20. yüzyılın güç savaşlarının arkasındaki nedenlerden biri “Petrol”dü. 21. yüzyılı sürükleyen ise “Veri”. Hayatların dönüşmekte olduğu bir yüzyıldayız. Salgının da hızlanmasına katkıda bulunduğu bu dönüşüm –içinde çeşitli komplo teorileri barındırsa da– geri döndürülemez durumda.
Bugünlerde “Politik Psikoloji” üzerinde çalışan Prof.Dr.Deniz Ülke Arıboğan, yüzyıllar içindeki her teknolojik atağın kadının yeni bir role bürünmesine neden olduğunu belirtiyor.
Bugün 8 mart, dünya kadınlar günü. Hayatlarımızın dönüşüyor olduğu 21.yüzyıla bu açıdan bakalım istedik. Gerçi tam anlamıyla teknolojinin kadının rolü üzerindeki dönüşümüne bakmayacağız. Belki dönüşüme kısmi bakmak denilebilir; teknolojiyi geliştiren ya da sunan kadınların neler hissettiklerine bakacağız.
Çeşitlilik (Diversity) Talepleri Yükselirken
Basitçe, 20.yüzyılda yaşamı “sanayi toplumu” diye adlandırabiliriz[1]. Yani emek gücü ile ayakta tutulan bir toplum. Tarım toplumundan, sanayi toplumuna geçişte kadınlar işgücü içinde yerlerini almaya başlarken, 1900’lerin başından itibaren tüm dünyada “kadın hakları” talepleri yükselmeye başladı. ABD, İngiltere, Almanya, Sovyetler Birliği’nde çeşitli hareketler görüldü. Bütün 20. yüzyıl boyunca yayılan bir kadın hakları savaşı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
(Biz ülkemizde şanslıydık. Halkın ve özellikle kadınların cahil bırakıldığı bir imparatorluk Türkiye’sinden Cumhuriyet’e geçişte, kadınları toplum içinde hakettiği yere koymak için gerekli devrimleri yapan M. Kemal Atatürk’ e çok şey borçluyuz. 1920’lerde bile bir çok konuda haklarımızı kanunlarla aldık. Ancak ne kadarını değerlendirebildik? Ya da şanslı olan kadınlar, diğer kadınların ellerinden ne kadar tuttu, tutabildi? Bu noktada, o şanslı kadınlardan birisi olarak, kendi adıma Atatürk’e büyük şükran duyduğumu söylemeliyim).
Dünya eğer iklim ve çevre krizi, göktaşı, depremler ya da büyük bir savaşla kaosa girmez ise tarihte geriye bakıldığında, 21.yüzyılın ilk yarısını işaretleyen temel özelliklerden birisi “teknolojideki inanılmaz atılım”, diğeri görülmemiş Covid-19 salgını (ve belki başkaları) olacak. Ama ilkine bağlı bir diğeri de “çeşitlilik” olarak tercüme ettiğimiz “diversity” olarak düşünülecek.
21.yüzyılın başından itibaren her alandaki çeşitlilik için bir hareket var. Bunu “Z nesli karakteristiği” olarak yorumlayanlar çok sayıda. Bunu belli bir nesilin karakteristiği diye tanımlamaktan çok şöyle baksak nasıl olur; insanlar teknoloji sayesinde biraraya gelerek, birbirlerinden çok da farklı olmadıklarını anlamaya başladılar. Kadın ya da erkek, hatta LGBT, beyaz ya da zenci ya da sarı ırktan birileri, hepimiz teknoloji sayesinde daha yakın karşılaşmaya ve aynı şeyleri paylaşmaya başladık. Dijital dünyada yaşayanlar bir anlamda aynı köyde yaşar hale geldiler. Herkes Starbucks kahveler içip, Uber’e biniyor, Netflix izliyor, Trump’a şaşırıyor, Twitter üzerinden yorumlarını yazıyor ve hatta GitHub üzerinde aynı yazılımı alıp ortak geliştiriyor.
Ama kadınlar tarafındaki “Diversity” talepleri daha yüksek. Gerçi “Me too” hareketini başlatan Hollywood oldu ama bu talep Silikon Vadisi’nden gelen bazı güçlü tepkilemelerle de yükseliyor. Toplum kültürel olarak farklı inanışlar (kadın-erkek rolü gibi) pompalasa da, internet üzerinden farklı insanlarla daha çok karşılaşan kadınlar kapasitelerinin eksik olmadığının bilincindeler.
Peki bu kadınlara ne sağlıyor. 8 Mart Kadınlar gününde Türkiye’de teknolojinin tepe yönetimindeki kadınlarla konuştuk. Onlara bulundukları alanı nasıl gördüklerini sorduk.
Teknolojinin kadınları için ekrana 10 farklı lider davet ettik. Çünkü kız çocuklarına “cesaret” ve “ilham” vermek istiyoruz; “teknoloji alanında bakın ne kadar çok kadın var ve hatta en tepeye kadar da yükselmişler” demek istiyoruz.
Son yıllarda üzücü bir gelişme, kız çocuklarımıza sorduğumuzda gelecek meslek olarak “teknoloji” alanını hedefleyen sayısının daha düşük olduğunu görmek oluyor. Bunun önemli bir nedeninin, eğitimde fırsat eşitsizliğinin giderek daha fazla büyümesi –ki kız-erkek çocuklar bunu ifade ediyorlar– olduğu çok net görülüyor. Ama yine de vazgeçmemek gerekiyor. Bu nedenle bu yıl “Teknolojideki Üst Yönetici Kadınları” kendi ifadeleri ile sunuyoruz. Buraya özet bir kaç ifadelerini alalım ama videoda kendi seslerinden düşüncelerini detayları ile dinleyebilirsiniz.
Prof.Dr.Deniz Ülke Arıboğan ile teknoloji yüzyılında kadının rolünü konuştuk. Arıboğan hayli ilginç vurgular yaptı.
Her teknolojik atağın kadının yeni bir role bürünmesine neden olduğunu belirten Deniz Ülke Arıboğan’a göre, teknolojinin bir kılıç gibi iki yüzü var. Birinci yüzünde “fiziksel güçten ziyade akla dayalı” olması nedeniyle beyaz yaka olan kadınlar için teknolojinin bir fırsat olması bulunuyor. Ama öbür yüzünde, robotlaşma, yapay zeka, otonom cihazla nedeniyle mavi yaka kadınların işlerini kaybetme olasılığı yüksek.
17 ülkede ofisi ve 30 ülkede müşterileri olan 15 yıllık yazılım firması VeriPark’ın kurucularından ve Genel Müdür Aslı Derbent, devlketin kadın girişimcilere danışmanlık ya da finansman desteği için çalışma yapması gerektiğine işaret ediyor
Bütün ülkelerin dijital alanlarda yetişmiş eleman eksikliği olduğunu belirten Denizbank – Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Dilek Duman, ülkemizde “beyin göçü” ile ciddi eleman kaybı olduğuna dikkat çekiyor. Intertech firmasında kadın istihdamına gösterdiklere özene karşın ancak % 33’e ulaşıldığını belirtiyor ve “beyin gücü” gerektiren bilgisayar dünyasında kadınlara büyük fırsat doğduğunu söylüyor.
IDC Türkiye Ülke Direktörü Nevin Çizmecioğulları, kadınların teknoloji alanında daha yüksek sayıda başladığına ama yolda azaldığına işaret ediyor. Kadınların robotlar, yapay zeka gibi teknoloji geliştirme konularından ziyade, pazarlama, ürün oluşturma, marka temsilciği gibi konularda çalıştığını belirten Çizmecioğulları, bütün dünyanın gündeminde çeşitliliğin söz konusu olduğunu hatırlatıyor. Havayolları gibi geleneksel alanlarda çalışan kadınların salgın döneminde işsizlikle karşılaştıklarını ama dijital alanlarda çalışan kadınların, bulunduğu coğrafyadan başka coğrafyaya taşınmadan, esnek saatlerde ve evlerden çalışılabildiğine işaret ederek, genç kızları bu alana davet ediyor.
Dassault Systemes Türkiye ülke müdürü Elif Gürdal ilginç bir rakam gösteriyor; Üniversiteye giren öğrencilerden STEM (fen, teknoloji, matematik) alanlarını seçenlerin OECD ortalaması % 20 iken, Türkiye’de % 18. Ama kız öğrencilerde OECD ortalaması % 19 iken Türkiye’de bu oran % 29. TÜİK’e göre, Kadınların iş hayatına girişi % 32. Üniversite mezunu kızlarımızın iş hayatına girişi ise % 60’ların üzerinde. Bunlar durumun Türkiye’de ümit verici olduğunu gösteriyor ama daha da desteklenmeli.
Zyxel Networks Türkiye Ülke Müdürü Tuğba Şişik Reis, kız öğrencilerin yönlendirmesindeki farklılık nedeniyle teknoloji alanında çalışan kadın sayısının düşük olduğunu belirtiyor. Kadınların varlıklarını kabul ettirmek için çok çalıştıklarını belirten Reis, bunun değişmesi için kız çocukların sosyal ve kültürel alanda desteklenmelerini söylüyor.
Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Ağılönü, bu dönem çağrı merkezlerinin iş yükünde artışın sektörün esnekliği ile aşıldığını anlattı. Ağılönü 120 bin kadar istihdam sağlayan sektörün % 65’inin kadın olduğunu ama üst yönetim seviyesinde bu oranın % 30’lara düştüğünü kaydetti. Ağılönü cinsiyet eşitliği konusundaki komisyon kurduklarını da not etti.
DORinsight Genel Müdürü Pınar Köseoğlu, kadınların iş hayatında karşılaştıkları eşitsizliklere değindi. Kadınların aynı işe çok daha az maaş almasına, buna karşın aile ve iş hayatından çok daha fazla sorumlu tutulmasına ve bu durumun desteklenmemesine işaret etti. Bu tür durumların sonucunda kadınların seçim yaparak, işten ayrılmasına doğru bir gelişim olduğunu söylerken, iş hayatındaki kadın sayısının düşmesinin ekonomiye olumlu yansımadığını hatırlatıyor. Köseoğlu, araştırmalara göre kadın sayısındaki % 1’lük artışın GSMH’ya 80 milyar TL katkıda bulunacağını belirtiyor. Bu nedenle kadınların çalışmasına yönelik olarak devlet desteklerinin şart olduğunu belirtiyor.
Paynet Ödeme Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Serra Yılmaz, toplumsal, kültürel ve sosyal bariyerlere işaret ediyor. Teknoloji alanındaki çalışma şartlarının zorladığını, bu nedenle örneğin yazılımdaki mesai saatlerinin uzunluğunun kadınlar tarafından tercih edilmediğini belirtiyor.
Teknoloji firmalarının iletişimi yapan Piar İletişim firmasının kurucularından Selin Oran, eğitimleri sırasında teknoloji kariyeri önerisi yapılan kız öğrenci sayısının, erkek öğrencilere nazaran düşük olduğuna işaret ediyor. Kız öğrencilere mentörlük desteği verilmesi gerektiğini kaydediyor. Ayrıca kadınların birbirlerine destek olmasının önemini belirtiyor.