Yine bir deprem ve bizi, yine “o oldu, bu oldu” vs diye asıl nedenden uzaklaştıran şeyler konuşuluyor. Kabahat kimde belli ama kabahati olanlar, halkın dikkatini başka yöne çekmeye uğraşıyorlar. Örneğin; 2019 İstanbul depreminde zamanın Ulaştırma Bakanı olan kişi 118 milyon olan aynı anda konuşma kapasitesini 175 milyona çıkaracağız demişti.
Oyalama, boyalama… Bu sefer; suçu kısa yoldan operatörlerin üzerine atıp, AKP hükümetinin, Ulaştırma Bakanlığının ve BTK’nın olaydaki dahlini gözden kaçırmaya uğraştıkları izlenimi alıyorum.
Bu konunun çeşitli boyutlarını (uydu, kamu acil haberleşme, BTK vsvs) ayrı ayrı yazacağım. Bugün ilk olarak sanki tek sorun buymuş gibi sunulan “Ulusal Dolaşım” konusuna yakından bakalım.
Ulusal Paylaşımı Olmadığından Bazen Aynı Yerde 3 Firmanın Birden Baz İstasyonu Var
Telekomdan anlamayan ama ellerine verilen metinleri okuyan kişiler, tutup depremdeki haberleşme eksikliği için yorum yapıyorlar. Mesela neymiş, ortak baz istasyonu kullanımı yokmuş. Bu zurnanın son deliği diye tarif edeceğimiz bir konu. Süreci anlatalım.
Aşağıda detayını göreceğiniz üzere “ulusal paylaşım” 23 yıllık bir sorun. Bu uzun yıllardır eleştiri konusudur. 23 yıldır çözülmediği için de aynı yerde hem Vodafone, hem Turkcell, hem Avea (TTmobil) baz istasyonu olabiliyor. Dolayısıyla da artık paylaşım yapma ihtiyacı duymuyorlar da. Bunun istisnası, 3 operatörden 1’inin ya da 2’sinin baz istasyonu yıkılmışsa, ayakta kalan üzerinden dolaşım yapmaları anlamlı olabilir.
Sabit altyapıda “tasarruf” diyen akıl, mobil tarafta yıllardır bu duruma ses çıkarmıyor. 2011’lerde kilitlenmiş bir konudur. Ama BTK madem talimat verebiliyordu, neden daha önce vermedi. Hatta daha da ince soralım neden ilk günden bu talimatı vermedi, 4.günü bekledi?
Asıl Sorun; Tek Altyapıya Mahkum Edilmek
Deprem olunca hatırlandıysa da tali sorun. Asıl sorun ise TEK BİR SABİT ŞEBEKE (yani altyapı) olmasıdır. Herkesin yanıldığı konu şu; MOBİL BAZ İSTASYONLARI şebekeyi HAVADAN ALMIYOR. Yerden gelen ve % 40 civarı (Murat Erkan söyledi) fiber (neden hepsi fiber değil?).
Yani tek altyapı olup, bu da enkaz altında hasar almışsa, baz istasyonları hasar görmemiş olsa bile çalışamazlar. Nitekim bölgede yıkılmayan binalar da var. Onların üzerinde de baz istasyonları var. Onlar neden çalışmadı?
Tam değil ama yakın bir benzetme ile açıklarsak, baz istasyonlarının paylaşılmaması konusu şu; otoban yıkılmış ama neden bütün arabaları aynı anahtarla çalıştıramıyoruz diye soruyorlar.
TEK SABİT ŞEBEKE olmasının sorunu bu işte. Birden fazla sabit şebeke olsaydı bu sorunu yaşamayabilirdik. O şebeke enkaz altında kalsaydı bile, yıkılmayan taraftan giden şu şebeke çalışabilirdi. Hatta hepsinin otoban olması bile gerekmiyordu.
Tabi başka konular da konuşulmuyor; uydudan verilseydi (Hani Starlink teklifine karşı söylenen Türksat var ya, Bakan bey 3 yıl önce 56 GB var da demişti hani) yine yaşayamayabilirdik. Radyolinklerle mobil backhaul (yedeklilik) sağlanabilirdi. Büyük şehirler arasındaki ringlerle oluşturulan güzergah yedeklilikleri sağlanabilirdi (mevcut deprem için yazıyoruz ama gelecek depremler için hala yapılmalı).
Kamu Acil Haberleşme Sistemi (tüm kamuyu kapsayan) olmaması da ayrı bir sorun. Bugün GSM şebekesinin bir yükü de bu oldu.
İşte bu nedenle 2019’un eylülünde İstanbul’da meydana gelen 5,8’lik depremin arkasından, esas sorumluların BTK ve Ulaştırma Bakanlığı olduğunu yazmıştım. Telekom sektörünün stratejisini, vizyonunu, ülkenin ve vatandaşların iyiliği yolunda kuracak ve denetleyecek olanlar onlardır ama ortada böyle bir şey olmadığını depremle anlamış durumdayız.
BTK Ne İş yapar?
Neden yok derseniz; son BTK kuruluna daha yakından bakalım;
Sektörün düzenleyicisi olan BTK’nın 5 yıldır başkanı olan kişi bir yazılımcı. Sorunları anlatmak için gidenlere boynunu bükerek bakıyor ama anlatılan soruna ne bilgisi, ne de yetkisi yetiyor. Diğer kurul üyelerine yani bugün haberleşmemizin nasıl olacağına karar verenlere bakalım; kurul üyelerinden birisi lise mezunu üzerine, sonradan Açık Üniversiteyi bitirmiş, 2 tanesi kamu yönetimi, diğer biri endüstri mühendisi, diğeri siyasal bilimlerden mezun, son bir tanesi ise hukukçu.
Aloooooo…. Sayın BTK Kurulu, sizin orada telekom mühendisi ya da elektronik mühendisi gibi bir şey var mı? Telekom networklerinden anlayabilen???
Bu nedenle de, 2015’den bu yana (daha öncesinde de çözüm yoktu ama dinleyenler vardı) BTK’ya ne gazeteci, ne de sektör yetkilisi olarak soru sorup, cevap almak mümkün değil. İçlerine kapandılar. Sektörden bir kişi; “konuları anlamadıkları için ne cevap veremeyeceklerini bilmiyorlar o nedenle de içlerine kapandıkça kapanıyorlar filan” dedi.
Peki kurulu anladık. Aşağıdaki kadro ne durumda? Onu da bilenler anlatıyor. Öyle ki, 5 yıldır BTK’ya iletilen hiçbir soruna aşağıdan da cevap yok. Sadece kızdıkları zaman (Turkcell ve Türk Telekom dışındaki alternatif) operatöre denetime gidip, cezalar kesiyorlar. Daha da kızarlarsa lisans filan iptal ederler, aman!
Ha bu arada hiç mi iş yapmıyorlar? Tabii ki çok canhıraş yaptıkları 2 iş var; birisi Türk vatandaşları hakkında (halen hukuka uygun mu diye mahkemesi devam eden şekilde) istihbarat yapmak, veri toplamak ve internet sitelerini engellemek.
Şimdi muhtemelen bu BTK, deprem sonrası yaşanan haberleşme sıkıntısı konusunda gözleri kendi üzerinden operatörlerin üzerine çevirmeye çalışıyor. Ne de olsa BTK’nın, onun üzerindeki Ulaştırma Bakanlığı’nın ve buralarda çalışan liyakatsızları atayan AKP’nin hiç mi hiç dahli yok. Bütün suç bu operatörlerde…
Operatörler Neden Karnından Konuşuyor da Açıktan Konuşmuyor?
Ha bu arada operatörlerin suçu tabii ki var; “Kral Çıplak” diyemiyorlar. Geçen yazımda bahsettim. Turkcell CEO Murat Erkan çıkmış bir YouTube kanalına, yaşlı gözlerle iş arkadaşlarının da enkaz altında kaldığını, baz istasyonlarını koydukları binaların yıkıldığını vsvs anlatıyor. Ağlatma bizi Murat, biz 12 gündür ağlaya ağlaya bittik zaten. Sen esas sorunun nerede olduğunu anlat artık. Bugün konuşmayacaksan, ne zaman konuşacaksın?
Türk Telekomculara bir şey söylemeyeceğim. Onlar zaten filmin “esas oğlanı”. Ama Vodafone, siz neden konuşmuyorsunuz?
Çünkü bu operatörler de düzene ayak uydurmuş ve arada yapmaları gereken yatırımları da yapmadan bekliyorlar. Hani nerede sizin “Felaket Planlamanız?”. Hani nerede yedeklemeleriniz? Naci Görür “Kahramanmaraş’da deprem deprem” diye bağırırken, sizlerin de önlem almanız gerekmez miydi?
27 nisan 2023’de 2G lisanslarının süresi bitiyor. 3G ve 4G’nin kapsama alanı az da olsa, bu 2G üzerinde çalışıyor. Bunu neden anlatmıyorlar?
23 Yılda Çözülemeyen Ortak Baz İstasyonu (Ulusal Dolaşım) Konusu
Baz İstasyonu paylaşım (ulusal dolaşım) konusunun detayını da merak edenler için anlatalım. Sorun yeni değil. 2000 yılından bu yana geliyor. Cezaların havada uçuştuğu ve mahkemeli bir süreçtir. Özeti şu,
- 2000 yılında Aria 2,5 milyar $ lisans ödediği 3 ve 4.GSM lisans ihalesinde kendisine baz istasyonu paylaşma sözü verildiğini söyledi
- 2001 yılında Turkcell ve Telsim ticari olarak bunu uygun görmedi ve ayrıca lisans sözleşmesinde olmadığını söyleyerek reddetti.
- Arada Rekabet Kurumu ve BTK “Ulusal Dolaşım” adıyla cezalar kesti, durdurmalar geldi ama değişen bir şey olmadı
- Aria 2003’de dava açtı
- Bu dava, karar sonra Yargıtay’dan temyiz vs sonucunda 2011’de Turkcell’in (ticareten) haklı olduğu sonucu ile bitti
- Konu kapandı
Detayına Bakalım;
Özetten fazlasını arayanlar için detayına bakalım;
2000 yılında lisans alan ARIA isimli İtalyan-İşbankası ortaklığı, hemen sonrasında kendilerine BTK tarafından baz istasyonu paylaşımı sözü verildiği için 2,5 milyar $ gibi dev bir lisans ücreti önerdiklerini söyledi, ama baz istasyonu yatırımı yapmak zorunda kalınca, astarı yüzünden pahalıya geldiğini söylediler (ayrı bir konudur ama BTK-Ulaştırma Bakanlığı gözetiminde, para ödemek yerine İtalya’da kullanılmış telekom cihazlarını getirdiklerini, Aycell-Aria birleşmesinde borçlarının ödendiğini, hatta Türk Telekom özelleştirilmesinden de 600 milyon $ aldıklarını hatırlatalım)
Tansu Çiller’in döneminde gerileyen Telsim’e karşı Turkcell o gün en fazla baz istasyonu olan mobil haberleşme şirketiydi. Bu konuda yaklaşım göstermedi, Telsim de onu takip etti. Lisans sözleşmesinde “paylaşım mecburiyeti” olmadığını ve ticari nedenle paylaşmak istemediklerini söylediler.
Arada Turkcell tedbir davası açtı ve kaybetti. Ama buna rağmen sorun çözülmedi ve Ulusal Dolaşım yapılmadı.
Aria bunun üzerine Uluslararası Tahkim’e gitti. İhaleye “baz istasyonu paylaşımı” şartıyla yüksek teklif verdiğini söyledi. Bu arada BTK Telsim ve Turkcell’e karşı dava açtı ve ikisi bu davaları 2003’de kaybettiler.
Hatırlatalım; bütün bunların arasında İtalyan Başbakanı Berlusconi bile bu konuda zamanın başbakanı olan R.Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti.
En sonunda 2011’de ise Turkcell paylaşmama davasını kazandı. Zaten “A” ve “A” olarak Aycell ile Aria birleşeli 7 yıl olmuştu. Ortada Aria kalmamıştı bile.
Anlayacağınız bugün ortaya sürülen Ulusal Dolaşım konusu büyük bir başarısızlık hikayesi.