Dün Gölbaşı’ndaki Türksat tesislerinde “5A Uydusu”nun hizmete alınması ile ilgili bir tören düzenlendi. Bu törende de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuştu.
Konuştuklarını duyunca insan “cumhurbaşkanı Erdoğan bu işten (yani dijitalleşmeden) anlıyor” diye düşünebilir. Ama maalesef icraat öyle değil.
Hani geçmiş bir cumhurbaşkanı deyip duruyordu ya “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” diye (onun yaptıkları da bizi bugüne getirdi. Yani o da ayrı bir hikaye). 19 yıllık AKP iktidarının ve de bütün bu süreçte lideri olan, Erdoğan’ın dijitalleşme karnesi maalesef kırıklarla dolu. Siz deyin “sıfırlar” ben diyeyim “hayal kırıklıkları”.
Bugün ortada bir facia var. Salgında 2 yıla yakın süredir eğitimsiz kalan çocuklarımız en başta. Yanısıra uzaktan çalışma konularında zorlayan fiber altyapı. Ama bu altyapı Türkiye’yi ihracatçısı, eğitimcisi, uzaktan çalışanı, yazılımcısı giderek sağlıktan, tarıma her konudaki toplulukları ile “dijital uçuruma” koymuş durumda. Dünyada Kenya, Trinidad Tobago vs gibi ülkeler önümüze geçerken, biz her yıl 101-102 diye geride kalırken, “veri”, “internet”, “fiber”, “dijitalleşme” vsvs kelimelerinin anlamı kalmadı. Bugün harekete geçsek ve herkesten daha hızlı fiber yapsak 10 seneden önce yetişemeyiz ilk 50ye filan.
AKP’s Paradox
Ama bir yandan da dijital çağın çocukları ilk kez “oy vermeye” hazırlanıyor. Bu çocuklar (anlaşılsın diye Z nesli diyelim) kısıtlı, mısıtlı da olsa interneti yakaladılar ve çok ilgililer. Bu nesil en başta dijital oyunlarla büyüdü. Hatta bir kısmı profesyonel e-sporcu oldu.
Siz şimdi
“e-spor yarışmasına katılacağım ama Türkiye’nin frame sayısı yetersiz, o nedenle Almanya’da hazırlanıyoruz”
diyen yeni nesile hangi hikayeyi anlatarak ikna edeceksiniz? (bilmeyenler için fiberi yapmazsanız, çocuklar sizi frame’den yakalar)
AKP’nin zaten Z neslini anlayamadığı şu haberden de belli : “AKP’nin ‘Z kuşağı’ planı: İlk kez oy kullanacakların aileleriyle temas edilecek” Ben ergen bir çocuğa, düşündüğünün tersine bir şeyi “zorla” yaptırmaya çalışıldığını düşünüyorum da, gülüyorum.
AKP’s Paradox’u geçen yıl yazmıştık. AKP burada bir kısır-döngüye (fasit daire) hapsoldu. Fiberi yapsa AKP’nin ne kadar kötü yönettiği ortaya çıkacak (Not : Kulis bilgilerine göre, “Sedat Peker konuşmaları halka inmedi” denilmiş. Ben nereye indiğini söyleyeyim. 7 milyon ilk kez oy kullanacak olan Z neslinin büyük kısmına indi). Tersine fiberi yapmasa, bu yeni oy verecek gençleri memnun edemeyecek.
AKP’nin Dijital Karnesi Baştan Sona Sıfırlarla Dolu
11 yıldır fiber altyapının neden geride kaldığını ve olması gerekenin 10’da biri düzeyinde olduğunu konuşuyoruz. Maalesef.
Maalesef çünkü salgında çok daha fazla açığa çıktı, eğitim, ticaret, sağlık, güvenlik ve diğer herşey artık bu fiber altyapının olmazsa olmaz olduğunu gösterdi. Ama salgın olmasa da hayatımızın temelinde artık dijitalleşme var. Dünkü konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunlara değinip durdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın yeni bir çağa geçişin sancılarını yaşadığını, doğrudan üretim ilişkilerine dahil olan ve üretim biçiminin kökten değişimine yol açan bu çağın adının, “dijital çağ” olduğunu belirtiyor.
“Ne kadar hoş” diyebiliriz. Ama Cumhurbaşkanının 19 yıldır yaptıkları ve zaman zaman internet dair sözleri aklımızda. Dolayısıyla bu sözleri söylediğinde bize “seçim vaadi” gibi geliyor.
Şu sözler de çok ilginç;
“İnsanların birbirleriyle iletişimi, buluşması, görüşmesi, konuşması için belli imkanlara, programlara ihtiyaç vardı. Bugün cep telefonu ve onun üzerindeki uygulamalarla saniyeler içinde dünyanın her köşesindeki insanla iletişime geçmek mümkündür. Hiç şüphesiz dönüşüm gibi bu süreçte de ülkeler ve toplumlar arasında çok ciddi adaletsizlikler söz konusudur. Kimi yerlerde bireyler dijital çağın her imkanından sonuna kadar faydalanırken, kimi yerlerde hala ilkel dönemin şartları içinde hayata tutunma mücadelesi veren topluluklar vardır. Artık küresel düzeyde adalet, yiyecek ekmek, içecek su, barınacak ev ihtiyaçları yanında dijital çağın altyapılarını da kapsayacak şekilde değerlendirilmelidir.”
Cumhurbaşkanı eğer küresel düzeyde dijital çağın altyapılarının önemli olduğunu düşünüyorduysa, bugünkü fiber altyapımızın durumundan acaba kimi sorumlu tutuyor? Bu ülkede neredeyse 12 yıl Bakanlık yapmış olan Binali Yıldırım’ın beceriksizliği midir bu durum? Yoksa sadece AKP’nin mi?
Siber Savunma Mekanizması, Fiber Altyapı, Veriye Dayalı Yenilikçilik Stratejileri Hala Oluşturulacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değindiği önemli bir konu da siber güvenlik. Ama 10 yıldır daha yoğun konuştuğumuz bu konuda da yarışmalar vs dışında somut bir şey görebilmiş değiliz. Erdoğan şöyle diyor;
“Hamdolsun, ülkemize kazandırdığımız güçlü eser ve hizmet altyapısı sayesinde, dijital çağın imkanlarını milletimizin emrine, pek çok gelişmiş ülkeden daha önce verebilmeyi başardık. Özellikle sanayiden ticarete, kamu hizmetlerinden eğitim ve sağlığa kadar her alanda kritik öneme sahip dijital altyapıyı daha da geliştirmekte kararlıyız. Ülkemizi, dijitalleşmenin getirdiği küresel değer sisteminin en üstüne çıkarmak için fiber altyapı başta olmak üzere gereken adımları daha hızlı şekilde atmanın hazırlıkları içindeyiz. Veriye dayalı yenilikçiliği destekleyecek, milli teknoloji üretim kabiliyetlerimizi geliştirecek, yapay zeka teknolojilerinde öne geçmemizi sağlayacak strateji çalışmamızı yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Bu alandaki uzun vadeli yol haritamızı da içerecek strateji belgemizde sürecin içerdiği risklere karşı ülkemizi nasıl koruyacağımızı da ortaya koyacağız. Asıl büyük tehditlerin konvansiyonel yöntemler yanında, siber uzaydan da geleceğinin bilinciyle güçlü bir siber savunma mekanizması oluşturacağız.”