. TT 2 milyar $ göstersin. Hatta başka kalemler de bulalım 5 Milyar $ göstersin” mi diyorsunuz?
Ah.. ah.. siz hiç iflah olmazsınız ..
Bir TT’ci dostumuz mailinde demiş ki, “Bu tür yazılar yazmanız ancak devletin malının ucuza gitmesine yol açar. Başka kimseye yararı olmaz”.
………… mı dersiniz?
Biz yine uzman dostumuza döndük ve sorduk: “Yani bizim TT’nin kar-zarar durumunu hiç dillendirmememiz lazım, öyle mi?”.
Uzmanımız hiç de böyle düşünmüyor. Diyor ki; “Faiz dışı gelir kriter’ini tutturmanın yolu, makyaj olmamalı. Verimlilikte artış olmalı. Çünkü monopolist hareketlerle, zam yaparak, kriteri tutturursanız, piyasa dengesinde distortion’a, verimsizliklere yol açarsınız”
Yani..
- Türk Telekom’a (ve Tekel ile THY’ye) fiyatlarını arttır, kriter tutturacağız demek
- Turkcell-Telsim benzeri makyajlar yapmak
- Döviz kurundaki durumu kullanmak (döviz kuru sabit olduğu halde TT hizmetlerine zam yapıldı)
yoluyla ancak kendimizi kandırırız. Uzun vadede işler daha da kötüye gider. Çünkü bu bir fasit daire – kısır döngü.
Yapılması gereken nedir?
Bu konuların açıkça konuşulması ve önlem alınması. Üretimin arttırılması.
Oysa, bu tür oyunlar ve Türk Telekom’un monopolist baskısı ile Telekom sektörü öldürüldüğü takdirde, uzun vadede üretime yönelik bir rakam oluşamayacak. Oluşmadığı sürece makyaja devam edilecek ama nereye kadar makyaj yapılabilir yorumunu siz okuyucularıma bırakırken, aşağıda bugün elime geçen ve uzmanlara göre Dünya’nın Telekom konusunda gelişen bölgelerini gösteren haritayı paylaşmak istiyorum. Dikkat ederseniz içlerinde Türkiye yok. Neden olmadığını da bizi takip edenler artık biliyor..
Ha bu arada.. merak edenler için… Ağustos ayı faiz dışı fazla’yı Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın 9 eylül’de 5 Trilyon TL olarak aktardığını, 8 ayın sonunda da rakamın 15 katrilyon TL civarı olduğunu, aralık ayında bir takım eksiler gelebileceğini ama yine de 20 katrilyon TL’yi tutturma olasılığımızın yüksek olduğunu da not olarak iletelim..